Buldan: İktidara ders vermenin zamanı geldi

HDP Eş Genel Başkanı Buldan, partisinin Şırnak kongresinde konuştu, "Bizim temel amacımız barış içerisinde onurlu ve eşit bir geleceği hakim kılmaktır bu ülkeye. İktidara ders vermenin zamanı geldi. Bunun yolu da sandıktan geçiyor” dedi.


HDP Eş Genel Başkanı Pervin Buldan, "Bizim temel amacımız barış içerisinde onurlu ve eşit bir geleceği hakim kılmaktır bu ülkeye." dedi.

Buldan, bir düğün salonunda düzenlenen partisinin 4. Olağan İl Kongresinde, halkın gösterdiği yolun en iyi yol olduğunu belirterek, halkın yolunu yol bilen HDP'nin bu doğrultuda hareket eden bir parti olduğunu söyledi.

"Şunu herkes bilsin ve unutmasın Şırnak'a, Botan'a demokrasi gelmeden Türkiye'ye demokrasi gelmez." diyen Buldan, bunun için herkesin barışa sahip çıkması, barış için elini taşın altına koyması gerektiğini ifade etti.

Buldan, "Demokrasi ittifakını Şırnak'tan Edirne'ye kadar büyütmenin ve bunu gerçekleştirmenin zamanı artık gelmiştir. Hepimiz bunun için mücadele vermeliyiz ve bu mücadele ortaklığını bu demokrasi ittifakını Türkiye'nin dört bir yanına yaymak için çalışmalarımızı sürdürmeliyiz." diye konuştu.

"Bizim temel amacımız barış içerisinde onurlu ve eşit bir geleceği hakim kılmaktır bu ülkeye. Güçlü bir demokrasi ile buluşturulan bir cumhuriyeti bu ülkeye armağan etmektir ve demokratik bir düzeni kurmak, bunu uygulatmak bizlerin temel amacıdır. Herkesin eşit haklara sahip olduğu yeni bir anayasa yazımı elzem. Bu yeni anayasa ile kimliği, inancı inkar edilen, yok sayılan tüm halkların eşit şekilde güvence altına alındığı bir anayasayı mutlaka ama mutlaka HDP olarak hayata geçirmenin de zamanı gelmiştir." ifadelerini kullanan Buldan, bunun çalışmalarının yapıldığını aktardı.

Kongrenin hayırlı olmasını dileyen Buldan, "İktidara ders vermenin zamanı geldi. Bunun yolu da sandıktan geçiyor" şeklinde konuştu.

Kongreye, HDP Şırnak milletvekilleri, bazı sivil toplum kuruluşlarının temsilcileri ve partililer katıldı.​​​​​​​

https://www.birgun.net/haber/buldan-iktidara-ders-vermenin-zamani-geldi-381977

Dün akşam Tele1'de Enver Aysever'in programındaydı HDP Eş Genel Başkanı Pervin Buldan. Önemli ve ilgi çekici şeyler söyledi ve bence en ilginci ve önemlisi de Cumhurbaşkanlığı seçimlerinin birinci turunda HDP olarak aday çıkaracaklarını söylemesiydi. Çok kararlı bir şekilde ve iki kez tekrarladı bu sözlerini. ''HDP’nin 3. bir yol tarifi var eğer deklarasyonum dikkate alınmazsa HDP il turda kendi adayını çıkartacaktır. Büyük ihtimalle seçimin 2. turunda   müzakere yapılır''

Böyle söyledi ama ben böyle olacağını düşünmüyorum. HDP bana göre   altılı masadan çok farklı bir cumhurbaşkanı adayı çıkmazsa birinci turda da aday çıkarmayacak ve muhalefetin adayına destek verecektir. Seçim birinci turda sonuçlanmazsa, olası bir ikinci turda   Erdoğan'ın şansı artacak, birinci turda üçlü, dörtlü adaylarla sürecek olan bir seçim yarışında Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın seçimi kazanmasa bile birinci aday olarak çıkma olasılığı yüksek olacak ve bu durumda ikinci tura psikolojik bir üstünlükla kalacaktır. Dolayısıyla böyle bir olasılığın yüksek olacağını, HDP'nin de bu durumu öngöreceğini ve ona göre bir tavır belirleyeceğini düşünüyorum. HDP'nin genel tavrı açıkladıkları deklerasyon üzerinden olmayacak, öncelikle Erdoğan'ın kaybetmesine yönelik bir tavrı benimseyeceklerini düşünüyorum. Bence doğrusu da budur.

Pervin Buldan Kürt sorununun çözümü konusunda yerel demokrasiyi işaret etti ve ayrıca anadilde eğitim ve öğretim konusunu dile getirerek Kürtlerin hak ve özgürlükleri konusunun anayasal bir güvenceye kavuşturulmaı gerektiğinin altını çizdi. Yerel demokrasi ve anayaal güvenceler konusu bir anlamda teknik bir konu ve seçimden önce de değil, seçimden sonra ele alınabilir. Ama şu anadilde eğitim konusu bence mutlaka bir çözüme kavuşturulmalıdır. Özellikle CHP bu konuda çok daha somut bir siyasi adım atmalıdır. Bence anadilde eğitim konusu söylendiği kadar çözümü kolay bir sorun da değildir. Öcalan bile bir dönem, bu konunun çözümünün pek de kolay olmadığını ve zamana yayılması gerektiğini söylemişti. Anaokulundan başlayarak eğitim dilinin Kürtçe olarak benimsenmesi, ilk, orta, lise, üniversite ve hatta sonrası için yeterli bir Kürtçenin olup olmadığı ( bilim dili olarak Kürtçenin yeterliliği konusu)   ve ayrıca sonrasında resmi dil olan Türkçe'nin nasıl öğretileceği konuları öncelikle uzmanlarca araştırılıp ortaya konulması gerekiyor, gibi geliyor bana. Kısaca Kürtçenin anadilde eğitim olup olmaması konusu siyasi olduğu kadar bilimsel bir konudur da. Bir yığın sorun da içermektedir ama bence böyle olması bu konunun inkarına yol açmamalı. Konuşabilmeliyiz.

Anadilde eğitim konusu bu ülkede mutlaka gündem haline gelecektir. İki toplumu birbirinden uzaklaştırmayacak, ayrıştırmayacak bir şekilde hem bu konu ve hem de Kürt hareketinin talepleri masaya yatırılmalıdır. Sanıldığı kadar zor bir süreç de olmayacağını düşünüyorum; AKP ve Saray Rejimi'nin iktidardan uzaklaştırıldığı ve demokratik hayatın yeniden başladığı koşullar hem silahın toprağa gömüleceği ve hem de sorunun bir tabu olmaktan çıkarılacağı koşulları da getirecektir. Bu aşamaya mutlaka gelmeliyiz. Korku iklimi ve bölünme ''paranoyası'' bir şekilde aşılmalıdır, mutlaka aşılmalıdır.

Şiddeten yorgun düşen bir toplum haline geldik. Çekincelerimizi, belki korkularımızı içimizde yaşatıyor ve farkında değiliz belki ama ayrışıyoruz. Geçenlerde bir pazaryerinde satıcı arkadaşı ''hangi parti'' noktasına getirmiştim. Önce duraklamıştı, epey de sürdü bu duraklaması; ''ben TKP'yi savunuyorum'' diyerek rahatlamasını sağlamak istemiştim, sonra biraz da tonu düşük bir sesle ''HDP'' diye yanıt vermişti. Konuşamadık ama, sanki söylediğine de pişman olmuştu, tezgahın daha gerisine yönelmişti, başka bir arkadaş aldı yerini...

Zamanı geldi artık, şiddetin bir çözüm olmadığı hem siyasiler ve hem de geniş yığınlar tarafından anlaşıldı. Bu süreç bence çok daha fazla uzamadan bir şekilde çözüme kavuşturulmalıdır. Seçim sonrasında değişen koşullarla birlikte bu ülke siyasilerinin bu sorunla yüzleşmek zorunda kalacağını düşünüyorum. Hayat bir çözümü mutlaka dayatacaktır, ve umut olsun, barış olsun, bu konu bir şekilde bir çözüm yoluna giecektir, diye düşünüyorum.