Menü Üye Giriş

Şifre Sıfırla · Kayıt Ol


Resim Ekleme

AKP'nin sıradan bir burjuva partisi olmadığını ve bu ülkede AKP'yi karşıya almadan siyaset yapılamayacağını hep söyleyegelmiştik. Seçim yaklaşıyor ve gezi kararlarıyla bir seçim startı verildiğini de söylemiştik. Şimdi sırada CHP İstanbul İl Başkanı Canan Kaftancıoğlu var. Yargıtay Kaftancıoğlu'na verilen 4 yıllık cezayı onadı ve ayrıca siyasi yasak da getirdi. Bu arada İsmail Saymaz bir tweet atmış, İBB Başkanı İmamoğlu'nun hakaret davasının da sonuçlanacağı ve ona da siyasi yasak getirileceğine ilişkin bir haber var. Gezi, Kaftancıoğlu ve İmamoğlu; ya sonrası?

Evet, AKP sıradan bir burjuva partisi değil. Muhalefete düşmeyi kesinlikle göze alamaz. Muhalefette ANAP gibi yok olup gideceğinden değil, farklı ve çok sayıda kamburlarının olmasından ve bu defterlerin açılmasıyla hesap sorulmasından korkuyorlar.

Kılıçdaroğlu, milletvekillerine İstanbul İl Başkanlığında toplanılması yönünde bir talimat geçmiş. Kendisi de yoldaymış ve Kaftancıoğlu ile birlikte bir basın toplantısı yapacaklarmış. Hiç kuşku yok, bir tepki gösterilecektir ve umarım bu tepki sadece bir basın toplantısıyla da sınırlı kalmaz. Ve üstelik bu bu tepkinin sadece CHP ile sınırlı kalmaması gerek. Türkiye AKP karşısında çeşitli yalpalamalarla bugüne geldi, artık bu yalpalamaların ve küçük hesapların bir kenara bırakılması gerekiyor. İlk elde, belki Bursa mitinginden önce İstanbul'da bir miting organize edilebilir ve CHP ile HDP birlikte ve   tüm solcu, sosyalist, ilerici ve demokrat güçlerle ,ayrıca sendikaların da katılımıyla bir büyük protesto gösterisi yapılabilir gibi geliyor bana. Zor ama, bugün olmasa ne zaman?

melnur  |  Cvp:
Cevap: 1
13.05.2022- 09:41

Bir kitapçı dükkanında karşılaştığım birkaç genç kadınla tanışmıştım, AKP ve Erdoğan hakkındaki görüşlerimi anlatıyordum, içlerinden biri ''deneme yanılmayla yol alıyorlar'' demişti. Bir bakıma öyleydi ama, deneme yanılma yönteminde denenenin yanlış olduğu ortaya çıktığında artık ısrar edilmez, dersler çıkarılır ve aynı yanlışta ısrar edilmez, bunlar bunu da yapamıyorlar'' şeklinde bir yanıt vermiştim. Canan Kaftancıoğlu'na verilen cezanın onanması için sanıyorum, ''deniyorlar'' denilebilir. Evet, bugün geldikleri noktada herhangi bir konuda akılcı bir yol izleme olanağı kalmadı. Yolun sonu göründü bir bakıma. Ama bu durum, iktidarı bırakmamaya çalışan bir anlayışın çok daha farklı yollara başvurabileceği anlamına da geliyor. Deneyecekler; seçimi kazanmak için her yolu deneyecekler. Önce GEZİ kararı, şimdi Kaftancıoğlu ve sonra belki İmamoğlu.. Ne diyorlardı: ''Durmak yok, yola devam'': Durmayacaklar, dururlarsa düşeceklerinin farkındalar. Dururlarsa büyük bir gürültü kpacağının bilincindeler.

Asıl sorun şu, AKP'nin ne yapacağını biliyoruz da, CHP başta olmak üzere düzen muhalefeti ve sosyalist muhalefet ne yapacak? Bugün face'te gördüm, birisi ''destek verin, CHP'li olmazsınız'' yazmış. Bu saatten sonra sorun CHP'li olmak ya da Kaftancıoğlu'na destek vermek değil ki. Bu olanlar, olacakların ne olduğunu kalın ipuçlarını vermiştir. Seçim süreci daha da sertleşecektir. CHP'nin Bursa mitimgini iptal edip, İstanbul'da ve aynı tarihte bir miting yapma kararı bekleniyordu-bekliyordum. Olumlu bir refleks... Orada da durmamalı, devamı gelmeli ve sonrasında yapılan her miting daha da yığınsallaşması, daha da heyecanlı, coşkulu bir güç gösterisine dönüşmeli...

Ve sosyalistler...

Ne deniyordu, ''sadece sandık değil, sokak'', işte sizlere bir frsat. Sadece ''dayanışacağız'' sadece ''destekliyoruz'' ve sadece ''bu halk sana boyun eğmez'' açıklamaları yetmez. Açık seçik bir destek, açık seçik bir mitinge katılım ve açık seçik düzen muhalefetinin sesine ses, gücüne güç olma zamanı...



Karanlıktan çıkmak ve kötülüğü alt etmek adına.

melnur  |  Cvp:
Cevap: 2
15.05.2022- 01:38

Kaftancıoğlu kararı muhalif kesimlere bir olanak haline getirilebilir. CHP'nin önce Bursa mitingini İstanbul'a taşıması önemliydi. Ardından ne olup ne olmadığı konusunda kamuoyunda ciddi kuşkular barındıran SADAT'ın kapısına dayanması da bir başka önemli durum yaratmıştır. Beğenelim beğenmeyelim CHP özellikle son zamanlarda önemli adımlar atıyor. Bir eksiği kaldı; başta 22 Mayıs'taki İstanbul mitingi dahil, bu tür mitinglere HDP başta olmak üzere sosyalist part,/örgütlern katılımını sağlamak konusundaki eksiği. Bu mtingler bundan sonra bir güç birlği görüntüsü verebilmeli. Daha büyük kitlelerle daha fazla ses yükseltilebilmeli...

Demirtaş'ın Edirne Cezaevi'nden üstüste yaptığ açıklamaları bu bakımdan çok önemsiyorum. ''Herhangi bir siyasi parti ya da ittifak için değil, demokrasi için bir araya gelinmesi'' gerektiğini söylemesi CHP yönetimini harekete geçirebilmeli, Kaftancıoğlu olayına gösterilen tepkilere ve dayanışma söylemlerine ''etkin bir şekilde'' dahil olabileceğini açıklayan TİP lideri Erkan Baş'ın da bu konuda gerekeni yapabilmelidir. Sosyalist solun uzunca bir zamandır ''sadece seçim değil, sokağı da kazanmak gerek'' şeklindeki uyarılarının tam zamanı, bugün değilse ne zaman?

Türkiye karanlık ve kötücül bir yönetim tarafından bilinçli bir şekilde bu duruma getirildi. Neo-osmanlıcı bir ideal baştan beri adım adım uygulamaya sokulmuştu. Sadece cumhuriyetten intikam alınmıyor, ve sadece, zamanda zaman zaman ağızlarından kaçırdıkları ''parantez''in kapanmasından söz edilmiyor ve aynı zamanda Türkiye sıradan bir ortadoğu ülkesine de dönştürülmek isteniyor. Önümüzdeki seçimlerin kazanılması bu açıdan sadece iktidar açısından önemli değil, bu ülkenin geleceğinden kaygı duyan her kesim   için ve ayrıca sosyalistler için de yaşamsal derecede önemlidir. Basit çıkarlar için yanlış adımlar atılmamalı...

AKP'nin 20 yıllık iktidarı, başlarda AKP, liberal ittifakına Kürt hareketinin de dahil olması gereksiz, anlamsız bir demokrasi ve özgürlük çığırtkanlığına yolaçtı.Yıllarca sürdü. Yansıması hemen her kesimlerde karşılık buldu. Hatırlıyorum, sözde sol, sosyalist ve dahi enternasyonalist forumlarda hemen her siyasi anlayış kendi meşrepine göre bu sürece dahil olmuştu; benimsiyorlardı, destek veriyorlardı ve kendileri gibi davranmayanlara, bu ''kutsal ittifak''tan ülke ve insanlarımız için hiçbir güzel şey çıkmayacağını söyleyenlere de acımasızca saldırıyorlardı. Hakaretlerin bini bir paraydı ve en başta gelenleri de ''ulusalcı'', ''sosyal şoven'' ve hatta ''neo-faşist''ti. Anlatamadık, anlayamadılar. AKP önüne gelen hemen her şeyi kullanıyordu. ''Demokrasi'' dediler, ''Avrupa Birliği'' dediler, ''özgürlük'' dediler ve ülkeyi bugünkü karanlığın içine bilerek soktular.

Hala anlaşılamıyor Sosyal medyada inanılmaz yorumlara rastlıyorum. Hani neredeyse, ''biz komünistiz, demokrasi de neymiş, biz enternasyonalist komünistlikten başka kuş tanımayız'' diyecekler.

Demokrasi konusunu küçümseyen, önemsizleştiren bir kişinin solculuğunun solculuk olmadığını, olamayacağını,   faşizmin ve kopkuyu bir gericiliğin iktidarda bulunduğu bir ülkede en geniş hak yığınlarının demokrasi başlığında bir araya gelmesi gerektiğinin bilincine varamayan bir zihnin solcu falan olamayacağını insanlarımıza bir türlü anlatamadık. Sınıfsal mücadelenin, sosyalist mücadelenin, enternasyonal mücadelenin demokrasi yani sınıfın hak ve özgürlüklerinin genişletilmesi mücadelesini kapsadığını, sosyalizmin bir ezber yığını olmadığını insanlarımıza bir türlü benimsetemedik. Dünün yanlışı, AKP'nin içinde bulunduğu ve hatta yürütücüsü olduğu bir ittifaktan demokrasi ve özgürlük çıkmayacağını anlayamamaktı, bugünün yanlışı ise AKP ve saray rejimine karşı en geniş halk sınıflarının demokrasi başlığı altında bir araya gelememesi olacaktır.

22 Mayıs mitingini, CHP'nin son zamanlardaki eylem ve kararlarını ve ayrıca Demirtaş'ın açıklamalarını önemsemek, geçiştirmemek ve bence bir fırsatı daha yitirmemek gerekiyor. Seslerimizi geniş yığınların seslerine katabilmeliyiz. CHP'li yöneticilerin Kılıçdaroğlu öncülüğünde   SADAT'ın kapısına dayanmasını ciddiye almalıyız. Bir şeyler olup bitiyor ve biz hala...- sanki her şey uyarında gidiyormuş gibi davranmayı sürdürüyoruz!

Hala...

Tam Sürüme Geç »
 phpKF Mobil Android Uygulaması Kullanın [X]