Menü Üye Giriş

Şifre Sıfırla · Kayıt Ol

 SOL PAYLAŞIM  »
 Güncel Tartışma Konuları

Seçim kazanılmadan, saray rejimi değiştirilmeden Cumhurbaşkanı Erdoğan mutlak bir yenilgiye uğratılmadan başlığımızı garipseyenler çıkacaktır. Haklı da olabilirler ama Metin Çulhaoğlu İLERİportal'daki cumartesi yazısında ''Özetin özeti, seçim sonuçları ne olursa olsun bizi bekleyen, genel ortamın yumuşamayacağı, mücadelenin daha sert çizgiler kazanarak süreceği bir Türkiye’dir.'' demesi bu konunun da ara ara konuşulmasının önem ve gerekliliğini hatırlattı. Ara ara deyişime de bakmayın, lafın gelişi, seçim öncesini de seçim sonrasını da birlikte ele almakta yarar var. Gerçekten zorlu bir süreçten geçiyoruz ve Türkiye gerçekten de o eski Türkiye değil, çok değişti, çok dönüştü, çok gerisine düştü.

Seçim kazanılmalı; saray rejimi sandıkta mutlak bir yenilgiye uğratılmalı. Aradaki fark da az buz olmamalı.   Birbirlerine yakın oylar iktidarın tıpkı İBB seçimlerinde olduğu gibi çeşitli manipulasyonlarına zemin hazırlayacak ve hatta sandığa giren oy pusulalarıyla çıkan oyların farklılığı ortaya çıkabilecek, saray rejiminin daha da sertleşerek sürmesi sözkonusu olacaktır. Bu yüzden her oy'a ihtiyaç var, ve   AKP-MHP ittfakına karşıtlık içinde olan herkesin sandıkta bu karşıtlğın gereğini yapmak zorunluluğu var. Peki, AKP-MHP ittifakı mutlak bir yenlgiye uğratıldığında ne olacaktır? Benim beklentim, Erdoğan'ın sandıkta yenilgiye uğratılması ve bir şekilde saraydan uzaklaştırılmasıyla AKP'nin çözüleceği ve o hızla olmasa bile iktidardan düşmüş bir ANAP'ın kaderini paylaşacağı yönündeydi. Ama Çulhaoğlu farklı bir şey söylüyor:

'' Türkiye’nin toplumsal-siyasal haritasında, “oy potansiyeli” CHP’nin meşhur yüzde 25’i kadar olduğu söylenebilecek, faşizm-radikal İslam kırması bir “sağ” artık yerleşiklik kazanmıştır. Önceki dönemlerden farklı olarak, bu oluşumun “merkez sağ” tarafından teskin edilip kenarlarda tutulması da mümkün görünmemektedir.''

Devam ediyor:

''Kısaca söylersek,   önümüzdeki seçimlerde AKP-MHP iktidarının ve Erdoğan’ın Cumhurbaşkanlığının son bulmasının, AKP iktidarının gerçekten semirttiği, ama ilk kez onun şişeden çıkarmadığı bir cini yeniden şişeye sokması beklenmemelidir.''

AKP'nin 20 yıllık iktidarının ülkede ''faşizm-radikal islam kırması bir sağ'' yarattığnı söylemek mümkün. Toplamı nedir, gücü ne kadardır ayrı ama Çulhaoğlu bu konuda şunları söylüyor:

''Niceliği ayrı bir tartışma konusu, ama bu kesimin sancısı, Türkiye’deki “demokrasinin” bu haliyle bile kendilerine “fazla” gelmesidir; sancı, örneğin Kılıçdaroğlu’nu hapse atacak;   HDP’yi, hatta CHP’yi de kapatıp, her tür muhalefeti ölüm sessizliğine sokacak bir “değişimin” henüz gerçekleşmemiş olmasına ilişkindir.''

Sorun sadece bu ''faşist-radikal islam kırması'' kesimin varlığı, gücü ve toplamı da değil ve aynı zamanda AKP'nin devleti de dönüştürmüş olduğu gerçeğinin seçim sonrasında yaratabileceği kimi sorunlar ve ayrıca ekonomük sıkıntılar yaşayan geniş halk kesimlerin beklentilerinin kısa ve orta vadede iyileştirilemeyecek olması gerçeği de seçim sonrasında yansımasını bulacaktır.

AKP'nin 20 yıllık iktidarının yarattığı yıkım öyle kolayca ve bir seçimle ve sadece sandıkla üstesinden gelinemeyecek kadar zorludur. Elbette mücadele edilecektir ve elbette örgütlenmek gerekecektir. Ama bir kere daha altını çizmekte yarar var; içinde bulunduğumuz süreçte sandığın apayrı bir önemi var, belki de tarihte ilk kez faşizm sandıkla yenilecektir ve dahası seçim sonrasına hazırlanabilmenin ve seçim sonrasında kitleye yakınlaşabilmenin yolu da sandık önünde hata yapmamaktan geçiyor.

Umarım öyle olur, umarım hata yapmayız.

M.Çulhaoğlu'nun yazısı: Alametler ve iki taraflı sancı (ilerihaber.org)

Tam Sürüme Geç »
 phpKF Mobil Android Uygulaması Kullanın [X]