Menü Üye Giriş

Şifre Sıfırla · Kayıt Ol

Mahkeme beklenen kararı verdi. İmamoğlu'na 2yıl ceza ve siyasi yasak...
Resim Ekleme

Beklenen dedim çünkü böyle bir mahkeme açılmışsa, mahkemeye atanan hakim malum bir şekilde görevden alııp yerine başka bir hakim atanmışsa o mahkemenin adil işleyeceğini düşünmek hiç de kolay değil. Üstelik mahkemenin hakimi bile o malum sözün kime söylendiğinin bilindiğini söylemişti. Şahitler de aynı yönde beyanda bulundular. Süleyman Soylu bile İmamoğlu'nun kendisine küstah demesini mahkemeye taşımışken böyle bir kararın çıkma nedeni tamamen siyasidir ve saray rejimiyle ilişkilidir. Bence saray rejimi İmamoğlu'na bir siyasi yasak getirerek hem cumhurbaşkanlığı seçiminde önünü   kesmek istiyor ve hem de boşalacak olan İBB Başkanlığına çökerek İstanbul'un kasasından ve olanaklarından yararlanmayı hedefliyor. Söylenmişti, bu seçimler Cumhurbaşkanı Erdoğan için yaşamsal bir önemde, kazanmaktan başka yapacakları bir şey yok. her şeyi yapabilir ve her şeyi göze alabilirler.

Mahkemenin sonuçlanması davanın tamamlandığı anlamına gelmiyor. İstinaftan, yargıtaya kadar uzanan bir süreç var ama mahkemeden böyle bir karar çıkartan siyasi irade büyük olasılıkla oraara da uzanmıştır. Karar siyasi iradeye bağlı olarak normalde bir yılda tamamlanması gerekirken çok kısa bir zamanda sonuçlanır. Ama işte, sürecin böyle işlemesi bile sonuçta saray rejiminin lehine bir sonuç yaratmayacaktır. Bugün Saraçhane'deki coşkulu kalabalığı gördüğümüzde Erdoğan'ın hikayesinin sonuna geldiği söylenebilir.

Anketler muhalefetin adaynın kazanmaya yakın olduğunu gösteriyordu ama bu olay Erdoğan'ın büyük bir stratejik hatasıydı ve sosyalistler dahil tüm muhalefetin kenetlenmesine yol açtı. Halktaki öfkeyi daha da arttırdı. Eminim bu öfke çok daha artacak, kitleler meydanlara akacak ve sandıktan Erdoğan karşıtlığı çıkarak saray rejiminin noktalanmasını sağlayacak. Erdoğan'ın oynayacağı çok fazla rol var ama ne olursa olsun, ne yapılırsa yapılsın sanırım bu işin sonuna gelindi. Sağlı sollu muhalefet Erdoğan tarafından gönderilen bu gollük pası eminim gol yapacaktır. Bu gidişat bu günden sonra artık geri döndürülemez.

melnur  |  Cvp:
Cevap: 1
17.12.2022- 01:01

İmamoğlu'na 2 yıl 7 ay ve 15 günlük bir ceza verildi ve ayrıca siyasi hayattan da men edildi. Kararın hukuki değil siyasi olduğunu hemen her çevre kabul etmekle birlikte, bu kararın çıkmasını ülkenin yeniden dizayn edilme çabasının rol oynadığını ileri sürenler de var. Bir oyun kurgulanıyormuş ve bu oyun gereğince de İmamoğlu'nun bir anlamda bir ''kahraman''a dönüştürülmesi amaçlanıyormuş. Bu ülkede gerçekleşen hiçbir şeye şaşırmamak gerek ama ben gerçekten bu tür yorumlara şaşırıyorum. İleri sürenler de öyle ''sıradan'' birileri değil...Üstelik bu tür açıklamaların ne kadar tehlikeli olduğunu gözden kaçırılıyor ve gerçekliğin karatılmasına neden olabileceği de akla getirilmiyor.

İmamoğlu'na yönelik sözde yargı kararı ilk kez olmuyor ki; öncesi var, Demirtaş, Kavala ve benzer bir yığın olay var. Yakınlarda Canan Kaftancıoğlu vakası var. Bu''hukuki kararların'' arkasında kim varsa, İmamoğlu kararının arkasında da o var. Bu ülkede Cumhurbaşkanı Erdoğan dışında oyun kuracak başka bir özne var mı? Seçim yaklaştıkça saray iktidarının her şeyi yapabileceği, her şeyin olanak dahilinde olduğu ve hiçbir şeyin bu herşey dışında gerçekleşemeyeceği hep söyleniyordu, söylüyorduk. İmamoğlu'na olanlar da bu sürecin bir parçasından başka bir şey değil.

Bu kararla gerçekleştirilmek istenen, seçim kazanma potansiyeli en   yüksek görünen adayın oyun dışına çıkartılması; ( yapılan son ikili ankette İmamoğlu Erdoğan'a 17 puanlık fark atıyor) ve ikincisi   seçimlere İstanbul'a çökerek gitmek istenmesidir. İstanbul'un hem kasası ve hem de olanakları saray rejimi için oldukça cezbedici değil mi?

Bu karar görünürde İmamolu'nun önünü açmıştır denilebilir. Ama cumhurbaşkanı adaylığının söz konusu olamayacağı da çok açık. Bu karar İmamoğlu'nun ilk seçime katılabilmesinin önünü kesmiştir. Sonraları ne olur, şimdiden kestirmek zor. İmamoğlu şu andaki rüzgarla elbette oyun dışı kalmak istemeyecek ve kalmayacaktır. Ama sürecin kolay ilerlemeyeceği de çok açık. ( Kararın istinaf ve yargıtay aşamalarında değişme ihtimali bence bulunmuyor. Farklı ve güçlü bir gerekçe ortaya çıkmadıkça bu kararı aldıran siyasi irade istinaftan da yargıtaydan da istediği kararı çıkaracaktır.)

Bu karar altılı muhalefeti de önünü açmıştır. Bence doğru kullanıldığında ve iç tartışmalar hızlandırılıp bir an önce dışa yönelik bir mücade verilmeye başlandığında geniş kitlelerde biriken öfkenin sürekliiği sağlanabilir. Altılı masa özellikle cumhurbaşkanlığı seçiminde benimseyeceği aday üzerindeki desteği yoğun bir şekilde gösterdiğinde seçimin kazanılmaması için hiçbir neden yok. Saraçhane'deki coşkunun yitirilmemesine ve daha da büyütülmemesine   yönelik bir siyasi çaba saray rejiminin iktidarına son vermeyi sağlayacaktır.

Umarım gerçekleştirilir.
Umarım kazanırız.
Çünkü hepimizin, düzen içi sağın ve solun da, sosyalistlerin de böyle bir kazanıma ihtiyacı var.

***
Son bir şey, ''Saraçhane ruhunun Yenikapı ruhuyla'' hiçbir ilgisi, hiçbir benzerliği bulunmuyor. Kemal Okuyan ''oraya katılmayarak haklı çıktık'' mealinde birşeyler söylüyor ama, bence doğru bir yaklaşım değil. Yenikapı mitingine CHP'nin katılması çok eleştirilmişti, hiçbir sosyalist parti grup da katılmamış, destek vermemişti. 15 Tenmmuz'u yaratan anlayışın iktidarda kalan ortağının bir gövde gösterisi yapmak istediği Yenikapı'yla,   aynı iktidarın seçim kazanmak, topluma göz dağı vermek, İstanbul'a çökmek için gerçekleştirdiği İmamoğlu kararına karşı düzenlenen Saraçhane mitingleri meşrudur,haklıdır ve Yenikapı ruhuyla hiçbir benzerliği bulunmamaktadır. Sosyalist solun TKP dışındaki parti ve örgütlerinin kimilerinin katılımı, kimilerinin desteklerini göstermesi de yarınlar için umut vericidir. Sosyalist partilerimizin toplumsallaşma gibi bir amaçları varsa ve parti-örgüt gerekirse küçük olsun ama benim olsun demiyorlarsa mutlaka bu tür yığınsal eylemlere katılmanın bir yolunu bulmalıdırlar. Dışarıda kalan, kendi gettosuna seslenmeyi bir alışkanlığa dönüştüren siyasi kadroların başarısız olacağı, başarı ve başarısızlığın ölçütünün bu ülkede artık yeterince toplumsallaşabilmek, kitle kazanmak, toplumsal alanda etkiyi arttırmak olarak koyulmalıdır. Çıta budur, bu olmalıdır. Her seçimde yenilgiden yenlgiye uğrayıp, binde bilmem kaçlarla karşılık bulabilmeyi farklı gerekçelerle açıklamak artık katlanılır şey değil.

Siyaset sonuç ama çabasıdır; sosyalist siyaset   kitlelerle mutlaka kucaklaşabilmek zorundadır. Başaramayan yönetimler geri çekilmelidir. Parti dışına çıkmadan geride durmanın ve partiyi büyütecek siyasi yaklaşımların önü açılmalıdır. Yoksa, olmayacaktır, yıllardır olduğu gibi... Türkiye böyle bir fotoğafı hiç hak etmiyor. Ülkemiz bugün her türlü yanlışlığın, her türlü bıktırıcı şiddetin sıradanlaştığı, rutin bir özellik kazandığı bir ülke durumundaysa bunun bir nedeni de sosyalist solun toplumsal alandaki güçsüzlüğü, etkisizliğidir. Meydanı boş bırakmasıdır. Hep aynı şeyleri yaparak, hep aynı siyaseti benimseyerek farklı bir sonuç beklentisi içine girmenin yanlışlığını ne zaman anlayacağız?

Tam Sürüme Geç »
 phpKF Mobil Android Uygulaması Kullanın [X]