Menü Üye Giriş

Şifre Sıfırla · Kayıt Ol

04.02.2023- 01:45

Faşizme karşı demokrasi mücadelesinin sola dışsal bir mücadele olmadığını bir türlü anlatamadk. Bugün face'te rastlamıştım, iki kişi kendi aralarında konuşur gibi ''iki burjuva partisi arasında tercih yapmamalıyız'' anlamında birşeyler söylüyorlardı. Şaşırmamak ve üzülmemek elde değil. Kitle iletişim araçları bu kadar genişlemiş, internette bilgiye ulaşmak nerdeyse bir parmak mesafede, 20 yıllık neo-osmanlıcı iktidarın ülkeyi getirdiği nokta belli, ve hala Erdoğan rejimini diğer muhalif partilerle bir tutma eğilimi bir şekilde solda yer tutabiliyor. Şaşkınlığım da bu tür yorumlara hiçbir tepkinin gelmemesi. Bir açıklama yapılmaması. Anlaşılmaz bir şey. ''Öyle düşünüyorlar'' deyip geçilyor mu? ''Hemen hemen ben de keskin bir komünist olarak öyle düşünüyorum'' dedikleri için mi?'' yoksa ''rahatımı bozmayayım şimdi...'' vb.

Farkında mısınız, çok farklı bir iklim oluştu-oluşuyor. Sosyalist olmak, daha daha sosyalist olmak, ya da komünist olmak, ya da ''enternasyonalist-komünist solcu'' olmak, olunamıyorsa en azından   öyle görünmek, öyle bir algı yaratmak sanki faşizme karşı mücadelenin önemsizliği üzerinden ''kapitalizmi devirme'' komünistçiliğine dönüşmüş. Sanki iktidarda sıradan bir burjuva partisi var. Geriye dönük hiçbir özlemi ve bu yönde hiçbir girişimleri yok. Kadın düşmanı değil, ülkeyi cemaatlerle ve tarikatlarla birlikte yönetmiyor, anayasaya, yasalara bağlı, olabildiği kadar demokrat, ekonomi de tıkırında, işçiler, emekçiler biraz sömürülüyor olsa da ''her kapitalist ülkede sömürü var'' denilip geçilebilir, hukuk, adalet zaten sorunsuz işliyor, kimse attığı tweetler nedeniyle tutuklanmıyor, keyfiyet diye bir şey yok, kısaca işler çok çok da kötü değil, öncekiler neyse, bunlar da öyle yönetiyor, onların tıpkısının aynısı...

Farkında değiliz.
Farkında olduğumuzu sanmıyorum.

AKP sıradan bir burjuva partisi değil.
AKP bir burjuva partisi değil
AKP bir parti değil.
AKP başka bir şey!

Cumhuriyet kazanımlarını birer birer otadan kaldırmış, şimdilerde daha ötesine oynayan   ve amacı her şekilde açığa çıkmış kötücül bir iktidarı bir şekilde önemsizleştiren ve sıradanlaştıran bir iklim yaratıyoruz. Elbirliğiyle yapıyoruz, solculuk, sosyalistlik adına yapıyoruz, küçük siyasi çıkarlarımız adına yapıyoruz...

2002 seçimlerinden sonra AKP'ye ideolojik ve entelektüel katkı veren sağlı sollu liberallere benzemeye başlamadık mı? Onlar mıntıka temizliği yaparak AKP'nin doğrudan önünü açıyorlardı, bizler dolaylı yoldan saray rejiminin değirmenine su taşıyoruz. Bu ülkeye, bu ülke insanına, bu ülkenin soluna   AKP'yi sıradanlaştırmaktan daha büyük bir kötülük yapılabilir mi? Böyle bir şey olabilir mi? AKP'nin, saray rejiminin ekmeğine yağ sürmek bir yana yaratılan iklimin ortaya çıkardığı keskin sol(!) söylemlerin de insanın içini ne kadar acıttığını göremyor muyuz?

Farkında değiliz.
Komünist olmak sanki şapkadan tavşan çııkarmaya çalışmak gibi bir şey!
Kimin haddine?
Binde bilmem kaç oy'a sahibiz.
Toplumsal alanda hiçbir gücümüz yok.
Kabul görmüyoruz.
Ve hala
AKP'ye karşı...
Öyle mi yapsam, böyle mi yapsam!

İsmet Paşa'yı hatırlamanın tam zamanı: ''hadi canım sen de!''








melnur  |  Cvp:
Cevap: 1
08.02.2023- 02:40

Neredeyse iki gün geçti. Açıklanan ölü sayısı 5500 civarında, yıkılan bine sayısı bildiğim kadarıyla 10 bine yakın. Halk tv.yi izliyorum genellikle, pek çok yerde enkazların yanında kurtarma ekiplerinin olmadığı görülüyor. Yine büyük bir yetersizlik, plansızlık ve kadercilik söz konusu. Aslında çok uzun bir zamandır hiçbir konuda plan ve programa sahip değiliz. Günlük yaşıyoruz, kapitalizm en akıldışı ve insanlık dışı örnekleriyle yaşanıyor ülkede. Bir deprem ülkesi olan ülkemizde deprem bakanlığı gibi acil bir merkezi yapılanmanın gerekliliğinden de söz etmiyeceğim, bu siyasal iktidar böyle bir yapılanmaya gitse bile bu yapılanmanın gerektirdiği mekanizmaları kuramaz. Bilime ve bilim insanlarına güvenmeyen, inanmayan bir anlayıştan sağlıklı işleyen ve sonuç alınabilecek çözümler beklemek hayaldir.

Büyük bir felaket yaşanıyor. Bir büyük insanlık dramı yaşıyoruz. Ekonomiden iç siyasete, iç siyasetten dış siyasete hemen her konuda sadece algı yaratarak ve yarattığı o algıyı da sonuna kadar kullanarak kendini var eden bir iktidarın böyle büyük bir felaket karşısında yeterli önlem ve çözümler sunması çok hayalci olurdu. Ekranlardan, sosyal medyadan yansıyan görüntüler bu yüzden tam bir trajedi. Yetersizlik, çaresizlik, umutsuzluk...-ekmek yok, su yok, çadır yok...Geceleri eksi 5i geçen bu kar kış kıyamette enkaz altında kalan insanlarımız bu kez donarak ölüyor. Kurtaramıyoruz. Halk Tv.de izledim, bir anne feryat ediyor, kızı enkaz altında kalmış, yeterli sürede ulaşılamadığı için donarak ölmüş.

Yürek dayanır mı bu acılara...

Gerçekten de bir büyük felaket yaşanıyor. Sonuçları her geçen gün daha da ağırlaşacak bir büyük felaket...Ve belki de günün sonunda aklımıza hiç getirmediğimiz bir fotoğrafla karşılaşacağız. İnanılmaz rakamlar, inanılmaz acılar, dramlar...

Nasıl olabiliyor böyle bir şey?

Bir deprem ülkesi olan Türkiye'de böyle bir felaket nasıl yaşanabiliyor? Bilim insanları bas bas bağırıyor ve her büyük depremden sonra bir bilim insanının bir kaç ay öncesinden aynı yerde aynı büyüklükte deprem olabileceğinin uyarıları da ortada duruyorken...-nasıl?

Bir siyasi anlayışın dayattığı, bilim karşıtlığı, bilgisizlik, yetersizlik nasıl olabiliyor da 20 yılı aşkın bir sürede bu toplumda egemen hale gelebiliyor? Ve hala böyle bir can yakıcı gerçeklik toplumun azımsanmayacak bir kesiminde karşılık bulabiliyor? Bir siyasi anlayışın topluma dayattığı bu kadar acı, bu kadar çaresizlik, böylesi   bir illüzyon nasıl oluyor da yıllar boyu kendini var edebiliyor?

Sadece o siyaset anlayışının, o siyasi kültürün öznelerinin becerileri mi?
Sadece sağlı sollu liberallerin kendilerini kullanışlı hale getirme eğilimi mi?
Bence bu kadar değil, böyle değil...

Hiç kuşkum yok bu karanlık tablonun oluşumuna sosyalistlerin hemen hemen hiçbir dahli bulunmamaktadır. Ne var ki, sosyalistler açısından hemen her şeyin sorunsuz olduğu söylenemez. Yaşanan süreçle ilişkilendirldiğinde hiç birimiz süttten çıkmış ak kaşık değiliz. Yıllardır, on yıllardır toplumsal alanda bir türlü gereken etkiye sahip olamayışımız, bu konuda gerekli olan bütünleştirici ve toparlayıcı siyasetler üretemeyişimiz, halk'a dokunamamak, bağ kuramamak ve belki de tüm bu olumsuzluklara neden olan konformist bir siyasi yapılanmalardaki ısrarcılığımız, parça parça oluşumuz, kitlelere hiç güven vermeyişimiz ve bu durumu hiç de dert etmeyişimiz...

Farkında mıyız, bilmiyorum.
Değilsek elbette kötü.
Ya farkındaysak, daha da kötü değil mi?

Tam Sürüme Geç »
 phpKF Mobil Android Uygulaması Kullanın [X]