Önce Meral Akşener'in masadan kalkması, sonra ortaya çıkan bir umutsuzluk ve ''yine Erdoğan mı kazanacak?'' kaygıları, çok hızlı bir trafik ve nihayetinde yeniden bir araya gelme çabaları ve Meral Akşener'in masaya dönmesiyle sonuçlandı. Gerçek şu ki, toplumda bir rahatlama ve bir derin nefes alma durumu oluştu. Adaylık konusunda anlaşılması, Kılıçdaroğlu'nun açıklanması muhalif çevrelerde duyulan memnuniyeti de arttırdı. Türkye İşçi Partisi Genel Başkanı Erkan Baş'ın ve HDP Eş Genel Başkanı Mithat sancar'ın kutlaması, sonrasında Demirtaş'ın ''HDP'ye bekliyoruz'' şeklindeki açıklaması Kılıçdaroğlu'nun en geniş muhalif çevrelerin desteğini alacağı şeklinde yorumlanabildiğ gibi, seçimin ilk turda Kılıçdaroğlu lehine sonuçlanabileceğinden söz edilebilir.


Cumhurbaşkanı Erdoğan son yaptığı açıklamayla 10 Martta karar alınacağı ve 14 Mayıs'ta da seçimlerin yapılacağını söyledi. (Muhtemeldir ki, YSK'yla görüşmüştür ve seçimin böyle bir tarihte yapılması gerektiği konusunda anlaşılmıştır.)

Seçimlere 65 gün var. Hiç kolay bir seçim olacağını düşünmüyorum. Seyrinde giden bir seçimde Kılıçdaroğlu'nun çok açık farkla kazanabileceği söylenebilir, her şeye rağmen yine kazanabilir ama gerçekten zor bir seçim olacak. Cumhurbaşkanı Erdoğan seçimi kazanmak için tüm devlet olanaklarını kullanacak, her türlü kirli propaganda yapılacak ve gerektiğinde muhalif kesimlere akla hayale sığmez engeller çıkarılacak, baskılar uygulanacak, sandık oyunlarına kalkışılacaktır. Bu yüzden bu seçim sadece Kılıçdaroğlu'na, sadece Millet İttifakına ve sadece diğer muhalif kesimlerin çabalarına bırakılmamalıdır. Örgütlü örgütsüz hemen herkes özellikle Cumhurbaşkanlığı referandumun kazanılması yolunda gereken çabayı göstermeli ve bu kötücül iktidar sandıkta mutlaka yenilgiye uğratılmalıdır.

Başarabiliriz.
Başarmak zorundayız.
Başaracağız.