Menü Üye Giriş

Şifre Sıfırla · Kayıt Ol

 SOL PAYLAŞIM  »
 Ustalardan ve yazarlardan

Ehven-i şer solculuğu/Ender Helvacıoğlu


Milli Şef iktidarından kurtulmak gerek, Demokrat Parti'yi destekleyelim...

Milliyetçi Cephe'yi düşürmek gerek, CHP'yi destekleyelim...

12 Eylül diktasına son vermek gerek, Özal'ı destekleyelim...

Erbakan'ı bitirmek gerek, Gül-Erdoğan'ı destekleyelim...

Erdoğan'ı devirmek gerek, Ordu'yu göreve çağıralım...

Ve şimdi de: AKP'den kurtulmak gerek, Sarıgül'ü destekleyelim...

Hatta güllerden herhangi biri de olabilir (Gül, Gülen, Sarıgül), yeter ki şu Tayyip ve ekibinden kurtulalım...

Kim bilir kaç solcu ömür, böyle "gerekliliklerle" geldi geçti! Gerek şartı hep yerine getirdik de, bir türlü yeter şarta ulaşamadık.

Bunca deneyimden çıkardığım iki sonuç var:

1) Eğer yeterliliğin yoksa, yerine getirdiğin gereklilik başkasının (sonuçta düzenin) yeterliliğine eklenir.

Atalarımız belli ki çok kazık yemiş, dolayısıyla bu konuda veciz formülasyonlar üretmişler. Hemen akla gelen "El atına binen tez iner" önermesidir ki bunun daha özel insanlık durumlarına atıf yapan versiyonları da bulunur. Aynı noktayı vurgulayan başka teoriler, bilindiği gibi, "ip-kuyu" veya "koyun-bacak" teorileridir.

İttifak mutlak bir gereklilik değildir, politik seçeneklerden biridir; güçlüyken ve güç kazanılacaksa yapılır. Gücün varsa ve gerekliyse ittifak yaparsın ve zaten ancak o zaman ciddiye alınırsın, seninle ittifak yaparlar. Başka çaremiz yok, ittifak yapalım diye bir politika olmaz. Güçsüzlükten ve çaresizlikten kaynaklanan ittifak çabaları, kuyruk kuramları alanına girer. Kuyruk olmaktansa kendi işine bakmak yeğdir.

İttifak kurmak isteyen, özgücünü artırmalıdır. Bu önermenin tersi doğru değildir; yani özgüç kazanmak için ittifak yapılmaz. Güçsüzken yapılan ittifak mevcut gücü de heder eder.

Mustafa Kemal, İngiliz-Fransız işgalcilerine karşı -bazılarının önerdiği gibi- Amerikan mandasına mı sığındı? Anadolu'nun bağrından "Manda ve himaye kabul edilemez" diye haykırdı.

Lenin, Çar'dan kurtulmak gerek, Kerensky'yi destekleyelim mi dedi? Şubat'ı Ekim'in basamağı yaptı.

Mao, Japonları kovmak gerek, Çan Kay Şek'i destekleyelim mi dedi? Japon işgaline karşı Çan Kay Şek'le ittifak yaptı ama o sırada Pekin'de yatmıyordu. Çin kırına hakim olan bir partisi, kurtarılmış bölgeleri ve halk ordusu vardı. Bu sayede Japon işgalcilerinden sonra Çan Kay Şek'i de tepeleyebildi.

Böyle yapmasalardı daha çok bekliyor olurduk.

2) Mevcut düzen, "şer" mekanizmalarından çok "ehven-i şer" mekanizmaları ile hükmünü sürdürür.

Çinli bilge Sun Tzu (MÖ 5. yüzyıl), zaferi garanti altına almak için, veya en az zararla kazanmak için şu ilkeyi belirtir: "Kuşatılmış bir orduya dışarıya açılan bir yol verilmeli." Bir Sun Tzu yorumcusu olan Du Mu (MS 803-852) ise bu ilkeyi şöyle açıklar: "Onlara açık bir yol bırakın ki ölümüne savaşacak durumda olmasınlar."

Bunlar hin oğlu hin hakim sınıf ideologları. Sineğin yağını çıkarmanın ustasıdırlar.

Düzen bize hep bir açık kapı bırakır. Yorulduğumuzda koynuna girebilelim diye...Sonuna kadar mücadele etmemizi o kapılarla engeller.

Tayyip'i henüz yıkamadık mı, güllerin ardına takılmamız önerilir. Şer/ehven-i şer (ölüm/sıtma) tahterevallisiyle düzen sürer gider.

Haziran Direnişi'yle birlikte, Sun Tzu taktiklerine karşı Tarık Bin Ziyad taktiği gündeme girdi. Gemileri yakma taktiği.

Bir de şimdiye kadar hiç denemediğimiz bu yolu denesek...Ne kaybederiz? Şimdiye kadar neyi kaybettiysek onu... Peki, ne kazanabiliriz? Şimdiye kadar neyi kazanamadıysak onu... Politika, risk yönetimidir.

Lenin'e rapor vermişler, koşullar şöyle olumsuz böyle aleyhe diye. "Haklısınız, olgular böyle" demiş Lenin ve eklemiş: "Peki, bu koşullarda nasıl devrim yapabiliriz?" Bütün genç devrimcilere Lenin'in "Nisan Tezleri ve Ekim Devrimi" adlı kitabını -tekrar tekrar- okumalarını öneririm. Kuru bir eğitim metni olarak değil, bir macera romanı olarak...

Sonuç olarak: Kim ki Haziran'ı Sarıgül gibi gülgillerin peşine takmaya kalkar, ihanetin dik âlâsını yapıyor demektir.

http://haber.sol.org.tr/yazarlar/ender-helvacioglu/ehven-i-ser-solculugu-82644

melnur  |  Cvp:
Cevap: 1
15.11.2013- 17:56

E. Helvacıoğlu'nun işaret ettiği duruma uygun davranmayan solcu hemen hemen yok gibidir. Özellikle 12 Eylül öncesinde sosyalist sol ve çok büyük oranda gençlik örgütleri hep birlikte "ortanın solu"nun destekler dururduk. Bunun nedenlerini sorguladığımızda öncelikle Ecevit'in albenisi ve "sosyalizmin önünü açacağı" ise de, bir başka önemli nedeni Türkiye sosyalist hareketini kucaklayan bir sosyalist-komünist partinin yasal alana çıkamamış olmasıydı. Hiç kuşku yok ki, o dönemde, gençliğin ve sol kesimin olanca yığınsallaşmış olmasına rağmen sosyalist bir bilince sahip olamamasıydı denilebilir.

Bir anım var ve hiç unutamıyorum. Hangi seçimdi şimdi pek çıkartamıyorum ama, 2002 genel seçimleri olabilir. TKP'li bir aile dostumuz, seçimde TKP'ye oy vermiş, bizler CHP'yi desteklemiştik. Kadın kollarında çalışma yürüten aile dostumuz, bu duruma hep şaşırır, CHP'nin desteklenmesinin yanlış olduğunu vurgulardı. Ben ise ona, TKP'ye verilecek her oy'un, CHP dışındaki sol-sosyalist partilere verilen oylar gibi boşa gideceğini, ortada bir geriye gidiş olduğunu ve sosyalistlerin öncelikli sorumluluklarının bu gidişin önüne geçmek olduğunu söylerdim. Pek yanıt vermezdi. Gülerdi, şaşkınlık içinde dinler ve gülerdi.

ZAman zaman NHKM'de yanına aldığı başka kadın kolları üyesiyle birlikte yine benzer konuları açar, neden TKP'de olmadığımı sorgular ve özellikle 1 Mayıs'larda TKP saflarında katılmamı isterdi. Benzer yanıtları verirken, şimdi o günleri büyük bir utanç ve üzüntüyle hatırlıyorum.

O'nun sağlığında bir kez olsun "TKP'liyim" diyemedim. Ve bir kez bile onlarla birlikte 1 Mayıs'a TKP saflarında katılmadım.

Ama okumalarım o günden sonra daha spesifik konulara ve TKP ne söylüyor, neyi savunuyor'a dönmüştü.

"Evet, yanlış yapmışım, yanlış yapıyoruz" dediğimde iş işten geçmişti.
Kansere yakalanmıştı.İstanbul dışındaydım ve rastlantı sonucu öğrenilen ve bir hayli ilerlemiş olduğu söylenen kanseri telefonda öğrenmiştim.

TKP'yle katıldığım ilk 1 Mayıs'ta sağdı ama pek de olan bitenin farkında değildi.

Ve sonra bir başka gün, yine İstanbul dışındayken o haberi almıştım.

"Kaybettik!"

İki TKP'li olarak NHKM'de hiç oturamadan ve birlikte 1 Mayıslara TKP saflarında hiç katılamayarak!

Ölüm, nasıl olursa olsun hep erkendir ya, Helvacıoğlu'nun bu yazısı bana da bunu hatırlattı.

O çok sevdiği TKP'sinin Türkiye sosyalist hareketinin omurgası olduğunu belki farketmişti, ama bugünleri de görmesini isterdim.

TKP öncülüğünde Türkiye sosyalist hareketinin giderek etkin bir konuma geldiğini ve sosyalist solda bir belirleyicilik kazandığını...

Işıklar içinde yatsın!

Tam Sürüme Geç »
 phpKF Mobil Android Uygulaması Kullanın [X]