Menü Üye Giriş

Şifre Sıfırla · Kayıt Ol

 SOL PAYLAŞIM  »
 Siyasi ve ideolojik söyleşiler

Kemal Okuyan'la söyleşi: ‘Sol Cephe gerçek bir ihtiyaç’

Resim Ekleme

24 aydının ilk imzacısı olduğu ve kamuoyunda geniş yankı bulan Sol Cephe hakkında Kemal Okuyan’la görüştük. 29 Ekim günü Kadıköy’deki mitingde cephe ihtiyacını dile getiren Okuyan’a göre, Sol Cephe, solun bağımsız ve ilkeli biçimde nasıl yaygınlaşacağını gösterecek.

24 aydının ilk imzacısı olduğu ve kamuoyunda geniş yankı bulan Sol Cephe hakkında gazetemiz genel yayın yönetmeni ve Türkiye Komünist Partisi Merkez Komitesi üyesi Kemal Okuyan’la görüştük. 29 Ekim günü Kadıköy’de düzenlenen mitingdeki konuşmasında cephe ihtiyacını dile getiren Okuyan’a göre, Sol Cephe, solun bağımsız ve ilkeli bir biçimde nasıl yaygınlaşacağını gösterecek.

Geçtiğimiz günlerde bir grup aydın, sanatçı, akademisyen ve siyasetçi, Sol Cephe’nin kurulması doğrultusunda bir çağrı yayınladı. Siz de 29 Ekim’de, Kadıköy’de yapılan mitingde yaptığınız konuşmada ilk kez Sol Cephe ismini zikrettiniz. Bu fikir nereden çıktı?
Bu fikir tek bir merkezden çıkmadı. Zaten ihtiyaç da yeni değil. Yıllardır Türkiye’de farklı düzlemlerde mevcut örgütlenemelerin ötesine geçecek, belki o örgütlenmelere ek toplumsal enerji sağlayacak, parti ya da dernek dışı biçimler konusunda arayış var, hatta hayata geçirilmeye çalışılan projeler var. Sol Cephe, daha sınırlı ve açıkçası daha az iddialı bir önerinin toplumsal mücadele açısından ağırlıklı isimler tarafından başkalaştırılması, “daha başka bir ihtiyaca” dönük vurguların yapılması sonucu ortaya çıktı.

“Daha sınırlı ve az iddialı öneri”yi açmanız mümkün mü?

İki yıldır faaliyetini sürdüren ve bazı alanlarda gerçekten çok ciddi bir üretime imza atan Sosyalistlerin Meclisi’ni toplumsal zemine taşımaya, yani merkezde belli sayıda aydının düşünce ürettiği bir odak olmaktan çıkarmaya dönük bir tartışma vardı. Bu son derece önemli bir dönüşümdü ancak birçok dostumuz bu dönüşümün sınırlarına işaret etti; Türkiye’de ilkeleri çok net ama özlü bir biçimde ifade edilmiş ve bu ilkeleri savunan, benimseyen herkese açık bir örgütlenme konusunda ısrarcı oldu. Bu örgütlenmenin herhangi bir siyasi oluşumla tanımlanmış bir ilişkisi olmaması, gerçek toplumsal kanallarda serpilip gelişmesi herkesin üzerinde durduğu ve benimsediği bir yaklaşım oldu. Sosyalistlerin Meclisi’nde bu tanıma tam uymayan yönler vardı. Sol Cephe bu anlamda çok cesur, çok iddialı, heyecan verici bir açılım.

Sosyalistlerin Meclisi TKP kongre ve konferans belgelerine geçmiş, kuruluşu TKP’nin çağrısı ile gerçekleşmiş bir oluşumdu. Kastettiğiniz “uyumsuzluk” temel olarak bu mu?
Sosyalistlerin Meclisi, başka bir gereksinimin ürünüydü. TKP’liler vardı, CHP’liler vardı, bir siyasi partiye üye olmayanlar çoğunluktu ama TKP’nin girişimiydi, bu hiç gizlenmedi. Öte yandan, TKP ya da başka bir partinin gölgesi düşmedi Sosyalistlerin Meclisi çalışmalarına. Orada herkes dostça, karşılıklı güven ve anlayışla tartıştı, üretti. Sol Cephe ise oldukça farklı. Bu fikir kimi görüşme hatta sohbetlerde birçok kişi tarafından dillendirildi. İlk olarak Sosyalistlerin Meclisi’nde görüşüldü. Ancak onun çok ötesine geçmişti zaten fikrin etki alanı. “Bu işin başını çekenler arasında olurum” diyenler, en genel hatlarıyla bir çağrı yayınladılar. Ve bu fikrin hayata geçmesi için ilk adım atılmış oldu. Gerisi gelecek.

‘Düzene meydan okuyan bir toplumsal hareket’
Gerisi gelecekse, nereye gidecek Sol Cephe?

Bakın, çok ama çok açık ve özlü bir biçimde formüle edilen bir çağrı metni var. Şu anda o çağrıyı yapanları ve o çağrıya uyarak “ben de varım” diyenleri bağlayan o metindir. O metin dinci gericiliğe karşıdır, emperyalizme karşıdır, kapitalist sömürüye karşıdır. Bunlar çok açık bir biçimde belirtilmiş. Başka ne belirtilmiş, AKP’ye karşı mücadeleye odaklanmak gerektiği belirtilmiş. Sonra tek tek siyasi oluşumların çeşitli nedenlerle bu sorumluluğu tek başına yerine getiremediği söylenmiş. Elde bu çerçeve var. Bu çerçevenin nasıl ete kemiğe bürüneceğine ilişkin değerlendirmeler var; öneriler var, bunlar hep birlikte kararlaştırılacak. Ancak hedef belli. Türkiye’de solun genel ve tartışılamayacak değerlerini yaymak, toplumu yerelliklere kadar örgütlü kılmak, umutsuzluğu kırmak ve kapitalist düzene, gericiliğe, emperyalizme meydan okuyan bir toplumsal hareket yaratmak. Bu hareketin kaynağı mevcut bugünkü Türkiye’de.

‘Hareketin kaynağı Haziran Direnişi’nde’
Bunu neye dayanarak söylüyorsunuz?


Bunu bir sürü şeye dayanarak söyleyebilirim ama sadece Haziran Direnişi’ni hatırlatmak isterim. Herkes kendince sonuçlar çıkarıyor. Ancak Haziran Direnişi, en fazla yukarıda anlatılan çerçeveye oturur. Bütünüyle ve her şeyiyle bu değildir ama en azından bu çerçeveyle barışıktır.

Çağrı yeni yayınlandı. İlgi nasıl? İmzacıların sayısı ne?
İmza toplayan tek bir merkez yok. Elden ele dolaşıyor, herkes kendine iş edindi. Zaten imza toplanmıyor. “Ben bunu destekliyorum” diye bir metin değil ki söz konusu olan ya da Erdoğan’ı istifaya çağıran bir açıklamadan söz etmiyoruz. İmzasını koyan, “ben bu işte varım” demiş oluyor. Bu bir örgütlenme çağrı ve iddiasıdır. Çok yaygın bir ilgi ve destek var. “Bu nereye gider” diye soranlar… “Hayır, bu çerçeve bana uymaz” diyene pek az rastlanıyor anladığım kadarıyla…

“Sol nihayet birleşiyor” gibi bir tepki alıyor musunuz?

Hayır. Çerçeve, Sol Cephe’nin bir birlik projesi olmadığını açık bir biçimde ortaya koyuyor. Her şeyden önce, buraya örgütler değil kişiler katılıyor. Sol Cephe’ye “katılma” konusunda bir siyasi parti ya da örgüt karar alabilir, Sol Cephe’yi savunabilir. Ancak Sol Cephe bir örgütler ya da partiler toplamı değil, bir partinin uzantısı da değil. Toplumsal bir örgütlenme. Bu ilkeleri savunan, niyeti olan ve kendine güvenen herkes için bir zemin. Bunun dışındaki bir örgütlenmenin zaten başarı şansı yok.

Peki, TKP neresinde duruyor Sol Cephe’nin?

TKP, Sol Cephe’nin bir gereklilik, zamanın da böyle bir hamle için çok uygun olduğunu düşünüyor. Çok farklı kişilerden, hatta başka siyasi partilere üye, orada etkili olan siyasetçilerden gelen ve giderek kolektifleşen bir fikrin hayata geçmesi için kolaylaştırıcı girdiler yapıyor. O kadar. Bunun dışında, çok önemsiyor Sol Cephe’yi.

Daha açık olması için şöyle soracağım. Bir siyasi parti olarak Türkiye Komünist Partisi’nin hedefleri açısından Sol Cephe neden önemli? TKP, Sol Cephe’ye neden katılacak?
TKP Sol Cephe’ye katılmayacak. TKP üyelerine, dostlarına ve kamuoyuna Sol Cephe’de çalışmak, örgütlenmek için çağrı yapacak. Yapacak çünkü, Türkiye’de toplumsal alanda her türlü milliyetçilik ve liberalizmle hesaplaşacak, sömürüye, gericiliğe, emperyalizme karşı direnecek ve saldıracak geniş, heyecan veren, tartışan, kararlar alan, dinamik bir örgütlenmeye inanıyor. Kim inanıyorsa gelir. TKP inandığı için gelecek. Falanca örgüte üye olan, olmayan filan, bunların bir değeri yok. Toplumsal bir örgütlenmede o örgütlenmeyi ortaya çıkaran ilkeler dışındaki kriterler geçerli değildir. Bu tür örgütlenmeler dinamik, neye evrileceği önceden belirlenemeyecek karakterdedir. Çağrıcılar arasında Merdan Yanardağ var, demek ki, Sol Cephe cezaevlerinde de olacak. Çağrıcılar arasında akademisyenler var, demek ki Sol Cephe üniversitelerde olacak. Sanatçılar, bilim insanları… Ama her şeyden önce, yerelliklerde emekçi halk olacak. Tartışmak için bir araya gelmeyecekler. Alternatif üretmek, mücadele etmek, liberalizmle milliyetçilikle hesaplaşmak için, sömürü düzenine alternatif oluşturmak için tartışacaklar ve gerisini getirecekler. Benim konuştuğum dostlardan edindiğim izlenim, herkesin bu noktada hemfikir olduğu…

Sol Cephe bir TKP projesi olarak damgalanırsa?

Bu, damgalayanların sorunu olur. Türkiye’de bu ihtiyaç yıllardır konuşuluyor. Artık bıçak kemiğe dayandı. Sol Cephe nasıl TKP projesi olacak ki? Bu ihtiyacı, bu şekliyle ilk formüle edenler TKP üyesi değil. CHP’liler var, başka siyasi hareketlerle ilişkilenler var. Bunu kimse ciddiye almaz. TKP toplumsal ilişkilerine, örgütlülüğüne, siyasetine, ideolojisine güvenen bir parti, manipülasyon araçlarına ihtiyaç duyacağını sanmıyorum.

‘İlkeli biçimde nasıl yaygınlaşacağını gösterecek’

Benzer projeler var. HDP ve Milli Merkez örneğin. Fark nerede ya da bu onlara bir yanıt mı?

Hiçbir benzerlik yok. Andığınız iki oluşum birbirinden farklı. Hem içerik, hem biçim olarak. Sol Cephe ise tamamen farklı Sol Cephe’nin gericilik, emperyalizm, sömürü düzeni üçlemesi, karşıtlık anlamında, bunlardan hangisinde var? Türkiye solu sınıf işbirlikçiliğinden ve bazı ilkelerin üzerinin örtülmesinden çok çekti. Ancak bu sayede güç kazanılabileceğini düşünenler aldanıyor. Sol Cephe, solun bağımsız ve ilkeli bir biçimde nasıl yaygınlaşacağını gösterecek.

Seçimler, Sol Cephe’nin ilk sınavı mı olacak?

Sol Cephe seçimlerle ilgili bir ihtiyacın ürünü değil. Sol Cephe seçim olsun, olmasın; gerekiyor. Elbette seçimlere ilişkin bir yaklaşım geliştirecek, hatta bazı kritik başlıklara yanıt verecek, çözüm yolu zorlayacaktır. Bunları herhalde konuşacağız. Bir de unutmayalım, seçimlere dört aydan fazla var. Bu çok uzun bir süre. İyi değerlendirilmeli.

soL gazetesi Sol Cephe’yle nasıl ilişkilenecek?

soL, kendini dar anlamıyla bir siyasi partinin yayın organı olarak hiç konumlandırmadı. Sol Cephe, gazete için büyük önem taşıyor. Dolayısıyla Sol Cephe’yi gözeten, kollayan, onu merkez yerleştiren bir yayıncılık yapacaktır soL gazetesi. Ancak bunun “resmi” yanı gazeteye bağlı değil. Sol Cephe’de bağlanacak bir konu bu.

Son olarak, Sol Cephe ne zaman kurulacak?

Bilmiyorum, çağrıcılar, katılımcılar karar verecek ama herkes bir an önce adım atma yanlısı. Türkiye’de öyle çok beklenecek durum yok.

http://haber.sol.org.tr/devlet-ve-siyaset/kemal-okuyanla-soylesi-sol-cephe-gercek-bir-ihtiyac-haberi-82816

Tam Sürüme Geç »
 phpKF Mobil Android Uygulaması Kullanın [X]