SolPaylaşım  
Ana Sayfa  |  Yönetim Paneli  |  Üyeler  |  Giriş  |  Kayıt
 
OTURUYORSAN KALK; AYAKTAYSAN YÜRÜ; YÜRÜYORSAN KOŞ!
Yurt ve dünya sorunlarına soldan bakan dostlar HOŞGELDİNİZ .Foruma etkin katılım yapabilmeniz için KAYIT olmalısınız.
Yeni Başlık  Cevap Yaz
‘ABD Venezuela’da kirli bir savaş yürütüyor’           (gösterim sayısı: 2.865)
Yazan Konu içeriği
Üye Profili boşluk
toplumcu
[ devrimci ]

Varsayılan Kullanıcı Resmi
Kayıt Tarihi: 03.10.2013
İleti Sayısı: 355
Konum: Tekirdağ
Durum: Forumda Değil
İletişim E-Posta Gönder
| Özel ileti Gönder


Konu Yazan: toplumcu
Konu Tarihi: 03.03.2014- 19:39


‘ABD Venezuela’da kirli bir savaş yürütüyor’

Resim Ekleme


ABD destekli muhalefetin eylemlerinin sürdüğü Venezuela’nın Türkiye Büyükelçisi Reyes ülkesinde yaşanan gelişmeleri soL’a anlattı. Sokağa çıkan öğrencilerin bütün öğrencileri temsil etmediğini vurgulayan Reyes, asıl hedeflenenin Latin Amerika’da Fidel’in ve Chavez’in kurduğu modeli yıkmak olduğunu söyledi.

(Röportaj: Gözde Kök)Venezuela Büyükelçisi Jose Gregorio Bracho Reyes’la ülkesinde yaşanan güncel gelişmeleri ve Bolivarcı Devrim’in gidişatını konuştuk.

Venezuela haftalardır devrim karşıtı faşist güçlerin şiddet eylemlerine sahne oluyor. Bolivarcı devrim en başından beri emperyalizme ve ABD emperyalizminin ülke içinde desteklediği muhalefete karşı mücadele içinde oldu. Son haftalarda yaşananlar da 2002’deki darbe girişimini hatırlatıyor. Bu anlamda ilk sorumuz, bu seferki olaylar nasıl başladı ve temel karakteri nedir? İçinde kimler kim var ve muhalefetin hangi unsurları daha fazla bu oluşumun içinde yer alıyor?

Biliyorsunuz, bu olayların başında, ABD, yani emperyalist güçlerin dışında Latin Amerika’daki aşırı sağcıları da sayabiliriz. Sadece Venezuela’da bulunan aşırı sağcılardan bahsetmiyorum, bütün Latin Amerika’da bulunan aşırı sağcılar tarafından desteklenen bir girişimdir bu. Biliyorsunuz, Kolombiya’nın eski Devlet Başkanı Alvaro Uribe de buna müdahil oldu. Aslında Chavez, radikal diyebileceğimiz bir sosyalist projeyle başa geldi. Ve bütün bunlar, bu savaşlar bundan sonra başladı.

‘Leopoldo Lopez bir maşa’
2002’deki darbe girişiminde büyük patronlar, patron örgütleri ve sermayenin çeşitli kesimleri ön plandaydı. Zaten darbeyle Chavez esir alındıktan sonra ülkenin en büyük patron örgütünün lideri başkanlığa getirildi. Bugünse yaşanan şey daha çok bir öğrenci hareketi görünümünde. Öğrencilerin sokağa çıkması ve onların şiddet eylemlerinde bulunması biçiminde. Sanıyorum ki bunlar, bizzat ABD’de eğitim alan, finansal olarak da ABD tarafından desteklenen gruplardan oluşuyor. Dolayısıyla, bir strateji değişikliği var diyebilir miyiz acaba?

Şimdi, sokağa çıkan öğrenciler Venezuela’daki öğrenci yapısını, bütün öğrencileri temsil etmiyorlar. Önce bunun altını çizelim. İkincisi bunlar paramiliter örgütler tarafından içlerine sızılmış, eğitim görmüş ve sonrasında Venezuela’ya sokulmuş öğrenciler. Bunların lider olarak gördüğü Leopoldo Lopez adlı şahıs aşırı sağı temsil etmektedir. Ben kendisine lider bile demiyorum. Halk İradesi adlı partinin başında kendisi. Gençliğinde Caracas’ta Neonazi örgütü kurmuş biridir Leopoldo Lopez. 2002’deki saldırılarda, Küba Büyükelçiliği’ne olan saldırıları organize eden kişi Leopoldo Lopez’dir. O ve Capriles, ikisi beraber yaptılar bu saldırıyı. Leopoldo Lopez, Latin Amerika’nın, bakın Caracas ya da Venezuela’nın değil, Latin Amerika’nın en zengin bölgesinin belediye başkanı olarak seçildi. Bu belediye başkanlığını yaparken fonlarda yolsuzluğa karıştı. Yolsuzluğu mahkeme tarafından karara bağlandı. Buna göre Lopez 10 sene boyunca herhangi bir kamu kurumunda görev alamaz.

‘Chavez'in modelini yıkmak istiyorlar’
Capriles mesela, son seçimlerde siz de biliyorsunuz, küçük bir farkla kaybetti. Bu nedenle kendisi seçimler ya da referandum aracılığıyla bir şekilde başa gelebileceğini düşünüyor. Bu düşünce tamamen yasal. Dolayısıyla Capriles, şu anda Lopez’in arkasında değil. Leopoldo Lopez kendisi de biliyor, kendisi herhangi bir şekilde aday olarak gösterilemez. Bu nedenle öne çıktı. Tabiri caizse bu yüzden ABD’liler onu besledi, onu ortaya koydular. Lopez’in kendisi bir maşadır.

Darbenin stratejilerinden de bahsedelim biraz. Sokağa çıkan öğrenciler orta ve üst-orta sınıftan ailelerin çocukları. Ve bunlar dışında paramiliter unsurlar da var ve bu insanlar günde 3 bin Bolivar karşılığı sokağa çıkıyorlar ve insan öldürüyorlar. Bu grupların amaçları sadece Chavez’i ya da Maduro’yu indirmek değil. Bu grupların amacı bir projeyi, bir modeli tamamen yeryüzünden silmek. Biliyorsunuz, Havana’da gerçekleştirilen son CELAC toplantımız başarılı geçti. ABD, Latin Amerika’yı her zaman arka bahçesi olarak görmeye devam etmek istiyor. Ve bunun için de bu birliği bitirmesi gerekiyor. Biliyorsunuz Venezuela ve Latin Amerika’da bulunan oligarşi çoğu dayanağını kaybetti. Latin Amerika ülkeleri, Simon Bolivar’dan Fidel Castro’ya gelinceye kadar ABD’ye çok sayıda imtiyaz diyebileceğimiz haklar vermişti. Yavaş yavaş bunları kaybettiler. Şimdi de yapmak istedikleri şey, Chavez’le beraber, Fidel’le beraber kurulan bu modelin yıkılması. Bu yüzden Venezuela’ya karşı kirli bir savaş yürütülüyor.

‘Capriles sağcılara çalışan itfaiyeci gibi’
Nisan 2013 başkanlık seçimlerinde muhalefetin adayı Henrique Capriles’ten söz ettiniz. Seçimlerle iş başına gelme stratejisi izliyor olabilir dediniz. Evet, küçük bir farkla seçimi kaybetmişti ama bir yandan da 8 Aralık’taki seçimlerde muhalefet büyük bir yenilgi aldı aslında. Kaldı ki Capriles her ne kadar daha ılımlı bir görüntü verse de Nisan’daki seçimlerin adından devrim yanlısı 15 kişinin ölümüne neden olmuştu…

Capriles, Leopoldo Lopez’in üstünü çizmiş vaziyette, yani onu kesinlikle desteklemiyor. Demokratik Birlik de (MUD) Lopez’i desteklemiyor. Biz Capriles’i artık itfaiyeci diye çağırıyoruz. Capriles, Leopoldo Lopez ve aşırı sağcıların çıkardığı ve körüklediği yangınları söndürüyor resmen.

Buradan Capriles’in Leopoldo Lopez’e göre tercih edilebilir bir alternatif olduğunu mu söylüyorsunuz? Çünkü kendisinin hem 2002’deki rolü hem de Nisan 2013 seçimlerinin ardından neden olduğu ölümler ortada...

Capriles kendi liderliğinden olacağını düşündüğü için Leopoldo Lopez’in yanında durmuyor. Capriles zaten oy marjı olan bir partiye sahip. Dolayısıyla kendisi gayet yasal olarak seçimlerle iktidara gelebileceğini düşünüyor. Bu yüzden yasadışı olaylara karışmak istemiyor.

Capriles’in en büyük avantajı Chavez’in ardından sağı birleştirebilmesi ve sağın tek adayı olarak seçimlere girebilmesi oldu galiba. Nisan’daki seçimleri daha öncekilerden farklı olarak küçük oy farkıyla kaybetmesinin nedenlerinden biri de bu olsa gerek. Bu yaşanan gelişmelerle beraber, Lopez’in bir siyasi figür olarak ortaya çıkmasıyla burada ne gibi değişiklikler olabilir? Ne gibi öngörüleriniz var?

Bir defa şunu belirtelim hemen, Chavez’i kaybetmemizle beraber birçok insan oy vermeye de gitmedi. Sağı birleştirdi diye Capriles’e bir liyakat nişanı vermeyelim. Birçok insan oy vermeye gitmedi. Bir de insanlar “zaten kazanırız” diye düşündükleri için oy vermeye gitmediler. Evet, başkanlık seçimlerinde belki yüzde 2 farkla kazandık ama dünyanın neresinde görülmüş! İlla yüzde 10’la mı kazanmak gerekiyor? Merkel ya da Holland örneğine baktığımızda da küçük oranlar görüyoruz. Sonrasında Aralık’taki seçimlerde gördük ki yüzde 68 ile kazandık. Ezici bir üstünlükle kazandık. Chavez tarihi bir kişilikti, bir fenomendi. Böyle bir fenomenin ardından gelen kişinin biraz da oy kaybetmesi normal elbette. Ya da şöyle bakalım, Michel Bachelet’in ya da Rahoy’un seçimleri değerlendirilirken yüzde 2’ydi yüzde 3’tü herhangi bir yasal olup olmama durumu tartışılmazken Venezuela’yla ilgili haberler her zaman manipüle edilerek servis edildi. Dünyanın başka ülkelerindeki seçim sonuçları oranlar bazında böylesi değerlendirmelere tabi tutulmazken uluslararası medya tarafından Venezuela seçimlerinin yasal olup olmadığı tartışıldı. Seçimlerde bazı insanlar üzüntüden ve kesin kazanacağız inancıyla seçime gitmediler. Hatta basın toplantısında bazı insanlar Maduro’ya “Başkanım, üzgünüm, kazanacağımızı düşündüğüm için oy vermeye gitmedim” dediler. Böyle şeylerle de karşılaştık.

Capriles de enteresan bir şekilde ABD tarafından ince bir şekilde planlanan bir seçim stratejisiyle seçime girdi. Fark ettiyseniz hep Chavez’in arkasına saklandı, Chavez gibi göründü, Chavez’in başlattığı misyonları sahiplendi, Venezuela bayrağı motifli şapka taktı, Bolivar’ı sahiplendi. Bu şekilde Chavez’e ait olan sembollere sahip çıkarak enteresan bir seçim kampanyası yürüttü ve bunda da biraz başarılı oldu.

Biz Venezuela olarak birçok cephede savaşıyoruz, ekonomik olarak siyasi olarak, bir savaş içindeyiz. Anti-demokratik olduğumuz ya da güvenli bir ülke olmadığımız medyada servis ediliyor. Ama hiçbir şekilde benzer koşullardaki Meksika’dan bahsedilmiyor. Meksika’nın Michoacan Eyaleti’nde halk kendi polisini kurdu kendini korumak için. Ya da Şili’deki öğrenci olaylarından, Şili’deki Mapuche yerlilerinin nasıl ezildiğinden bu medya kuruluşlarının bahsettiğini göremiyoruz.

Çünkü, Venezuela’ya karşı örgütlenerek Chavez sayesinde kurulan Latin Amerika birliğinin bitirileceğini düşünüyorlar. Bu yüzden bu kirli savaşı yürütüyorlar.

‘Daha fazla işbirliği...’
Türkiye siyasetinde bir laf vardır; “emperyalizm asla tek ata oynamaz” diye. Capriles gider Lopez gelir. Lopez gider başkası gelir. Önemli olan, Venezuela solu, Maduro hükümeti ne yapacak bundan sonra?

Venezuela solu birdir ve lideri Maduro’dur. Biz üretimi güçlendirmek zorundayız, üretimi güçlendireceğiz. Bundan sonra Bolivarcı Devrimi korumamız için ithalat ve hammadde bağımlılığını bir kenara bırakmamız gerekiyor. Bunun için de üretim kollarını güçlendireceğiz ve Bolivarcı devrimin temellerini güçlü tutacağız. Bize tek saldırabilecekleri yer ithalata olan bağımlılığımız olacaktır. Bu bir zayıflık, bunu kabul ediyoruz. Ama bununla ilgili endüstriyel bir yapı kuracağız ve petrole olan bağımlılığımızı sonlandıracağız. Diğer ülkelerle buna göre bir işbirliği içine gireceğiz, sanayi ve tarımda işbirliği içine gireceğiz. Latin Amerika birliğini güçlendirmek için daha fazla işbirliğine gireceğiz.

Maduro’ya karşı Latin Amerika’dan herhangi bir karşı görüş bildirilmiyor. Bu emperyalist güç olan ABD’nin canını çok acıtıyor. Bolivya, Arjantin, Brezilya... Kimse olumsuz bir yorumda bulunmuyor. Biz Bolivya’nin ya da Arjantin’in ya da Küba’nın bizimle aynı yolda yürümesini de beklemiyoruz. Hepsinin ayrı bir gündemi var elbette. Ama biz bir ortak yoldayız. Bunu CELAC, ALBA, MERCOSUR gibi örgütlerle bunu güçlendirdik. Pasifik İttifakı’na bağlı olan ülkeleri de görüyoruz, örneğin Şili ya da Meksika... Meksika mesela artık tamamen NAFTA’nın bir parçası Kanada ve ABD ile birlikte, ayrı bir ülke gibi de değil. Eskiden Meksika mısır ihraç ederken şimdi ABD’den mısır ithal eder duruma düştü.

Teşekkür ediyoruz ve Venezuela halkına dayanışma mesajlarımızı sizin aracılığınızla iletiyoruz.

SOL



Yeni Başlık  Cevap Yaz



Forum Ana Sayfası

 


 Bu konuyu 1 kişi görüntülüyor:  1 Misafir, 0 Üye
 Bu konuyu görüntüleyen üye yok.
Konuyu Sosyal Ortamda Paylas
Benzer konular
Başlık Yazan Cevap Gösterim Son ileti
Konu Klasör Kemal Okuyan: Kirli ittifak AKP'yi neden bitirmiyor? umut 0 3270 27.12.2013- 15:09
Konu Klasör Kirli savaşa, faşist baskı ve zorbalığa karşı... proleter 0 2610 16.09.2015- 15:02
Etiketler   ‘ABD,   Venezuela’da,   kirli,   bir,   savaş,   yürütüyor’
SOL PAYLAŞIM
Yasal Uyarı
Sitemiz Bir Paylasim Forum sitesidir Bu nedenle yazı, resim ve diğer materyaller sitemize kayıtlı üyelerimiz tarafından kontrol edilmeksizin eklenebilmektedir. Bu nedenden ötürü doğabilecek yasal sorumluluklar yazan kullanıcılara aittir. Sitemiz hak sahiplerinin şikayetleri doğrultusunda yazı ve materyalleri 48 Saat içerisinde sitemizden kaldırmaktadır.
Bildirimlerinizi info@solpaylasim.com adresine yollayabilirsiniz.
Forum Mobil RSS