SolPaylaşım  
Ana Sayfa  |  Yönetim Paneli  |  Üyeler  |  Giriş  |  Kayıt
 
OTURUYORSAN KALK; AYAKTAYSAN YÜRÜ; YÜRÜYORSAN KOŞ!
Yurt ve dünya sorunlarına soldan bakan dostlar HOŞGELDİNİZ .Foruma etkin katılım yapabilmeniz için KAYIT olmalısınız.
Yeni Başlık  Cevap Yaz
 Toplam 2 Sayfa:   Sayfa:   «ilk   <   1   [2] 
Cvp:
Yazan Cevap içeriği
Üye Profili boşluk
Kaçak
[ ]
Üye Silindi
Varsayılan Kullanıcı Resmi
Kayıt Tarihi:
İleti Sayısı: 0
Konum: Gizli
Durum: üye silinmiş
İletişim E-Posta Gönder
| Özel ileti Gönder


Cevap Yazan: Kaçak
Cevap Tarihi: 27.03.2015- 09:43


Alıntı Çizelgesi: solcu yazmış

Bir faşist, faşist partisiyle iktidara gelse ve faşizmi devletin yönetim biçimi haline getirmeye kalkmaya başlarsa, o faşiste faşist demek için devletin tümünü kendine bağlaması mı gerekir? Devlete tam olarak henüz hakim olmaması faşistin faşistliğini alıp götürür mü?




Solcu, sana da bu mesajın nedeniyle teşekkür ederim. Çünki farkında olmadan çok güzel bir mantık hatası yapıp, bana daha fazla açıklayıcı olma şansı vermişsin.

Mantık hatan, "faşist"le "diktatör"ü eşdeğer görüp birbiriyle karıştırman. Bu mantık hatası sayesinde, ilk bakışta, sanki mantıklı bir önerme geliştirmişsin gibi geliyor. :)

Oysa mantığındaki yanlış şu: biz faşistliğini değil, birinin diktatör olup olmamasını tartışıyoruz. Yani bir kişinin veya bir partinin fikrî, ideolojik, politik yapısını, zihniyetini değil, iktidarının niteliğini tartışıyoruz.

Yani faşistse zaten iktidara gelmeden de faşisttir. Ama diktatör olabilmesi için iktidarı kendi tekelinden toplaması, siyasî rakiplerini anti demokratik yöntemlerle tasfiye etmesi, seçimleri ve siyasî örgütlenme imkanlarını ya tamamen kaldırması veya tamamen göstermelik hâle getirmesi gerekir.

Mesela 12 Eylül rejimi, mesela Şili'deki Pinochet rejimi, İspanya'daki Franco rejimi, mesela Hitler rejimi, Mussolini rejimi...

Erdağan'ın diktatör olduğundan ve tüm iktidarı kendi tekeline topladığından söz edebilir miyiz? Hayır. Kendi partisinden bile itirazlar, tepkiler yükselebiliyor. Başkanlık sistemini bile getirmekte zorlanıyor. Bu seçimlerde belki de AKP tek başına hükumet bile olamayacak. Zaten dikkat edersen, son zamanlarda "diktatör" söylemi bıçakla kesilmiş gibi diniverdi.

Yani bizde çok basit ve sığ bazı önermeler doğru sanılıp sürekli tekrarlanır. "Hitler de seçimle geldi" gibi. Evet, ama Hitler geldiğinde diktatör değildi ve sonradan oldu. Tek parti rejimini kurarak oldu.





Cvp:
Yazan Cevap içeriği
Üye Profili boşluk
dayanışma
[ ]
Üye Silindi
Varsayılan Kullanıcı Resmi
Kayıt Tarihi:
İleti Sayısı: 0
Konum: Gizli
Durum: üye silinmiş
İletişim E-Posta Gönder
| Özel ileti Gönder


Cevap Yazan: dayanışma
Cevap Tarihi: 09.04.2015- 19:20


Meddah – Özgür Mumcu

Yeni anayasa isteniyor. Hep isteniyor, olanından da sürekli şikâyet ediliyor. Üzerinde 12 Eylül damgası olan bir anayasayı beğenmemek kolay. İtirazlara meşruiyet sağlıyor. Efkan Ala dahi İçişleri Bakanı sıfatıyla anayasayı tanımadığını söyleyebildi. Kaldı ki anayasayı tanıyan kalmadı.
Cumhurbaşkanı her gün anayasayı çiğniyor. Tarafsız kalacağına dair namus ve şerefi üzerine ettiği yemini çiğnemediği bir an yok. Dün Cumhuriyet’te okumuşsunuzdur seçim yasakları başladığından bu yana Cumhurbaşkanı iki hafta içinde televizyonlarda 533 dakika yer almış. Her konuşmasını 7 ila 12 kanal aynı anda canlı yayımlamış. Konuşmaların içeriği ise aktif bir AKP propagandası şeklinde. Tarafsızlığı geçtik, seçim yasakları da umurunda değil.
Tarafsızlık için namus ve şeref üzerine edilen yemin de neticede anayasanın bir maddesi. Anayasayı tanımamaya karar verince, orada geçen namusun ve şerefin de bir anlamı kalmıyor. Zaten hadis de “Kim yemin edecekse Allah’a yemin etsin veya sussun” demiyor mu?
İçişleri Bakanı sıfatıyla anayasayı tanımayabilirsiniz. Cumhurbaşkanı sıfatıyla anayasal yemininizi umursamayabilirsiniz. Mahkemeleriniz Anayasa Mahkemesi’nin aksi yöndeki kararlarına rağmen internete toptan yasaklamalar koyabilir.
Bütün bunlar olabilir; çünkü pratikte anayasa rafa kaldırılmış durumda.
Yeni anayasa daha fazla özgürlük ve daha demokratik bir rejim için mi isteniyor?
Anayasa referandumunda en azından sanki o sebeple isteniyormuş gibi davranılmış, iktidarın yargı üzerinde kurmak istediği baskı, “hak ve özgürlükler” sosuna bulanıp pazarlanmıştı.
Bu defa vaziyet başka. Bu defa vaziyet açık.
İnsan haklarını güçlendirmekten ya da rejimi demokratikleştirmekten bahseden yok. Sadece bir adam güce doyamıyor ve her an her kanalında konuştuğu ve her şeyi belirlemeye çalıştığı memleketteki bütün yetkilere sahip olmayı hedefliyor.
Yeni anayasa, karşısında demokratik hiçbir denetim mekanizması olmayan bir başkan yaratmak için talep ediliyor.
Bunun haricinde 12 Eylül’ün getirdiği baskıcı ruhla bir dertleri yok.
YÖK? Orada.
Üniversitenin seçtiği rektörleri YÖK ve cumhurbaşkanı elbirliğiyle “darbeyle” indirmeye devam ediyor.
Seçim barajı? Orada.
HDP’nin üzerinde kılıç gibi sallanmakta.
Siyasi Partiler Kanunu? Haliyle hâlâ orada.
12 Eylül’ün baskıcı düzenlemelerine gelince, onları benimseyen ve hiçbir denetimi kabul etmeyen bir siyasi proje yeni anayasa için 400 milletvekili istiyor.
12 Eylül Anayasası’nı değiştirmek için değil 12 Eylül’ün bile cüret edemediğini yapmak için.
Yeni 12 Eylülcülerin seçilmiş olmaları onları daha az 12 Eylülcü yapmıyor.
Haziran seçiminde kavuğu Kenan Evren’den devralmaya çalışan bir meddahı oylayacağız.
Meddahları izlemek eğlencelidir, meddahlar tarafından yönetilmek değil.



Cvp:
Yazan Cevap içeriği
Üye Profili boşluk
dayanışma
[ ]
Üye Silindi
Varsayılan Kullanıcı Resmi
Kayıt Tarihi:
İleti Sayısı: 0
Konum: Gizli
Durum: üye silinmiş
İletişim E-Posta Gönder
| Özel ileti Gönder


Cevap Yazan: dayanışma
Cevap Tarihi: 09.04.2015- 19:24


Alıntı Çizelgesi: Kaçak yazmış

Alıntı Çizelgesi: solcu yazmış

Bir faşist, faşist partisiyle iktidara gelse ve faşizmi devletin yönetim biçimi haline getirmeye kalkmaya başlarsa, o faşiste faşist demek için devletin tümünü kendine bağlaması mı gerekir? Devlete tam olarak henüz hakim olmaması faşistin faşistliğini alıp götürür mü?




Solcu, sana da bu mesajın nedeniyle teşekkür ederim. Çünki farkında olmadan çok güzel bir mantık hatası yapıp, bana daha fazla açıklayıcı olma şansı vermişsin.

Mantık hatan, "faşist"le "diktatör"ü eşdeğer görüp birbiriyle karıştırman. Bu mantık hatası sayesinde, ilk bakışta, sanki mantıklı bir önerme geliştirmişsin gibi geliyor. :)

Oysa mantığındaki yanlış şu: biz faşistliğini değil, birinin diktatör olup olmamasını tartışıyoruz. Yani bir kişinin veya bir partinin fikrî, ideolojik, politik yapısını, zihniyetini değil, iktidarının niteliğini tartışıyoruz.

Yani faşistse zaten iktidara gelmeden de faşisttir. Ama diktatör olabilmesi için iktidarı kendi tekelinden toplaması, siyasî rakiplerini anti demokratik yöntemlerle tasfiye etmesi, seçimleri ve siyasî örgütlenme imkanlarını ya tamamen kaldırması veya tamamen göstermelik hâle getirmesi gerekir.

Mesela 12 Eylül rejimi, mesela Şili'deki Pinochet rejimi, İspanya'daki Franco rejimi, mesela Hitler rejimi, Mussolini rejimi...

Erdağan'ın diktatör olduğundan ve tüm iktidarı kendi tekeline topladığından söz edebilir miyiz? Hayır. Kendi partisinden bile itirazlar, tepkiler yükselebiliyor. Başkanlık sistemini bile getirmekte zorlanıyor. Bu seçimlerde belki de AKP tek başına hükumet bile olamayacak. Zaten dikkat edersen, son zamanlarda "diktatör" söylemi bıçakla kesilmiş gibi diniverdi.

Yani bizde çok basit ve sığ bazı önermeler doğru sanılıp sürekli tekrarlanır. "Hitler de seçimle geldi" gibi. Evet, ama Hitler geldiğinde diktatör değildi ve sonradan oldu. Tek parti rejimini kurarak oldu.






Kaçak, sen yazdıklarını inanarak mı yazıyorsun, yoksa yazma konusunda sıkıntı mı yaşıyorsun. Memleket faşizme yuvarlanmış, bunun baş sorumlusu belli sen hala kelime oyunları yapmaya çalışıyorsun. Ben seni anlayamıyorum da, sen kendini anlayabiliyor musun?



Cvp:
Yazan Cevap içeriği
Üye Profili boşluk
Kaçak
[ ]
Üye Silindi
Varsayılan Kullanıcı Resmi
Kayıt Tarihi:
İleti Sayısı: 0
Konum: Gizli
Durum: üye silinmiş
İletişim E-Posta Gönder
| Özel ileti Gönder


Cevap Yazan: Kaçak
Cevap Tarihi: 10.04.2015- 09:13


Alıntı Çizelgesi: dayanışma yazmış


Kaçak, sen yazdıklarını inanarak mı yazıyorsun, yoksa yazma konusunda sıkıntı mı yaşıyorsun. Memleket faşizme yuvarlanmış, bunun baş sorumlusu belli sen hala kelime oyunları yapmaya çalışıyorsun. Ben seni anlayamıyorum da, sen kendini anlayabiliyor musun?








ben de kendimi anlayamıyorum. siz zamane gençlerinin bu sığ ve sağ laflarına hâlâ neden sabırla ikna edici cevaplar vermeye çalıştığımı anlayamıyorum.

mazoşist miyim yoksa? zamanımın küçük de olsa bir kısmını size bir şeyler anlatacağım diye ziyan etmeye ne gerek var? denedim, olmadı. hâlâ ne uğraşıyorum ki? yine nato, yine muğla'dan çıkarılma kafalar. :)




Cvp:
Yazan Cevap içeriği
Üye Profili boşluk
solcu
[ kemal ]

Varsayılan Kullanıcı Resmi
Kayıt Tarihi: 24.01.2014
İleti Sayısı: 1.709
Konum: Ankara
Durum: Forumda Değil
İletişim E-Posta Gönder
| Özel ileti Gönder


Cevap Yazan: solcu
Cevap Tarihi: 17.04.2015- 10:41


Zamane diktatörlüğünü Hitler diktatörlüğü ile karıştırmamak lazım. Erdoğan her istediğini yapamıyorsa, kaldı ki ne istedi de yapamadı, bu onun diktatör olmadığı anlamına gelmez.




Bu ileti en son solcu tarafından 17.04.2015- 10:44 tarihinde, toplamda 1 kez değiştirilmiştir.
Cvp:
Yazan Cevap içeriği
Üye Profili boşluk
denizcan
[ devrimci ]

Varsayılan Kullanıcı Resmi
Kayıt Tarihi: 24.12.2013
İleti Sayısı: 2.431
Konum: Trabzon
Durum: Forumda Değil
İletişim E-Posta Gönder
| Özel ileti Gönder


Cevap Yazan: denizcan
Cevap Tarihi: 17.04.2015- 12:37


Diktatörlüğü yık, Haziran Türkiye'sini kur!

"Halkımız, AKP’yi, "Yeni Türkiye" diyerek diktatörlüğe oy isteyen saltanat heveslilerini iyi “tecrübe" etti. Şimdi sırada, Haziran'da durdurduğumuz AKP'yi iktidardan indirmek vardır. Görev diktatörlüğü yıkmak, Haziran Türkiye'sini kurmaktır."

Resim Ekleme
Pusula - İleri Haber

AKP’nin 7 Haziran 2015 seçimlerine yönelik “seçim beyannamesi” açıklandı. Yeni Türkiye Sözleşmesi adıyla sunulan 100 maddelik metin, demogojik söylem ve süslü laflarla dolu.

AKP’nin seçim metni, “özgürlükçü demokrasi tecrübesi” diyor. Biz, bu tecrübeyi, Gezi direnişinde gaz bombalarıyla ölen, Roboski’de savaş uçaklarından atılan bombalarla can veren, gaz fişekleri ya da bombalarıyla yaşamını yitiren yurttaşlarımızdan, işçinin, öğrencinin, öğretmenin ve neredeyse halkın yarısının polis şiddetiyle karşı karşıya kaldığı bir gerçeklikten biliyoruz.

“Özgürlükçü demokrasi tecrübesi” hukuksuz ve haksız bir biçimde tutuklanan yurttaşlarımızı ve gazetecileri hatırlatıyor. Bu tecrübe bugün “iç güvenlik yasası” ile özgürlükleri ortadan kaldıran bir tecrübe olarak yaşama geçiriliyor.

AKP seçim metni “insan odaklı siyaset anlayışı” diyor. "Ananı da al git" diyen, işçi ölümlerini "fıtratında var" diyerek meşrulaştıran, "kadınla erkek eşit olamaz" sözlerini sarf edebilen, "af edersiniz Ermeni" sözleriyle ırkçılığını gösteren bir zihniyetin insan odaklı siyaset tarzını yakından biliyoruz.

“3Y olarak tanımladığımız yasaklar, yolsuzluklar ve yoksulluğa karşı mücadele” diye devam eden AKP seçim beyannamesi, ikiyüzlülüğü ile halkımızla dalga geçiyor. Ayakkabı kutularında simgeleşen yolsuzluk ve rüşvet iddialarını tek tek kapatan bir hükümetin seçim beyannamesinde 3Y kodlamasıyla zeytinyağı gibi üste çıkması büyük bir pişkinlik örneğidir.

AKP seçim beyannamesi boş bir metindir. Somut ve elle tutulur hiçbir vaadin yer almadığı böylesi bir metnin, süslü laflarla illüzyon yaratmak dışında bir manası bulunmuyor. Kürt sorunu, eşit yurttaşlık, kadına yönelik şiddet, işçi cinayetleri gibi konularda somut hiçbir söz söylenmemesi de bu samimiyetsiz zihniyetin tezahüründen başka bir şey değildir.

Ancak, söz konusu emperyalizmle ilişkiler olduğunda, bu konuda net söz söylemeyi unutmamışlar. “Kadim İpek Yolu'ndan küresel enerji hatlarına ve ticaret yollarına geçişte öncü bir rol üstlenilecek ve bu yolla ekonomik karşılıklı bağımlılık ilkesinden hareketle bölgesel barış alanları oluşturulmaya çalışılacaktır.” Bu alıntı, Irak’ta, İran’da ve Suriye’de AKP dış politikasının ne olacağını açık olarak göstermektedir. Cümlede geçen “barış alanları” sözünün bölgede yeni savaş kışkırtmaları ve katliamlar anlamına geldiğini biliyoruz.

AKP’nin seçim metninde geçen “Bütün bu dış politika alanları, ülkemizin küresel bir güç haline gelmesini sağlayacak şekilde bütüncül bir strateji çerçevesinde uygulanacaktır” sözü iktidarın niyetlerini açıkça gösteriyor. Komşularla sıfır sorun politikası söylemiyle neredeyse savaşın eşiğine geldiğimiz AKP iktidarında emperyal hevesler hiç bitmeyecektir.

AKP seçim beyannamesinde işbirlikçilik ve emperyalizme bağımlılık açık açık yazılmış. “Uluslararası kurumlara üyeliğimiz ve ittifak ilişkilerimiz uluslararası barış ve istikrara katkı hedefine yönelik olarak etkin bir şekilde değerlendirilecek ve AB üyeliği yönündeki stratejik perspektifimiz korunacaktır.”   Ama biz yine de bu süslü cümleyi tercüme etmeliyiz: NATO’ya, ABD’ye ve AB’ye bağımlılık devam edecek!

Son söz olarak, AKP’nin seçim beyannamesinde tek bir yenilik bulunmaktadır. O da; “idari yapının Başkanlık sistemi yönünde yeniden yapılandırılmasını, yetki kargaşasının giderilmesi” şeklinde formüle eden cümle. AKP, 7 Haziran 2015 seçimlerinde diktatörlüğe onay istemektedir.

12 yıldır ülkemizin başında bulunan gerici, emek düşmanı ve işbirlikçi AKP hükümetinin açıkladığı seçim beyannamesinin özeti budur. “Yeni Türkiye” adıyla toplumun karşısına demogojik ve süslü sözlerle çıkan bu metin, büyük bir kandırmacadır.

Halkımız, AKP’yi, "Yeni Türkiye" diyerek diktatörlüğe oy isteyen saltanat heveslilerini iyi “tecrübe" etti.

Şimdi sırada, Haziran'da durdurduğumuz AKP'yi iktidardan indirmek vardır.

Görev diktatörlüğü yıkmak, Haziran Türkiye'sini kurmaktır.



Yeni Başlık  Cevap Yaz
 Toplam 2 Sayfa:   Sayfa:   «ilk   <   1   [2] 



Forum Ana Sayfası

 


 Bu konuyu 1 kişi görüntülüyor:  1 Misafir, 0 Üye
 Bu konuyu görüntüleyen üye yok.
Konuyu Sosyal Ortamda Paylas
Benzer konular
Başlık Yazan Cevap Gösterim Son ileti
Konu Klasör Kara Senaryo-Melih Pekdemir dayanışma 2 4885 19.08.2014- 19:39
Konu Klasör Yavşak Faşizm- Melih Pekdemir dayanışma 0 3545 04.12.2014- 20:27
Konu Klasör Melih Pekdemir: "Tek Çare Haziranlaşmak!" dayanışma 5 3981 17.03.2015- 18:24
Konu Klasör Kötünün “iyisi” de kötüdür - Melih Pekdemir toplumcu 2 3785 12.02.2014- 19:33
Konu Klasör Ayakkabı kutusunda Dombıra- Melih Pekdemir toplumcu 0 3256 01.03.2014- 23:03
Etiketler   Bay,   Diktatör,   Melih,   PEKDEMİR
SOL PAYLAŞIM
Yasal Uyarı
Sitemiz Bir Paylasim Forum sitesidir Bu nedenle yazı, resim ve diğer materyaller sitemize kayıtlı üyelerimiz tarafından kontrol edilmeksizin eklenebilmektedir. Bu nedenden ötürü doğabilecek yasal sorumluluklar yazan kullanıcılara aittir. Sitemiz hak sahiplerinin şikayetleri doğrultusunda yazı ve materyalleri 48 Saat içerisinde sitemizden kaldırmaktadır.
Bildirimlerinizi info@solpaylasim.com adresine yollayabilirsiniz.
Forum Mobil RSS