SolPaylaşım  
Ana Sayfa  |  Yönetim Paneli  |  Üyeler  |  Giriş  |  Kayıt
 
OTURUYORSAN KALK; AYAKTAYSAN YÜRÜ; YÜRÜYORSAN KOŞ!
Yurt ve dünya sorunlarına soldan bakan dostlar HOŞGELDİNİZ .Foruma etkin katılım yapabilmeniz için KAYIT olmalısınız.
Yeni Başlık  Cevap Yaz
 Toplam 5 Sayfa:   Sayfa:   «ilk   <   2   3   4   [5] 
Cvp:
Yazan Cevap içeriği
Üye Profili boşluk
hakkı
[ ]
Üye Silindi
Varsayılan Kullanıcı Resmi
Kayıt Tarihi:
İleti Sayısı: 0
Konum: Gizli
Durum: üye silinmiş
İletişim E-Posta Gönder
| Özel ileti Gönder


Cevap Yazan: hakkı
Cevap Tarihi: 05.01.2016- 12:32


Alıntı Çizelgesi: melnur yazmış

Burada gerçekten ''tereciye'' ihtiyaç var. Eğer böyle bir iddianız varsa içselleştirilmiş Lenin düşüncelerinizi yazmalısınız; eksiklerimizi tamamlarız. Dışardan bilinç konusu Marks'ta yok, Lenin'de var. Neden? ( Burada defalarca yazıldı.) Bu konudaki görüşlerinizi de bekleriz.

Ne demeye çalışıyorsunuz; Lenin zamanında dışardan bilinç gerekliydi, şimdi gerek yok.İşçi sınıfı okuma yazma bildiği için tarihsel bilincinin farkındadır! Bunu mu söylemek istiyorsunuz? O zaman bu tarihsel çıkarlarının bilincine varmış sınıfı neden kitlesel olarak göremiyoruz?

Mülayim olmak, net olmak, biraz alçak görüşlü olmak ve bilmediğinin farkında olmak çok ama çok önemli. Nedense ''eski toprak'' sayılabilecekler bu konuda gereksiz bir sertlik içinde.   Öğrenmenin yaşı yok ki; bilmemek bir kusur değil ki...




Evet . Sn Melnur.
Öğrenmenin yaşı olmaz bunu fark ettiğim için Harwey- Gorz okuyorum. Hatta kuran bile okumaya başladım.
Ama neyi kimden öğreneceğim. Benim bildiklerimi bana ısıtıp ısıtıp koyanlar bana ne öğretebilir.
Alçak gönüllü olmak bilgelere has tır insan bilgide çoğaldıkça gönlü alçalır. Bilgi azalır inanç haline dönerse işte o zaman gönül hiç bir yerlere sığmayacak kadar yüksekte kalır.

Eski toprak deyip küçümseme o toprakta az emek yok az bedelde onların çektiğini henüz yeni topraklar çekmedi bu kadarcık öğünme hakları olsa gerek.

Şimdi gelelim dışardan bilinç taşımaya Lenin kimin için söylemiş İşçiler köylüler için niçin söylemiş Çünkü Rusya gibi bir ülkede haber bir yerden bir yere 1 ayda gidiyor daha otomobil yok tekefon zaten hak getire enternet ancak ay ışığı ve güneşten öğreniliyor.
Bilinç ne işçilerin siyasal hakkı olduğunu anlatma kurtuluşun hangi şartlarda olacağını söylemek için tabanvay veya at gerekiyor.

Bu gün her hangi bir işçiye gittiğinde kredi kartı nasıl alınır benden fazla biliyor hangi banka promasyon veriyor biz onlardan öğreniyoruz kaç taksitte ev sahibi olunuyor biliyorlar maşallah .
Biz işçiye ne gibi bilinç vereceğiz örgütlenin hakkınızı arayın mı diyeceğiz inanki onuda biliyorlar tek kaygıları güven sen onlara işte kalacağı teminatı veriyormusun bir garantin var mı .
Hatta emekli olabilecek kadar çalışabilirmi .
Bunları garanti ediyorsan onları örgütlersin yoksa garanti edenlerin peşinden giderler.

Burada şimdi dışardan bilgi taşıyalım söyleyeceklerimiz onlar için hiç bir şey ifade etmeyecektir.

İşçi sınıfının içine girmen için onun duygusal durumunu anlaman gerekir onu örgütlemen için onun gönlünü kazanman lazım. İşte bu kazanç ancak onlarla bir yaşadığında çeşitli dayanışma örgütleri kurduğunda başı derde düştüğünde seni yanında gördüğünde olacaktır.
Yani dışardan değil tam içerden bilinç vereceksin.

İşçi sınıfı bilinç değil güvence istiyor .İşte o zaman seninle birlikte aynı yola gidecektir.  



Cvp:
Yazan Cevap içeriği
Üye Profili boşluk
hakkı
[ ]
Üye Silindi
Varsayılan Kullanıcı Resmi
Kayıt Tarihi:
İleti Sayısı: 0
Konum: Gizli
Durum: üye silinmiş
İletişim E-Posta Gönder
| Özel ileti Gönder


Cevap Yazan: hakkı
Cevap Tarihi: 05.01.2016- 12:42


Alıntı Çizelgesi: bedrettin yazmış


İki gün sonra işçi sınıfına güvenmeyin dersin, üç gün sonra elveda proleterya dersin, bir hafta sonra başka özneler lazım dersin. Bu kafa karışıklığının sendeki adı çok seslilik oluyor.




Sn Bedrettin
Senin kafan açılmış bakıyorum Sorular sormaktan cevaplar aramaktan vaz geçmişsin.
Sen bana vakfettiğin arayışlarda duracak liman buldun mu. Yoksa benim gibi dalgalanmayı bırakıp kaldığın ıssız adada kurtarıcı mı beklemeye karar verdin.

Ne dersin rotasını kaybeden kaptanın işi zordur. Ben bu zorlukları yaşadığımı açıkça söyleyenlerdenim .Sen bekleyenden mi arayandan mısın.



Cvp:
Yazan Cevap içeriği
Üye Profili boşluk
melnur
[ Gelenek ]
Kurucu
Varsayılan Kullanıcı Resmi
Kayıt Tarihi: 02.08.2013
İleti Sayısı: 11.006
Konum: İstanbul
Durum: Forumda Değil
İletişim E-Posta Gönder
| Özel ileti Gönder

50 kere teşekkür edildi.
36 kere teşekkür etti.
Cevap Yazan: melnur
Cevap Tarihi: 27.01.2020- 06:10


''...Proleterya diktatörlüğünde (demokrasisinde) liberaller ne yarar sağlar. Kapitalizm yani burjuva diktatörlüğünde kapitalist lere komünistler ne fayda sağlarsa proleterya diktatörlüğünde liberaller proleteryaya o faydayı sağlayacaktır.

Kapitalizmde komünistler kapitalistlere ne fayda sağlıyor demokrasinin var olduğunu taraftarlarına komünistlerin kendilerine ne zaralar verebileceğini ve onların kapitalizm e bağlı kalabilmesi için düşmanlarını canlı canlı teşhir etmeyi ağlıyor.
Bu idolojik rakabet kapitalizm de daha   fazla hayal kurmayı krizleri hatasız atlatmayı zor düştüklerinde günahları yükleyecek toplumunu ikna edecek suçlulular yaratıyor.

Bütün faşizmlerin başka adları niçin karşı devrim oluyor. Çünkü krizin suçlusu devrimciler olduğu için.
Devrimciler saldıran kapitalist devlet onların kaynakları olan işçi sınıfına da saldıracaktır.

İşte proleteya diktatörlüğü de bunun tam tersi işleyen bir sistemdir. Dikensiz gül bahçesi ancak hayaldir.''


Bu başlık yaklaşık dört yıl önce yazılmış. Unutmuş gitmişim. Yeniden okumaya çalıştım, ortalarına kadar da okudum. Konu başlığı Sn.Hakkı'ya (baykuş'a) ait. Cümle cümle ele alındığında söylediği çok şey de doğru. Hakkı arkadaşı baykuş adıyla solpaylaşım öncesi yazıyazforum'dan da tanıyor/biliyorum. Temel yanlışı reel sosyalizmin çözülüşünden sonra dünyada ve ülkemizde ortaya çıkan neo-liberal basıncın etkisinde kalmış olması, sosyalist kuramı liberal bir yaklaşımla   ele almaya çalışmasıdır. Kuşkusuz yalnız değil bu konuda. Dünyada ve Türkiye'de esen   demokrasi ve özgürlük çığırtkanlığının sözcülüğünü yapan liberal kesimlerin üfürdüklerinin etkisinde... Liberalizmi sağ egilimli olanların değil de, sol eğilimli olanların savunduğu şekliyle, Marksizme bulanık bir biçimde savunuyorlar. Hakkı da öyle yapmaya çalışıyor. Çünkü reel sosyalizm yıkıldı, çünkü kötüydü, yanlıştı, demokrasi ve özgürlükten yoksundu!...-falan ve de filan!

''İşçi sınıfı ekmeğinden ziyade onuru için savaşmalıdır.'' Eee, doğru; peki ne demek bu? İşçi sınıfı tarihsel çıkarlarını savunmalıdır değil mi, ''onur'' sözüyle anlatılmak istenen de bu değil mi? Eğer Engels anti-dühring'te böyle bir cümle kurmuşsa, somut anlamda böyle bir şey söylemek istemiştir. Başka ne olabilir? Bu sözü öyle çok da gizemli bir hale getirmek ve somut anlamından da kopartarak bir ezbere dönüştürmek anlamlı ve de yararlı da değil ki. Ondan çok daha anlamlısı ve somut olanı, sınıfın tarihi çıkarlarının bilincine varması ve uygun taktik ve stratejilerle dışardan ''yardım almadan'' hem siyasal devrimi ve hem de sonrasında toplumsal devrimi götürebilmesinin mümkün olup olmadığıdır. Yanıt Lenin tarafından verildi. Öncesinde Kautsky'nin de altını çizdiği biçimiyle dışarıdan bilinç kavramıyla. İşçi sınıfı kendi başına süreci götüremez ve onun için dışarıdan bilince ihtiyacı var. Onun adı da partidir. Parti bu yüzden sınıfın aklıdır. Hem siyasal ve hem de sonrasında toplumsal devrim ppartinin aklı(öncülüğünde) gerçekleşir. ''Sınıf eskisi gibi değil, cahiliye devri geride kaldı, okuma yazma öğrendi. kendisi de partiye ihtiyaç duymadan bu süreçleri götürebilir'' anlamına bir şeyler söylenmek isteniyorsa, külliyen yanlıştır. Proletarya kapitalizm koşullarında hem ekonomik yoksunluklar ve zorunluluklar altında ve hem de siyasi ve ideolojik basınç altında hiçbir zaman tarihsel çıkarlarının farkına varamayacaktır. Ve böyle olduğu için sınıfın tarihsel çıkarlarının bilincinde olan aydınların (partinin) öncülüğüne ihtiyaç duyacaktır. Doğru yapar, yanlış yapar, mücadeleyi başarıya taşır ya da taşıyamaz. Bu süreçlerin nasıl olması gerektiği konusunda tartışmalar olabilir, olmalıdır ama parti dışlanamaz, yok sayılamaz. ''Sınıf eskisi gibi değil, cahiliye devri geride kaldı, okuma yazma öğrendi. kendisi de partiye ihtiyaç duymadan bu süreçleri götürebilir'' sözü bu yüzden karşılıksızdır, anlamsızdır ve doğru da değildir.

İkinci konu, yani ikinci temel yanlış; ''kapitalizm komünistlere ihtiyaç duyuyor, öyleyse   sosyalizmde de liberallere ihtiyaç var!'' yaklaşımı...Tipik bir liberal yaklaşım bu, sosyalist kavrayışla hiçbir ilgisinin bulunmadığı bir mantık yürütme; hatırlıyorum, bu konuya (bu başlıkta mı, başka bir başlıkta mı yanıt vermiştim, şimdi hatırlamıyorum ama) ''çünkü kapitalizmde işçi sınıfına ihtiyaç var, sosyalizmde ise burjuvaziye ihtiyaç yok'' diye yanıt vermiştim. Komünistler sınıfın öncüsü, stratejisti, taktisyeni ve dolayısıyla aklı olduğu için liberal demokrasilerdeki varlıkları bu yüzdendir, işçi sınıfıyla doğrudan ilgileri yüzündendir. Baskının arttığı dönemlerde ( faşizmde, askeri diktatörlükte) okkanın altına ilk gidenler olması kapitalizmin komünistlere ne kadar ''ihtiyaç duyduğunun '' bir göstergesi değil mi?!

Kısaca sosyalizmde liberallere ihtiyaç olamaz. Liberal ideolojiye de... Siyasal devrim sosyalist bir süreci hayata geçirmek için gerçekleştirilir, burada bu liberal basıncın etkisinden sıyrılmak gerektiğini düşünüyorum. Tarihsel anlamda bir yenilgiydi reel sosyalizmin çözülüşü. Bu dönemler hem Troçkistlerin ve hem de sağlı sollu liberallerin sosyalizmi kemirdikleri bir dönemden başka bir şey değildir. Bu etki de baydı artık. Hem baydı ve hem de etkisini yitirdi. Fukuyama bile sosyalizm ve ''tarihin sonu'' konularındaki ileri geri konuşmalarının yanlışlığından söz ederken artık bu soyut ve anlamsız söz yığınlarından kurtulmak gerekiyor; gerçekten anlamlı değil ve gerçekten bir solcuya, sosyaliste hiç yakışmıyor ve hiçbir şey de katmıyor.

NOT: Reel sosyalizmin çözülüşünün demokrasiyle, özgürlüklerle veya Stalin'in bir kült haline getirilmesiyle ilgisi yok. Hiç ilgisi yok. Bütün bu başlıklar kuruluş sürecinde sorunlu alanlar olarak görülebilir, ayrı bir tartışma konusudur. Ama burada dile getirildiği gibi sosyalist kuramın/ideolojinin yanlışlıkları değildir...Bu yüzden şu liberal etkilerden arınmak ve sosyalizmi de liberal bir sıvayla sıvamak gibi bir yanlışın etkisinden mutlaka sıyrılmak gerekir.







Bu ileti en son melnur tarafından 28.01.2020- 05:52 tarihinde, toplamda 1 kez değiştirilmiştir.
Cvp:
Yazan Cevap içeriği
Üye Profili boşluk
melnur
[ Gelenek ]
Kurucu
Varsayılan Kullanıcı Resmi
Kayıt Tarihi: 02.08.2013
İleti Sayısı: 11.006
Konum: İstanbul
Durum: Forumda Değil
İletişim E-Posta Gönder
| Özel ileti Gönder

50 kere teşekkür edildi.
36 kere teşekkür etti.
Cevap Yazan: melnur
Cevap Tarihi: 28.01.2020- 06:41


Bir konunun altını çizmek gerekiyor. Sosyalist ideoloji, ulusal ölçekte bir siyasal devrim perspektifini sahiplenmekle anlam kazanır. Evelemenin gevelemenin ve deveye hendek atlatmaya çalışmanın hiçbir anlamı yok. Lenin bunu yani ulusal ölçeği '' dünyada meşru kabul edilen sınırlar'' olarak tanımlar. Enternasyonal toplum yani komünizm dediğimiz toplumsallık dünyada bir veya koşulları birbirine uygun yakın ölçek ülkelerdeki devrimlerden sonra ortaya çıkacak bir yapılanmadır. Ulusal ölçekte bir siyasal devrim gerçekleşmeden enternasyonalizm çığırtkanlığı yapmanın bir anlamı da yoktur, ve özellikle forumlarda kullanıldığı biçimiyle enternasyonalizm bir Troçkist çığırtkanlıktan başka bir şey de değildir.

Enternasyonalist bir komünist yapılanma, her ülkede farklı devrimci perspektiflerin olmayacağı anlamına da gelmez. Elbette ideolojik ve siyasal anlamda bir dayanışmanın maddi ve manevi   yararları da olacaktır ama, enternasyonalizmden bir ''dünya devrimi'' beklentisi içine girmek gerçekte bir Troçkist gevezelikten başka bir şey değildir. Üstüne basa basa, altını da kalınca çizerek içselleştirmek gerekir; enternasyonalizm yani dünyasal ölçekte bir komünist yapılanma tek tek ülkelerde ulusal ölçekli devrimlerle gerçekleşebilir. Ulusal ölçekli devrimlerle tutuşturulamayan bir devrimci perspektif olamaz. Önce siyasal devrim, sonra sosyalist kuruluş ve sonra enternasyonalist düzeyde komünizm...

''Ama işte şimdiden, enternasyonalizm''... olmazsa tek ülkede sosyalizm zaten olmaz...bu yüzden enternasyonalizm... partinin ve devletin etkinliğini de sönümlemek için dünya devrimi koşulları oluşuncaya kadar halkın bilinçlenmesi, demokrasi, insan hakları, özgürlük...'' ...falan filan...

Geçiniz!
Oyalanmak, kendini kandırmak isteyen varsa gevezelik yapabilir...
Ama, sadece o kadar!

Meramım bu değil, değildi, laf lafı açtı, konu buraya geldi. Asıl söylemek istediğim ve başlığa da uygun olarak sosyalizmin ne olması gerektiğinin altını çizmek.

Sosyalizm -kabul edildiği biçimiyle- siyasal devrim sonrasında sınıfsız toplum dediğimiz komünizme kadar sürecek olan bir geçiş toplumudur. Sosyalizmin, sosyalist formasyonun nasıl bir içeriğe sahip olması gerektiği doğrudan doğruya komünizmle ilişkilendirilerek anlaşılır. Basit bir akıl yürütme... Basit ama olmazsa olmaz. Siyasal devrim kapitalizmi noktalamak ve sömürüyü ortadan kaldırmak için gerçekleştirilir. Komünizm de en yalın haliyle sınıfsızlık olduğu için sosyalizm sınıflı bir toplumsal formasyondan sonra sınıfsızlığa nasıl geçilmesi gerektiğinin pratiğe dönüştürülmesi olacaktır. Şimdi böyle bir süreçte toplumcu bir dünya görüşünün tam karşıtı olan liberal dünya görüşüne ihtiyaç olabilir mi? Basit bir akıl yürütmeyle varılacak bir sonuç için anlamsız bir direnç oluşturabilmenin anlamı ne?

Sosyalizm daha güzel bir dünya kurma yolunda daha güzel bir toplumsal formasyon ve daha güzel bir insan yaratma sürecidir. Liberalizm yani bireyci bir dünya görüşü bu amaçla hiçbir şekilde uyuşmaz. Bireyi geliştirmek, daha güzel bir insan ve toplum kurma yolunda toplumcu bir ekonomik ve sosyal bir dokunun oluşması yönünde etkinliklerde bulunmak, bireyci olmak, bireyci bir dünya görüşüne övgüler düzmek anlamına da gelmez. Bireyi geliştirmek ve kapitalizmin birey üzerinde yarattığı olumsuzluklardan kurtulmasını sağlamaya çalışmakla bireycilik aynı şey değildir. Çoğu kez bu iki farklı kavramlar da birbirine karıştırılmaktadır ve sonuçta...

Sonuçta tıpkı liberal bir bulamaç haline getirilen sol-sosyalizm savunusuyla ve yine enternasyonalizm adı altında forumlara yansıyış biçimiyle   burjuva kozmopolitizmine bulaştırılmış bir sol-sosyalizm savunusunun bilimsel sosyalizmle bir bağıntısının olduğu iddiasının hiçbir gerçekliği bulunmamaktadır.




Cvp:
Yazan Cevap içeriği
Üye Profili boşluk
melnur
[ Gelenek ]
Kurucu
Varsayılan Kullanıcı Resmi
Kayıt Tarihi: 02.08.2013
İleti Sayısı: 11.006
Konum: İstanbul
Durum: Forumda Değil
İletişim E-Posta Gönder
| Özel ileti Gönder

50 kere teşekkür edildi.
36 kere teşekkür etti.
Cevap Yazan: melnur
Cevap Tarihi: 30.01.2020- 08:50


Sosyalizmi proleter diktatörlükten (PD) sonra komünizmin birinci aşaması (evresi) olarak değerlendirenler genellikle PD sürecine sosyalizm denmesinin sorun yaratabilme ihtimali olacağını dile getirmektedir. Yani Marks şunu dedi, Lenin bunu dediği gibi bir ezberci yaklaşım içinde değiller. Doğrusu da budur. Sadece bu konuda değil, -sürekli altını çizmeye çalışıyoruz- herhangi bir konuda yorumda bulunurken söyleneceklerin belli bir kavrayış sonucu, belli bir neden sonuç ilişkisine dayandırılmasının gereği vardır. Çok daha derin bir kavrayış ise diyalektik olarak yorumlanır. Bilgiye ulaşma ve doğru bir yorumlamada bulunabilme herşeyden önce uygun bir kavrayış ve uygun bir çözümleme gerektirir. Diyalektiği gerekli gereksiz ve çoğu kez de anlamadan kullanırız da bilgiye ulaşma konusunda özne-nesne diyalektiğini öğrenme, benimseme ve içselleştirmede bir türlü zihinsel tembellik eşiğini aşamayız ve bu konuda bir çaba bile göstermeyiz! Hadi bunları geçtik; insan sıradan bir neden-sonuç yöntemini içeren bir kavrayıştan bile uzak kalabilir mi?

Sosyalizm neden komünizmin ilk evresidir de, PD döneminin genel bir tanımlaması değildir?

Yanıt, kem küm! Ya da Lenin böyle söylüyormuş!

Yav, Lenin birinci evrenin ''burjuva hukuk'' nedeniyle devletli olacağı yorumunda bulunmuyor mu; sosyalizm için ''silahlı işçi sınıfının düzeni'' demiyor mu; bu yazılanları yorumlayabilmek o kadar zor mu? Kaldı ki, Lenin'in bu tür yaklaşımları hemen bir üstteki sorunun yanıtı olabilir mi?

''Sosyalizm PD döneminden sonraki komünist toplumun ilk evresidir, sınıfsız ve devletsizdir'' ezberi, özellikle Troçkistlerin ve onların etkilediği çevrelerin ''enternasyonalizm, tek ülkede sosyalizm olmaz, onun için dünya devrimi falanda filan'' şeklinde sürüp giden gevezeliklerine uygun gördükleri bir malzeme olduğu için sürekli çiğnenir. Tek ülkede sosyalizm olmazsa, emperyalizm de bir dünya sistemiyse ve sosyalizm ancak enternasyonalist bir dünya devrimci partisinin öncülüğü ve örgütlenmesiyle, ulusal ölçekleri de aşarak...-evet, bir daha falan filan... Kısacası sosyalizmi komünizmin birinci evresi olarak sürekli gündeme getirmenin nedeni Troçkist bir gevezelikten başka bir şey değildir. Ulusal ölçekteki siyasal devrim perspektifini ne kadar sulandırılırsa enternasyonalizm kavramı etrafında bir gevezelikler manzumesi yaratılır ve oralarda içi boş lafazanlıklarla oyalanır durulur. Sosyalizmin bu şekilde yorumlanmaya çalışılmasının   özellikle sözde sol-sosyalist forumlara yansıyış biçiminin böylesine hazin bir karşılığı vardır. Ve aynı zamanda enternasyonalist olmak Kürt hareketine zorunlu bir ''destek'' olarak da şekillenir; ulusal ölçekte siyasal devrim perspektifi ötelendiğinde, en azından sulandırıldığında lokal alanlardaki siyasi mücadelenin karşılığı demokrasi ve Kürt hareketine kuyrukçuluk olarak kendini gösterecektir ki, yıllardır bu enternasyonalist tiplerin sağlı sollu liberallerle Kürt hareketine biat konusunda birleşmelerinin ve kendileri gibi davranmayan her siyaseti ulusalcı, sosyal şoven ve hatta neo-faşist olarak nitelemelerinin nedeni de budur.


Forumlar dışında sosyalizmi proleter diktatörlükten (PD) sonra komünizmin birinci aşaması (evresi) olarak değerlendirenler genellikle PD sürecine sosyalizm denmesinin sorun yaratabilme ihtimali olacağını dile getirmektedir. Yani Marks şunu dedi, Lenin bunu dedi gibi bir ezberci yaklaşım içinde değiller. Doğrusu da budur. Sadece bu konuda değil, -sürekli altını çizmeye çalışıyoruz- herhangi bir konuda yorumda bulunurken söyleneceklerin belli bir kavrayış sonucu, belli bir neden sonuç ilişkisine dayandırılmasının gereği vardır. Çok daha derin bir kavrayış ise diyalektik olarak yorumlanır. Bilgiye ulaşma ve doğru bir yorumlamada bulunabilme herşeyden önce uygun bir kavrayış ve uygun bir çözümleme gerektirir. Diyalektiği gerekli gereksiz ve çoğu kez de anlamadan kullanırız da bilgiye ulaşma konusunda özne-nesne diyalektiğini öğrenme, benimseme ve içselleştirmede bir türlü zihinsel tembellik eşiğini aşamayız ve bu konuda bir çaba bile göstermeyiz! Hadi bunları geçtik; insan sıradan bir neden-sonuç yöntemini içeren bir kavrayıştan bile uzak kalabilir mi?


Haluk Yurtsever bu konuda PD döneminin devrimci bir dönüşüm dönemi olduğunu ve bu yüzden bu sürece sosyalizm denmesinin süreci donduracağını ve sulandıracağını ileri sürer. Mehmet İnaç Turan ise daha da ileri giderek Sovyetlerin çözülüşünü bile bu yaklaşımla ilişkilendirir. Ne var ki, Haluk Yurtsever bile PD dönemine sosyalizm dendiğinde bu sürecin bir devrimci dönüşüm süreci olduğu akılda tutulursa bir sorun yaratmayacağının altını çizer. Eeee, zaten PD döneminin formasyonuna sosyalizm denirken, onun enternasyonalist komünist topluma yürüyüşün bir öncesi, onunla sıkı sıkıya bağlı bir geçiş süreci olduğu yorumu sürekli yapılmıyor mu?

Başka ve önemli bir yanı da var bu konunun. İşçi sınıfını ve emekçi halkı sosyalizm mücadelesine katabilmek konusunda ''sosyalizm için'' vurgusu önemlidir. Siyasal devrimle sosyalist bir düzene geçileceği, sömürünün noktalanacağını vb. anlatabilmek, ve kurtuluşun nispeten daha yakın bir gelecekte olacağını aktarmakla, bütün ülkelerde proletarya iktidarı kurulduktan ve sonrasında ancak sosyalizme geçileceğinden ve ancak ondan sonra komünist topluma ulaşılacağı...

Bir daha yineleyelim; burjuva ideolojisinin basıncı altında bulunan proleterya ve emekçi kitlelerin işçi sınıfının tarihsel çıkarlarının farkına varabilmesi mümkün değildir. Sosyalizmin bu yüzden güncel ve kitleler tarafından kolay kavranabilir hale getirilmesi siyasal devrim sürecinde gerekli olan bir pratiktir. Sadece bu durum bile sosyalizmin PD döneminin toplumsal düzeni olarak tanımlanmasının gerekliliğini ortaya koyacaktır.




Bu ileti en son melnur tarafından 30.01.2020- 20:59 tarihinde, toplamda 5 kez değiştirilmiştir.
Yeni Başlık  Cevap Yaz
 Toplam 5 Sayfa:   Sayfa:   «ilk   <   2   3   4   [5] 



Forum Ana Sayfası

 


 Bu konuyu 1 kişi görüntülüyor:  1 Misafir, 0 Üye
 Bu konuyu görüntüleyen üye yok.
Konuyu Sosyal Ortamda Paylas
Benzer konular
Başlık Yazan Cevap Gösterim Son ileti
Konu Klasör sosyalizm ile reel sosyalizm arasında ne fark var yura 5 14178 23.03.2014- 12:22
Konu Klasör Ütopik Sosyalizm ve Bilimsel Sosyalizm melnur 19 16533 30.08.2013- 00:25
Konu Klasör Sosyalizm melnur 2 4683 18.02.2020- 06:32
Konu Klasör Sosyalizm ve din proleter 0 2907 21.01.2015- 22:26
Konu Klasör Sosyalizm ve Din melnur 0 3401 12.08.2013- 23:27
Etiketler   sosyalizm
SOL PAYLAŞIM
Yasal Uyarı
Sitemiz Bir Paylasim Forum sitesidir Bu nedenle yazı, resim ve diğer materyaller sitemize kayıtlı üyelerimiz tarafından kontrol edilmeksizin eklenebilmektedir. Bu nedenden ötürü doğabilecek yasal sorumluluklar yazan kullanıcılara aittir. Sitemiz hak sahiplerinin şikayetleri doğrultusunda yazı ve materyalleri 48 Saat içerisinde sitemizden kaldırmaktadır.
Bildirimlerinizi info@solpaylasim.com adresine yollayabilirsiniz.
Forum Mobil RSS