Liberallerin öncülüğünde devletin ekonomi anlayışını ''devlet manavlık yapmaz'' şiarına oturtan AKP'nin bu girişimi bir çaresizliğin sonucu ve   yürüttükleri piyasacı, özelleştirmeci ve peş keş çekmeci ve yandaş sermayedar yaratma şeklindeki ekonomi anlayışlarının sonunda bir duvara toslamasıdır. Deniz tükenmiştir.

Dışarıya karşı borçlanarak ve sadece betona dayalı bir anlayışla bir kalkınma olamayacağı, yıllık yüzde üç nüfus artışına sahip 80 milyonluk bir ülkede eninde sonunda kitleseler kabarmalar olacağı ve ekonominin de bir yerde tükeneceği yıllardır söyleniyordu. Ali Babacanların başını çektiği ayrışmaların nedeni de buydu. Dışardan yüksek faizle de olsa ülkeye para girişinin sağlanması hem kolaylarına geliyor ve hem de inşaat sektörünün yüksek rant nedeniyle oluşturulan havuzdan nasiplenmeleri sonucunu doğruyordu. Yıllar böyle geçti. Bu kadar belirgin yanlışlığın toplumsal alanda karşılık bulması bir ölçüde bu rant havuzundan beslenen yandaşların da katkısıyla olmuştur. Sonuçta böyle bir anlayışın demokratik bir yapı içinde sürdürülemez olduğu gerçeği de vardı. Ülkenin giderek otoriterleşmesi ve tek adam yönetimine girmesi bu bütünüyle sürdürülemez olanın zoraki sürdürülme çabasından başka bir şey de değildi.

Tanzim abukluğu bu çarpıklığın bir ürünüdür. Ve sürdürülemezdir. Bir alana boşaltılan patates ve soğana sübvanse yapılarak halkın gözünün boyanması oy hesabına dönük bir uygulamadır. AKP her zaman yaptığı gibi kendi hatalarının sonucu ortaya çıkmış bir büyük yanlıştan oy devşirme peşindedir ve ne yazık yıllardır gerici basınca maruz kalan halkımız da bu zokayı yutacak görünmektedir. Yoksa, AKP'nin tanzim uygulaması halkımıza daha ucuz bir bir sebze meyve yedirme amacı taşımadığı gibi, daha önce bu ülkede uygulanan tanzim anlayışı ile de hiçbir ilgisi bulunmamaktadır.

Dün hava güzeldi, bir grup arkadaş İstanbul'u şöyle bir dolaşmak amacıyla Tünel'de buluştuk ve önce Galatasaray, İstiklal, ve Taksim'i dolaştık, ve sonra yolumuzu Kadıköy'e uzattık. Uzunca bir zamandır İstiklal Caddesi'ni dolaşmamıştım; kuru bir kalabalık göze çarpıyor ilk planda. Cansız, ruhsuz. Yan sokaklardaki masaları kaldırmışlar, aşağıdan yukarıya, yukarıdan aşağıya bir insan seli sadece; ve iki yanda yükselen AKP döneminde tipik bir Türkiye gerçeğine dönüşmüş olan beton yığınları...

Çiçek pasajına giriyoruz; ''akerdeoncu kadın''ın olmadığını biliyoruz ama, bütün masaların bomboş omadığını bilmiyoruz. Bütün masalar bomboş! Bir tek kişi yok. Kapıdan içeri girer girmez üç beş garsondan başka kimseler yok; hatta kediler bile orayı terketmiş gibi. İnsanların yalnızlığına, çiçek pasajının masaları da eklenmiş.

Girmemizle çıkmamız bir oluyor.

Daha büyük düş kırıklığı bu iki yandaki beton yığınlarının arasından Taksim meydanına çıktığımızda karşılıyor bizi. Meydan da ruhunu yitirmiş bir beton yığınına dönmüş. AKM'nin yerinde yeller esiyor. Meydanın bir yerinde koca bir Tanzim çadırı.

Geriye dönüyoruz.

İstiklal'den Tünele doğru ilerliyoruz. İki yanlı beton yığının ortasında tek tanıdığımız, içimizi tek ısıtan şey sokak çalgıcıları. Bir tanesi Çav Bella'yı çalıyor. Bu kadar iç karartıcı dalganın ortasında tek can simidi o görüntü. Özgürlük için ölümü göze alan Partizan'ın o umudu ve o umudun dizelere dökülüşü, evet, içimizi ısıtıyor.

Tünelde ayrılıyoruz. Bir dostla Kadıköy'e geçiyoruz; çoğunlukla susuyoruz.
Ekonomiyi bitirdiler, iç ve dış siyaset bütünüyle yanlışlıklar üzerine kurulu. İnsanlar mutsuz, karanlıklar içinde karanlıklara yazgılı bir yaşam sürüyorlar, yaşamın tüm güzelliklerinden habersiz.

Kadıköy'e geliyoruz; orada da kocaman bir Tanzim çadırı karşılıyor bizi. Merak ediyoruz, içeri giriyoruz. Pek bir şey de kalmamış; sadece domates satışı yapılıyor ve tezgahların önünde birkaç kişi!

Ama işte...

Patlıcan hala 15, maydanoz hala 3 tl.

''Tanzim satışlarla başlayan haftada ekonomide yaşanan gerçekler, üstelik devletin resmi rakamlarıyla hepimizi çarptı.

Söyleyegeldiğimiz, dikkat çektiğimiz, uyardığımız gibi… Maalesef korkulan ne varsa, işte onun tam ortasındayız.

Sanayi üretimi, yüzde 9.8’lik düşüşle çakıldı. İmalat sanayi üretimindeki yıllık düşüş yüzde 10.8 oldu. Perakende satışlar bir önceki yılın aynı ayına göre yüzde 9.2 düştü. Sadece gıda satışlarındaki düşüş yüzde 2.7. Gıda dışı satışlardaki düşüş ise yüzde 12.6’yı buldu.

Yani üretebilen de, tüketebilen de yok…''

https://www.birgun.net/haber-detay/tanzimden-sonra-sirada-karne-mi-var.html