SolPaylaşım  
Ana Sayfa  |  Yönetim Paneli  |  Üyeler  |  Giriş  |  Kayıt
 
OTURUYORSAN KALK; AYAKTAYSAN YÜRÜ; YÜRÜYORSAN KOŞ!
Yurt ve dünya sorunlarına soldan bakan dostlar HOŞGELDİNİZ .Foruma etkin katılım yapabilmeniz için KAYIT olmalısınız.
Yeni Başlık  Cevap Yaz
 Toplam 4 Sayfa:   Sayfa:   «ilk   <   1   2   [3]   4   >   son» 
Cvp:
Yazan Cevap içeriği
Üye Profili boşluk
Kaçak
[ ]
Üye Silindi
Varsayılan Kullanıcı Resmi
Kayıt Tarihi:
İleti Sayısı: 0
Konum: Gizli
Durum: üye silinmiş
İletişim E-Posta Gönder
| Özel ileti Gönder


Cevap Yazan: Kaçak
Cevap Tarihi: 26.04.2014- 22:13


Alıntı Çizelgesi: umut yazmış

Aydemir Güler'in yeri çok geniş de, onun söylediğini anlayacak genişlikte bir siyasal bilince de ihtiyaç var. Sen liberalleri fazla dinlediğin için bu konular sana yabancı geliyor.   İyi oku belki anlarsın!



Umut'cuğum, laf olsun da torba dolsun diye cevap yazma lütfen. Eleştirim yanlış mı sence? Kitlesel olarak özür dilenmesinden söz eden mi var ki aydemir güler öyle yazmış?



Cvp:
Yazan Cevap içeriği
Üye Profili boşluk
solcu
[ kemal ]

Varsayılan Kullanıcı Resmi
Kayıt Tarihi: 24.01.2014
İleti Sayısı: 1.709
Konum: Ankara
Durum: Forumda Değil
İletişim E-Posta Gönder
| Özel ileti Gönder


Cevap Yazan: solcu
Cevap Tarihi: 27.04.2014- 00:01


Alıntı Çizelgesi: Kaçak yazmış

Alıntı Çizelgesi: umut yazmış

Aydemir Güler'in yeri çok geniş de, onun söylediğini anlayacak genişlikte bir siyasal bilince de ihtiyaç var. Sen liberalleri fazla dinlediğin için bu konular sana yabancı geliyor.   İyi oku belki anlarsın!



Umut'cuğum, laf olsun da torba dolsun diye cevap yazma lütfen. Eleştirim yanlış mı sence? Kitlesel olarak özür dilenmesinden söz eden mi var ki aydemir güler öyle yazmış?



Umut doğru söylemiş, anlamıyorsun. Nedenini yine umut söylemiş, liberallere fazla takılıyorsun. Yazıyı bir daha oku, maraş ve sivas örneği üzerine biraz düşün, biraz olmaz, çok fazla düşün, bu da yetmez sosyalistlerin bu konuda libarellerden farklılığını da gözönüne al, sonra belki anlarsın.



Cvp:
Yazan Cevap içeriği
Üye Profili boşluk
abbas
[ emeğin gücü ]

Varsayılan Kullanıcı Resmi
Kayıt Tarihi: 21.12.2013
İleti Sayısı: 830
Konum: Ankara
Durum: Forumda Değil
İletişim E-Posta Gönder
| Özel ileti Gönder


Cevap Yazan: abbas
Cevap Tarihi: 27.04.2014- 11:21


“Soykırım” diyenler bu gerçeği biliyor mu

Ermeni soykırımı iddialarının yeniden gündeme geldiği şu günlerde Türk Tarih Kurumu tarafından Van'da ''1.Dünya Savaşı'nda Ermeniler Sempozyumu'' düzenlendi.

Vatan’dan Mert İnan’ın haberi göre; sempozyuma dünyanın bir çok yerinden bilimadamı katıldı ve yapılan araştırmalar kamuoyu ile paylaşıldı. Bu araştırmalardan biri de Türk Tarih Kurumu Ermeni Masası Üyesi ve Medeniyet Üniversitesi Öğretim Görevlisi Doç. Dr. Recep Karacakaya tarafından hazırlanan "Ermeni Katliamları ve Müslüman Mülteciler" raporu. Raporda, Ermeni çeteleri tarafından düzenlenen saldırılar sonucunda bölgede yaşayan 1 milyon 200 bin'in üzerinden müslümanın bölgeden göç etmek zorunda kaldığı ifade ediliyor.

Osmanlı arşivlerinde ilk kez gün ışığına çıkan belgelerde hazırlanan işte o rapor:

"ÇARPICI RAKAMLAR"

Başbakanlık Osmanlı arşivlerinden çıkartılarak ilk kez biraraya getiren belgelerde 1.Dünya Savaşı sırasında Trabzon, Erzurum, Bitlis, Van ve çevresindeki bölgelerde Ermeni mezaliminden kaçarak Anadolu’nun iç kısımlarına iltica eden Müslüman sayısının 1 milyon 236 bin olduğunu dile getirildi.

Vatan'dan mert İnan'ın haberine göre, çalışmaya imza atan Karacakaya "Ermeni çetelerin katliam ve baskıları sonucu Müslüman ahaliden 1 milyon 200 binden fazlası tehçire uğradı. Bu nüfusun 605 bin kadarı yollarda ve kaçtıkları bölgelerde açlık, susuzluk ve salgın hastalıklardan zayi ve gaib oldu. 1914-1918 arasında doğu vilayetlerin 363 bin 141 Müslüman, 1918-1921 arasında ise 154 bin 964 olmak üzere toplam 516 bin 105 Müslüman katliama uğradı. Ermeni çete ve gönüllü alayları yüzünden toplamda 1 milyon 121 binden fazla Müslüman yaşamını kaybetmek durumunda kaldı" dedi.

"SAVAŞ SONUNDA ORTAYA ÇIKAN TABLO"

Savaş sonunda ortaya çıkan tabloyu da arşiv belgelerine göre değerlendiren Karacakaya, şu bilgileri verdi:

10 Mart 1919'da Van Vilayeti "Harpten önce 308 bin olan Müslüman nüfusu savaş bittikten sonra 100 binden biraz fazla olduğu anlaşılmıştır. 200 bin kadar Müslümannın iç bölgelere iltica ettiği, 100 bin kadarının yaşamını yitirdiği ortaya konulmuştur."

24 ŞUBAT 1919'DA BİTLİS VİLAYETİ

"488 bin kayıtlı nüfustan yüzde 74’ü (361 bini) Müslüman'dır. Müslümanlar'ın yüzde 30’u (108 bini) harbin etkisiyle vefat etmiş, yüzde 61’i (220 bin) iç kısımlara iltica etmiştir. Şu anda (o dönem) yüzde 29’unun (104 binin) Bitlis’te bulunduğu anlaşılmaktadır. Dönmesi muhtemel ise yüzde 15 (54 bin) Müslüman vardır."

30 OCAK 1919 ERZURUM VİLAYETİ

"İç kısımlara iltica edenler 448 bin 207, dönenler 173 bin 304, dönmesi muhtemel bulunanların 108 bin 898, kayıp veya telef olanların sayısı da 207 bin105 kişi."

27 OCAK 1919 TRABZON VİLAYETİ

"368 bin 545 kişi istila dolayısıyla iç kısımlara iltica etmiş; 130 bin 499 kişi dönmüş, 45 bin 408 kişinin de dönmesi beklenmektedir. Vilayetin nüfusu 853 bin 515 kişidir. Zaiyat ve kayıp: 262 bin 510 kişidir. Trabzon rakamlarının sadece iltica eden Müslümanlar'a mı ait olduğuna dair bir açıklama yok. Ancak bu vilayetten en fazla 40 bin Ermeni ile 20 bin Rum’un sevk edildiği biliniyor. Dolayısıyla en az 200 bin Müslüman'ın kayıp olduğu anlaşılıyor."

"DÖRT YANA DAĞILDILAR"

"Müslüman ahalinin büyük bir bölümü, katliamların dehşetine kapılarak her şeyini geride bırakıp, perişan halde Anadolu içlerine sığınmak zorunda kaldı. Sayıları 1 milyon 200 bininüzerine ulaşan bu mültecilerin savaşın olağanüstü şartlarında gerektiği gibi iskan ve iaşesi mümkün olamadığından, bir çoğu göç yollarında veya sığındıkları yerlerde hayatını kaybetti. Mülteciler 1915 senesinin başlarıda Giresun, Samsun, Sivas, Mamuratülaziz(Elazığ) Diyarbakır, Musul gibi harekat yerlerine yakın olan şehir ve kasabalarda toplandı. Erzurum’un doğusu ve Trabzon sahillerinden gelen Müslüman mülteciler gerek deniz yoluyla ve gerek karadan Ordu, Giresun, Ünye, Samsun, Bafra ve Kastamonu civarına, Erzurum’un batı ve güneyi ile Trabzon’un güneyinden gelenler Sivas-Tokat yoluyla Ankara vilayeti ile Kayseri ve Niğde’ye iskan edildiler. Erzurum’un doğu ve güneydoğusundan gelenler ise Kemah yoluyla Mamuratülaziz (Elazığ) Malatya ve Maraş’a yerleştirilirken, Van ve Bitlis’ten gelenler ise Diyarbakır, Urfa, Ayıntab(Antep) ve Adana’ya göç ettiler."

"TÜYLER ÜRPERTEN KATLİAMLAR YAPILDI"

"Arşiv belgelerinde Müslümanlar'a yönelik yapılan katliamların detaylar tüyler ürpertiyor. Örneğin Ruslar'ın, Hakkari'ye bağlı Dir kasabası geleceği sırada çeteler, yol üzerindeki Kürt köylerinde Müslüman erkekleri katledip, en büyüğü 3 yaşında olan binden fazla çocuğu kılıç ve kamalarla parça parça ettikleri, çocuk cesetlerinden siper yaptkları, 400'e yakın Kürt kızına tecavüz ederek ihtiyar olanları katlettiklerini tespit ettik."

"DERİSİ YÜZÜLÜP GÖZLERİ OYULANLAR VAR"

"Van'dan Sabit Jandarma Alay Kumandanı olan Ali Vasıf Bey tarafından Dahiliye Nezareti Eınniyet-i Umumiyye Müdüriyeti'ne gönderilen 24 Mayıs 1916 tarihli rapor suretinde Van'a bağlı Mirgehi köyündeki 57 nüfusun tamamen hayvan keser gibi boğazladıkları rapor ediliyor. 24 Mayıs 1916 tarihinde Bitlis Vilâyetinden Dahiliye Nezareti Emniyet-i Umumiyye Müdiriyeti'ne gelen telgrafname suretinde Bulanık kazasına bağlı Liz nahiyesinde hastahanede yatan 30 hasta Türk askeri, asılmak, gözleri oyulmak, derileri yüzülmek, başları kesilmek suretiyle çeteler ve işbirliği yapan Ermeni hemşireler tarafından öldürülüyor."

Odatv.com



Cvp:
Yazan Cevap içeriği
Üye Profili boşluk
Alisan
[ ]
Üye Silindi
Varsayılan Kullanıcı Resmi
Kayıt Tarihi:
İleti Sayısı: 0
Konum: Gizli
Durum: üye silinmiş
İletişim E-Posta Gönder
| Özel ileti Gönder


Cevap Yazan: Alisan
Cevap Tarihi: 27.04.2014- 11:49


Abbas kardeş elmayla armutu birbirine karıştırıyorsun. Kimse herhangi bir saldırıyı, masumların öldürülmesini veya tüm ermeni saldırılarını onaylamıyor ama sen ve senin gibi düşünenler Ermenilere yapılan her türlü saldıryı meşrulaştırıyor, haklı göstermeye çalışıyor. Aradaki bu ince farkı görmeni isterim ama tabii burada niyet çok önemli. Ermeni çetelerinin masum Türkler saldırmaları asla Anadoluda yaşayan ve çetelerle asla alakası olmayan masum ermeni vatandaşların katlini, yollarda korumasız bir şekilde ölmelerini, öldürülmelerini,..... öeşrulaştırmaz, haklı çıkartmaz. Devletin görevi suçluyla suçsuzu ayrıştırmaktır, tümünü potansiyel suçlu görüp ceza veremez. Osmanlı siyaseti yanlıştır.



Cvp:
Yazan Cevap içeriği
Üye Profili boşluk
abbas
[ emeğin gücü ]

Varsayılan Kullanıcı Resmi
Kayıt Tarihi: 21.12.2013
İleti Sayısı: 830
Konum: Ankara
Durum: Forumda Değil
İletişim E-Posta Gönder
| Özel ileti Gönder


Cevap Yazan: abbas
Cevap Tarihi: 27.04.2014- 18:25


Hikmet Kıvılcımlı ve Deniz Gezmiş Ermeni meselesi hakkında ne söylemişti

“24 Nisan Ermeni Soykırımını Anma Platformu" üyesi yaklaşık bin kişi 24 Nisan'da, Taksim Meydanı girişinde 1915 olaylarında hayatını kaybedenler için anma etkinliği gerçekleştirdi. Sosyalist Halkın Kurtuluş Partisi üyesi bir grup da, Ermeni soykırımının yalan olduğunu söyleyerek, karşı eylem yapmıştı. Grup, "Ermeni katliamı yalanı emperyalizm yalanı", "Soykırım yalanı ABD yalanı", "Kahrolsun Emperyalizm" şeklinde sloganlar atarken, Deniz Gezmiş’in, Hikmet Kıvılcımlı’nın ve Mustafa Suphi’nin Ermeni meselesi üzerine sözlerinin yazılı olduğu dövizleri taşıdı.

İşte o dövizler:

Resim Ekleme

[img]http://www.odatv.com/images/resimler/hikmet(1).jpg[/img]

Resim Ekleme

"DOĞU SORUNU"NU NASIL ANLATTI

Halkın Kurtuluş Partisi Türkiye Sosyalist hareketin önemli ismi Doktor Hikmet Kıvılcımlı'nın takipçileri tarafından kuruldu. Hikmet Kıvılcımlı çeşitli eserlerinde Ermeni meselesini ele alıyordu.   “İhtiyat Kuvvet: Milliyet (Şark)”   adlı kitabında Ermeni meselesini de ele alan “Doğu Sorunu”nu şöyle anlatıyor:

“Osmanlı İmparatorluğu’nda, Çarlık Rusyası ile İngiliz Emperyalizmi arasında, Orta Asya pazarları üstünde başlayan rekabete kilit ve anahtar noktası, bugünkü Doğu İllerinde, bir Ermenistan hükümeti veya muhtariyeti [özerkliği] kurup kurmamak sorunuydu. Bu soruna bir zamanlar “Doğu Sorunu” deniyordu. Osmanlı İmparatorluğu, derebeyi saltanatı biçimini koruduğu sürece, Doğu İllerinde iki zümre vardı:

1- Kürtlük: Daha çok derebeylik, klan ve aşiret sistemleri içinde, dağınık, siyaset dışı bir kalabalık şeklinde idi.

2- Ermenilik: Genellikle burjuvalaşan ve İstanbul, Trabzon gibi önemli ticaret merkezlerindeki kodaman kapitalist ırkdaşlarıyla sıkı sıkıya bağlı, İngiliz metalarını İran yaylasından İç Asya’ya taşımakla görevli bir küçük burjuva çoğunluğu üzerinde kurulmuş bezirgânlık sistemi demekti.


Emperyalist çelişkilerin dış kışkırtmaları yüzünden biraz daha şiddetle alevlenen Kürt-Ermeni karşıtlığı, bu iki zümre insanın arasındaki din, dil vb. farklarından çok, adeta bu rejim farkından doğma bir Derebeyi-Burjuva karşıtlığı oldu. İki kutup, Osmanlı Avrupası’nda geniş ölçekte rol oynayan: Müslüman-Hıristiyan (Derebeyi-Burjuva) çelişkisi, daha çok tarihsel ve yerel şartlar yüzünden Doğu İllerinde, Balkanlar’dakinin aksine, ikincilerin mağlubiyeti ile halloldu.”

Meşrutiyet Burjuvazisi, ‘Doğu Sorunu’nun tedhişi (korkusu-yıldırması) altında, ilk ve büyük tehlike olarak gördüğü Ermeniliğe çullandı. Zaten, Osmanlı saltanatında kalmış uluslar içinde -Balkanlar bir tarafa bırakılırsa- siyasi bilince ve örgüte kavuşmuş en keskin metalipli [talepler ileri süren] yığın Ermenilerdi. Meşrutiyet Burjuvazisi, birçok alanda olduğu gibi, Ermeni Milliyetçiliğine karşı da derebeylikle el ele verdi. El ele verdiği derebeylik, öteden beri iki ayrı rejim karşıtlığıyla Ermeniliğe karşı tutuşan Kürt derebeyliğiydi. İttihat ve Terakki devlet cihazı, illegal bir kararla başa geçti; Kürt derebeyleri milisçil örgütler halinde silahlandırıldı. Kürtlükle Türklük, Ermenileri, dünyada nadir görülmüş sinsi bir vahşet içinde katliama uğrattı. Fakat bu katliamdan, Türk Meşrutiyet Burjuvazisi kadar ve belki ondan çok daha fazlasıyla yararlananlar, Kürt derebeyleri oldu. Ve Kürdistan’da derebeylik biraz daha rakipsiz, çapul ettiği Ermeni mallarıyla, biraz daha şişman oldu.”

Yine aynı eserde Kıvılcımlı, Sovyetler Birliği'nin Türkiye'nin başına bela olabilecek bir Ermeni meselesini çözme yolunda olduğunu şöyle ifade ediyordu: “Sovyet Devrimi, Ermenilik sorununu da fiilen çözmüş durumdadır. Bir defa sayıca Ermenilerin dörtte üçünden fazlası (%77,9) Ermenistan Sovyet Cumhuriyetine girmiştir. Böylece dünyada biricik işçi ve köylü devleti, Ermenilerin yurt sorununu kökünden çözmüş bulunuyor. Fakat Cumhuriyet burjuvazisinin Sovyet devrimine yalnız bu sorunda borçlu olduğu huzur, bundan ibaret değildir. Sovyetler devrimi, emperyalizmi sevindiren, komünizme ve Türkiye'nin başına bela olabilecek bir Ermeni sorununu tamamen tasfiye etme yolunda bulunuyor.”


Gençlik yıllarında yazdığı eserlerinde konuyu bu şekilde ele alan Kıvılcımlı'nın, daha sonraki yıllarda yazdığı “Oportünizm Nedir?”, “Halk Savaşının Planları” ve “Devrim Zorlaması, Demokratik Zortlama” adlı üçlü kitabına yansıyan görüşleri şöyle:
“En sonunda, Türkiye’nin Birinci Demokratik Devrimi (Milli Mücadele) açıktan açığa sırf birsömürgeleştirme baskısına karşı İngiliz-Fransız-Amerikan Emperyalizminin maşası Yunan ve Ermeni istilasına karşı bir Kurtuluş Savaşı oldu.”, diyor, Kıvılcımlı Usta. ( s. 363)

DENİZ GEZMİŞ NE DÜŞÜNÜYORDU

Partinin eğitimlerinde Deniz Gezmiş'e verdiği referanslar THKO Davası'nda yapılan savunmaya dayanıyor. THKO Davası'nda yapılan savunmada konuyla ilgili kısımlar şöyle:

“Emperyalist devletler, Osmanlı Devleti ile ilişkilerinde aracı olarak daima Rum ve Ermenileri kullanmışlardır.”

“Ankara Hükümetini, ilk görüşmelerin 1919’da başladığı, Sovyetler Birliği tanıdı. 1917’de Çarlığın devrilmesinden sonra kurulan Sovyet Sosyalist Cumhuriyetler Birliği Çarlığın saldırgan, emperyalist politikasına ve Birinci Emperyalist Dünya Savaşı’na karşı çıkıyordu. Devrim Hükümeti, doğu sınırlarımızdaki askerlerini çekmiş ve Anadolu’daki mücadeleye yardım etmek için her türlü çabayı göstermiştir.

“1919 Haziran’ında Albay Budyenni başkanlığında bir Sovyet Heyeti, Havza’da Mustafa Kemal ile buluşarak, genel durumu görüştü. Bu buluşmada Budyenni emperyalizme ve onun emrindeki Ermeni ve Pontus teşkilatlarına karşı olduklarını bildirerek, Kurtuluş Savaşı’mızı destekleyeceklerine, gerekli silah ve parayı vereceklerine dair teminat verdi. Mustafa Kemal, emperyalist ülkeler, Ermeni ve Pontus meselesinde Sovyetler’le aynı fikirde olduğunu beyan ediyordu. Bu olumlu ilişkiler, savaş süresince ve daha sonra da devam etmiştir. Ankara Hükümeti ile ilk uluslararası antlaşmayı yine Sovyetler Birliği yaptı. Bu antlaşma ilk olması ve mahiyeti bakımından önemlidir.” (THKO Davası, s. 411-412)

“Kurtuluş Savaşı’mızda, emperyalizmle mücadele eden güçler, değişik taktikler kullanmışlardır. Mücadele, dış düşman ve onun emrindeki hükümetin çıkardığı iç isyanlara karşı yürütülmüştür.

“1. İstanbul’da İngilizlere karşı, Karakol ve Müdafaa-i Milliye öncülüğündeki, şehir gerillasının ağırlık kazandığı mücadele yürütülmüştür. Diğer taraftan, görevleri, Anadolu’ya malzeme, donatım ve adam kaçırmak olmuştur. Bu örgütler, sivil güçlerin de bulunmasına rağmen, subayların ağırlık kazandığı teşkilatlardır.

“2. Ege Bölgesi’nde Yunanlılara karşı yürütülen mücadele, önceleri dağınık bölgesel çete savaşı, sonra örgütlü çete savaşı ve sonunda nizami ordu savaşı şeklinde yürütülmüştür. Zaferi tayin eden mücadelenin ağırlığını nizami ordu mücadelesi teşkil etmiştir.

“3. Güneyde Fransız saldırganlara karşı, Antep, Maraş, Urfa, bölgelerinin yerli halkı, çete savaşına başlamış, daha sonra belirli oranda subay kadrosu katılmasına rağmen, esas başarı yerli halkın kendi çabasıdır.

“4. Karadeniz Bölgesi’nde, Rum Pontosçuları Amerikan yardımıyla ayaklanmış ve ayaklanma, sivil çetelerin ve ordunun mücadelesiyle bastırılmıştır.

“5. Doğu Anadolu’da, Ermenilerin bağımsız bir Ermenistan için Amerika’dan destek alarak çıkardıkları iç isyan, sivil halk ve ordu tarafından bastırılmıştır.

“6. Padişahın emriyle, Anadolu’da Ulusal Mukavemeti kırmak ve güçleri bölmek için başlatılan isyanlar, Kuvayı Seyyare tarafından bastırılmıştır.

“Bu arada, Karadeniz ve Doğu Anadolu Bölgelerinde çıkan iç isyanlardaki Amerikan etkisini belirtmek gerekir.

“1919 yılı başlarında ABD Dışişleri Bakanlığı, Senato Komisyonu Başkanlığı ve Harbord Heyeti’nin Türkiye hakkındaki görüşü şuydu;

“1. Boğazlar’da milletlerarası statüye bağlı bir devlet,
“2. Doğu Anadolu’da bir Ermenistan Devleti,
“3. Orta Anadolu’da Türkiye Devleti kurulacak ve bu üç devlet de büyük bir devletin himayesi altında bulunacaktır.

“Burada bahsedilen büyük devlet bizzat kendisidir. Emellerini gerçekleştirmek için ABD ciddi çalışmalara girmiş, yöneticileri satın almaya, gazeteci, subay, diplomat ve danışmanlar göndermiştir. Türkiye’deki Amerikan kolejlerini cephane depoları haline getirmiş ve gönderdiği 14 bin misyoner, 50 bin 9 yüz misyoner yardımcısı ve 286 yabancı misyon elemanı ile yurdumuzu kendi sömürgesi yapmak için bütün gücü ile çalışmıştır.” (agy, s. 415-416)

Odatv.com




Bu ileti en son abbas tarafından 27.04.2014- 18:27 tarihinde, toplamda 1 kez değiştirilmiştir.
Cvp:
Yazan Cevap içeriği
Üye Profili boşluk
Alisan
[ ]
Üye Silindi
Varsayılan Kullanıcı Resmi
Kayıt Tarihi:
İleti Sayısı: 0
Konum: Gizli
Durum: üye silinmiş
İletişim E-Posta Gönder
| Özel ileti Gönder


Cevap Yazan: Alisan
Cevap Tarihi: 03.05.2014- 16:15


Eskiden fasist ve irkci sitelerde okuduklarimizi simdi masallah "sol ve sosyalist" bir parti oldugunu iddia eden IP'nin sitesinde okuyoruz. IP ve sefini savunan sosyalistler bu adamin hala sola ne kadar zarar verdiklerini ne zaman anlayacaklar?


Alıntı Çizelgesi: kim yazmış

26 Nisan 2014
İşçi Partisi Antalya İl Başkanı Yalçın Armen:
ERMENİ SOYKIRIMI YALANI!

Tarihsel Gerçekler
Osmanlı Devleti döneminde genellikle Doğu Anadolu’da yaşayan Ermeniler, yaşamlarını güvenlik içerisinde sürdürüyorlardı. 1877-1878 Osmanlı-Rus Savaşı’nın ardından İngiltere ve Rusya’nın bağımsızlık vaatlerine kanarak ayaklandılar. Dışarıdan yardım alarak Hınçak ve Taşnak derneklerini kurdular. Osmanlı birliklerine ve karakollarına saldırdılar. Köyleri basarak sivil halkı vahşice öldürdüler.

Osmanlı Dahiliye Nezareti, bu duruma son vermek için, 24 Nisan 1915'te yayınladığı genelge ile Hınçak, Taşnak ve benzeri Ermeni komitelerinin kapatılması, belgelerine el konulması, liderleri ile zararlı faaliyetleri bilinen Ermenilerin tutuklanması ve bunlardan bulundukları yerlerde kalmaları sakıncalı görülenlerin uygun yerlerde toplanmaları talimatı verdi.

Tehcir Kanunu (Sevk ve İskân Kanunu ) ise 27 Mayıs 1915 tarihinde kabul edilmiştir. Kanun, 1 Haziran 1915 günü dönemin resmi gazetesi Takvim-i Vekayi'de yayınlanarak yürürlüğe girmiştir.
Ermeniler, bulundukları yerlerden devletin gözetiminde iç bölgelere göç ettirildiler. Bu göçler sırasında, çeşitli nedenlerle birçok Ermeni yaşamını yitirdi. “soykırım” olarak yutturulmak istenen olayların aslı budur.

Ermeni Soykırımı Yalanı
‘Ermeni soykırımı' iddiası her yıl 24 Nisan günü, ABD Başkanı'nın yapacağı konuşma ile tekrar ısıtılıp piyasaya sürülen emperyalist bir yalandır.
Tehcir olayı meşrudur ve emeparyalist ülkelerin boş vaatlerine kanarak kendi ülkesini kana bulayan Ermeni çetelerine karşı vatanın savunulması için yapılmıştır.

Arkasında Kimler Var?
Bu uluslararası yalanın arkasında Kürt, Ermeni, Kıbrıs konuları başta olmak üzere Türkiye’yi tavize zorlayan ve bölmek isteyen emperyalist ülkeler, tazminat ve toprak beklentisi içinde olan Ermeniler ve emperyalizmin işbirlikçileri bulunmaktadır.

Yalanın dış destekçileri ABD, AB, Ermeni Diasporası ve Ermenistan yönetimi başta olmak üzere Türkiye’nin güçlenmesinden rahatsız olan diğer ülkelerdir.

Yalanın iç destekçileri ise başta AKP ve PKK olmak üzere emperyalizmin güdümünde Türkiyeyi bölmeye çalışan gerici ve bölücü güçlerdir.

Hükümetler Ne Yapıyor?
ABD ve AB’yi dost ve müttefik olarak tanımlayan AKP hükümeti bu düşmanca tavra karşı koymak yerine 'soykırım' dememesi için ABD Başkanına yalvarmaktadır. Bu yetmezmiş gibi oyunu bozmak isteyen yurtseverleri caydırmak, girişimlerini engellemek için elinden geleni yapmaktadır..

Doğu Perinçek, Talatpaşa Komitesi ve AİHM Kararı
2000’li yılların başında, AP, ABD Temsilciler Meclisi ve Fransa, ard arda Türkiye’yi soykırımcı ilan ettiler.

Hükümet, Avrupa Parlamentosu'na ters düşmeme ve 24 Nisan'ı kazasız belasız geçiştirme gafleti içinde sessiz kaldı.

Biraraya gelerek Lozan'a gitme kararı veren vatanseverler Talat Paşa Komitesini kurdu.

KKTC kurucu cumhurbakanı Rauf Denktaş'ın başkanlığında İsviçre'ye çıkartma yapan bir uçak dolusu vatansever ile Avrupa'nın dört bir yanından gelen binlerce Türk 24 Temmuz 2005 günü Lozan’da hep birlikte haykırdılar.

"Ermeni Soykırımı Uluslararası Bir Yalandır"
"Soykırım Yapmadık Vatanımızı Savunduk"

Doğu Perinçek, 2005 yılında İsviçre’de düzenlenen bir konferans sırasında “Ermeni soykırımı emperyalist bir yalandır” dedi. Lozan Mahkemesi bu sözleri nedeniylei Genel Başkanımıza 90 gün hapis cezası karşılığında, 9 bin İsviçre Frangı para cezası verdi. Yapılan itiraz sonucu değiştirmeyince dava 2008 yılında, hükümet ve muhalefet partilerinin engelleme çabalarına ragmen, AİHM’e taşıdı.

Doğu Perinçek Mart 2008 de "Ergenekon Davası" kapsamında gözaltına alındı. Ergenekon savcıları Talat Paşa Komitesi hakkında sordukları sorular ile "soykırıma karşı" verilen tarihsel önemdeki mücadeleyi bir terör faaliyeti olarak göstermeye çalıştılar. 2011 yılında Türk Dışişleri Bakanlığı'nın desteği ile Moskova arşivlerinde çalışan Mehmet Perinçek’de gözaltına alındı.

Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi, 17 Aralık 2013 tarihinde ‘Ermeni soykırımını inkârı’ suç sayan ülkelere ‘emsal’ olabilecek tarihi bir karara imza attı.

• AİHM, ‘Ermeni Soykırımı’nın reddedilmesinin ‘ifade özgürlüğü’ kapsamına girdiğini hükme bağladı.
• AİHM, gerekçesinde soykırımı sözcüğünün hukuki bir tanımı olduğuna dikkat çekerek 1915 olaylarının bu tanıma uymadığını belirtti
• AİHM, İsviçre’nin, Doğu Perinçek’i mahkûm ederek , Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin ‘düşünce ve ifade özgürlüğü’nü güvence altına alan 10’uncu maddesini ihlâl ettiğine karar verdi.
Çok sayıda görevlisi Ermeni teröristler tarafından şehit edilen Dışişleri Bakanlığı AİHM’nin bu kararını milat olarak tanımladı.
Bu tarihi karadan sonra;

• Hiçbir meclis Ermeni soykırımı yalanını tanıyan kararlar alamaz, soykırım yoktur diyenleri cezalandıran kanunlar yapamaz
• Hiçbir mahkeme Ermeni soykırımı olduğuna hükmedemez
• Hiçbir ders kitabında Ermeni soykırımı yalanına yer verilemez
• Hiçbir devlet Ermeni soykırımını kabul etmemizi daytamaz

Başbakanın Açıklaması
Dün, Ermenistan’ın ilk Başbakanı Ovannes Kaçaznuni ' tehcir bir zorunluluktu, Türkler vatanları için gereğini yaptılar’ diyordu.

Bugün, Kandilli Ermeni Kilisesi Vakıf Başkanı Sayın Dikran Kevorkyan ‘Kilisemde Hıristiyanım, evimde Ermeniyim, kapının dışında Türküm. O Türk bayrağı hem kiliseyi hem evimi korur. Biz de Türküz. 100 sene önce olan olay bir kere soykırım değil, tehcir’ diyor.

Gerçekler böyle iken, Recep Tayyip Erdoğan, 24 Nisan 2014 tarihinde, Başbakanlık resmi internet sitesinde, 1915 olaylarına ilişkin bir basın açıklaması yaptı.

Tayyip Erdoğan açıklamasında, tehcirin insanlık dışı sonuçlara yol açtığına vurgu yaptıktan sonra, BOP eşbaşkanlığına yakışır bir uslupla ve sadece Ermenilerin ismini anarak hayatını kaybedenlerin huzur içinde yatmalarını diliyor, torunlarına taziyelerini iletiyor.

Bu açıklama, hem içerik hem de zamanlama açısından Türkiye’nin sırtından bıçaklanması anlamına gelmektedir.

Emperyalizmin sözcülüğünü yapan Tayip Erdoğan Başbakan koltuğunda oturmamalıdır. Tayyip Erdoğan hükümetinin yıkılması ve milli hükümetin kurulması bir vatan görevi haline gelmiştir.

Her 24 Nisan'da tekrarlanan yalana karşı gerçekleri bir daha haykırıyoruz !

Ermeni Soykırımı iddiası emperyalist bir yalandır !
Yapılan vatan savunmasıdır !


Sonuç
Türk’üyle Kürt’üyle Ermeni’siyle yüzyıllardır birlikte yaşayan Türk milleti bölünmeyecektir. Bugün vatanımızı bölmeye çalışanlar Ermenilerin, boş vaatlere kanarak düştüğü durumdan ders çıkarmalıdır.

Emperyalizmin güç kaybettiği günümüzde vatanımızın ve milletimizin birliğini sağlayarak güçleneceğiz. Emperyalizme direnen Suriye, Irak, İran ve Azerbaycan ile Batı Asya Birliğini kuracağız.

İşçi Partisi Türkiye’nin sorunlarını çözen partidir.

Halkımızın beklediği çözümler İşçi Partisinde, Milli Hükümet Programındadır.

Yaşasın Tam Bağımsız Türkiye

Yaşasın İşçi Partisi



Kaynak: http://www.ip.org.tr/lib/pages/detay.asp?goster=haberdetay&idhaber=6356



Cvp:
Yazan Cevap içeriği
Üye Profili boşluk
umut
[ umut yarın ]
Yasaklı
Varsayılan Kullanıcı Resmi
Kayıt Tarihi: 12.09.2013
İleti Sayısı: 3.105
Konum: Gizli
Durum: üye uzaklaştırılmış
İletişim E-Posta Gönder
| Özel ileti Gönder


Cevap Yazan: umut
Cevap Tarihi: 03.05.2014- 20:05


Techir'e soykırım demediği için sola zarar verdiğini iddia ediyorsan, ÖDP de soykırım demiyor. TKP'den de duymadım. Techir sırasında yaşananlara soykırım denildiğinde sola yarar mı sağlanıyor, ya da soykırım denilmediğinde sola zarar   mı veriliyor?





Cvp:
Yazan Cevap içeriği
Üye Profili boşluk
solcu
[ kemal ]

Varsayılan Kullanıcı Resmi
Kayıt Tarihi: 24.01.2014
İleti Sayısı: 1.709
Konum: Ankara
Durum: Forumda Değil
İletişim E-Posta Gönder
| Özel ileti Gönder


Cevap Yazan: solcu
Cevap Tarihi: 04.05.2014- 10:10


Alıntı Çizelgesi: umut yazmış

Techir'e soykırım demediği için sola zarar verdiğini iddia ediyorsan, ÖDP de soykırım demiyor. TKP'den de duymadım. Techir sırasında yaşananlara soykırım denildiğinde sola yarar mı sağlanıyor, ya da soykırım denilmediğinde sola zarar   mı veriliyor?






Siyasette tehcir'de yaşananlara   soykırım denildiğinde birilerinin göbek yağı eriyor.   Adamların hepsi tarihçi kesilmiş. Her yıl 24 Nisan'ı dört gözle bekliyorlar.



Yeni Başlık  Cevap Yaz
 Toplam 4 Sayfa:   Sayfa:   «ilk   <   1   2   [3]   4   >   son» 



Forum Ana Sayfası

 


 Bu konuyu 1 kişi görüntülüyor:  1 Misafir, 0 Üye
 Bu konuyu görüntüleyen üye yok.
Konuyu Sosyal Ortamda Paylas
Benzer konular
Başlık Yazan Cevap Gösterim Son ileti
Konu Klasör 1915 öncesi İttihat Terakki ve Ermeniler melnur 46 31224 08.02.2014- 01:33
Konu Klasör HKP: Yeni Hedefleri Sevrdir (1915 olayları) tarihselmaddeci 0 2585 24.04.2015- 09:56
Konu Klasör 23 Nisan, 100 yıl önce... melnur 4 2313 23.04.2022- 08:12
Konu Klasör HKP: Bugün 23 Nisan… tarihselmaddeci 0 2693 24.04.2015- 09:49
Konu Klasör İki Taktik ve Nisan Tezleri melnur 1 5574 07.11.2020- 11:51
Etiketler   Nisan,   1915
SOL PAYLAŞIM
Yasal Uyarı
Sitemiz Bir Paylasim Forum sitesidir Bu nedenle yazı, resim ve diğer materyaller sitemize kayıtlı üyelerimiz tarafından kontrol edilmeksizin eklenebilmektedir. Bu nedenden ötürü doğabilecek yasal sorumluluklar yazan kullanıcılara aittir. Sitemiz hak sahiplerinin şikayetleri doğrultusunda yazı ve materyalleri 48 Saat içerisinde sitemizden kaldırmaktadır.
Bildirimlerinizi info@solpaylasim.com adresine yollayabilirsiniz.
Forum Mobil RSS