SolPaylaşım  
Ana Sayfa  |  Yönetim Paneli  |  Üyeler  |  Giriş  |  Kayıt
 
OTURUYORSAN KALK; AYAKTAYSAN YÜRÜ; YÜRÜYORSAN KOŞ!
Yurt ve dünya sorunlarına soldan bakan dostlar HOŞGELDİNİZ .Foruma etkin katılım yapabilmeniz için KAYIT olmalısınız.
Yeni Başlık  Cevap Yaz
 Toplam 3 Sayfa:   Sayfa:   «ilk   <   1   2   [3] 
Cvp:
Yazan Cevap içeriği
Üye Profili boşluk
Alisan
[ ]
Üye Silindi
Varsayılan Kullanıcı Resmi
Kayıt Tarihi:
İleti Sayısı: 0
Konum: Gizli
Durum: üye silinmiş
İletişim E-Posta Gönder
| Özel ileti Gönder


Cevap Yazan: Alisan
Cevap Tarihi: 01.12.2014- 19:55


Alıntı Çizelgesi: solcu yazmış

Alıntı Çizelgesi: Alisan yazmış

Alıntı Çizelgesi: solcu yazmış

Reel hayatta arkadaşlarınla değil, sosyalistlerle konuş. Özel mülkiyeti savunman kapitalizmi savunman anlamına gelir. İstediğin kadar karşıyım de, özel mülkiyete karşı değilsen kapitalizmden yanasın demektir. Bu konuyu açıklığa kavuşturmadan özgürlük, demokrasi demenin bir anlamı olmuyor.

Bu konuda hic süphen olmasin, reel hayatta konustugum arkadaslarim seninle kiyasladigimda senden yüz kere daha fazla sosyalizme inanmis insanlar. Onlarla en azindan medenice konusulabiliniyor.

Ama gene tekrarlayayim, konu basligi sadece "özel mülkiyet" üzerine degil, genelde reel sosyalizim üzerine. Neden baslikla alakali görüsülerinizi yazamiyorsunuz?



Sosyalist arkadaşların ne diyor, özel mülkiyetli sosyalizm olur mu diyorlar:)

Medenice konusuyoruz diyorum ama anlamayana ne desem azdir. Sen gülmeye devam et.
Konu basligiyla alakali sadece bu tip sacma sorularinmi var senin? Neden baslikla alakali fikirlerini yazamiyorsun?




Bu ileti en son Alisan tarafından 01.12.2014- 19:56 tarihinde, toplamda 1 kez değiştirilmiştir.
Cvp:
Yazan Cevap içeriği
Üye Profili boşluk
proletersosyalist
[ Bekir Sami ]

Varsayılan Kullanıcı Resmi
Kayıt Tarihi: 15.09.2014
İleti Sayısı: 709
Konum: İstanbul
Durum: Forumda Değil
İletişim E-Posta Gönder
| Özel ileti Gönder


Cevap Yazan: proletersosyalist
Cevap Tarihi: 01.12.2014- 22:56


Yazar bu yazısında hiçbir maddi temele,belgeye dayanmadan klasik burjuva safsatalarını tekrarlayarak kendince her ne kadar aksini iddia etse de sosyalizmi karalamaya çalışmış.Sosyalizmi karalamaya çalışmış diyorum çünkü bu şekilde tek yönlü bir SSCB eleştirisi sadece burjuvaziye hizmet eder ve sosyalizmi hiçbir şekilde cazibe merkezi haline getiremez.Maoistler ve troçkistlerin şu gerçeği kavraması lazım,SSCB'nin çöküşü onlar her ne kadar biz haklı çıktık,bu çöküş bizi etkilemez deseler hatta devrim diye selamlasalar bile bu durumu çöküş leninistler kadar onları da etkilemiş,sosyalizmin ütopya olma niteliğini yitirmesi onların hareketlerinde de büyük gerilemelere yol açmıştır.Dolayısıyla SSCB ile ilgili özeleştiri yapılması fikrine katılıyorum,ideolojik hesaplaşmasının yapılmasına katılıyorum ama bu şekilde değil.Zaten çöküşle birlikte doksanlarda sosyalistlerde bu noktaya yoğunlaşmış öncelik verilen konu ideolojik mücadele,sosyalizmi yeniden ütopya haline getirecek bir ideolojik üretim gerçekleştirmek ve SSCB'ye utanarak yaklaşmak değil onu sosyalizmin tarihinin bir parçası olarak görerek,sosyalizmin kapitalizm karşısında aldığı dönemsel yenilginin tahlilini yapmak olmuştur.Maoistlerle,troçkistlerin ideolojik hesaplaşmalarındaki mevcut paradigma ise sosyalizmi yeniden cazibe merkezi haline getirecek perpektife değil değil burjuva liberal perspektife hizmet etti.Yazarın bu yazıdaki tavrı da bunun örneği.Mesela SSCB de ulusal baskı vardı,ruslaştırma politikası vardı demiş bu düpedüz liberalizme hizmettir.Neden? Çünkü sosyalist devrimle birlikte halklar çarlıktaki baskı politikasından,gerilikten kurtulmuş,çarlık döneminde son derece geri olan bölgeler elektrifikasyonla,sanayileşmeyle,okullarla,kültür sanat merkezleriyle tanışmıştır.Yani aydınlanmanın özçocuğu dediğimiz sosyalizmin kendi bu bölgelere büyük bir aydınlanma getirmiştir.Yazarın iddia ettiği gibi bir Ruslaştırma politikası da yoktu tam tersine anadilde eğitim vardı bu bölgelerde.Sen şimdi bu tarihsel realiteyi gözardı edeceksin,sosyalizmin aydınlanma,ilerleme ve kültürlerin özgürce bir şekilde gelişim imkanı bulması getirdiği gerçeğini gözardı edip burjuva yalanlara sarılacaksın sonra ben sosyalizmi yeniden cazibe merkezi haline getirmeye çalışıyorum diyeceksin.Hadi canım sen de!
Bu arada yazarın gözden kaçırdığı bir başka noktada SSCB'de işçi haklarının,kazanımlarının kapitalist ülkelerin çok önünde olduğudur.Yazara sormak lazım hangi kapitalist ülkede işçi sınıfının çoğunluğu kendi evine sahip,bedava sağlık,eğitim hakkına sahip diye? Zaten batıda refah devleti inşa edildi,işçi sınıfı belli kazanımlar elde ettiyse bunun en önemli gerekçelerinden biri de SSCB gerçeğinin batı burjuvazisinde yarattığı korkudur.Tabii insan hınçla tarih okuması yaparsa utanmadan bu gerçeklere gözlerini kapayıp SSCB kapitalist ülkelerden bile geriydi der.

Ekonomi konusuna gelince sosyalist ekonomi hiçbir zaman kapitalist ekonominin gerisinde kalmadı.Hatta SSCB'nin büyüme hızı kapitalist ülkelerin çok önündeydi.1970'lere gelindiğinde gelişmiş bir tüketim toplumu vardı SSCB de.Evet 1980'ler de bir ekonomik kriz yaşandı ama bunun nedeni sosyalist ekonominin başarızlığı değil siyasi olarak yaşanan çalkantıların,durağanlığın,ideolojik geriye çekilmenin buraya yansımasıydı.
Askeri harcamalar konusundaki eleştirileri ise gerçekten anlayamıyorum.Ne yapsınlar karşılarında askeri harcamalara,askeri yatırımlara son derece önem veren bir kapitalist blok varken biz askeri konulara harcama yapmayacağız mı deselerdi? Böyle bir gerçekdışı yaklaşım mümkün olabilir mi? SSCB askeri olarak gelişmişliği sayesinde işgale uğramadı ve bu sayede sosyalist rejimleri veya demokratik halk iktidarlarını koruyabildi.İsteyen Nasır Süveyş Kanalını millileştirip emperyalist işgal tehdidiyle yüzyüze kaldığında SSCB'nin mazlum mısır halkını nasıl koruduğuna bakabilir.

Düzenli ordu konusuna gelince;Lenin de devrimden önceki yazılarında düzenli ordunun kaldırılıp halk milislerinin kurulmasını savunuyordu ama bunun emperyalizm destekli içsavaş karşısında yetersiz olacağını gördü ve düzenli ordu kuruldu.Başına da Troçki getirildi! Troçkistler körü körüne herşeyi eleştireceklerine biraz bu tarihsel gerçeğe ve sonrasında düzenli ordunun neden korunmasının zorunlu olduğuna dair tarihsel gerçeklere baksınlar.

Peki SSCB'nin eleştirilecek yönü hiç mi yok? Çok var.İdeolojik savaşımı yeteri kadar verememesi,kitleleri politize edecek hedefleri ve ideolojik üretimi gerçekleştirememesi,sosyalist insanı yaratma yolunda yetersiz kalması ve ne yazık ki karşı devrimcilerin,hiziplerin temizlenememesi eleştirilecek noktalar.Ama şu gerçek de unutulmamalı SSCB kan dökülmeden,kitleler sokağa çıkmadan dağıldı.Yazarın devrimci diye selamladığı kitlenin karşısına komünist parti kendi kitlesini dökebilseydi o karşı devrimcilerden iz kalmazdı ama komünist partinin bu kitleleri sokağa dökmemesinde ve kitlelerin kendiliğinden sokağa dökülmemesindeki neden ise eleştirdiğimiz noktalardan dolayıdır.

Yazımı şu şekilde sonlandırayım;reel sosyalizmin eleştirisine evet ama yazarın yaptığı gibi burjuva liberal perspektifle bunun yapılmasına hayır.




Bu ileti en son proletersosyalist tarafından 02.12.2014- 00:28 tarihinde, toplamda 5 kez değiştirilmiştir.
Cvp:
Yazan Cevap içeriği
Üye Profili boşluk
melnur
[ Gelenek ]
Kurucu
Varsayılan Kullanıcı Resmi
Kayıt Tarihi: 02.08.2013
İleti Sayısı: 11.008
Konum: İstanbul
Durum: Forumda Değil
İletişim E-Posta Gönder
| Özel ileti Gönder

50 kere teşekkür edildi.
36 kere teşekkür etti.
Cevap Yazan: melnur
Cevap Tarihi: 02.12.2014- 00:21


''Kötü olan sosyalizm değil, Stalinizmdir'' denildiğinde zaten o yazıyı sonuna kadar okumak mümkün olmuyor. Ben de o cümleden sonra bıraktım.



Cvp:
Yazan Cevap içeriği
Üye Profili boşluk
melnur
[ Gelenek ]
Kurucu
Varsayılan Kullanıcı Resmi
Kayıt Tarihi: 02.08.2013
İleti Sayısı: 11.008
Konum: İstanbul
Durum: Forumda Değil
İletişim E-Posta Gönder
| Özel ileti Gönder

50 kere teşekkür edildi.
36 kere teşekkür etti.
Cevap Yazan: melnur
Cevap Tarihi: 02.12.2014- 00:32


Alıntı Çizelgesi: proletersosyalist yazmış



Peki SSCB'nin eleştirilecek yönü hiç mi yok? Çok var.İdeolojik savaşımı yeteri kadar verememesi,kitleleri politize edecek hedefleri ve ideolojik üretimi gerçekleştirememesi,sosyalist insanı yaratma yolunda yetersiz kalması ve ne yazık ki karşı devrimcilerin,hiziplerin temizlenememesi eleştirilecek noktalar.Ama şu gerçek de unutulmamalı SSCB kan dökülmeden,kitleler sokağa çıkmadan dağıldı.Yazarın devrimci diye selamladığı kitlenin karşısına komünist parti kendi kitlesini dökebilseydi o karşı devrimcilerden iz kalmazdı ama komünist partinin bu kitleleri sokağa dökmemesinde ve kitlelerin kendiliğinden sokağa dökülmemesindeki neden ise eleştirdiğimiz noktalardan dolayıdır.

Yazımı şu şekilde sonlandırayım;reel sosyalizmin eleştirisine evet ama yazarın yaptığı gibi burjuva liberal perspektifle bunun yapılmasına hayır.




Reel sosyalizm eleştirilebilir, eleştirilecek bir yığın yanı da vardır. Zaten çözülmüşse, eleştirel yaklaşmak zorunluluğu da var. Bu konuda pek çok kitap, makale de yazıldı zaten. Şu önemli; reel sosyalizmin eleştirilmesi ''dışarıdan'' bir gözle yapılamaz. Kendini solcu, sosyalist olarak görenler bu eleştirileri mutlaka ''içeriden'' yapmalıdır. Solcular, sosyalistler arasındaki tartışmalarda bu eleştirel yaklaşım önemlidir ve bana göre belirleyicidir. Solcuların bu konulara düşmanca yaklaşımı tartışmayı tartışma olmaktan çıkarır. Başlık yazısı da böyle bir yazı.

Alıntı yapışımın nedeni, çözülüş konusunda parti içindeki yapılanmalarda birtakım hataların varlığı. Stalin'den sonra partinin başına Hruşçov geçmişse, bence bu konuyu önemsemek gerek.



Cvp:
Yazan Cevap içeriği
Üye Profili boşluk
proletersosyalist
[ Bekir Sami ]

Varsayılan Kullanıcı Resmi
Kayıt Tarihi: 15.09.2014
İleti Sayısı: 709
Konum: İstanbul
Durum: Forumda Değil
İletişim E-Posta Gönder
| Özel ileti Gönder


Cevap Yazan: proletersosyalist
Cevap Tarihi: 02.12.2014- 02:40


Alıntı Çizelgesi: melnur yazmış

Alıntı Çizelgesi: proletersosyalist yazmış



Peki SSCB'nin eleştirilecek yönü hiç mi yok? Çok var.İdeolojik savaşımı yeteri kadar verememesi,kitleleri politize edecek hedefleri ve ideolojik üretimi gerçekleştirememesi,sosyalist insanı yaratma yolunda yetersiz kalması ve ne yazık ki karşı devrimcilerin,hiziplerin temizlenememesi eleştirilecek noktalar.Ama şu gerçek de unutulmamalı SSCB kan dökülmeden,kitleler sokağa çıkmadan dağıldı.Yazarın devrimci diye selamladığı kitlenin karşısına komünist parti kendi kitlesini dökebilseydi o karşı devrimcilerden iz kalmazdı ama komünist partinin bu kitleleri sokağa dökmemesinde ve kitlelerin kendiliğinden sokağa dökülmemesindeki neden ise eleştirdiğimiz noktalardan dolayıdır.

Yazımı şu şekilde sonlandırayım;reel sosyalizmin eleştirisine evet ama yazarın yaptığı gibi burjuva liberal perspektifle bunun yapılmasına hayır.




Reel sosyalizm eleştirilebilir, eleştirilecek bir yığın yanı da vardır. Zaten çözülmüşse, eleştirel yaklaşmak zorunluluğu da var. Bu konuda pek çok kitap, makale de yazıldı zaten. Şu önemli; reel sosyalizmin eleştirilmesi ''dışarıdan'' bir gözle yapılamaz. Kendini solcu, sosyalist olarak görenler bu eleştirileri mutlaka ''içeriden'' yapmalıdır. Solcular, sosyalistler arasındaki tartışmalarda bu eleştirel yaklaşım önemlidir ve bana göre belirleyicidir. Solcuların bu konulara düşmanca yaklaşımı tartışmayı tartışma olmaktan çıkarır. Başlık yazısı da böyle bir yazı.

Alıntı yapışımın nedeni, çözülüş konusunda parti içindeki yapılanmalarda birtakım hataların varlığı. Stalin'den sonra partinin başına Hruşçov geçmişse, bence bu konuyu önemsemek gerek.



Peki neden Stalin'den sonra partinin başına Hruşçov geçti? Stalin Moskova Mahkemelerinde yaşananlarla ilgili eleştiriliyor ama demek ki Stalin düzleyici görevini yeteri kadar yapamamış ki böyle bir durumla karşılaştık.Yada Stalin'in hatası savaştan sonra ülkedeki yıkımın toparlanması perspektifiyle yetinmesi,bu perspektifin yetersiz olduğunu farketmemesi,kitleleri politize edecek hedefler yaratamaması,bu ideolojik üretimi gerçekleştirememesi mi olmuştur? Bunun sonucu olarak mı Hruşçov kliği partinin başına geçmiştir? Yoksa başka nedenlerle mi? Bu konuyla ilgili neler düşünüyorsunuz? Yada genel olarak partinin yapısındaki bozulmayla ilgili?




Bu ileti en son proletersosyalist tarafından 02.12.2014- 02:41 tarihinde, toplamda 2 kez değiştirilmiştir.
Cvp:
Yazan Cevap içeriği
Üye Profili boşluk
melnur
[ Gelenek ]
Kurucu
Varsayılan Kullanıcı Resmi
Kayıt Tarihi: 02.08.2013
İleti Sayısı: 11.008
Konum: İstanbul
Durum: Forumda Değil
İletişim E-Posta Gönder
| Özel ileti Gönder

50 kere teşekkür edildi.
36 kere teşekkür etti.
Cevap Yazan: melnur
Cevap Tarihi: 02.12.2014- 20:56


Stalin döneminde çok şey yapıldı. Stalin denildiğinde genellikle ''yanlış olan ne?'' sorusu gündeme getirilir ama önce Stalin'in hakkını vermek gerek. Stalin bütün olumsuz koşullara rağmen devrimi koruma, faşizmin yenilgiye uğratılması, sosyalizmin yol alması konusunda şaşmaz bir iradenin adıdır. Tek şansızlığı ve belki hatası kendisinden sonra yerine bir Stalin bırakmamış olmasıdır. Belki abartılı bulunabilir, ben böyle düşünüyorum.

Hruşçov ve sonrasındakiler SSCB'nin lideri olamayacak kadar çapsız kişilerdi. Bunların parti MK'sına ve genel sekreterliğe gelmemesi gerekirdi. Gelmişlerse parti içinde bu konuda eksik, yanlış bir yöntem izlenmiş demektir. Bu konuda hatalar yapılmış demektir. SSCB'de pek çok hatadan söz edilebilir ama parti ele geçirilmiş ve yukarıda alınan kararlarla kapitalizme yönelmişse, sınıf mücadelesinin parti içinde yitirildiği anlamına gelir. O zaman sorun bence parti içindeydi.

Lenin'in sağlığında açıkça muhalefet edemeyenler Stalin döneminde her tür muhalefeti yapmaya başlamışlardı. Stalin döneminde de benzeri oldu. Stalin döneminde Stalin'e övgüler dizenler, Stalin'den sonra eleştirmeye başlamışlardı. Bence problemi burada aramak gerek. Burada aramak gerek de, bu konuda elimizde hangi bilgi ve veriler var? Parti içindeki Hruşçov ve sonrasını iktidara getiren parti mekanizması tam olarak nasıl işliyordu. Ben bilmiyorum. Bildiğim tek şey; Mehmet Yılmazer'in bir kitabında sözünü ettiği gibi, özellikle Kirov'un öldürülmesinden sonra Stalin'in çok öfkelenmesi, öfkeli kararlar alması, sonucunda parti-devlet kadrolarında sürekli değişimler yapmasıdır. Yılmazer, bu değişimlerle bazen parti yöneticilerinin görevden alındığını ve yerine muhalif kesim yöneticilerinin geldiğini söylüyor. Sürekli değişim, parti ve devlet kadrolarının alt-üst olmasına yol açıyordu. Böyle bir alt-üst elbetteki ML ideolojiye bütünüyle inanmayanların veya savunamayacak, hayata geçiremeyecek olanların da parti ve devlette görev almalarına yol açabilecekti.




Yeni Başlık  Cevap Yaz
 Toplam 3 Sayfa:   Sayfa:   «ilk   <   1   2   [3] 



Forum Ana Sayfası

 


 Bu konuyu 1 kişi görüntülüyor:  1 Misafir, 0 Üye
 Bu konuyu görüntüleyen üye yok.
Konuyu Sosyal Ortamda Paylas
Benzer konular
Başlık Yazan Cevap Gösterim Son ileti
Konu Klasör Dünya devrimleri ve görevlerimiz melnur 0 1968 05.12.2017- 08:58
Konu Klasör TKP Sosyalizim 1989 yilinda yenilgiye ugradi diyor sorgulayan 19 25436 07.03.2021- 00:02
Etiketler   1989,   Devrimleri
SOL PAYLAŞIM
Yasal Uyarı
Sitemiz Bir Paylasim Forum sitesidir Bu nedenle yazı, resim ve diğer materyaller sitemize kayıtlı üyelerimiz tarafından kontrol edilmeksizin eklenebilmektedir. Bu nedenden ötürü doğabilecek yasal sorumluluklar yazan kullanıcılara aittir. Sitemiz hak sahiplerinin şikayetleri doğrultusunda yazı ve materyalleri 48 Saat içerisinde sitemizden kaldırmaktadır.
Bildirimlerinizi info@solpaylasim.com adresine yollayabilirsiniz.
Forum Mobil RSS