SolPaylaşım  
Ana Sayfa  |  Yönetim Paneli  |  Üyeler  |  Giriş  |  Kayıt
 
OTURUYORSAN KALK; AYAKTAYSAN YÜRÜ; YÜRÜYORSAN KOŞ!
Yurt ve dünya sorunlarına soldan bakan dostlar HOŞGELDİNİZ .Foruma etkin katılım yapabilmeniz için KAYIT olmalısınız.
Yeni Başlık  Cevap Yaz
Cevabı dostum Haziran’da bunun           (gösterim sayısı: 3.064)
Yazan Konu içeriği
Üye Profili boşluk
dayanışma
[ ]
Üye Silindi
Varsayılan Kullanıcı Resmi
Kayıt Tarihi:
İleti Sayısı: 0
Konum: Gizli
Durum: üye silinmiş
İletişim E-Posta Gönder
| Özel ileti Gönder


Konu Yazan: dayanışma
Konu Tarihi: 22.12.2014- 01:04


Cevabı dostum Haziran’da bunun
Oğuzhan Müftüoğlu


Resim Ekleme

Bunun gibi, her iki tarafın da tercihe şayan olmadığı durumlarda muhalefetin nasıl bir tutum izlemesi gerektiği önemli bir tartışma konusudur. Doğru yanıt için kuşkusuz her zaman geçerli reçetelerimiz yoktur. Ancak somut koşulların somut tahlilinden ulaşabileceğimiz   çözümlemelerin yanında, siyasetin bir altın kuralından da söz edilebilir: ‘Üzerine gelen bir canavar dururken, yaralı olarak yerde yatana kurşun atılmaz.’

AKP iktidarının ABD tarafından örgütlendirilip sahneye konulan bir proje olduğunu uzun süredir ifade ediyoruz.   Dinsel bir ideolojik temel üzerinde geliştirilen ve Türkiye’yi Batı’nın bölge siyasetlerine uygun şekilde yeniden yapılandırmayı hedefleyen bu projenin gerçekleştirilmesinde elbette Cemaat örgütlenmesinin ciddi bir katkısı oldu. Medya gücüyle, eski devlet bürokrasisi içindeki gizli örgütlenmeleriyle, liberal aydınlar arasından devşirdiği (yeter yetmez evetçi) sivil destek güçleriyle…

Şimdi, 17/25 Aralık yolsuzluk operasyonlarının yıldönümü gelirken başlatılan 14 Aralık medya operasyonuyla eski iktidar ortakları arasındaki çatışma yeni bir aşamaya geldi.  

AKP iktidarı bu operasyonla bir yandan bütün kirli operasyonların sorumluluğunu eski ortaklarının üzerine atarak seçimler öncesinde kendisini aklamaya çalışırken, diğer yandan bütün muhalefet güçlerine gözdağı vermeye çalışıyor.

• • •

Bu kirli operasyonlardan zarar gören çevrelerin karşılaştıkları hukuksuzluklar konusunda Cemaat’in sorumluluğunu hatırlatan açıklamaları elbette iktidarın bu konulardaki suç ortaklığı ve sorumluluğunun göz ardı edilmesi anlamına gelemez. Çünkü Tayyip Erdoğan’ın dış destekçileriyle birlikte devlet içinde “paralel yapı” oluşturmakla suçladığı Cemaat sayesinde, onların şimdi “kumpas” diye suçladığı marifetlerini kullanarak bugünkü gücüne ulaşabildi. Bütün muhaliflerini ‘kumpaslarla mumpaslarla’ bastırıp susturarak kendi iktidarını pekiştirmenin yolunu bulabildi.

Bu yüzden “ne istedilerse verdik” dedikleri eski ortakları için ortaya attıkları bütün suçlamaların birinci dereceden sorumlusu ve asli failleri kendileridir. O zaman “kurban olduğum Allah verdikçe veriyor” diye ellerini ovuşturanlar şimdi “o zaman safmışız” diye kendilerini sorumluluktan kurtaramazlar.  

• • •

Cemaat medyasına karşı gerçekleştirilen operasyonun hukuk dışılığı konusunda elbette tartışılacak fazla bir şey yok. Ama zaten bugün Türkiye’de demokratik bir hukuk devletinin varlığından söz etmek artık mümkün değil. İktidar gücünü ele geçirenler kendilerine karşı hukuki denetim yollarını Meclis’te yüzde 10 barajı sayesinde ele geçirdikleri çoğunluğa dayanarak büyük ölçüde ortadan kaldırdılar. Hükümet erbabının ve taifesinin her türlü icraatı; her türlü yolsuzluk ve hırsızlık her türlü suç ve hukuksuzluk büyük ölçüde gerçek bir yargı denetiminin dışına çıkarılmış durumda. Bugün artık Türkiye’de tıpkı 12 Eylül döneminde olduğu gibi, iktidar gücünü elinde bulunduran kişinin her söylediğinin kanun hükmünde olduğu bir tür darbe hukuku uygulanıyor.  

• • •

Cemaat kendisine karşı yapılan hukuksuzluktan şikâyet etmeden önce, elbette bugüne kadar kimlerin haksızlığa uğramasında rol oynamışsa onlara karşı özür borcu vardır; ama daha da önemlisi ülkenin bu duruma sürüklenmesindeki sorumlulukları ve katkıları konusunda çok daha derin ve esaslı bir özeleştiri yapma zorunlulukları vardır. Aksi takdirde hak, hukuk ve demokrasi nutuklarının hiç bir anlamı olmayacaktır.

• • •

Bunun gibi, her iki tarafın da tercihe şayan bir özelliğinin olmadığı çatışmalı durumlarda muhalefetin nasıl bir tutum izlemesi gerektiği her zaman önemli bir tartışma konusudur. Doğru yanıt için kuşkusuz her zaman geçerli reçetelerimiz yoktur. Ancak somut koşulların somut tahlilinden ulaşabileceğimiz   ‘baş çelişki”, “tali çelişki’ gibi çözümlemeler yanında, siyasetin yardımcı bir altın kuralından da söz edilebilir: ‘Üzerine gelen bir canavar dururken, yaralı olarak yerde yatana kurşun atılmaz.’

• • •

Bugün ülkenin temel sorunu sadece hukuksuzluktan ibaret değildir. Altını çizerek bir kez daha tekrarlayalım, 12 Eylül’den kalma yüzde 10 barajı sayesinde meclis çoğunluğunu ele geçiren AKP iktidarı, ülkeyi dinsel bir ideolojik temel üzerinde geliştirilen ve Batı’nın bölge siyasetlerine uygun şekilde yeniden yapılandırmayı hedefleyen bir proje doğrultusunda büyük bir karanlığa sürüklüyor. Devletin bütün temel kurumları, bütün eğitim sistemi dinsel bir cendereye sokulmaya çalışılıyor. Hırslarının zebunu olmuş bir fenomen; eline geçen her fırsatta, kendisine tebaa olmayı kabul edenlerin dışındaki herkese hakaretler ederek, ülkenin geleceğinden, akıldan, insandan bütün umutları tüketmek istercesine durmadan bağıra çağıra konuşuyor.

Onların dünyasında din adına savundukları bütün kutsallar aslında sadece kendi hukuksuzluklarının, yolsuzluklarının, kutulardaki paralarının… Üstüne örtmek için kullanılan bir örtüden başka bir şey değil.

• • •

‘Somut durum’ denilen şey işte kısaca bundan ibaret.

Bu durum daha nereye kadar devam edecek?

Bu sorunun cevabını da izin verirseniz bitirirken, Bob Dylan’ın 68 Kuşağı’nın dilinden düşürmediği şarkısından mülhem bir dizeyle verelim:

CEVABI DOSTUM HAZİRAN’DA BUNUN.



Cvp:
Yazan Cevap içeriği
Üye Profili boşluk
dayanışma
[ ]
Üye Silindi
Varsayılan Kullanıcı Resmi
Kayıt Tarihi:
İleti Sayısı: 0
Konum: Gizli
Durum: üye silinmiş
İletişim E-Posta Gönder
| Özel ileti Gönder


Cevap Yazan: dayanışma
Cevap Tarihi: 22.12.2014- 01:10


Türkiye bu kirli ilişkileri de, bu kirli iktidarı da hak etmiyor. Yıllardır AKP gericiliği ile yatıp kalkıyoruz. Bu iktidarın defterinin dürülmesi gerektiğinde anlaşabilmeliyiz. Bu iktidardan bıkıp usanmış olan milyonların sesine ses katabilmeli, o sesi daha örgütlü bir hale getirebilmeliyiz. Müftüoğlu ne yapılması gerektiğini, bu iktidardan nasıl kurtulabileceğimizi yorumlamış. Hiç haksız değil.



Cvp:
Yazan Cevap içeriği
Üye Profili boşluk
bedrettin
[ ..... ]

Varsayılan Kullanıcı Resmi
Kayıt Tarihi: 30.08.2013
İleti Sayısı: 907
Konum: Trabzon
Durum: Forumda Değil
İletişim E-Posta Gönder
| Özel ileti Gönder


Cevap Yazan: bedrettin
Cevap Tarihi: 24.12.2014- 15:53


HAZİRAN Güneşi yükseliyor
Erkan Baş  



Her şeyden önce hep birlikte çok önemli bir adım attığımızı hatırlayarak başlayalım. 2013'ün Haziran'ında içinde olduğumuz o muhteşem başkaldırı sonrasında, "artık hiç bir şey eskisi gibi olmayacak" sözüyle yetinmeyip, olamaz iddiasını, olmamalı kararlılığıyla birleştirmek gerekiyordu.

Bunun için, belki biraz gecikmeli başladığımız büyük yürüyüşün ilk evresini geride bırakıyoruz. Önümüzdeki Cumartesi-Pazar günü gerçekleştireceğimiz Türkiye Meclisi toplantısıyla HAZİRAN hareketinin kuruluş sürecini tamamlamış olacağız.

Elbette alınan yolu değerlendirerek ama kesintisiz biçimde önümüzdeki görevlere yoğunlaşarak devam etmeliyiz.

Büyük Başlangıç

Açık konuşmak gerekirse öyle çok kolay bir başlangıç olmadı. Yılların birikimi, bu birikimin yarattığı zorluklar, sıkıntılar ve alışkanlıklar hemen her meclis toplantısında tedirgin bir soruyu da gündeme getirdi, bu sefer başarabilecek miyiz?

Bugüne kadar belli bir başarıyla gelinmiş olmasının esas olarak iki nedeni olduğunu söyleyebiliriz. Gerçek bir ihtiyaca denk düşmesi ve klasik bir sol birlik projesi olmaması...

İkincisiyle başlayalım. HAZİRAN'ın temelinin atılmasında Türkiye devrimci hareketinin farklı öznelerinin katkısı vardır ama HAZİRAN klasik bir sol örgütler ittifakı olarak ortaya çıkmadı. Tekrar pahasına söyleyelim, günün ihtiyacını, içinde örgütlü veya örgütsüz hareketin ilkelerini benimseyen herkesin eşit bir özne olarak yerini alacağı bir halk hareketidir. Bu tespit önemli bir farklılığa işaret etmekle birlikte ne kadar yaşamsal olduğu kuruluş sürecinde ortaya çıktı. HAZİRAN "yukarıda" bağlanan bir ittifak girişimi olsaydı belki hiç ortaya çıkmayacaktı ya da çıksa bile geride kalan dönemde kesinlikle dağılacaktı. Oysa tam tersine her gün büyüyen, etkisini artıran bir hareketten söz ediyoruz. Önümüzdeki dönem bu yaklaşımı özenle korumaya devam etmeliyiz.

Rahatlıkla yazabiliriz, artık AKP’nin öncülüğünde kurulan gerici-faşizan baskı rejimini yıkmak için daha hazır, daha örgütlü ve daha güçlü durumdayız.

Yine "bu daha başlangıç" diyoruz ama bu defa büyük bir başlangıç adımı atmış olduğumuzu görüyoruz.

5. Güç veya parlamento dışı ana muhalefet

Gerçek bir ihtiyaç demiştik. 48 ilde ve yaklaşık 150 farklı noktada, Geçici Yürütme Kurulu'na ulaşan bilgilere göre, 25 bin insanın katıldığı kuruluş toplantılardan çıkan sonuç, HAZİRAN'ın bir beklentiye yanıt olduğudur.

HAZİRAN masa başında değil, mücadele alanlarından yükselen ihtiyaca bir yanıt olarak kurulmuş, kısa sürede ne kadar önemli bir boşluğu doldurabileceğini göstermiştir.

HAZİRAN, tek tek Türkiye sosyalist hareketinin bileşenlerinin değil esas olarak Türkiye'nin, emekçi halkımızın ihtiyacı. Samimi olacaksak, şunu da eklemeliyiz, şimdiye kadar ortaya çıkan enerji esas olarak bu ihtiyacı gören fikrin gücüdür.

Fikirler önemlidir ancak zafer kazanmaya yetmez. Önemli olan HAZİRAN fikrinin arkasında durabilecek en büyük gücün örgütlenmesi ve harekete geçirilmesidir. HAZİRAN'ın yaratılmasına emek koyan herkes, önümüzdeki dönem bu sorumlulukla davranmalı. Bu hafta sonu toplanacak Türkiye Meclisi'nin görevi il ve ilçelerde kendisini gösteren bu gücün, siyasi hedeflerini belirginleştirmek, bu siyasi hedefler doğrultusunda HAZİRAN'ı daha örgütlü hale getirmek ve yaygın bir toplumsal örgütlenmeye dönüştürmektir. Daha somut olarak söylemek gerekirse siyasetin dışına itilmiş milyonların sözlerini geliştirebilecekleri ve kendilerini eylemli biçimde ifade edebilecekleri bir zemini oluşturmalı, emekçileri daha etkin biçimde bu sürecin parçası haline getirmeliyiz.

HAZİRAN daha şimdiden bir bütün olarak Türkiye siyasetinin en büyük beşinci gücü haline gelmiştir. Başka bir deyişle "parlamento dışı ana muhalefet" konumuna yerleşmiş durumdayız. Geleceğe dair tüm tartışmalarda bu verinin merkezi bir noktaya yerleştirilmesi ve buna uygun düşünülmesi gerekir.

AKP iktidarını yıkmanın görünen yolu HAZİRAN fikrinin arkasına eylemli halk gücünün yerleşmesidir.

Haziran yoldaşlığı kazanacak

Her mücadele dönemi kendi dilini, tarzını ve mücadele biçimlerini de yaratıyor. HAZİRAN Türkiye tarihi açısından baktığımızda özgün bir araçtır. Örneğin geride kalan yaklaşık iki aylık süreçte yüzlerce toplantı yapılmış, şimdiye kadar tek bir toplantıda karar alma süreçlerinde oylama yapılmamıştır. Bunun karar almayı zorlaştıran bir yanı olduğu açık ancak hareketimiz "Haziran yoldaşlığı" temelinde karşılıklı güven ilişkisi üzerine inşaa ettiği kültürüyle buna rağmen yol almayı başarıyor, bunu daha da geliştirmek ancak bu arada daha hızlı, daha etkili, deyim yerindeyse vurduğu yerden ses getiren bir HAZIRAN yaratmak da önümüzdeki görevlerden birisi olarak duruyor.

Türkiye Meclisi bu yolun açılmasında önemli bir misyon üstlenecektir.

Olmamasını umuyorum ama varsa diye son bir not eklemeden bitirmeyelim. Birleşik Haziran Hareketi’nin başarısızlığını istemek, solun etkisiz kalmaya devam etmesini istemekle aynı anlama gelir. Bizden söylemesi...



Yeni Başlık  Cevap Yaz



Forum Ana Sayfası

 


 Bu konuyu 1 kişi görüntülüyor:  1 Misafir, 0 Üye
 Bu konuyu görüntüleyen üye yok.
Konuyu Sosyal Ortamda Paylas
Benzer konular
Başlık Yazan Cevap Gösterim Son ileti
Konu Klasör HDP’den ‘üçüncü yol’ açıklaması: Esas mesele 24 Haziran’da ne yapacağımız… melnur 2 2904 25.06.2019- 20:49
Konu Klasör Bunun adı cinayete teşebbüs! proleter 1 4448 01.05.2014- 20:52
Konu Klasör Bunun adı başkanlık değil diktatörlük dayanışma 2 3492 31.01.2015- 17:27
Etiketler   Cevabı,   dostum,   Haziran’da,   bunun
SOL PAYLAŞIM
Yasal Uyarı
Sitemiz Bir Paylasim Forum sitesidir Bu nedenle yazı, resim ve diğer materyaller sitemize kayıtlı üyelerimiz tarafından kontrol edilmeksizin eklenebilmektedir. Bu nedenden ötürü doğabilecek yasal sorumluluklar yazan kullanıcılara aittir. Sitemiz hak sahiplerinin şikayetleri doğrultusunda yazı ve materyalleri 48 Saat içerisinde sitemizden kaldırmaktadır.
Bildirimlerinizi info@solpaylasim.com adresine yollayabilirsiniz.
Forum Mobil RSS