SolPaylaşım  
Ana Sayfa  |  Yönetim Paneli  |  Üyeler  |  Giriş  |  Kayıt
 
OTURUYORSAN KALK; AYAKTAYSAN YÜRÜ; YÜRÜYORSAN KOŞ!
Yurt ve dünya sorunlarına soldan bakan dostlar HOŞGELDİNİZ .Foruma etkin katılım yapabilmeniz için KAYIT olmalısınız.
Yeni Başlık  Cevap Yaz
Erdoğan’ın tehlikeli oyunu, iç savaş           (gösterim sayısı: 3.903)
Yazan Konu içeriği
Üye Profili boşluk
dayanışma
[ ]
Üye Silindi
Varsayılan Kullanıcı Resmi
Kayıt Tarihi:
İleti Sayısı: 0
Konum: Gizli
Durum: üye silinmiş
İletişim E-Posta Gönder
| Özel ileti Gönder


Konu Yazan: dayanışma
Konu Tarihi: 10.08.2015- 18:37


Tayyip Erdoğan’ın tehlikeli oyunu: Türkiye iç savaşa mı sürükleniyor?

Resim Ekleme
MAXIMILLIAN POPP & CHRISTOPH REUTER

Neval Bulut savaş içinde büyümüş ve şimdi savaşın geri döneceğinden korkuyor. Kendisi Türkiye’nin doğusundaki Diyarbakır kentinde yaşayan 27 yaşında bir grafik tasarımcısı. Bazen, Kürt yanlısı parti HDP’nin bir kısım Türk seçmenin de desteğiyle Türkiye parlamentosuna temsilci sokmayı başardığı o Haziran gecesinin kısa süren güzel bir düşten ibaret olup olmadığını kendisine soruyor.

Bulut, HDP Eş Başkanı Selahattin Demirtaş ile birlikte gergin birkaç ay geçirmiş. Seçim konuşmalarında alkışlamış, arkadaşlarını ve akrabalarını Türkiye siyasetinde değişim sözü vermekle kalmayıp bu değişimi şahsında temsil eden bu genç parti önderini desteklemeye ikna etmiş. Bulut okul yıllarından sonra da üniversitede Kürtlere daha fazla hak tanınmasını isteyen arkadaşlarının terör zanlısı olarak tutuklandığına tanık olmuş. HDP’nin seçim başarısının Türkiye’nin barışçıl, çoğulcu bir ülke olmasına yardım edeceğini umuyormuş.

Seçimlerin üzerinden sadece iki ay geçmişken Bulut, üzerinde siyah taytı, siyah ojeleri ve piersingleriyle Diyarbakır merkezinde dolaşıyor. Başının üzerinde savaş uçakları uçarken zırhlı polis araçlarının önünden geçiyor. Bir gece önce hükümet karşıtı protestocular yollara barikatlar kurmuş arabaları ateşe vermiş. Duvarlara sprey boyalarla “Her yer Kobanê” ve “Öcalan’a özgürlük” sloganları yazılmış. “Çok safmışım” diyor Bulut.

"BU DAHA BAŞLANGIÇ"


Her gece aynı ritüel tekrarlanıyor: Saat 9 civarında kent dışındaki askerî üsten Kuzey Irak’taki Kürdistan İşçi Partisi ya da PKK’nin ve onun Suriye’deki kolunun mevzilerini vurmak üzere savaş uçakları havalanıyor. Hava saldırılarının pek azı İslam Devleti (IŞİD) mevzilerini hedef alıyor. Hemen aynı sıralarda genç Kürtler Diyarbakır kent merkezini ateşe veriyor. Barikatların kurulduğu yerlerde polis basınçlı su ve biber gazıyla karşılıkta bulunuyor. Ama protestocuların gözü kolay kolay korkutulamıyor.

Kürt Baharı nefret ve şiddetle yüklü bir yaza dönüşmüş durumda. Diyarbakır’da pek çok kişi iç savaşın kaçınılmaz olduğuna inanıyor. Hükümet ile Kürtler arasındaki barış süreci sona erdi. Gerek Cumhurbaşkanı gerek PKK liderleri tarafından hafta içinde yapılan açıklamalar bunu doğruluyor. Çatışmalar, hava saldırıları ve bombardımanlar sonucunda hemen her gün PKK savaşçıları ve Türk askerleri ölüyor. Geçen hafta, sanki Erdoğan Batı’nın uzun zamandır yapmasını umduğu şeyi, yani yıllarca göz yumduğu IŞİD’e karşı harekete geçmeyi nihayet yapacakmış gibi gözükmüştü.

20 Haziran’da Kobanê’nin tam karşısındaki sınır kenti Suruç’ta Kürt gençlerinin bir toplantısını hedefleyen ve 32 cana mal olan yıkıcı intihar saldırısının ardından ABD Başkanı Barack Obama, Erdoğan ile telefonda görüşmüştü. İki lider, Türk hükümetinin şimdiye dek yapmayı inatla reddettiği bir konuda, yani IŞİD ile mücadelede işbirliği yapmakta anlaşmaya varmıştı.

Anlaşma uyarınca ABD Hava Kuvvetleri artık IŞİD militanlarına karşı hava saldırıları için başta İncirlik’teki NATO üssü olmak üzere birçok Türk askerî üssünü kullanabilecek – şimdiye dek buna izin yoktu. Bu durum ABD savaş uçaklarının uçuş menzilini çarpıcı derecede kısaltıyor. Geçen cuma günü yani Suruç’taki intihar saldırısından– ki şu âna kadar kimsenin sorumluluğunu üstlenmediği de söylenmeli – dört gün sonra, Türk savaş uçakları IŞİD mevzilerine bir saldırı düzenledi. Ne var ki Erdoğan’ın gerçek niyetleri çabucak açığa çıktı. Fırsatı kendisinin ve partisindeki sertlik yanlılarının daha büyük kötülük olarak gördüğü şeyle yani PKK ile savaşmak için kullanmak istiyordu. Bu da, Türkiye’nin hem IŞİD’i hem de IŞİD’in en etkin ve en sert karşıtını aynı ânda vurduğu saçma sapan bir duruma yol açtı. Bu açıdan bakıldığında, Türkiye Suruç intihar saldırısını IŞİD’e değil de bu terör örgütünün kurbanlarına karşı savaş açmak için ikiyüzlüce bir bahane olarak kullanmaktan başka bir şey yapmıyor gibi gözüküyor.

Türk savaş uçakları örgütün Türkiye içindeki mevzilerini olduğu kadar ulaşılması güç Kandil dağlarındaki PKK karargâhını vurmak üzere gece gündüz havalanıyor. Türk tankları ise IŞİD mevzilerinin yakınlarındaki PKK’nın Suriye’deki uzantısının savaşçılarına ateş açıyor.

Kuzey Irak ve Türkiye’de geçen haftadan beri olanlar özellikle kötü sonuç verecek gibi gözüküyor. Türkiye ile PKK arasında yıllar süren çetin müzakereler sonunda gerçekleşmiş olan barış süreci, gitgide daha fazla sayıda ülkenin şiddete teslim olduğu Ortadoğu’daki nadir umut ışıklarından biriydi. Bizzat Erdoğan uzun süre, iki onyıl boyunca süren ve 40.000 cana mal olup taraflardan hiçbirinin zaferini ilân edemediği iç savaşa son vermeye kararlıymış gibi gözükmüştü. Türkiye parlamentosunda 2009 yılında yaptığı konuşmasında “Siyasal çözüm için daha fazla bekleyemeyiz” demişti “Her iki tarafın annelerinin ölen oğulları için döktüğü gözyaşları buna izin vermez.”

Ama, Erdoğan’ın halihazırdaki askerî stratejisi ne kadar paradoksal gözükse de 2009’da dedikleri göz önüne alındığında, şaşırtıcı değil.

Erdoğan siyaseti daima bir savaş olarak görmüştür. Başka önde gelen Türk siyasetçilerinden hiçbiri onun kadar acımasız değildir. PKK’ye saldırarak, muhtemelen güzün yeni bir seçime gidecek yolu açacak bir çeşit kargaşayı teşvik ediyor.

GERÇEKLİKLE BAĞINI YİTİRMİŞ

Erdoğan’ın AKP’si 13 yıllık iktidarının ardından haziran ayında Meclis’teki mutlak çoğunluğunu yitirdi ve tarihinde ilk kez bir koalisyon ortağına ihtiyaç duyuyor. Erdoğan için seçim sonucu bir başarısızlık. O, bir başkanlık sistemi kurmak ve gelecek yıllar için kendi baskın konumunu garantiye almak üzere gereken üçte iki çoğunluğu kazanmayı ummaktaydı. Ama Kürtlerin HDP’si Meclis’e girmekle planını alt üst etti.

Başbakan Ahmet Davutoğlu’nun bir koalisyon kurmak için 45 günü vardı. Bu süre 23 Ağustos’ta doluyor. Görünüşe göre, Erdoğan Türk halkında ülkeyi içine girdiği kaostan ancak AKP yönetimindeki bir tek parti hükümetinin çıkarabileceği izlenimi yaratmak istiyor. Meclis’e girmek için gereken yüzde 10 barajının altına itmek için HDP’nin teröristlerin partisi olarak yaftalanmasını arzuluyor. Bir mahkemenin protestocuları “kışkırtmak ve silahlandırmak” suçlamasıyla Demirtaş hakkında soruşturma başlatması da bunun kanıtı.

[...] Bu açmaz durumu daha aylarca sürebilir ama bu Erdoğan’a oynadığı ikiyüzlüce oyunu bıraktıracak bir gerekçe değil. Cumhurbaşkanının oynadığı bu oyunun ne kadar tehlikeli olduğunun farkında olmaması da gayetle mümkün. İktidarda bunca yıl kaldıktan sonra gerçeklikten giderek daha fazla kopmakta gibi görünüyor. Askerî gerginliği tırmandırmaya seçim günü bir düğmeye basmakla öylece son verilemez.

Mevcut gerginliğin başlama noktası olan Suriye sınırında bugünlerde yeni bir şey olmuyormuş gibi görünüyor.

Sınırın doğu kesiminde, Türkiye’nin Karkamış kasabası Suriye’nin Cerablus kasabasına bakıyor. Suriye tarafında sıcak yaz havasında durup dinlenmeden dalgalanan siyah –beyaz IŞİD bayrağı kolayca görülüyor. Bayrağın tam karşısında, sınırın 100 metre berisinde Türkiye tarafında, Erdoğan’ın iktidardaki AKP’sinin ilçe binası bulunuyor. Sınır kapısı kapalı ama görünürde ne bir tank, ne bir asker hatta ne bir devriye karakolu – Türkiye’nin cihatçı terör ordusuna karşı harekâtının başlamak üzere olduğuna işaret eden bir şey var.

IŞİD’İN GÜÇLENİŞİNİ KOLAYLAŞTIRMAK

Türk hükümeti şimdiye kadar IŞİD’i desteklediğini durmadan inkâr etti. Ama aktif destek ile pasifçe görmezden gelme arasındaki ara bölgede Erdoğan hükümeti IŞİD’in güçlenişini kolaylaştırdı.

Çok sayıda yabancı cihat heveslisinin Türkiye’den Suriye’ye akmaya başladığı 2012 yazından beri Türk hükümeti bunların ülkenin güneyindeki hava alanlarından giriş çıkışlarına izin verdi. IŞİD’in Türkiye içinden adam toplamasına müsamaha gösterildi, hatta IŞİD üyelerinin sınır kapılarını kullanmasına izin verildi. Ankara bu konudaki tutumunu ancak çok sonra ve yavaş yavaş değiştirdi.

Türk hükümeti uzun bir süre, IŞİD’e karşı uluslararası koalisyona destek sağlama karşılığında kuzey Suriye’de bir “güvenli bölge” kurulmasını talep etti ve şimdi ABD’liler bunu kabul etmiş bulunuyor. [...] Plana göre, sonuçları bakımından hâlâ belirsiz hava saldırılarından çok ABD ile Türkiye’nin desteklediği asilerin ilerleyişiyle IŞİD militanları bu bölgeden sürülüp çıkarılacak. Ama bunu hangi asiler yapacak ve nasıl başaracak? IŞİD karşıtı koalisyonun resmî açıklamasına göre, güvenli bölge ile amaçlanan IŞİD’in ikmal hatlarını ve kaçakçılık güzergâhlarını kesmek. Türk hükümetinin aklında başka bir amaç var: Kürtlerin kendi sınırında kesiksiz bir bölgeyi ele geçirip denetlemesini engellemek. PKK’nın Suriye’deki uzantısı YPG, son haftalarda ABD’yi keyiflendirip Türkiye’yi dehşete düşürerek IŞİD’in elindeki geniş arazileri ele geçirmiş bulunuyor.

KÜRT DEVLETİ KORKUSU

YPG, bunu yaparak, Suriye’nin kuzeyinde şimdiye dek birbirinden kopuk kalmış olan üç Kürt “kanton”unun ikisini birleştiren bir koridor açmayı becerdi. Kürt milisler öbür isyancı gruplarla birlikte IŞİD’i sınırdan tamamiyle uzaklaştırabilseydi “kantonların” tamamı birbiriyle bağlantılanmış olacaktı. Erdoğan daha Tel Abyad’ın ele geçirilmesi sırasında savaş tehdidinde bulunmuştu. “Hiçbir şart altında kuzey Suriye’de yeni bir devlet kurulmasına izin vermeyeceğiz.” Bununla bir Kürt devletini kast etmekteydi.

[...] Bununla birlikte, şu ânda Türkiye’nin karadan asker sokacağına ilişkin bir işaret yok. Çeşitli Suriyeli asi kumandanların bu hafta başında Ankara’da yaptığı gizli toplantıda da sadece daha fazla destekten konuşuldu, eli kulağında bir askerî işgalden değil. Görünüşe göre, YPG ile doğrudan bir çatışma da masadaki seçenekler arasında değil. Gene de, aralarında İslamcı Ahrar’uş Şam grubunun liderlerinden birinin de bulunduğu katılanlarda bir güvensizlik havası hâkimdi.

ABD TÜRKİYE İLE İŞBİRLİĞİNİ ARTIRIYOR

Avrupalı NATO ortakları, özellikle de Almanya, PKK’ye saldırısından dolayı Türkiye’yi eleştirirken, göründüğü kadarıyla Amerikalılar durumu farklı değerlendiriyor. Onlara göre, yıllarca başarısız bir biçimde desteğini kazanmaya çalıştıkları Türkiye’nin nihayet IŞİD’e karşı destek vermeyi kabullenmesi daha önemli.

[...] ABD Dışişleri Bakanlığı, PKK bir terör örgütüyken, Türkiye ile artan işbirliğinin artık Suriyeli YPG grubuna daha fazla hava desteği verebilmeyi mümkün kıldığı açıklamasında bulundu. Bunu yapmakla, birbiriyle yakın işbirliği içindeki iki örgüt arasında bir ayrım yapıyordu, muhtemelen sadece Washington’daki siyasetçilerin kafasının içinde var olan bir ayrım.

Erdoğan nutuklarında tekrar tekrar yeni düşmanlar yaratmaya çalıştı. Sürgündeki din adamı Fethullah Gülen’in müritlerinden, “faiz lobisi mafyasından” ve Alman havayolları Lufthansa’dan gelen komplolar uydurdu. Türk gazeteci Ece Temelkuran Zenith dergisi için kaleme aldığı yazısında otokratik yöneticinin halktaki hoşnutsuzlukları manipüle etmesini tarif ederken, Erdoğan’ın “alt sınıfların nefretini ya da korkularını kontrol ettiğini” söylüyordu. Ne var ki yeni öcüler yaratma yönündeki bu çabalar fazla başarılı olmadı. Ne de olsa, bir gerilla örgütüne kıyasla “faiz mafyasının” yaratacağı infialin hükmü ne kadar olur ki?

PKK'NİN ROLÜ

Gerginliğin tırmanmasına PKK de katkıda bulundu. Gelen haberlere göre son günlerde savaşçıları bir dizi saldırı gerçekleştirdi. Türk hükümeti hava saldırılarına son verdiği takdirde örgütünün yeni saldırılar planladığını söyleyen Murat Bektaş bu daha başlangıç tehdidinde bulunuyor.

Bektaş barikatlar kurmayı ve silah kullanmayı öğrenmiş. “Bu kavga için silahlandım” diyor. PKK, YDG-H’nin genç ve kararlı üyelerine bağımlı olduğundan hareket içinde etkili bir kişi sayılıyor. Öbür eylemcilerle birlikte beş yıldır, Diyarbakır’ın dış mahallelerinde beton bir binada saklanarak illegalitede yaşıyor. Gerçek adını da bildirmiyor.

"EN KÖTÜSÜNE HAZIRIZ"

Bektaş, PKK’nin birçok üyesi ve taraftarının barış sürecine asla inanmadığını söylüyor. Öcalan barışı zorladığı için destekçilerinin de barışı güçlendirmek için emirlerine uyduklarını belirtiyor. Grubunun mücadeleyi yeniden başlatmaktaki kararlılığını ise Türk ordusunun PKK’ye karşı yeniden harekete geçmesiyle açıklıyor. Diyarbakır ve bölgenin öbür kentlerinde pek çok kişinin bıçaklar, tabancalar ve makinalı tüfeklerle silahlanmış bulunduğunu söyleyen Bektaş “En kötüsüne hazırız” diyor.

PKK lideri Öcalan’ın kardeşi Mehmet Öcalan, SPIEGEL ile yaptığı telefon konuşmasında “Daha bile fazla kan dökülecek” diye uyardı. “Bu noktada felaketi sadece Abdullah önleyebilir.” Ne var ki İmralı adasındaki hapishanede bulunan Öcalan’ın son gelişmelerle irtibatı kesilmiş durumda. Hükümet, nisan ayından beri kimsenin onu görmesine izin vermiyor.

Türk hükümeti ile PKK arasındaki görüşmelerin çökme noktasına geldiği geçen yıllarda sık sık ifade edilmişti. Buna rağmen Şubat ayı kadar yakın bir tarihte Öcalan destekçilerine şiddeti nihayet bırakmaları çağrısında bulunan bir açıklama yapmıştı. İsyancı lider bunu “tarihi bir karar” olarak nitelemişti.
Aradan altı ay geçmişken, söylediklerinin artık hükmü yok.

Kaynak: Spiegel

Çeviri: A. Ercüment Özkaya / sendika.org



Cvp:
Yazan Cevap içeriği
Üye Profili boşluk
denizcan
[ devrimci ]

Varsayılan Kullanıcı Resmi
Kayıt Tarihi: 24.12.2013
İleti Sayısı: 2.431
Konum: Trabzon
Durum: Forumda Değil
İletişim E-Posta Gönder
| Özel ileti Gönder


Cevap Yazan: denizcan
Cevap Tarihi: 11.08.2015- 20:31


"Türkiye'de durum kontrolden çıkıyor"

İngiliz Times gazetesi, Türkiye'deki duruma ilişkin "kontrolden çıkıyor" değerlendirmesine yer verdi.

Resim Ekleme
Sultanbeyli ve Silopi'de dün yaşanan saldırılarla ilgili olarak Times gazetesinde çıkan değerlendirmede "Türkiye'de durum kontrolden çıkıyor" yorumuna yer verildi.

BBC Türkçe'nin aktardığı haberde özetle şöyle denildi:

"Kraliyet Birleşik Hizmetler Enstitüsü'nden Michael Stephens, 'İç savaş demek istemiyorum ama durum kontrolden çıkıyor. Türkiye için kaygı verici bir dönem ve nasıl başaracakları belli değil' diyor."

'RİSKLİ STRATEJİ'
Times gazetesi, Sultanbeyli ve Silopi'de yaşanan saldırılarla ilgili haberinde "Uzmanlar şimdi Türkiye'nin daha geniş çaplı bir savaşla karşı karşıya olduğunu düşünüyor" dedi.

"Sınırları içindeki istikrarsızlık, Türkiye'nin ABD 'yle birlikte Suriye'de IŞİD'e karşı operasyonlara hazırlandığı bir döneme denk geldi. Son üç haftadaki saldırılar ülkeyi kutuplaştırdı. Haziran seçimlerinde AKP'ye oy veren birçok Kürt, partiye inancını kaybetti. Bununla birlikte Erdoğan'ın PKK'ye yönelik sert tavrı Türk milliyetleri nezdinde desteğini artırabilir."

"Güvenlik ve Kalkınma Politikaları Enstitüsü'nden Türkiye uzmanı Gareth Jenkins, 'İki amaç var. Birincisi HDP'yi şiddet yanlısı gruplarla ilişkilendirerek itibarsızlaştırmak ve yeni seçimlerde milliyetçi oyları geri kazanmak. Bu riskli bir strateji. Kısa vadede AKP çoğunluğu yeniden elde edebilir. Ama bu Türk toplumunun dokusuna zarar veriyor' diyor."



Yeni Başlık  Cevap Yaz



Forum Ana Sayfası

 


 Bu konuyu 1 kişi görüntülüyor:  1 Misafir, 0 Üye
 Bu konuyu görüntüleyen üye yok.
Konuyu Sosyal Ortamda Paylas
Benzer konular
Başlık Yazan Cevap Gösterim Son ileti
Konu Klasör “İlk turda Erdoğan’a karşı çatı adayı destekleriz” melnur 1 1065 07.07.2022- 06:16
Konu Klasör Tehlikeli İyimserlik - Güray Öz denizcan 0 3137 30.04.2015- 19:16
Konu Klasör 'Erdoğan’ın kaybetmesi için hem taktiksel hem de stratejik olarak her şeyi yapacağız'... melnur 0 1013 25.12.2021- 10:18
Konu Klasör Erkan Baş: Erdoğan’a tarihin en büyük yenilgisini yaşatabiliriz... melnur 1 1091 29.09.2022- 09:05
Konu Klasör KCK: Süreç tehlikeli, kritik ve bitme noktasında dayanışma 0 3237 17.02.2015- 14:50
Etiketler   Erdoğan’ın,   tehlikeli,   oyunu,   ,   savaş
SOL PAYLAŞIM
Yasal Uyarı
Sitemiz Bir Paylasim Forum sitesidir Bu nedenle yazı, resim ve diğer materyaller sitemize kayıtlı üyelerimiz tarafından kontrol edilmeksizin eklenebilmektedir. Bu nedenden ötürü doğabilecek yasal sorumluluklar yazan kullanıcılara aittir. Sitemiz hak sahiplerinin şikayetleri doğrultusunda yazı ve materyalleri 48 Saat içerisinde sitemizden kaldırmaktadır.
Bildirimlerinizi info@solpaylasim.com adresine yollayabilirsiniz.
Forum Mobil RSS