SolPaylaşım  
Ana Sayfa  |  Yönetim Paneli  |  Üyeler  |  Giriş  |  Kayıt
 
OTURUYORSAN KALK; AYAKTAYSAN YÜRÜ; YÜRÜYORSAN KOŞ!
Yurt ve dünya sorunlarına soldan bakan dostlar HOŞGELDİNİZ .Foruma etkin katılım yapabilmeniz için KAYIT olmalısınız.
Yeni Başlık  Cevap Yaz
Kılıçdaroğlu bu kez kaybetmemeli...           (gösterim sayısı: 508)
Yazan Konu içeriği
Üye Profili boşluk
melnur
[ Gelenek ]
Kurucu
Varsayılan Kullanıcı Resmi
Kayıt Tarihi: 02.08.2013
İleti Sayısı: 11.006
Konum: İstanbul
Durum: Forumda Değil
İletişim E-Posta Gönder
| Özel ileti Gönder

36 kere teşekkür etti.
50 kere teşekkür edildi.
Konu Yazan: melnur
Konu Tarihi: 17.09.2023- 08:23


2010 yılında CHP'nin başına geçtiği kurutayda kasket takarak Ecevit güzellemelerinde bulunmuş, Deniz Baykal yetersizliğinin ardından Deniz Gezmiş posterlerinin açıldığı kurultayda sol bir umudun ve beklentinin de oluşmasına neden olmuştu. O dönem yapılan anketler CHP'yi yüzde 30'ların üzerinde gösteriyordu. Yüzü sola dönük kesimlerde ''bu kez galiba olacak'' duygusunun oluşmasına da yol açmıştı.Beklenti büyüktü. Kılıçdaroğlu'yla birlikte CHP gelecek sosyal demokrat solu iktidara taşıyacaktı. Kürt sorununu da çözerse CHP ve Kılıçdaroğlu çözerdi. CHP'de iknci bir Karaoğlan döneminin açıldığı bile söylenebilirdi.

Çok değil kısa bir süre sonra ALİ Kırca'nın karşısındaki koltuğa oturarak o meşhur Siyaset Meydanı'na katılmıştı. Genellikle dersine son anda çalışan öğrenciler gibi açıklamalarda bulunuyor, pek de tatmin etmiyordu. Ali Kırca'nın ''Kürt sorununu nasıl çözeceksiniz?'' şeklindeki sorusuna ''üçüncü yol''diye yanıt veriyordu.Ekonomiyi düzeltirse ortada sorun kalmazdı! Kırca ısrarla Kürt sorunundaki talepleri hatırlatıp,   ana dilde eğitim konusunda ne düşündüğünü   sorduğunda verdiği yanıt hep aynıydı: ekonomi düzelirse sorun falan kalmazdı!

Kılıçdaroğlu için hep ''siyasetten anlamıyor'' yorumunda bulunmuştum. O gün Ali Kırca'nın karşısında yaptığı açıklamalarla vardığım sonuç buydu. Kılıçdaroğlu siyasetten anlamıyor ve ülke sorunlarının çözümü konusunda belli bir düşüncesi de bulunmuyordu. Çok sevdiğini söylediği CHP'nin efsane genel başkanı Ecevit'le de bir benzerliği yoktu. Soldan gelmiyordu. Dürüst bir bürokrattı, o kadar. Kitleleri etkileyecek ve peşinden sürükleyecek hiçbir niteliği yoktu. Belki sıradan bir vekil olabilirdi ama Baykal'ın ''müthiş'' öngörüsüyle partinin grup başkanvekilliğine de getirilmişti. Baykal'ın istfasıyla adı genel başkanlık için geçtiğinde önce ''olmayacağını'' söyleniş ve sonra ikna edilerek o koltuğa oturmuştu.

Sonrası malum.
Partiyi bir adım öteye taşıyamadı, partinin başında girdiği her seçimi de kaybetti.

Bildiği ve takıntı haline getirdiği bir konu vardı; CHP'nin kazanması için CHP'yi değiştirmek gerekiyordu. CHP için ''Yeni'' tanımlamasını kullanılması da bundandı. Madem ki, ülkede sağın oy potansiyeli yüzde 65-70 arasındaydı, o zaman değişmekve sağa benzemek gerekiyordu. Öyle yapmaya çalıştı. Partiyi solla buluşturamazdı, sosyal demokrat ilkeleri partiye taşıyamazdı, öyle bir bilgisi, siyasi deneyimi yoktu. Yapabileceği tek şey, sağdan oy alabilmek için partiye sağdan kişileri doldurmak, partiyi sağ siyasetlerle buluşturmaktı. Ama bir türlü anlayamadığı, aslı varken kopyasına kimsenin itibar etmeyeceğiydi.

Girdiği her seçimi kaybetti. Kaybedilen her seçimin sonrasında çözümü daha fazla sağcılaşmakta buldu. Daha fazla sağcılaşmaya çalışarak partinin kimliğini kaybetmesine de neden oldu. Hakkını yemeyelim, çalışkandı, gecesini gündüzüne katıyordu ama bir türlü olmuyordu. Yıllar hep böyle geçti. Siyasi iktidarın hemen her konudaki yanlışları, siyasetten ekonomiye toplumsal yaşamdan dış siyasete kadar hemen her konudaki yetersizliği ve gerici eğilimleri Türkiye'yi bir batağa sürüklüyordu. O koşullarda gidilen son seçimin kaybedilme ihtimali de hem hemen yoktu. Tüm anketler 14 Mayıs seçimlerinin saray rejiminin sonu olacağını gösteriyordu. Öyle umuyorduk. Bütün göstergeler bunu işaret ediyordu. Altılı masa kurulmuş, dışarıdan TİP ve HDP'nin desteği alınmış   ...-yine olmamıştı.

14 ve 28 Mayıs seçim yenilgilerinin nedeni tartışılabilir ama bu büyük yenilginin sorumlusu Kılıçdaroğlu'dur. Ülkenin getirildiği felaket koşullarda bile bir seçim yenilgisi yaşanıyor ve   saray rejimi iktidardan uzaklaştırılamıyorsa o seçim yenilgisinin sorumlusu Erdoğan'ın karşısına çıkmaya karar veren, karşısına çıkan Kılıçdaroğlu'dur. Kılıçdaroğlu sadece bir seçim kaybetmemiş, 2010 yılından beri girdiği ve yenildiği seçimlere sadece bir tane daha eklememiş ve aynı zamanda bu ülkede saray rejimine yenilgi tattırmak isteyen milyonların umutlarını da perişan etmiştir. O kadar yeteneksiz, o kadar beceriksiz ve olan biteni kavramakta o kadar yetersiz ki, sorumluluğunun gereğini de yerine getirmeyerek hem partinin bir dağılma sürecine girmesine neden olmakta ve hem de ülke insanlarının umutlarının paralize olmasına yol açmaktadır.

CHP bir kongre sürecine girdi. Karşısındaki en güçlü aday Özgür Özel, Örsan Öymen de adaylığını koydu. Muhtemelem başkaları da çıkacaktır. Kılıçdaroğlu'nun son şansı bu, Kılıçdaroğlu bu seçimi kaybetmemeli. 2010 yılından bu yana girdiği her seçimde yenilgiye uğrayan Kılıçdaroğlu bu seçimi kaybetmemeli. Dün İzmir İl Kongresi'nde yaşananları hangi duygu ve düşüncelerle izledi bilmiyorum ama, büyük kongrede aday olur ve kazanırsa bu sonuç Kılıçdaroğlu'nin kaybettiği en çöküntü veren seçim olur ve etkisi de 14 ve 28 Mayıs seçim sonuçlarından daha büyük olur.

Kılıçdaroğlu bu kez kaybetmemeli ve partiyi kongreye taşırken delegenin aday göstermesi durumunda bile aday olmayacağını ve kongrede kim kazanırsa ona destek olacağını şimdiden açıklamalıdır. Kılıçdaroğlu bunu yapmaz ve kongrede yeniden adaylığını koyup kazanırsa genel başkanlık yapabileceği bir parti de kalmayacaktır. Hiç kuşkum yok, parti yüzde 20'lerin altına düşecek, 2024 Mart Belediye seçimleri de büyük ölçüde kaybadilecektir.

Kılıçdaroğlu bu seçimi kaybetmemeli, bunun yolunun da seçime girmemekten ve partinin yakasından düşmekten geçtiğini anlamalı. Kılıçdaroğlu orada olmaya devam ettiği sürece saray rejimi de varlığını korumaya devam edecek giderek daha da kurumlaşacaktır.

Bu yüzden...
Kılıçdaroğlu bu kez kaybetmemeli...




Bu ileti en son melnur tarafından 17.09.2023- 18:08 tarihinde, toplamda 1 kez değiştirilmiştir.
Cvp:
Yazan Cevap içeriği
Üye Profili boşluk
melnur
[ Gelenek ]
Kurucu
Varsayılan Kullanıcı Resmi
Kayıt Tarihi: 02.08.2013
İleti Sayısı: 11.006
Konum: İstanbul
Durum: Forumda Değil
İletişim E-Posta Gönder
| Özel ileti Gönder

50 kere teşekkür edildi.
36 kere teşekkür etti.
Cevap Yazan: melnur
Cevap Tarihi: 06.10.2023- 06:42


Bu pazar günü istanbul il başkanlığı kongresi var. İstanbul'u kazanan parti genel başkanlığını da kazanır, denilebilir mi, bilmiyorum. Kongrede İstanbul delegasyonunun belirleyiciliğinden söz ediliyor. Kılıçdaroğlu aday olmayacağını ama delege aday gösterirse bu görevden kaçmayacağını söylemişti. İstemem, yan cebime koy durumu. İstanbul sonucu ne olursa olsun, Kılıçdaroğlu bir şekilde aday olursa kazanır diye düşünüyorum. Kılıçdaroğlu CHP Genel Başkanlığına ilk seçildiğinde hatırlıyorum, ''iki seçim kaybedilirse, görev başkasına bırakılır'' mealinde birşeyler söylemişti. Bırakın seçim kazanmayı, partiyi sağcılaştırarak geriye çeken bir genel başkan haline geldi. Nasıl ki seçimlerde cumhurbaşanı Erdoğan'ı taklit eder gibi üzerine oturmayan bir ''sert adam'' portresi çizmeye çalışmışsa, bu yenilgiler karşısında mazeretler bularak parti başında kalmaya ısrar etmesi de onun üzerine pek oturmuyor. Hala, evet hala sanki inat etmeyecek ve son anda aday gösterilmemesini isteyecek gibi geliyor bana. Ya da partinin başına geçecek ama, seçimlerden sonra istifa edeceğini açıklayacak, ya da...4-5 Kasım tarihlerinde partinin genel başkanlığına yeniden seçilirse partinin mum gibi eriyeceğini, gidenlerin dönmeyeceğini, partinin yüzde yirminin altına düşeceğini...-nasıl görmez?

Kılıçdaroğlu gitmeli, Özgür Özel gelmeli. Bir yerden başlamalı. Parti içinde ve dışında en güçlü aday o ve son demeçlerinde aklı başında şeyler söylüyor ve en önemlisi partinin sosyal demokrat llkelere dayanmasının altını ısrarla çiziyor. Şu anda söylenenler, partinin başına geçildiğinde değişebilir, partinin yereldeki koşul ve imkanları buna izin vermeyebilir, partiden birtakım kopmalar da yaşanabilir ama bir yerden de başlamalı. CHP mutlaka sol-sosyal demokrat çizgiye geçmeli ve Kılıçdaroğlu'nun partiye kattığı sağcı isimlere yol göstermeli. İlhan Cihaner başta olmak üzere partideki sosyal demokrat-sosyalist kesimlerle mutlaka yakınlık kurabilmeli. Parti dışındaki solla, özellikle TİP ve SOLpartiyle dirsek temasını hiç kaybetmemeli. Ve bence bir önemli nokta daha Tükiyelileşen bir HDP-YSP ile sürekli iişki halinde de olablmeli. HDP-YSP'nin de Türkiye aydınlanmasına, CHP'ye ve sosyalistlere ihtiyacı var. HDP-YSP bu bağlamdan kopmamalı. Kılıçdaroğlu siyasetiyle böyle bir süreç başlatılamaz. Bu yüzden DE gitmeli ve yerine en güçlü aday konumundaki Özgür Özel gelmeli... ( Yine ''akıldane danışman mod''luğum tuttu!)

Sosyalistlerin CHP'yi hep sola çektiği rivayet edilir ya, böyle bir durum sosyalist sola da etki edecek ve onları içine yuvarlandıkları ''kendi kendilerine siyaset yapma'' hastalığından kurtaracaktır diye düşünüyorum. Binde birlere on binde blmem nelere tutsak olmuş sosyalistlerimiz için sosyalist parti tanımlaması yapılamaz, yapılmamalı. Kılıçdaroğlu'nun süregelen hataları neyse sosyalistlerimizin de hatası o. Kılıçdaroğlu siyaset bilmezliği ve siyasi saplantıları nedeniyle kaybettiği her seçim sonrası daha fazla sağa yaslanma ihtiyacı duymuşsa, bizimkiler de her seçim felaketleri karşısında sanki sosyalistler-komünistler halk anlamadığı için seçim yenilgleri yaşamaya zorunluymuş gibi dönüp kendilerine bakma alışkanlığını bir türlü edinememişler. Yönetim kardrolarında bulunan kişilerden başka sosyalist yokmuş ve bırakırlarsa parti çözülürmüş gibi, tıpkı Klıçdaroğlu benzeri bir konfor alanını terk etmeme çabası içindeler... Kılıçdarooğlu için söylediklerimiz bu arkadaşlarımız için neden geçerli olmasın ki? Bir şekilde partinin başına geçip, yönetimde bulunanları oradan alacak güç ve sonuç nedir ki? Kaç seçim yenilgisi gerekiyor, toplumsal alanda bir adım öteye taşıyamama durumunun hiç mi önemi yok?

CHP sosyal demokrat ilkelere dönmeli ve kendi dışındaki sosyalistlerin de sola yönelmesini, sosyalizmin toplumsal alanda bir güç olmasını sağlamalı. Bu yüzden DE Kılıçdaroğlu gitmelidir.

En kısa zamanda.




Bu ileti en son melnur tarafından 06.10.2023- 06:46 tarihinde, toplamda 1 kez değiştirilmiştir.
Cvp:
Yazan Cevap içeriği
Üye Profili boşluk
melnur
[ Gelenek ]
Kurucu
Varsayılan Kullanıcı Resmi
Kayıt Tarihi: 02.08.2013
İleti Sayısı: 11.006
Konum: İstanbul
Durum: Forumda Değil
İletişim E-Posta Gönder
| Özel ileti Gönder

50 kere teşekkür edildi.
36 kere teşekkür etti.
Cevap Yazan: melnur
Cevap Tarihi: 31.10.2023- 07:40


Bu kez de ''kamuoyunun benden beklediği değişikliği yapacağım'' buyurmuş. Arkasından da '' 4-5 Kasım kurultayından sonra tüzük değişikliği yapacağını...''   eklemiş, bir büyük müjde gibi... CHP'li kamuoyunun kendisini partinin başında görmek istemediğini hala göremiyor. DEVA'lı ilçe başkanlarıyla görüştüğü ortaya çıkmıştı, kim bilir neler vaat ederek, hangi belediyeleri söz vererek kendince bir şeyler yaptığını sanıyor. 14-28 Mayıs seçimlerindeki siyasal tutumundan hiç ders çıkarmamış. Dün TÜYAP kitap fuarında kiminle görüştüysem hep aynı şeyleri söylüyorlardı. Gitmeli, kamuoyunun kendisine yönelik beklentisinin partinin başından ayrılması olduğunu anlamalı...Parti baştan aşağı bir yenilenme sürecine girmeli, Deniz Baykal'ın partiye verdiği zarardan sonra bir de Kılıçdaroğlu'nun verdiği zarar koca partiyi yıprattıkça yıprattı. Partinin yıpranması, partinin küçülmesi parti tabanının yıpranıp küçülmesi anlamına geliyor. O partiyi terk eden kitlelerin tamamı sosyalist partilere aksa bir sorun olmayacak, ama öyle de olmuyor. ASAL'ın son anketinde partinin yüzde 5 oy kaybettiği, yüzde 20'lere düştüğü ama buradan TİP'e yönelen oyun sadece yüzde 1 civarı olduğunu gösteriyor.

Özetle Kılıçdaroğlu partinin başından gitmeli, kendi inisiyatifiyle olmuyorsa kurultayda delege oylarıyla gitmeli.
Ama mutlaka parti böyle bir irade gösterebilmeli. Yoksa, CHP sıradan bir muhalefet partisi olmaktan öteye bir anlam taşımayacak.



Cvp:
Yazan Cevap içeriği
Üye Profili boşluk
melnur
[ Gelenek ]
Kurucu
Varsayılan Kullanıcı Resmi
Kayıt Tarihi: 02.08.2013
İleti Sayısı: 11.006
Konum: İstanbul
Durum: Forumda Değil
İletişim E-Posta Gönder
| Özel ileti Gönder

50 kere teşekkür edildi.
36 kere teşekkür etti.
Cevap Yazan: melnur
Cevap Tarihi: 01.11.2023- 08:12


4-5 Kasım'da CHP'de bir ''değişim'' kongresi var. Israrla Kılıçdaroğlu'nun CHP'nin başından gitmesi gerektiğini söylüyorum, konuştuğum kimi dostlar da Özgür Özel'in de Kılıçdaroğlu'ndan farksız olduğunu ve bugüne kadar hep yanında bulunduğu ve yanlışlıklara onun da katıldığı ve sorumluluğu olduğunu söylüyorlar. Elbette doğru yanları var ama böyle bir mantıkla gerçekte pek bir söylemiş olmuyoruz ki... Bu yaklaşımdan ortalama bir çözüm de çıkmaz. Tıpkı ''Erdoğan gitsin ama gelenler de sermaye sınıfının temsilcisi'' diyen   troller gibi...

''Pek değişen bir şey çıkmaz''mış. Yahu çıkmaz olur mu, en azından sağla bu kadar içli dışlı olunmaz, üç beş oy için partinin belirli noktalarına sağcılar yerleştirilmez. 14 Mayıs seçimlerinde yüzde bir bile olmayanlara 40 vekil verebilmeye kim yeltenebilir ki; böyle bir şey olabilir mi? Ve sanki hiç ders alınmamış gibi şimdi de Deva'lı ilçe başkanlarıyla görüşmeler yaptığı ortaya çıktı. Etik değil ama çok daha önemlisi Kılıçdaroğlu siyaseten yapamadığı, beceremediğini böyle abuk subuk görüşmelerden yapacağını umuyor. Hala böyle, çünkü siyaseti bilmiyor, tepeden inme geldii koltukta br ''dürüst adam'' imajı vardı; onu da yerle bir etti.

Kılıçdaroğlu gitmeli.
Mutlaka gitmeli, olmazsa, gitmezse ve kurultaydan yine genel başkan çıkarsa partideki kan kaybı sürecek... Yöneylem'in son araştırmasını gördüm, Kararsızlar dağıtılmadan CHP'nin oyu yüzde 16'ya düşmüş. Eşit dağılım olduğunda yüzde 21'e çıkıyor. Bence Kılıçdaroğlu partinin başında kalırsa yüzde 2 bile hayal olacaktır.



Cvp:
Yazan Cevap içeriği
Üye Profili boşluk
melnur
[ Gelenek ]
Kurucu
Varsayılan Kullanıcı Resmi
Kayıt Tarihi: 02.08.2013
İleti Sayısı: 11.006
Konum: İstanbul
Durum: Forumda Değil
İletişim E-Posta Gönder
| Özel ileti Gönder

50 kere teşekkür edildi.
36 kere teşekkür etti.
Cevap Yazan: melnur
Cevap Tarihi: 02.11.2023- 06:26


Kurultay 4-5 Kasım'da yapılacak. Sanırım genel başkan seçimi 4 Kasım Cumartesi günü. Kılıçdaroğlu zaman zaman bırakacağını da açıklıyor. Sanki o da partinin kendi başkanlığında gidemeyeceğini anlamış gibi. Seçilmek ve sonra partiyi ''sosyal demokrat birine teslim etmek'' istediğini söylemişti.

Kaş yapayım derken, göz çıkarmak.

Hep söylemişimdir, bu adam siyaseti bilmiyor ve sadece iyi niyet, dürüst olmak sol iddiasında bulunan bir partinin genel başkanlığı için yeterli değil. Her şeyi yüzüne gözüne bulaştırdı. 14-28 Mayıs Cumhurbaşkanlığı seçimi nasıl kaybedilir, olacak şey değil. Erdoğan yüzde 40'larla başlamıştı, yüzde 52'yle bitirdi. Muhalefet yüzde altmışlardaydı, ''adaylığa kibrit çöpü konsa kazanır'' deniliyordu; Kılıçdaroğlu kazanamadı. Seçim sonraında ise ne haltlar karıştırdığı ortaya çıktı. 40 vekil altılı masaya dağıtıldı ulufe gibi. Partiye verilen CHP oyları tapulu malı gibi sağ siyasetçilere dağıttı. Sonra Zafer partisi çıktı aradan, oraya da İçişleri Bakanlığı ve MİT falan sözü verilmiş. Akıl alacak bir şey değil. Kazansaydı belki hafifletici sebeb olurdu. Kazanamadı, daha o gün istifa etmeliydi. O koltukta oturarak her geçen gün daha fazla nefret edilen biri haline geldiğinin   farkında değil!

Her geçen gün o koltukta oturarak kaybetmeye devam ediyor.
Daha fazla kaybetmemeli artık.
Ya aday olmamalı.
Ya kurultayda mutlak surette kaybetmeli.

5 Kasım'da Kılıçdaroğlu başkanlığındaki bir CHP görmek partiyi daha da yaralıyacak ve Türkiye siyasetindeki etkisinin daha da kaybomasına yol açacaktır. Böyle bir misyonla geldi, demek istemiyorum ama böyle bir sonucun nedenidir Kılıçdaroğlu.



Cvp:
Yazan Cevap içeriği
Üye Profili boşluk
melnur
[ Gelenek ]
Kurucu
Varsayılan Kullanıcı Resmi
Kayıt Tarihi: 02.08.2013
İleti Sayısı: 11.006
Konum: İstanbul
Durum: Forumda Değil
İletişim E-Posta Gönder
| Özel ileti Gönder

50 kere teşekkür edildi.
36 kere teşekkür etti.
Cevap Yazan: melnur
Cevap Tarihi: 04.11.2023- 07:31


Kasım'ın 4'ü. CHP kurultayının ilk günü. Bildiğim kadarıyla genel başkan seçimi bugün. Bir kaç kez değinmiştim; Kılıçdaroğlu kazanmamalı. Nedenlerini burada yazıp çizmeye de çalışıyorum. Kızanlar da var bu arada. Neden Kılıçdaroğlu'na bu kadar öfkelisin, diye. Özel bir kinin, öfken mi var, deniliyor. Aslında bu tepki de pek yabancım değil.Benzer tepkileri özelde TKP'ye ve genelde TİP dışındaki sosyalist sola yönenlttiğim eleştirilerde de alıyordum. Çünkü sosyalist olsun, sosyal demokrat olsun yitirilen seçimler ve partiyi bir adım öteye taşımayama durumlarında söz konusu kim(ler) olursa olsun istifa kurumunun çalışmasını istiyorum. ''Başaramadık, istfa ediyoruz'' diyebilmeliler. Partinin sahibiymiş gibi hareket etmemeliler. Bu durum sol partiler için çok daha önemli. Çünkü onlarca yıldır partinin başına çöreklenmek handiyse ''ben olmazsam parti olmaz'' moduna yükseltiyor bu parti yönetiminde veya genel başkanlık görevinde bulunanları. Girilen her seçimde br yenilgi varsa ve dahası parti yerinde saymış ve hatta gerilemişse oradan, o koltuktan ayrılacaksınız. Kılıçdaroğlu'nun aldığı onca yenilgi dışında, son seçimde özellikle bildiği en iyi şeyi yapmış, koca CHP'yi sağa açmış, ulufe dağıtır gibi sağ kadroların meclise girmesini   sağlamış ve sonra sanki hiçbir şey olmamış gibi, ''son bir kez daha partinin genel başkanı olacağım, tüzük değişikliği yapıp, partiyi bir sosyal demokrata teslim edeceğim'' demiş.

Söze bak, tavra bak!

Sankiyi de geçtik, adam CHP'nin doğrudan sahibi. İster eve götürür, isterse kimseye vermez! Kendisi seçilmezse tüzük kurultayı yapılmaz, parti (eğer kalmışsa, Kılıçdaroğlu partide bırakmışsa) sosyal demokratşarca yönetilmez gibi...( Ya da partide, partiye aldığı sağcıardan başka kimsenin kalmadığını biliyor da ondan böyle konuşuyor.)

Kılıçdaroğlu gitmeli.
Kılıçdaroğlu partinin başına tepeden inme gelmişti ve kurultayda ya aday olmamalı ya da delege oyu ile de gönderlmeli. Evine dönüp torunlarına zaman ayırmalı. Kaybedilmesi kazanılmasından çok daha zor olan bir seçimi bütün koşullar da lehineyken kazanamıyorsan, beceriksizlğin tavan yapmışsa orada bir saniye bekleyemezsin. Bırakıp gideceksin. Ve bütün muhaliflerden, ve özellikle CHP'lilerden özür dileyeceksin.

Kılıçdaroğlu gitmeli.
CHP'nin İnönü sonrası genel başkanlarına bakıyorum, sonra bu arkadaşa, konuşmasına, bilgisine, solculuğuna(!), yapıp ettiklerine, ve beceremediğ onca şeye, ve ülkeyi bir beş sene daha bu tek adamlığa mahkum edişine...

Kılıçdaroğlu bugün aday olmamalı, olacaksa delege oylarıyla gönderilmeli.



( Bir de CHP'li misin ki, CHP seni bu kadar ilgilendiriyor, diyenler var. Ciddiye almıyorum. Bu ülkede, özellikle bu ülkede solcu isen, sosyalist geçiniyorsan CHP de, HEDEP de sosyalist partiler de ve ülkenin durumu, sınıfın ve emekçi kitlenin hali, kısaa siyasete dair her şey bizleri ilgilendirmeli. Keşke cam bir fanus içinde yaşıyor olsak ve tıpkı ülkemiz, ülke koşullarımız bu sanal dünyadaki arkadaş ve dostlarımızdan ibaret olsa. Öyle değil. Böyle bir dünya yok.)




Bu ileti en son melnur tarafından 04.11.2023- 07:40 tarihinde, toplamda 2 kez değiştirilmiştir.
Cvp:
Yazan Cevap içeriği
Üye Profili boşluk
melnur
[ Gelenek ]
Kurucu
Varsayılan Kullanıcı Resmi
Kayıt Tarihi: 02.08.2013
İleti Sayısı: 11.006
Konum: İstanbul
Durum: Forumda Değil
İletişim E-Posta Gönder
| Özel ileti Gönder

50 kere teşekkür edildi.
36 kere teşekkür etti.
Cevap Yazan: melnur
Cevap Tarihi: 05.11.2023- 08:26


Kılıçdaroğlu'nun artık siyasetten çekilme zamanı geldi ama insan üzülüyor. Böyle olmamalıydı, hiç olmamalıydı. Hadi yarışa girdin, ilk turdan sonra ikincisinde nasıl bir sonuç çıkacağını da görebilmeliydin.. Evden çıkıp kurultay salonuna geliyorsun. Hepimiz ''kendiliğinden çekilecek'' diye düşünürken, bu oy verip yine evine dönüyorsun. İnanılmaz bir öngörüsüzlük. Zaten başını da yiyen ve   her seçimde yenilgisine yol açan bu durum değildi. Siyaseti bilmiyor,   sol siyaseti hiç bilmiyor, birilerinden oy alabilmek o birilerine benzemeye çalışmaktan başka bir şey yapmıyor, yapamıyordu. Salondaki süreci bile kavrayamadı bu yüzden. Kendiliğinden bir veda konuşması yaparak aday olmasaydı ya da birinci veya ikinci turda sandık sonuçları açıklanmadan bırakma kararı alsaydı, çok daha saygın bir davranışta bulunmuş olur, kalpleri feth ederdi. Olmadı, yapamadı. Bir dönem de böyle bitti.

Hoşgeldin Özgür Özel.



Cvp:
Yazan Cevap içeriği
Üye Profili boşluk
melnur
[ Gelenek ]
Kurucu
Varsayılan Kullanıcı Resmi
Kayıt Tarihi: 02.08.2013
İleti Sayısı: 11.006
Konum: İstanbul
Durum: Forumda Değil
İletişim E-Posta Gönder
| Özel ileti Gönder

50 kere teşekkür edildi.
36 kere teşekkür etti.
Cevap Yazan: melnur
Cevap Tarihi: 07.11.2023- 06:51


4 Kasım'da bir seçim yenilgisi daha alarak CHP'de bir dönemin kapanmasının fifürü oldu. Siyaseti bimiyordu, siyaset ona göre değildi. Dürüsttü, iyi niyetliydi ama bunlar yetmezdi. Yetmiyordu. Daha kalabalık olmak, CHP'nin ulaşamadığı kesimlere ulaşmak için çok çaba da harcıyordu ama pek çoğu sadece kişisel yaklaşımlar olduğu ve parti dinamizmini de yanına alarak gerçekleştirilmeye çalışılmadığı için hem sonuçsuz kaıyor ve hem de tepki çekiyordu. 14-28 Mayıs seçimlerinde sağ partilerle girdiği ittifakın gerekli olduğu da söylenebilir. CHP HDP ve sosyalistlerin oyu yeterli gelmiyorsa sağ partileri de sürece dahil etmeye çalışmak yanlış değildi. Kılıçdaroğlu'nun hatası ve bence seçim yenlgisine yol açan etken bu konuda çok duygusal davranmasıydı. Seçime çok az bir zaman kala partinin yaptırdığı bir anketten söz ediliyor, bu ankette Klıçdaroğlu'nun Erdoğan'ın 4 puan gerisinde,   Yavaş ve İmamoğlu'nun ise Erdoğan'ın önünde olduğu görülüyordu. Bu gerçek göz ardı edilmemeliydi. Belki bir iki anket de yapılarak yanlış bir adımın önüne geçilebilirdi. Olmadı, bir uzun dönem daha Cumhur ittifakına mecbur bırakıldık. Baışlanamaz bir hataydı.

Sonra AKP'den kopan partilere ittifak uğruna verilen tavizler inanılmaz bir şeydi. Toplamda yüzde 1 veya 2'yi bulmayacak partilere CHP'nin kazanacağı sıralardan 39 vekil garantisinin akıl alır bir yanı yok. Sonra...-seçime kendi adıyla giren İYİ partiye yine listenden 1 vekil ayırmak neyin nesi? Seçimin ikinci turunda Zafer Partisine içişleri dahil üç bakanlık sözü vermek ve ayrıca MİT başkanlığı da dahil yüksek bürokrat verlmesi konusunda gizli bir protokol yapmak! Gerçekten inanılır gibi değil.

Yanlış üzerine yanlış.

Siyaseti bimemek, bu konularda hiçbir deneyimi olmamak ve partili mücadelenin tek başına ve üstelik etrafına doldurulan ve danışman adı verilen kişilerle yürütmek... klasik bir Kılıçdaroğlu tarzıydı, yanlıştı, sonuçları hem parti ve hem de ülke için tam bir hezimetti.

Kılıçdaroğlu olan biten onca şeyden ve bu gerçeklerin açığa çıkmasından sonra istifa etesi gerekirdi.
Onu da yapamadı.

Partinin genel başkanlık seçiminde ikinci tur öncesi parti üyeliği olmadığı da anlaşılan birinin herkesin içinde ''ayrılamazsınız, ben izin vermiyorum'' sözleri ise ne kadar acıklıydı, ne kadar üzücüydü. Birinci tur seçimin sonuçlarının belli olmasından sonra ikinci tur başlamadan ayrılmalı ve Özgür Özel gerçeğni kabul etmeliydi. Yapamadı, etrafına doldurduğu danışmanları izin vermedi.Oy'unu kullanıp evine gitti ve sonucu oradan öğrendi. Kaçınılmaz hale gelen bir yenilgiyle daha karşılaşmıştı.

Bitti.

Mazbatadan sonra belki son kez ''devir teslim töreni''nde görürüz Kılıçdaroğlu'nu. Sonrası eski genel başkanların yanı olacak elbet. Ama onlar kadar saygı uyandırır ve sözü dinlenir mi, bilmiyorum. Bence kaybedilmesi kazanılmasından çok daha zor olan bir seçimi yitirerek bu ülkeyi içinden geçtiğimiz karanlıklara mahkum eden bir parti başkanı olarak anılacak. CHP Genel Başkanlığına sadece iyi niyet, dürüstlük ve olağan dışı koşullar nedeniyle alel acele getirilmişti. Beceremedi. Başkaları onu nasıl anar pek kestiremiyorum ama, ben onu hep bu yetersizliğiyle ve bu yetersizlik sonucu tünelin sonundaki ışığın görüldüğü ve aydınlığın hemen eşiğindeyken yeniden karanlıklara mahkum edilişinin baş sorumlusu olarak hatırlayacağım.

Ve sanırım tarihe de böyle geçecek.



Yeni Başlık  Cevap Yaz



Forum Ana Sayfası

 


 Bu konuyu 1 kişi görüntülüyor:  1 Misafir, 0 Üye
 Bu konuyu görüntüleyen üye yok.
Konuyu Sosyal Ortamda Paylas
Benzer konular
Başlık Yazan Cevap Gösterim Son ileti
Konu Klasör Kılıçdaroğlu mu, Muharrem İnce mi? melnur 1 2265 26.11.2019- 12:26
Konu Klasör Kılıçdaroğlu Siyaseti… melnur 0 658 03.08.2022- 01:26
Konu Klasör Kılıçdaroğlu daha şanslı... melnur 0 241 03.07.2023- 07:17
Konu Klasör Bir oy Kılıçdaroğlu'na bir oy Türkiye İşçi Partisine... melnur 4 477 26.10.2023- 07:43
Konu Klasör Kılıçdaroğlu, SOL Parti ve TİP ile görüşecek... melnur 2 454 04.03.2023- 00:01
Etiketler   Kılıçdaroğlu,   kez,   kaybetmemeli.
SOL PAYLAŞIM
Yasal Uyarı
Sitemiz Bir Paylasim Forum sitesidir Bu nedenle yazı, resim ve diğer materyaller sitemize kayıtlı üyelerimiz tarafından kontrol edilmeksizin eklenebilmektedir. Bu nedenden ötürü doğabilecek yasal sorumluluklar yazan kullanıcılara aittir. Sitemiz hak sahiplerinin şikayetleri doğrultusunda yazı ve materyalleri 48 Saat içerisinde sitemizden kaldırmaktadır.
Bildirimlerinizi info@solpaylasim.com adresine yollayabilirsiniz.
Forum Mobil RSS