Menü Üye Giriş

Şifre Sıfırla · Kayıt Ol

melnur  |  Cvp:
Cevap: 9
13.03.2020- 00:51

Baştan itibaren şöyle bir göz gezdirdim; çok da ilgili olmayan bir okur için oldukça karışık yorumlar olmuş. Bernstein'la Kautsky tartışıyor, sonra Kautsky Lenin'le karşı karşıya geliyor. Rosa da tartışılan ve karşı çıkılan konularda farklı bir yaklaşıma sahip vb. Lenin ise bilindiği gibi Marksizmi sol bir yoruma tabi tutuyor ve Marks'ta (Marksizmde) eksik olan bir boşluğu doldurarak köylü Rusya'da devrimi gerçekleştiriyor.

Bernstein ve Kautsky için sosyal demokrasinin kurucuları denilebilir. Bernstein ilginç biri. Zamanında Engels'in en yakın dostlarından biri. Marksizme yönelik bir eleştirisi de bulunmuyor. Ne var ki, Engels'in ölümünden sonra Marks'ın hemen hemen pek çok görüşünü reddedecek bir siyasal tavır geliştiriyor. Detaylarına daha sonra girilebilir; Kautsky Bernstein'in bu reddiyesine karşı Marksizmi savunuyor. Aralarındaki temel fark bu. Ama her ikisinin de benzer yanı demokrasi konusunda ortaklaşmalarıdır. Proleter diktatörlük, iktidarın zor yoluyla alımı ve sonrasındaki uygulamalarda daha demokratik bir tutumdan yanalar. Bernstein ve Kautsky iktidarın zor yoluyla alınması sadece iktidarın ele geçirilme sürecinde kalmayacak, iktidara gelindikten sonra sürdürülmek zorunda kalacaktır mealinde görüşlere sahipler. (Reel sosyalizmin çözülüşüyle   Alman Sosyal Demokratların lideri Willy Brandt ''duvar''ın yıkılışı sırasında ''bu durum haklı olduğumuzun bir kanıtıdır'' sözü bu anlamda çarpıcıdır.)

Bernstein ve Kautsky aralarındaki temel farklılıklara rağmen genel anlamda evrimci-reformist bir çizgiye sahip oldukları söylenebilir. Sosyal demokrasi denilen ideolojinin temeli de budur zaten. Dünyanın daha güzel   koşullara sahip olabilmesi demokrasinin geliştirilmesiyle mümkün olacaktır ve devlet de bu süreçte sınıfsal niteliğini yitirecektir. Bernstein'e göre tüm çalışan kesimler, buna küçük burjuvazi dahil bilinçlenecek ve demokratik sosyalizm (sosyal demokrasi)   kendi doğrudan iradeleriyle gerçekleşecektir. Kautsky işçi sınıfının öncülüğünü savunur, komünist bir düzene de inanır ama sürecin ''yıkıcı'' bir süreç olmaması gerektiğini demokrasinin altını çizerek savunur. Bu bağlamda Ekim devrimine pek hayırhah bakmazlar.

Rosa hepsinden farklı. UKKTH konusunda ters düştüğü Lenin'le partinin merkeziyetçiliği konusunda da farklılaşır. Ekim devrimini proleter diktatörlük kavramını işçi devleti olarak sahiplenir. Kapitalizmden komünizme geçişin evrimci değil devrimci bir dönüşümle olması gerektiğini savunur. Ama onun da proleter diktatörlüğe yönelik özellikle demokrasi temelinde eleştirileri vardır.

Tam Sürüme Geç »
 phpKF Mobil Android Uygulaması Kullanın [X]