Menü Üye Giriş

Şifre Sıfırla · Kayıt Ol

 SOL PAYLAŞIM  »
 Dünyadan
munzur  |  Cvp:
Cevap: 9
03.02.2015- 15:53

Alıntı Çizelgesi: Kaçak yazmış

Alıntı Çizelgesi: munzur yazmış

Alıntı Çizelgesi: solcu yazmış

Alıntı Çizelgesi: melnur yazmış

Çözüm, Mübarek, Mursi ve Sisi ile birlikte Mısır’daki yozlaşmış ve çürümüş diktatörlüğü tarihe gömecek olan gerçek bir devrimdedir.

Doğru da,   hangi kitleyle, ve nasıl? Kuşkusuz Mısır'daki sosyalistler de çözümün sosyalist bir devrimde olduğunu biliyorlardır. Bu sorunun yanıtı sadece Mısır'a özgü de değil. Aynı soru Türkiye'li sosyalistler için de geçerli. Hangi kitleyle ve nasıl?





Sosyalist devrim öncünün ilişki kuracağı kitleyle olacaktır. Bu konunun tartışılacak bir yanı yok. Tartışılacak konu öncünün ilişki kuracağı kitlenin ne olduğudur. Bugün Türkiye'de sosyalist sola yakın kitle nerede, AKP'de mi, kürt hareketi içinde mi, yoksa AKP gericiliğine bayrak açan ayaklanan haziran kitlesi mi? Bence birinci sorunun cevabı burada aranmalıdır. İkinci sorunun cevabı ise bu kitleye diğer kitlelerden de katılım sağlayarak sokağı harekete geçirmek olmalıdır. Bu konunun en somut cevabı bence budur.




Bu görüşe katılıyorum. İdeolojik olarak proleteryadan sözetmek devrimin sadece sanayi işçilerinin örgütlenmesi ve devrimci mücadeleye katılmasıyla olmayacak. Sanayi işçisinin, ve işçilerin örgütlü olması nedeniyle devrime katkısının başat bir katkı olacağı ancak yeterli olmadığı da bilinmeli. Bu yüzden bu şekilde kategorik bir yaklaşım ile konuya yaklaşılmamalı. Proleterya dışındaki geniş halk kitlelerinin özgüllüğü bu açıdan önemli. Konuyu bugüne getirdiğimizde Haziran kitlesinin öncü partiler için öncelikli kitle olduğunu söyleyebilirim. Bu kitleye katılacak olan örgütlü proleterya ile birlikte öncü partinin kitlesinin ne olduğu ortaya çıkar.





İşte solumuzun içler acısı hâline güzel bir örnek. Kendine kitle arayan bir "sol"! Sanki hanımefendi saraydan çıkmış pazarda kendine entari arıyor! :)

Beyler! Hanımlar!.. Sosyal dünya sizin kendinize yakışanı bulacağınız bir dükkan değildir. Orada keyfinize göre, zevkinize göre kumaş bulamazsınız. Devrimcilik bu değildir. Devrimcilik maddeye müdahale edip onu dönüştürebilme sanatıdır. Kendinize şu toplum kesiminden mi, bu toplum kesiminden mi kumaş, kitle bulacağınızı tartışıyorsanız, bırakın bu işleri.

Emekçi halk deyip sonra da o emekçilerin bölündüğü düzen partilerinden bazılarına katılmış olanlarını dışarıda bırakan yaklaşımlarla devrimcilik değil, klüpçülük oynanır.

Sizin dilinize de sinmiş bu zihniyet. Bu halkın küçümsediğiniz değerlerine karşı kullandığınız dil bile ele veriyor sizi.

Pazara çıkan bir hanım bile ne bulacağına dâir ahkam kesmez. Bakar, aranır. En uygununu seçer. Ama kalkıp da "şurada şunu bulacağım ve alacağım" demez. Sizler o hanımdan bile daha tuhafsınız. Kalkıp "şurada şunu bulacağız" diyorsunuz. İşte bu mesajlarınızdan bir iki örnek:

"Sosyalist devrim öncünün ilişki kuracağı kitleyle olacaktır. Bu konunun tartışılacak bir yanı yok."
...
"İdeolojik olarak proleteryadan sözetmek devrimin sadece sanayi işçilerinin örgütlenmesi ve devrimci mücadeleye katılmasıyla olmayacak. Sanayi işçisinin, ve işçilerin örgütlü olması nedeniyle devrime katkısının başat bir katkı olacağı ancak yeterli olmadığı da bilinmeli."




Bir alıntı yapmışsın, yanlış demişsin, doğrusu ne, pazara çıkan kadının her gördüğünü içine alması mı? Bu mu yani!

Kaçak  |  Cvp:
Cevap: 10
03.02.2015- 17:10

"Solun içler acısı durum dediğin bana göre de doğru bir tespit. Nesini ve neden yanlış bulduğunu da somut olarak açıklar mısın? Türkiye gerçeğini yok saymadan. " denizcan

"Bir alıntı yapmışsın, yanlış demişsin, doğrusu ne, pazara çıkan kadının her gördüğünü içine alması mı? Bu mu yani! " munzur


bu tür cevaplarınız bana facebook'un otomatik grup hizmetini çağrıştırıyor. Face'de arama kutusuna bir kelime yazıyorsun, bakıyorsun onunla ilgili bulunanlar arasında bir tane de Facebook'un açtığı sayfa. Sayfada, "bu sayfa facebook tarafından otomatik olarak oluşturulmuştur" diye bir ibare var.

Sizlerin bu tek cümlelik basit cevaplarınız da böyle. Sanki muhalif her mesaja karşı itiraz üretip etkisizleştirmeye çalışmak amacıyla oluşturulmuş sanal üyelikler gibisiniz.

Ama öyle olmadığınızı, gerçek insanlar olduğunuzu biliyorum. Bu nedenle cevap yazacağım.

"Solun içler acısı durum dediğin bana göre de doğru bir tespit. Nesini ve neden yanlış bulduğunu da somut olarak açıklar mısın? Türkiye gerçeğini yok saymadan. " denizcan


Açık değil mi? Bak Melnur bile dayanamayıp umutsuzca sormuş:

"Çözüm, Mübarek, Mursi ve Sisi ile birlikte Mısır’daki yozlaşmış ve çürümüş diktatörlüğü tarihe gömecek olan gerçek bir devrimdedir.

Doğru da,   hangi kitleyle, ve nasıl? Kuşkusuz Mısır'daki sosyalistler de çözümün sosyalist bir devrimde olduğunu biliyorlardır. Bu sorunun yanıtı sadece Mısır'a özgü de değil. Aynı soru Türkiye'li sosyalistler için de geçerli. Hangi kitleyle ve nasıl? "

Cevap verilmiş: "Sosyalist devrim öncünün ilişki kuracağı kitleyle olacaktır. Bu konunun tartışılacak bir yanı yok."

Melnur diyor ki, "kitle nerde?" Cevap yine şablonla oluyor. "Öncünün ilişki kuracağı kitle." İyi, güzel de, ne zaman kuracak bu ilişkiyi? Pazara çıkan kadın bile akşam olup da hava kararınca evine döner.

"Öncü" ne zaman ve nasıl kuracak olmayan kitleyle ilişkiyi? Melnur'un umutsuzca sorduğu soru bu. Ama cevabı veren bunu farkedemiyor.

Hazır cevaplarından birini verip devam ediyor: "Tartışılacak konu öncünün ilişki kuracağı kitlenin ne olduğudur. Bugün Türkiye'de sosyalist sola yakın kitle nerede, AKP'de mi, kürt hareketi içinde mi, yoksa AKP gericiliğine bayrak açan ayaklanan haziran kitlesi mi? Bence birinci sorunun cevabı burada aranmalıdır. İkinci sorunun cevabı ise bu kitleye diğer kitlelerden de katılım sağlayarak sokağı harekete geçirmek olmalıdır. Bu konunun en somut cevabı bence budur."

Laflara bakar mısınız? "En somut" cevabı vermiş işte. :) Artık daha da somutunu beklemeyin yani.

Melnur ve ben neden göremedik ki bu basit gerçeği acaba? :)


"Bir alıntı yapmışsın, yanlış demişsin, doğrusu ne, pazara çıkan kadının her gördüğünü içine alması mı? Bu mu yani! " munzur


Ben öyle bir şey demedim. "kadının her gördüğünü içine alması mı" lafın biraz farklı bir anlama geliyor. Espri mi yapmak istedin acaba? Eğer espriyse kötü bir espri, eğer değilse ve böyle anladıysan, çok kötü bir anlama biçimi.

Şunu diyorum: var olan kitleyi dönüştürmek ve hareketlendirmek zorundasınız. Ona uygun bir dil ve politika üretmekle yükümlüsünüz. Ama siz, kendinize pazardan kavun seçer gibi veya meydanlardan kitle beğenir gibi, "şu kitleyi alalım, bu kitleyi atalım" tarzında lafları kullanabiliyorsunuz.

Her gördüğünü içine almak değil, gördüğünü kavrayıp dönüştürmek...

melnur  |  Cvp:
Cevap: 11
03.02.2015- 19:58

Sn.Kaçak

Konunun tarafınızdan anlaşıldığını sanmıyorum. Oysa verilen yanıtlar, tam da benim ''sorduğum'' sorunun yanıtı olmuş. Oysa siz yine konuyla ilgili hiç bir şey söylememede ısrar ederek, verilen yanıtlarda yanlış bulma eğilimi içine girmişsiniz.

Bir kere benim ''sorum''   umutsuzluk içeren bir soru değildi. İkincisi, ''soru'' konu bütünlüğünden soyutlanarak ele alınmamalı. Ve üçüncüsü, o soruyla amaç, sorunun cevabını vermekten öte, konu üzerinde bütünlüklü bir çözümlemek yapabilmek. Bu bağlamda verilen yanıtların tamamı da akla yatkın değerlendirmelerdir. Yanıtın bir cümle   veya bir kaç paragraf olması da ne konuyu değersizleştirme anlamına gelir ve ne de verilen yanıtın değersiz olduğunu.

Çözüm sosyalizmde, sosyalist devrimde. Mısır için de böyle, Türkiye için de böyle. Çözüm hem öncüyü ve hem de kitleyi gerekli kılıyor. Arkadaşlar bunu söylemişler. Bunun nesi yanlış. Böyle bir değelendirme öncüyü veya sınıfı ( halkı) strateji dışı bırakan her türlü yoruma kapıyı kapatan bir değerlendirme. Evet, ''bunun tartışılacak bir yanı olmaması gerek.'' Ne öncüden yoksun ve ne de emekçi halkı devreye sokmayan stratejiler ML'le ilişkilendirilemez. Neyine karşı çıkıyorsunuz bunun.

Sosyalist sol için en yakın kitlenin Haziran kitlesi olduğu da bir gerçek. Sosyalist solun önceliği elbette bu kitle olacaktır. BUnda yanlış olan ne var? AKP kitlesini mi kendi içine katabilir, ulusal hareket içinde örgütlenmiş kürt halkını mı yoksa Haziran kitlesini mi?
Yanıtı açık değil mi?

Sorun ne o zaman?

Kaçak  |  Cvp:
Cevap: 12
04.02.2015- 10:03

Alıntı Çizelgesi: melnur yazmış

Sn.Kaçak

Konunun tarafınızdan anlaşıldığını sanmıyorum. Oysa verilen yanıtlar, tam da benim ''sorduğum'' sorunun yanıtı olmuş. Oysa siz yine konuyla ilgili hiç bir şey söylememede ısrar ederek, verilen yanıtlarda yanlış bulma eğilimi içine girmişsiniz.

Bir kere benim ''sorum''   umutsuzluk içeren bir soru değildi. İkincisi, ''soru'' konu bütünlüğünden soyutlanarak ele alınmamalı. Ve üçüncüsü, o soruyla amaç, sorunun cevabını vermekten öte, konu üzerinde bütünlüklü bir çözümlemek yapabilmek. Bu bağlamda verilen yanıtların tamamı da akla yatkın değerlendirmelerdir. Yanıtın bir cümle   veya bir kaç paragraf olması da ne konuyu değersizleştirme anlamına gelir ve ne de verilen yanıtın değersiz olduğunu.

Çözüm sosyalizmde, sosyalist devrimde. Mısır için de böyle, Türkiye için de böyle. Çözüm hem öncüyü ve hem de kitleyi gerekli kılıyor. Arkadaşlar bunu söylemişler. Bunun nesi yanlış. Böyle bir değelendirme öncüyü veya sınıfı ( halkı) strateji dışı bırakan her türlü yoruma kapıyı kapatan bir değerlendirme. Evet, ''bunun tartışılacak bir yanı olmaması gerek.'' Ne öncüden yoksun ve ne de emekçi halkı devreye sokmayan stratejiler ML'le ilişkilendirilemez. Neyine karşı çıkıyorsunuz bunun.

Sosyalist sol için en yakın kitlenin Haziran kitlesi olduğu da bir gerçek. Sosyalist solun önceliği elbette bu kitle olacaktır. BUnda yanlış olan ne var? AKP kitlesini mi kendi içine katabilir, ulusal hareket içinde örgütlenmiş kürt halkını mı yoksa Haziran kitlesini mi?
Yanıtı açık değil mi?

Sorun ne o zaman?






Sorun, sizlerin bu tür konuları tartışırken birer sosyalist gibi değil de Sultanahmet'te dolaşan birer turist edasıyla konuşmanızda. Sözlerinizi şeklen alan ve içeriğe dâir herhangi bir bilgisi olmayan biri sizin sözlerinizi pek sıkı marksist ifadeler olarak görebilir. Ama kırk yıllık İstanbul taksicisi, sizin bu konulara turist gözüyle yaklaştığınızı ânında farkeder ve kötü niyetliyse sizi dolaştırıp çok paranızı alabilir.

Sizin sorunuzun umutsuzluk taşımadığını yazmışsınız. Buna katılamam. O hissi uyandırdı bende ve hislerime güvenirim. Sanırım kendinizi sıkmayıp rahat bıraktığınız bir ânınızdı ve samimi bir şekilde hislerinizi, kaygılarınızı dökmek istediniz.

Ve şunu alıntılayıp:

"Çözüm, Mübarek, Mursi ve Sisi ile birlikte Mısır’daki yozlaşmış ve çürümüş diktatörlüğü tarihe gömecek olan gerçek bir devrimdedir."

Şunu yazdınız:

"Doğru da,   hangi kitleyle, ve nasıl? Kuşkusuz Mısır'daki sosyalistler de çözümün sosyalist bir devrimde olduğunu biliyorlardır. Bu sorunun yanıtı sadece Mısır'a özgü de değil. Aynı soru Türkiye'li sosyalistler için de geçerli. Hangi kitleyle ve nasıl?"

Altını çizdiğim kısmı tekrarlamışsınız. Daha nasıl umutsuzca yazasınız ki? Nesye, asıl konu bu değil, geçelim.

Size verilen cevap da "tam cevabı" değil. Aynı şeyi tekrarlıyor. Siz açıkça "hangi kitleyle ve nasıl?" diye sorarken, bir yokluktan, bir ihtiyaçtan, bir çözümsüzlükten söz ediyorsunuz. O ise size, bir pazarlamacı taktiği olarak, birkaç alternatifi sıralayıp içinden mantıklı görünen bir şıkkı seçerek gözünüzü boyuyor. Size de, bu şıkkı bana karşı "akla yatkın değerlendirmeler" olarak tescillemek kalmış.

Siz "hangi kitleyle?" diye sorarken, pratikte var olmayan bir kitleden söz ediyorsunuz. O ise var olan ama sola ait olmayan kitleleri şıklar hâlinde sıralayarak içinden Gezi şıkkını seçiyor. Tamam da o da çoktan eridi gitti. Üstelik zaten sınırlı bir kitleydi.

Siz "hangi kitleyle ve nasıl?" diye sorarken alıntıladığınız cümledeki "gerçek bir devrimde" lafına karşı sordunuz. "Gerçek bir devrimi" Gezi kitlesi ile yapmayı umacak kadar naif değilsinizdir herhalde.

Kürd ulusal kitlesini reddediyorsunuz, AKP kitlesini reddediyorsunuz; bilmiyorum "Gezi kitlesi" diyerek CHP kitlesini kısmen kabul ediyorsunuz sanırım; bu sınırlı kitleyle mi devrim yapacaksınız? O halde sizin sorunuzu size ben sorayım: "Nasıl?"


Hem, devirmciler, sosyalistler ne zamandan beri kitleyi ayırıp seçme-dışlama politikası uyguluyorlar? Peki "emekçi sınıflar" söylemi ne oldu? AKP kitlesi ve Kürd ulusal kitlesi içinde emekçi sınıflar yok mu? AKP kitlesi bu ülkedeki toplam nüfusun yarısını oluşturmuyor mu? Bu ülke nüfusunun yarısını dışarıda bırakarak mı devrim yapacaksınız? O halde "Nasıl?"

Bolşevikler böyle mi devrim yaptılar? Çarlık rejimine yakın kitle arasında örgütleme çalışması yapmadılar mı? Kürd hareketi böyle mi kitle edindi? Bütün Kürd kitlesini örgütlemeye çalışmadı mı? Korucu aileler arasında bile etki alanı oluşturmadı mı?

Şu hâle bakın! Zaten kitle içindeki bağları sıfıra yakın olan bir "sol", bu hâliyle kalkmış kitleyi bölüyor ve şu şıkkı seçip bu şıkkı dışlayarak kendine bir devrim perspektifi(!) çiziyor!

"İşte solumuzun içler acısı hâli!" dediğim için de bana hemen saf ve yabancı turist edâsıyla soruyorsunuz: "Sorun ne o zaman?"


Sorun bu işte...


umut  |  Cvp:
Cevap: 13
04.02.2015- 13:39

Tartışmak değil de kendini savunmak istemişsin. Yazılanlara yabancı olduğunu sanıyorum ve hala solun içler acısı hali gibi bir üslubu forumda kullanmaya çalışıyorsun. Kaç defa söyledik fayda etmedi.

munzur  |  Cvp:
Cevap: 14
04.02.2015- 14:21


Sorun, sizlerin bu tür konuları tartışırken birer sosyalist gibi değil de Sultanahmet'te dolaşan birer turist edasıyla konuşmanızda. Sözlerinizi şeklen alan ve içeriğe dâir herhangi bir bilgisi olmayan biri sizin sözlerinizi pek sıkı marksist ifadeler olarak görebilir. Ama kırk yıllık İstanbul taksicisi, sizin bu konulara turist gözüyle yaklaştığınızı ânında farkeder ve kötü niyetliyse sizi dolaştırıp çok paranızı alabilir.

Sizin sorunuzun umutsuzluk taşımadığını yazmışsınız. Buna katılamam. O hissi uyandırdı bende ve hislerime güvenirim. Sanırım kendinizi sıkmayıp rahat bıraktığınız bir ânınızdı ve samimi bir şekilde hislerinizi, kaygılarınızı dökmek istediniz.


Neden hatayı kendinde aramıyorsun? Yorum yapanlar anladı da sen anlamadıysan ''marksistliğini'' neden sorgulamıyorsun? Yorumlar sende öyle ''his'' uyandırdıysa neden kendine dönüp bakmıyorsun? Sürekli olarak demagojik bir üslupla sola çatmayı amaç haline getirmişsiniz ve aklınızca herkesten akıllı ve bilgili olduğunu göstermeye çalışıyorsun. Şu yazdıkların sadece bir kompleks ürünü. Taksiciymiş, pazara çıkan kadınmış, akıllı ve bilgili görünmeye çalışayım derken içindeki kompleksi yazıya döktüğünün farkında bile değilsin.

Kaçak  |  Cvp:
Cevap: 15
06.02.2015- 17:48

Alıntı Çizelgesi: Kaçak yazmış

Alıntı Çizelgesi: melnur yazmış

Sn.Kaçak

Konunun tarafınızdan anlaşıldığını sanmıyorum. Oysa verilen yanıtlar, tam da benim ''sorduğum'' sorunun yanıtı olmuş. Oysa siz yine konuyla ilgili hiç bir şey söylememede ısrar ederek, verilen yanıtlarda yanlış bulma eğilimi içine girmişsiniz.

Bir kere benim ''sorum''   umutsuzluk içeren bir soru değildi. İkincisi, ''soru'' konu bütünlüğünden soyutlanarak ele alınmamalı. Ve üçüncüsü, o soruyla amaç, sorunun cevabını vermekten öte, konu üzerinde bütünlüklü bir çözümlemek yapabilmek. Bu bağlamda verilen yanıtların tamamı da akla yatkın değerlendirmelerdir. Yanıtın bir cümle   veya bir kaç paragraf olması da ne konuyu değersizleştirme anlamına gelir ve ne de verilen yanıtın değersiz olduğunu.

Çözüm sosyalizmde, sosyalist devrimde. Mısır için de böyle, Türkiye için de böyle. Çözüm hem öncüyü ve hem de kitleyi gerekli kılıyor. Arkadaşlar bunu söylemişler. Bunun nesi yanlış. Böyle bir değelendirme öncüyü veya sınıfı ( halkı) strateji dışı bırakan her türlü yoruma kapıyı kapatan bir değerlendirme. Evet, ''bunun tartışılacak bir yanı olmaması gerek.'' Ne öncüden yoksun ve ne de emekçi halkı devreye sokmayan stratejiler ML'le ilişkilendirilemez. Neyine karşı çıkıyorsunuz bunun.

Sosyalist sol için en yakın kitlenin Haziran kitlesi olduğu da bir gerçek. Sosyalist solun önceliği elbette bu kitle olacaktır. BUnda yanlış olan ne var? AKP kitlesini mi kendi içine katabilir, ulusal hareket içinde örgütlenmiş kürt halkını mı yoksa Haziran kitlesini mi?
Yanıtı açık değil mi?

Sorun ne o zaman?






Sorun, sizlerin bu tür konuları tartışırken birer sosyalist gibi değil de Sultanahmet'te dolaşan birer turist edasıyla konuşmanızda. Sözlerinizi şeklen alan ve içeriğe dâir herhangi bir bilgisi olmayan biri sizin sözlerinizi pek sıkı marksist ifadeler olarak görebilir. Ama kırk yıllık İstanbul taksicisi, sizin bu konulara turist gözüyle yaklaştığınızı ânında farkeder ve kötü niyetliyse sizi dolaştırıp çok paranızı alabilir.

Sizin sorunuzun umutsuzluk taşımadığını yazmışsınız. Buna katılamam. O hissi uyandırdı bende ve hislerime güvenirim. Sanırım kendinizi sıkmayıp rahat bıraktığınız bir ânınızdı ve samimi bir şekilde hislerinizi, kaygılarınızı dökmek istediniz.

Ve şunu alıntılayıp:

"Çözüm, Mübarek, Mursi ve Sisi ile birlikte Mısır’daki yozlaşmış ve çürümüş diktatörlüğü tarihe gömecek olan gerçek bir devrimdedir."

Şunu yazdınız:

"Doğru da,   hangi kitleyle, ve nasıl? Kuşkusuz Mısır'daki sosyalistler de çözümün sosyalist bir devrimde olduğunu biliyorlardır. Bu sorunun yanıtı sadece Mısır'a özgü de değil. Aynı soru Türkiye'li sosyalistler için de geçerli. Hangi kitleyle ve nasıl?"

Altını çizdiğim kısmı tekrarlamışsınız. Daha nasıl umutsuzca yazasınız ki? Nesye, asıl konu bu değil, geçelim.

Size verilen cevap da "tam cevabı" değil. Aynı şeyi tekrarlıyor. Siz açıkça "hangi kitleyle ve nasıl?" diye sorarken, bir yokluktan, bir ihtiyaçtan, bir çözümsüzlükten söz ediyorsunuz. O ise size, bir pazarlamacı taktiği olarak, birkaç alternatifi sıralayıp içinden mantıklı görünen bir şıkkı seçerek gözünüzü boyuyor. Size de, bu şıkkı bana karşı "akla yatkın değerlendirmeler" olarak tescillemek kalmış.

Siz "hangi kitleyle?" diye sorarken, pratikte var olmayan bir kitleden söz ediyorsunuz. O ise var olan ama sola ait olmayan kitleleri şıklar hâlinde sıralayarak içinden Gezi şıkkını seçiyor. Tamam da o da çoktan eridi gitti. Üstelik zaten sınırlı bir kitleydi.

Siz "hangi kitleyle ve nasıl?" diye sorarken alıntıladığınız cümledeki "gerçek bir devrimde" lafına karşı sordunuz. "Gerçek bir devrimi" Gezi kitlesi ile yapmayı umacak kadar naif değilsinizdir herhalde.

Kürd ulusal kitlesini reddediyorsunuz, AKP kitlesini reddediyorsunuz; bilmiyorum "Gezi kitlesi" diyerek CHP kitlesini kısmen kabul ediyorsunuz sanırım; bu sınırlı kitleyle mi devrim yapacaksınız? O halde sizin sorunuzu size ben sorayım: "Nasıl?"


Hem, devirmciler, sosyalistler ne zamandan beri kitleyi ayırıp seçme-dışlama politikası uyguluyorlar? Peki "emekçi sınıflar" söylemi ne oldu? AKP kitlesi ve Kürd ulusal kitlesi içinde emekçi sınıflar yok mu? AKP kitlesi bu ülkedeki toplam nüfusun yarısını oluşturmuyor mu? Bu ülke nüfusunun yarısını dışarıda bırakarak mı devrim yapacaksınız? O halde "Nasıl?"

Bolşevikler böyle mi devrim yaptılar? Çarlık rejimine yakın kitle arasında örgütleme çalışması yapmadılar mı? Kürd hareketi böyle mi kitle edindi? Bütün Kürd kitlesini örgütlemeye çalışmadı mı? Korucu aileler arasında bile etki alanı oluşturmadı mı?

Şu hâle bakın! Zaten kitle içindeki bağları sıfıra yakın olan bir "sol", bu hâliyle kalkmış kitleyi bölüyor ve şu şıkkı seçip bu şıkkı dışlayarak kendine bir devrim perspektifi(!) çiziyor!

"İşte solumuzun içler acısı hâli!" dediğim için de bana hemen saf ve yabancı turist edâsıyla soruyorsunuz: "Sorun ne o zaman?"


Sorun bu işte...








Sorun,
sorun,
sorun...
Sorun insanda.




munzur  |  Cvp:
Cevap: 16
06.02.2015- 19:43

Gerçekten şaka gibisiniz:)

Tam Sürüme Geç »
 phpKF Mobil Android Uygulaması Kullanın [X]