Menü Üye Giriş

Şifre Sıfırla · Kayıt Ol

 SOL PAYLAŞIM  »
 Güncel Tartışma Konuları

Face'te yazmştım. Buraya da aktarmak istiyorum. Nasıl olsa referandum sonuçlanana kadar bu konuda yorum yapmaya devam edeceğiz. Hem byle bir spesifik başlığa da ihtiyacımız vardı.

''Cumhurbaşkanlığı seçiminde çok karşılaştığım ve gerçekten şaşırdığım ifadelerden biri de   ''şu olursa veririm, bu olursa vermem'' şeklindeki yaklaşımlar. Birinin geçmişi şöyleymiş, diğerinin İBB'deki başarısızlığı bu yöndeymiş falan. Şaşırdığım nokta da tam burası. Böyle bir değerlendirme yapabilme lüksümüz gerçekten var mı? Saray rejimi, tek adam rejimi, dinci faşizm vb. karşısında böyle bir seçeneğimiz mi var bizim? Öteden beri neo-osmanlıcı bir eleştiride bulunan da biz değil miydik? Üstelik bu kavram bile durumu özetlemeye yetmiyor. Arkadaşlar cemaatler ve tarikatler tarafından yönetilir hale geldik. Diyanetin fetva vermediği alan kalmadı. Hala neyin kavgası veriliyor? Hala içinde bulunduğumuz durumun ne olduğunun bilincine mi varamadık? Siyasete yeni başlayanlar da değil, eni konu siyasetin tam da göbeğinde olanlardan bu türden yorumlar gelmesi gerçekten şaşırtıcı ve üzücü.''

melnur  |  Cvp:
Cevap: 1
24.12.2022- 06:10

Bu arada face'te, belki benzer platformlarda da vardır, bir tür trollerin sol gösterip sağ vurma çabalarını da es geçmemek gerek. Ergenekon sürecinde BirGün gazetesinin attığı manşeti hatrlarsınız, ''yesinler birbirini'' demişlerdi. Liberallerin ideolojk öncülüğünde AKP ve çevresine dizili olan siyasi yapılar birtakım davalarla ''Kemalistleri'' tırpanlıyor ve sözümona ''devlet bağırsaklarını temizliyor''du. Süreci hep birlkte yaşadık. Nereden nereye! ''Aynı sınıfsal devlet, aynı sınıfsal öze sahip'' ezberleri beni bıktırdı.   Yitirilmiş kuşak deyip geçme yanlısıyım ama bir yandan da zihnimi böylesi saçmalıklarla dolu olan bir zihin gerçekten solcu olabilir mi? sorusu kurcalamıyor değil. Trol dediğim de bu tipler.

Birini tanıyorum; bir zamanların keskin solcusuydu ama gerçekte örtük AKP'liydi. AKP karşıtlığında olan her siyaseti HDP karşıtlığıyla suçlayıp ulusalcılıkla, sosyal şovenizmle, hatta neo-faşizmle yaftalar dururdu. Bildiğinden, bu kavramları bilincine çıkarttığından da değil. Sağda solda gördüğü ve o zamanlar hepsi birbirine benzeyen sözde sol forumlarda itiraz da gelmeyeceğini bildiği için üfürür dururdu. Enternasyonalist komünist olduğunu söyler ve başta TKP ve CHP olmak üzere yeri geldiğinde o zamanki ÖDP ve hatta Halk Cephesi'ne de dili döndüğünce sallar dururdu. Cahillik, cehaletin ve üstelik sol cehaletin sol, sosyalist ve enternasyonalist forumlara yansıyan yüzü olarak yorumlardır. Ama işte HDP AKP'den uzaklaşıp CHP'ye ve sola daha yakın bir pozisyon almaya başlayınca bu kez enteresan bir biçimde (örtük AKP'liliği gereğince) HDP'ye de karşı durmaya başladı. TKP, CHP ve Cumhuriyet ve Atatürk düşmanlığı hala devam ediyor. Garip bir tip, garip tipler!

BirGün'ün ''yesinler birbirini'' manşeti gibi bu kez'' sermaye grupları arasındaki dalaşmada taraf olmazlar''mış diyor bu cehaletin dip yaptığı sol görünümlü tipler ya da gerçekten sosyal medyanın trolleri... Amaç yine aynı ''gizli ve örtük AKP'cilik'' ya da bitmek tükenmek bilmeyen bir cumhuriyet düşmanlığı. Dedikodu sayfası gibi bir duygu doluyor içime bunları yazarken ama bir yandan da bu tiplerin sanal medyada zihin kirleten çabaları gerçekten rahatsız edici. Üstelik üç beş kişi tarafından onay alması da bir başka üzüntü kaynağı. Şuna eminim, bir şeylere sürekli ÖZENİYOR, özendiklerini TAKİP EDİYOR, sonra TAKLİT ETME çabası gösteriyor ama işte bir yığın yetersizlikleri sonucu ortaya garip, tutarsız, anlamsız ve hatta yalan dolan yazılar çıkıyor. Bu karmaşada değişmeyen tek şey Atatürk, Cumhuriyet ve hatta ''yıkacağız yeniden yapacağız'' dedikleri laiklik. Kıyısndan köşesinden bu değerleri sahiplenen her şeye de tıpkı gerici güruhlar gibi düşman olması da cabası. TKP'ye, CHP'ye, ve benzer siyasi duruş gösteren her kesime düşmanlığı da bundan.

Söylemeye çalıştığım şey şu; cumhurbaşkanlığı referandumuna karşıtlık pozisyonu almış gibi görünen ve yine gizli AKP'cilik saflarında bu kez TARAF OLMAMA çağrıları yapan ve trol işlevi gören tiplere çok fazla eğilim var. Özellikle cumhurbaşkanlığı referandumunda saray rejimine karşıtlık içinde olan sosyalist kesimlerin bu tür yorumlarını da öne çıkatarak yapmaya çalışıyorlar bu trollüklerini, yoksa TKP veya TKH'ye sempati besledikleri için değil. Tam tersine sosyalist yapılar içinde en fazla düşmanlık içinde odukları partiler de bunlar. Dikkat etmekte ve bu tür TROL tiplere prim vermemekte yarar var.

Referandumda yapılması gereken şey çok açık: Saray Rejimine sandıkta hayır diyebilmek. Bu kadar açık, bu kadar net. Bu konunun tartışılabilir bir yanı olmaması gerek. Karar süreci uzadıkça, işin içine kararsızlık ve (bence) küçük siyasi hesplar girdikçe savrulma da, ''zorlanma'' da yaşanıyor. Ve üstelik kendi kitlemizin zihnini bulandırmak bir yana, baştan beri anlatmaya çalıştığım şekilde trol tipli kişilerin at koşturacağı bir zeminin oluşmasına yol açmaktadır.

Referandum   yaklaşırken   saray karşıtlığımızı   ortaya koymakta ve sandıkta gereğini yapacağımızı açık ve net şekilde duyurmakta sayısız faydalar olduğu gibi sanal alemde dolaşan enternasyonalist görünümlü bu trol tipli adamlara prim vermemek adına da böyle bir açıklamanın ivedilikle yapılmasında yarar var.





melnur  |  Cvp:
Cevap: 2
27.12.2022- 10:14

Sabaha karşı face'te yazmıştım; bu başlıkla ilgili olduğu için buraya almakta yarar gördüm.

Sevgili arkadaşlar, tamam ülkede demokrasinin yerlerde sürünmesinin kapitalizmin ülkedeki gelişmişliği ile bir illiyet bağı var da bu yanıt yeterli bir doğruyu içinde barındırmıyor. Sonucun bu kadar kötü olabilmesinin nedeni saray rejiminin devletin kısmi özerkliğini de ortadan kaldırmış olması değil mi? Ve cumhurbaşkanlığı seçimi aynı zamanda bu kısmi özerkliğin   parti devletine karşı yeniden kazanılması anlamına gelmiyor mu? Seçimlerde sosyalist propaganda,   ve sosyalist ajitasyon ve dahi bilumum sosyalist çabaları milletvekili seçimleri için kullansak da, sadece cumhurbaşkanlığı seçiminde bir farklı yöntem izlesek ve o farklı yöntem de sadece sandığa gidip saray rejimine yönelik bir ÇABAcık olsa komünistliğimize bir zarar mı gelir? ( Ne olur kimse demokrasinin sınıfsallığından söz etmiş olmayı bu sorunun yanıtı sanıp...vb.)

melnur  |  Cvp:
Cevap: 3
03.01.2023- 08:21

Selahattin Demirtaş bilimsel sosyalizmi savunan biri değil. Bu anlamda sosyalist-komünist de değil. Burada yazılanlar en geniş anlamıyla solcu,   ve demokrat bir aydının hapishane günlüğüdür ve -burası önemli- içinden geçtiğimiz süreçte mutlaka ve mutlaka bir sosyalistin-komünistin de savunması ve söylemesi gereken yalın gerçeklerdir. Ülkemizdeki sosyalist siyaseti Demirtaş'ın   bu söylemi, bu gerçeklik tanımlaması üzerinde kurmayan herhangi birinin sınıfsal ve devrimci bir mücadelede bulunduğu iddia edilemez. Bu seçim kazanılmalıdır. Ve bu seçimin kazanılması konusunda hepimizin öncelikli bir sorumluluğu vardır. Hiç kimse ve hiçbir gerekçeyi öne sürerek bu sorumluluktan kaçmamalı, bu konuda küçük siyasi çıkarlar da bir kenara bırakılmalıdır. İçinden geçtiğimiz karanlık süreç, bu tarihsel kesit hepimize, solcusuna, sosyalistine, demokratına ve hatta liberaline bile böyle bir sorumluluk dayatmaktadır. Bilinmeli ki, bu konuda yapılan en küçük bir yanlış bile toplum ve tarih tarafından affedilmeyecektir.

Demirtaş'ın t24'e yazdığı son mektupta altını çizdiği gibi:Ortak adayda birleşilmezse trajedi olur

https://www.solpaylasim.com/k8669-selahattin-demirtas-ortak-adayda-birlesilmezse-trajedi-olur-.html

melnur  |  Cvp:
Cevap: 4
06.01.2023- 00:26

Dün sabah face'e yazmıştım. Bu başlığa uyuyor:

''Bu günün Türkiye'sinde bir solcu, bir sosyalist ya da kendini bir demokrat olarak niteleyen herhangi biri doğrudan AKP'yi desteklediğini ve saray rejimine karşı çıkmadığını söyleyebilir ve savunabilir mi? Sanmıyorum, AKP'nin Ergenekon sürecini devletin bağırsak temizlemesi olarak gören bir kısım sağlı sollu liberaller bile ne kadar büyük bir hata yaptıklarını genellikle anladılar. Bu gün için benzer bir destek mümkün değildir. Peki ne yapılabilir, desteklemez görünerek AKP'nin değirmenine su nasıl taşınabilir? Tek yanıtı var bunun; muhalefete muhalefet etmeyi kategorik olarak benimsemek...O kadar çok örneği var ki! Kimi ''demokrasi ve devlet kimin için?'' sorusunu sorarak bu faşizm koşullarında aklınca keskin sosyalist rolü oynuyor, kimileri ise seçimde oy vermenin burjuva sistemine onay vermek anlamına geldiğini söyleyerek dolaylı yoldan AKPciliğe soyunuyor!

AH, şu bizim hiç tükenmeyecek gibi duran egomuzu tatmin etme çabalarımız ve bir çeşit keskin solcu görünümlü hallerimiz... Hiç kurtulamayacak mıyız bu patolojik hallerimizden?''

Cevap: 5
09.01.2023- 23:02

''Yetmez ama Evet'' kampanyasını yürütenlerde benzer söylemlerde bulunuyorlardı. Bizden şu keskin solcu martavalları bırakmamızı, askeri vesayetin aşılması adına kerhen ''Evet'' dememizi istiyorlardı. Söylediklerine göre onlar mevcut siyasi iktidarı desteklemiyorlardı. Fakat daha demokratik bir düzene geçilebilmesi ve askeri vesayetin kırılabilmesi için ''Evet'' denilmesi gerektiğini belirtiyorlardı. Tamam kabul ediyorum, içinde bulunduğumuz süreç, o dönem ile kıyas edilemez. Fakat bazı Sol ilke ve değerlere vurgu yapan fraksiyonlar ile onların temsilcilerinin bir tür ''sol sapma'' ile itham edilmesinin de doğru olmadığını düşünüyorum. Üstelik mevcut siyasi iktidarın ömrünü uzatacak bir tavır almayacaklarını özellikle ve üstüne basa basa belirtmelerine rağmen...

melnur  |  Cvp:
Cevap: 6
10.01.2023- 03:36

Birinci turda TİP, EMEP ve SOL parti ve benzer parti ve örgüt çevreleri için bir şey söylemiyorum zaten. Onlar   Erdoğan ve Saray rejimi karşısına tek adayla çıkılması yönünde söylemde bulunuyorlar, burada bir problem yok; bana göre problem birinci turda aday gösterip-gösterecek veya bu eğilimde olanların saray rejimine dolaylı destek anlamına gelecek bir siyasal tutumda ısrar etmelerine yöneliktir. Yanlış bulduğum budur. Hiçbir gerekçenin bu yanlışlığın üzerini örteceğini de düşünmüyorum. Nedenlerini burada yinelememe gerek yok sanırım; her gün yazıp çizmekteyiz.

melnur  |  Cvp:
Cevap: 7
15.01.2023- 08:57

İçişleri Bakanı Süleyman Soylu'nun bir trol ordusu kurduğunu açıklamıştı, Özgür Özel. ''Ebabil Kuşları'' olarak tanımlıyorlarmış kendilerini. Daha önce de Pelikancılar vardı. Başkaları da vardır eminim. Ne de olsa önümüzdeki milletvekili seçimi ve cumhurbaşkanlığı referandumu için çok önemli. İktidarı kaybetmek istemiyorlar.

Benim aklıma, bu trol ordusunun içinde kaç solcu, sosyalist ve dahi enterasyonalist komünist ya da son zamanlardaki adlandırmalarıyla ''komünis sol'' var? Evet, böyle hınzır bir soru zihnimi meşgul etmiyor değil. Öyle değil mi? Binlerce trol ordusu kurduktan sonra bu kişiler arasında keskin solcu görünümünde bazı tipler olmayacak mı?

Bu sabah face'te yaptığım yorum da bu konuyla ilgiliydi; ( yazmıştım ama şimdi bulamıyorum:) göndermedim mi yoksa nedir?) şöyleydi:

Onbinlerce trol ordusu içinde doğrudan solcu görünümünde olan ve bir şekikde sol saflara sızmış olan birileri de vardır mutlaka. Doğrudan AKP seviciliği yapamayacakları için saray rejimine dolaylı yoldan çalışacaklardır. Sanal medyada bu tiplere rastlıyorum. Şimdilerde ''seçime boykot'' diyeceklermiş. Üç kişi, beş kişiler belki ama mide bulandırıyorlar. ''Keskin solcu'' görünümünde bu tipler. Birilerini de peşlerine takmayı bir şekilde beceriyorlar. Kişisel çıkar mı var işin içinde yoksa hiç sonlanmayacak bir Cumhuriyet düşmanlığı mı, kestiremiyorum. Bu trollük ille de kişisel çıkar veya cumhuriyet düşmanlığı sonucu da ortaya çıkmayabilir, nedeni cehaletin dip yapmış hali de olabilir. Sürekli bir ego tatmini ihtiyacı, cumhuriyet düşmanlığı ile çakıştığında belki de böyle bir işlev ortaya çıkıyordur. Hatırlıyorum bu tiplerden kimileri bir zamanlar HDP ile AKP'nin sözde ''özgürlük ve demokrasi yürüyüşü''nde ''oylar HDP'ye'' çağrıları yapıyor ve dolaylı AKP seviciliği işlevini yerine getiriyorlardı, sonra köprünün altından çok sular aktı. HDP AKP karşıtlığına soyunduğunda bu kez kuyrukçuluğu da bırakır oldular. ''Enternasyonalist komünist''tiler, şimdi ''komünist solcu'' oldular. Bu kez seçimi boykot etmenin daha sosyalist bir tavır olduğunu savunuyorlar! Sosyalistler seçim gibi düzenin sürdürücüsü araçlarından birine katılmamalıymış:)

Üzücü elbette, ama bence daha üzücü yanı, birtakım samimi solcu ve sosyalistin bu tür kişilerin ağlarına takılması.

''

Cevap: 8
16.01.2023- 22:38

Hatırlıyorum bu tiplerden kimileri bir zamanlar HDP ile AKP'nin sözde ''özgürlük ve demokrasi yürüyüşü''nde ''oylar HDP'ye'' çağrıları yapıyor ve dolaylı AKP seviciliği işlevini yerine getiriyorlardı, sonra köprünün altından çok sular aktı. HDP AKP karşıtlığına soyunduğunda bu kez kuyrukçuluğu da bırakır oldular. ''Enternasyonalist komünist''tiler, şimdi ''komünist solcu'' oldular. Bu kez seçimi boykot etmenin daha sosyalist bir tavır olduğunu savunuyorlar! Sosyalistler seçim gibi düzenin sürdürücüsü araçlarından birine katılmamalıymışResim Ekleme(melnur)


İlginçtir o dönemde sözünü ettiğiniz kişi oylar HDP'ye derken ve bunu mevcut siyasi iktidarın otoriterleşmesine karşı savunurken siz buna karşı çıkıyor, Komünistlerin demokrasicilik oyunu oynamaması gerektiğini söylüyordunuz. Bugün bakıyorum da ikinizde tam tersi görüşleri savunuyorsunuz. Sakın bana HDP o zamanda mevcut siyasi iktidar ile ittifak halindeydi demeyin. Zira 2015 Haziran seçimleri bunun böyle olmadığının somut bir göstergesidir. Sanırım doğru bir ideolojik çizgiye sahip olmayınca ( her ikiniz içinde geçerli )   bu tür trajikomik savrulmalar yaşamak olağan hale geliyor. Üzücü...

Sonuç olarak sınıf mücadelesinde samimiyetin ölçüsü, bu mücadeleyi bir tür ego tatmin noktasına getirmemektedir. Sınıf çıkarlarını, kişisel çıkarlardan önde tutmaktır. Sizin forumda   Sol'a ilişkin dile getirdiğiniz ve eleştirdiğiniz bölünmenin kaynağı belki de bunun tam olarak devrimciler tarafından yerine getirilememesidir.



Tam Sürüme Geç »
 phpKF Mobil Android Uygulaması Kullanın [X]