SolPaylaşım  
Ana Sayfa  |  Yönetim Paneli  |  Üyeler  |  Giriş  |  Kayıt
 
OTURUYORSAN KALK; AYAKTAYSAN YÜRÜ; YÜRÜYORSAN KOŞ!
Yurt ve dünya sorunlarına soldan bakan dostlar HOŞGELDİNİZ .Foruma etkin katılım yapabilmeniz için KAYIT olmalısınız.
Yeni Başlık  Cevap Yaz
Zorbalık, kokuşmuş dinci-gerici iktidarı kurtaramaz!           (gösterim sayısı: 3.639)
Yazan Konu içeriği
Üye Profili boşluk
proleter
[ tek yol devrim ]

Varsayılan Kullanıcı Resmi
Kayıt Tarihi: 16.08.2013
İleti Sayısı: 406
Konum: Yalova
Durum: Forumda Değil
İletişim E-Posta Gönder
| Özel ileti Gönder


Konu Yazan: proleter
Konu Tarihi: 21.05.2014- 12:33


Kaba zorbalık, kokuşmuş dinci-gerici iktidarı kurtaramaz!

Soma toplu kıyımından sonra Haziran Direnişi'nin ortalıkta dolaşan ruhunu enselerinde hisseden iktidarın efendileri, histeride sınır tanımıyorlar artık.

Resim Ekleme

Soma katliamı ile sonrasında yaşanan olaylar, vahşi kapitalizmin acımasız, insana aykırı ve tahammül edilemez olduğunu birkez daha gözler önüne serdi. Ortada pervasızca hazırlanmış toplu bir işçi kıyımı olmasına rağmen iktidarın efendileri başta olmak üzere, tüm düzen kurumları bu akıl almaz katliamı “olağan” göstermeye çalışıyorlar.

İşçi kıyımının “takdiri ilahi” olduğu zırvasını piyasaya süren dinci-gerici AKP iktidarı, katliamı protesto edenleri ise devlet terörüyle bastırmaya çalışıyor. Şimdi de yandaş/yardakçı medyayı kullanarak gündemi saptırıp işçi kıyımını unutturma hesabı içindedir.  

Ucube kapitalizmin kapitalist ucubeleri

AKP ile organik bağı olan Soma Madencilik şirketi, dinci-Amerikancı iktidar döneminde ortaya çıkan ucube türedilerin tüm özelliklerini taşıyor. Şirketin sahibi ve yöneticileri AKP’ye hizmet ederken, bunun karşılığında hiçbir yasa veya kurala bağlı olmayan vahşi sömürü çarklarını fütursuzca döndürme olanağına sahip oluyorlar.

AKP şefi ve bakanları tarafından övgülere mazhar olan Soma Madencilik sahipleri, yüzlerce işçiyi katlettikten sonra da dinci-gerici iktidar tarafından korundu. Katliamın sorumlularının açık olması ve yaygın tepkilerden dolayı göstermelik bir soruşturma açmak zorunda kalan iktidar, AKP güdümünde hareket eden savcılar eliyle işçi katliamının üstünü örtebilmek için çırpınıyor.

Kömürün ton maliyetini 140 dolardan 23 dolara indirmekle övünen Soma Madencilik, işçileri 19. yüzyıldan beter koşullarda çalıştırarak bu “mucize”yi yaratıyor. Hal böyleyken AKP hükümeti, ocakların denetlenmesini ve işçilerin can güvenliği ile ilgili tedbirler alınmasını engelliyor. Yani yüzlerce işçinin katili, Soma Madencilik ile birlikte bizzat iktidarın efendileridir.  

Burjuva cumhuriyet, Ortaçağ zihniyetinin temsilcisi AKP’ye emanet edilirken, dinci-gerici iktidar da sömürü, yağma ve talanda sınır tanımıyor. Son 12 yılda iktidar partisinin destekçisi olan sermaye grupları belirgin bir şekilde palazlanırken, aynı zamanda türedi ucube kapitalistler de yaratıldı. Soma Madencilik örneğinde görüldüğü gibi, gözünü kâr hırsı bürümüş bu türedi taşeron kapitalistler, birer vampir gibi işçilerin kanıyla beslenerek semirdiler. Kendilerine yağmadan pay alma olanağı sağlayan AKP iktidarının organik bir parçası olan bu yiyiciler, dinci-gericiliğin de militan savunucuları oldular.

Katil cinayet mahallinde suç işliyor

Madende patlamanın olduğu andan itibaren ortaya çıkan veriler, iktidarın sergilediği tutum ve AKP borazanı medyanın izlediği yayın çizgisi, katilin kim olduğu hakkında tartışmaya yer bırakmadı. Tüm oklar, ülkeyi taşeron cumhuriyetine çeviren ve türedi Soma Madencilik şirketinin hamisi olan dinci-gerici iktidarı işaret ediyor.

Toplu kıyımın esas sorumlusunun iktidar olduğu açık olmasına rağmen, yerel seçimlerde aldığı oylara da güvenerek Soma’ya giden AKP şefi ile bazı müritleri, yakınları madende öldürülen emekçilerin sert protestolarıyla karşılaştılar.

Kameralar önünde rezil olan AKP şefi ile müsteşarı, çevik kuvvet saldırısı yetmiyormuş gibi, tekme-tokat Somalılar'a saldırdılar. Polis ordusunu Soma’ya yığan, TOMA’larla gaz bombalarıyla terör estiren dinci-gerici iktidar, AKP’nin “sivil” çetelerini de sokaklara saldı.  

Cinayet mahalline giden katiller, yardımlarla değil, polis ve jandarma ordusuyla Soma’ya girdiler. Somalı emekçilerle dayanışma için gelen emekçileri, doktorları, avukatları, devrimcileri, gazetecileri polis terörüyle karşılayan iktidarın efendileri, sıkıyönetim uygulamalarıyla eylem yasağı getirip kente girişleri de engellediler. Öldürülen işçilerin yakınları üzerinde bile baskı kurmaya çalışan katil iktidar, cinayet mahallini azgın polis ordusuyla kuşatarak, suç dosyasını daha da kabarık hale getirmiştir.  

“Cinayet fıtratı”na dayalı iktidar

Yolsuzluk, hırsızlık, rüşvet, yağma, talan düzeni kapitalizmden oburca nemalanan dinci-gerici şefler, ayakkabı kutularını, kasaları, yatak odalarını dolarlarla doldururken, “kaderi” veya “yaradan”ı hatırlamıyorlar. Ama işçi kıyımı söz konusu olduğunda, hemen işi kadere bağlıyor ve Allah’ı katil ilan ediyorlar. Bunu da utanmadan, fütursuzca yapıyorlar. Zira katliam ve failler dünyevi iken, “bu Allah’ın işi” diye vaaz veriyorlar.

Bu işi de en başta AKP şefi yapıyor. 1860’lı yıllardan örnek veren işçi katillerinin başı, maden işçilerinin toplu öldürülmesini savunurken, “bu işin fıtratında bu var” diye açıklama yapıyor. Oysa biliniyor ki, madenlerde toplu kıyımı önlemek teknik bir meseledir. Elbette AKP şefi ve müritleri de bunu çok iyi biliyorlar. Soma Madencilik şirketinin ocaklarının denetlenmesini de bundan dolayı engellediler; çünkü denetim olsaydı işçiler ölmeyecek ama bu türeci ucubelerin kârı biraz azalacaktı. İşte AKP şefiyle müritleri buna tahammül edemiyorlar. Yüzlerce madenci ölsün, ama türedi yandaş sermaye tek kuruş masraf etmesin istiyorlar.

İktidara yerleşen bu zihniyet, kapitalizmin en vahşi biçimini hakim kılıyor. İstatistikler, iş cinayetlerinin AKP döneminde %40 oranında arttığını gösteriyor. Demek ki, “toplu işçi katliamı fıtratı” işten değil, iktidara hakim olan zihniyetten kaynaklanıyor. İktidar “cinayet fıtratı”na dayalı olunca, her yıl binlerce işçi bunun bedelini canıyla ödüyor. Sakat kalanların sayısı hesaplanmıyor bile…

İşçiye düşman sermayeye kalkan

İşçi sınıfı ve emekçileri hedef alan taşeronlaştırma, özelleştirme, örgütsüzleştirme saldırısı yeni olmamakla birlikte, AKP döneminde doruğa çıktı. Ülkeyi “taşeron cumhuriyeti” haline getiren dinci-Amerikancı iktidar, sömürünün en ilkel en vahşi biçimlerine kapıları sonuna kadar açtı. Her icraatıyla işçiye düşman sermayeye kalkan olan iktidar, toplu iş cinayetleri karşısında takındığı tutumla, bu konudaki pervasızlığını ise arsızca gözler önüne sermektedir.

Ağır çalışma koşulları, düşük ücret, sosyal haklardan yoksunluk ve doğrudan baskıya maruz kalarak çalışan işçiler iş cinayetine kurban gittiklerinde bile sermayeye kalkan olan AKP iktidarı, sermayenin, özellikle de yandaş sermayenin palazlanması için, işçilerin kurban edilmesini “olağan” sayacak kadar zıvanadan çıkmıştır.  

Haziran’ın ruhu despotun paranoyası

Gücünün doruğunda olduğunu varsaydığı bir zamanda patlak veren Haziran Direnişi, emperyalizmin ve sermayenin vurucu gücü olan AKP iktidarını sarstı. Direnişe ve direnişe katılanlara karşı dört koldan saldıran dinci-Amerikancı iktidar, akıl almaz bir kinle hücuma geçerek, toplumsal hareketten nasıl da korktuğunu göstermişti. Ama bu korku en çok da Çankaya Tepesi’ni “çantada keklik” zanneden AKP şefini esir aldı.

İşçi ve emekçileri “güdülecek sürü” zanneden bu ilkel/faşizan zihniyet, parlak pullarını döken direnişe karşı, histerik bir kin beslemeye başladı. AKP şefi şahsında paranoya halini alan bu nefret, Soma’da maden işçilerinin toplu kıyımı olayında da kendini gösterdi.

Haziran Direnişi’yle kimyası bozulan AKP şefi, her despot gibi paranoyak bir halet-i ruhiyeye gark oldu. Cumhuriyet tarihinin en rezil yolsuzluk ve rüşvet skandalına batan iktidar, Berkin Elvan’ın hayatını kaybetmesi üzerine milyonlar tarafından lanetlendi; 1 Mayıs’ta estirdiği terörle faşizan zihniyetini tüm çirkinliği ile gözler önüne serdi; Soma toplu işçi kıyımı ile katliamcı niteliği dünya nezdinde belirgin hale geldi.

Soma toplu kıyımından sonra Haziran Direnişi'nin ortalıkta dolaşan ruhunu enselerinde hisseden iktidarın efendileri, histeride sınır tanımıyorlar artık. Soma dahil her tarafta polis terörü estiren iktidarın şefi Tayyip Erdoğan, kişi olarak da “vasat bir badigard” olduğunu dünyaya ilan etti.

AKP iktidarının başının ve etrafındaki mürit/yiyici takımının korkuya kapılmaları şaşırtıcı olmak bir yana, kaçınılmazdır. Zira Haziran Direnişi’nin isyan ruhu, büyük despot ve yiyici takımının enselerindedir; katlettikleri gençlerin ve işçilerin hesabını sorana ve onları tarihin çöplüğüne atana kadar da enselerinden ayrılmayacaktır.

Kızıl Bayrak



Yeni Başlık  Cevap Yaz



Forum Ana Sayfası

 


 Bu konuyu 1 kişi görüntülüyor:  1 Misafir, 0 Üye
 Bu konuyu görüntüleyen üye yok.
Konuyu Sosyal Ortamda Paylas
Benzer konular
Başlık Yazan Cevap Gösterim Son ileti
Konu Klasör Dinci-gerici iktidardan çatlak sesler yükseliyor proleter 0 2773 24.03.2015- 18:37
Konu Klasör PKK olmadan Erdoğan kendini bu krizden kurtaramaz abbas 0 3426 27.01.2014- 19:23
Konu Klasör Dinci dergi mide bulandırıyor: özgür 3 4603 12.09.2013- 14:34
Konu Klasör Dinci bloğun çatlamasının nedeni ne? melnur 1 5277 12.12.2013- 13:34
Konu Klasör Dinci-yağmacı iktidarın çırpınışları… proleter 0 3285 08.01.2014- 10:22
Etiketler   Zorbalık,   kokuşmuş,   dinci-gerici,   iktidarı,   kurtaramaz
SOL PAYLAŞIM
Yasal Uyarı
Sitemiz Bir Paylasim Forum sitesidir Bu nedenle yazı, resim ve diğer materyaller sitemize kayıtlı üyelerimiz tarafından kontrol edilmeksizin eklenebilmektedir. Bu nedenden ötürü doğabilecek yasal sorumluluklar yazan kullanıcılara aittir. Sitemiz hak sahiplerinin şikayetleri doğrultusunda yazı ve materyalleri 48 Saat içerisinde sitemizden kaldırmaktadır.
Bildirimlerinizi info@solpaylasim.com adresine yollayabilirsiniz.
Forum Mobil RSS