SolPaylaşım  
Ana Sayfa  |  Yönetim Paneli  |  Üyeler  |  Giriş  |  Kayıt
 
OTURUYORSAN KALK; AYAKTAYSAN YÜRÜ; YÜRÜYORSAN KOŞ!
Yurt ve dünya sorunlarına soldan bakan dostlar HOŞGELDİNİZ .Foruma etkin katılım yapabilmeniz için KAYIT olmalısınız.
Yeni Başlık  Cevap Yaz
 Toplam 3 Sayfa:   Sayfa:   «ilk   <   1   [2]   3   >   son» 
Cvp:
Yazan Cevap içeriği
Üye Profili boşluk
umut
[ umut yarın ]
Yasaklı
Varsayılan Kullanıcı Resmi
Kayıt Tarihi: 12.09.2013
İleti Sayısı: 3.105
Konum: Gizli
Durum: üye uzaklaştırılmış
İletişim E-Posta Gönder
| Özel ileti Gönder


Cevap Yazan: umut
Cevap Tarihi: 19.02.2015- 14:13


Seçimlerde ne yapacağız?
Doğan Ergün  


İleri Haber sitesinin kurucuları ve arkasındaki siyasi irade yola nasıl çıkmıştı, hatırlayalım.

-           Birincisi, ülkemizin içinde bulunduğu coğrafyanın, uluslararası emperyalist-kapitalist sistemin krizlerinin en fazla yoğunlaştığı bölge olduğunu saptayarak işe başladık. Kriz dönemlerinin, siyasi öznelerin özgün hareket alanlarını genişlettiğini söyledik.  

-           Kuruluş itibariyle emperyalizmin Türkiye için tasarladığı projelerden biri olan ancak daha sonra bu kriz ortamının yarattığı boşlukta kendine özgün bir alan açan AKP’nin karanlık rejiminin yerleşemediğini söyledik. İkinci Cumhuriyet rejiminin yerleşmesinin önünde Türkiye’nin tarihsel ve güncel koşullarından kaynaklanan   engeller bulunuyordu.

-           Bu noktada, Haziran Direnişi’nin bir dönemi kapatıp, yeni bir dönem açtığını ilan ettik. Haziran’ın bitmediğini, onu doğuran dinamiklerin halen geçerliliğini koruduğunu söyledik. Burada ölçütümüz sokakta kaç kişinin olduğu değildi.

-           Yeni dönemin, sosyalizmin eşik atlayacağı, devrime giden yolun sıçratıcı aşamalarından biri olacağını ifade ettik.

-           Dönemi anlamak için “akıllı tasarım” kavramını bir yana bırakmayı önerdik. Emperyalistlerin ya da kimi aşkın güçlerin tasarladığı bir yol haritasının mümkün olamayacağını tespit ettik. Devrime giden yolun bu önemli aşamasının kaotik niteliğinin altını çizdik.

-           Aydınlanma mücadelesi giderek önem kazanıyor dedik. Laiklik ile özgürlük arasındaki mesafenin kapanması, ideolojik mücadele bakımından bize muazzam olanaklar sağlar dedik. Bunun aynı zamanda yeni bir yurttaşlık mücadelesi olduğunu iddia ettik.

-           Aydınlanma ile bağımsızlık mücadelesi arasında içsel bağlar olduğunu, bunların birbirlerine muhtaç olduğunu söyledik ve Doğu’nun kurtuluşunun bu dinamikte aranması gerektiğini söyledik.

-           Haziran Direnişi de dahil olmak üzere, dünyanın birçok bölgesinde oluşan toplumsal dinamiklerin arkasında yatan dinamiğin kapitalizmin krizi ve emekçi sınıflarda giderek belirginleşen geleceksizlik endişesi olduğunu saptadık. Türkiye’deki mücadelenin mutlaka emekçi halka yaslanması gerektiğini, bir emekçi aydınlanmasının gündemde olduğuna işaret ettik.

-           Türkiye’de soyalizmin, gerçek ve toplumsal bir odak haline gelmesinin önemini vurguladık. Bunun için toplumsal mücadelelerin ve sosyalist güçlerin ortaklaştığı bir cephe yaratma ihtiyacını dile getirdik.

-           Gençlik, kadın ve öğrenci-gençlik alanının özel olarak önem kazandığını, bu alanlardaki örgütlenmeler için özel bir çalışma yapmak gerektiğini söyledik.

-           Cesur ve Türkiye ölçeğinde siyaset yapan bir önderliğe ihtiyaç var dedik.

İşte yukarıdaki okuma ve çizilen yol haritası, kimi boşluklar bırakılmış, kimi başlıklarda yeterli adımlar atılamamış olsa da doğrulanmıştır.

Bu okuma, özgün ve özgüven sahibi bir okumadır. Bu okuma arayışçılığı beraberinde getirir.

Seçimlere bakışta da bu okumadan yola çıkmalıyız.

Geldiğimiz aşamada, iki önemli ihtiyacımız bulunmaktadır.

1.       Türkiye’de sosyalizmin ciddi bir siyasi odak haline gelmesi için elimizde HAZİRAN hareketi gibi muazzam bir olanak mevcuttur. Yukarıdaki okumanın izdüşümlerini bulabileceğimiz ve yol haritası sağlıklı bir şekilde belirlenen HAZİRAN, çok kısa bir sürede nasıl gerçek bir güce dönüşebileceğinin sinyallerini vermiştir. Ancak, Türkiye’de ve dünyada sosyalistlerin neyi savunduğu, neyi temsil ettiği, hangi somut mücadele gündemleri olduğu konusunda büyük kafa karışıklıkları ve yanlış değerlendirmeler vardır. Bu vakadır.

Öyleyse HAZİRAN, neyi temsil ettiğini, ne için mücadele ettiğini ve nasıl bir Türkiye istediğini somutlaştırmalıdır.

Bu ihtiyaçtan kaçamayız. Dahası, bu, hamle yapmak anlamına gelecektir.

Neden mi?

Türkiye bugün, birikmiş tarihsel ve yapısal sorunlarını uluorta yaşamaktadır. Bu dönemler, her başlıkta yeni yaratıcı önermeler gerektiren, bu önermeleri formüle edenlerin kazanacağı dönemlerdir. Kürt sorunu, kadın sorunu, laiklik, emekçilerin sorunları gibi başlıklarda siyaseten bir öneriniz varsa, bunu tam da bu dönemde ifade etmelisiniz.

2.       Birinci ihtiyaçla çok bağlantılı olmak üzere, sosyalistlerin ülke çapında seslenme ve o ölçekte siyaset yapma aşamasına geçmesi gerekir. Kentlerin ve kırların iliklerine işleyemeyen, oraya hitap edemeyen sosyalist siyaset, kendi dar kabuğuna çekilmeye, kısır tartışmalar yapmaya mahkumdur.

Hatta, siyasal alandaki muazzam boşluğu fark eden bir dizi özne mevcuttur. Sosyalist hareket ölçek büyütmediğinde, kendine ait bir gündemi olan Kürt hareketi, örneğin, boşluğu kendi meşrebince dolduracaktır, doldurmaktadır.  

Bütün bunlardan hareket ederek, seçim süreci, kendi Türkiye projeni ortaya koymak ve ölçek büyütmek için değerlendirilmelidir. Panik yapmadan ama hızla…

Nasıl mı?

HAZİRAN, Türkiye’ye söz vermeli ve ilerici toplumsal kesimlerle sözleşmelidir. Bu sözleşmenin altında yüzbinlerin imzası olmalı, sözleşmemiz milyonların sorunlarına yönelmelidir.

HAZİRAN, “ülkenin kurtuluş reçetesi bende” demelidir.

Bu reçetenin gereklerini yerine getireceği konusunda söz vermeli, bu davanın peşinde koşacağım diyen siyasi-toplumsal öncüleri olduğunu göstermelidir.

HAZİRAN, küçük hesapların değil Türkiye’nin kurtuluş mücadelesinin odağı olduğunu; sokaksa sokak, kavgaysa kavga, mücadeleci olduğunu, kendini mücadele içinde yeniden üreteceğini kanıtlamalıdır.

Gerçek güç haline gelmek dediğimiz budur.

Bağımsızlık dediğimiz budur.

Mücadele dediğimiz budur.

Seçim odaklı olmamak ve seçimlerden bir gün sonrasını düşünmek dediğimiz budur.

İttifaklar, ittifaksızlıklar vs. ikincildir.



Cvp:
Yazan Cevap içeriği
Üye Profili boşluk
umut
[ umut yarın ]
Yasaklı
Varsayılan Kullanıcı Resmi
Kayıt Tarihi: 12.09.2013
İleti Sayısı: 3.105
Konum: Gizli
Durum: üye uzaklaştırılmış
İletişim E-Posta Gönder
| Özel ileti Gönder


Cevap Yazan: umut
Cevap Tarihi: 19.02.2015- 14:14


Sol olamadık sos olalım
Kemal Okuyan



Dünkü yazım kara, karla mücadeleye yenik düştü. Düşmeseydi ne yazacaktım? AKP zorbalığına, onun yürek ve akıllara düşürdüğü karanlığa rağmen direnmeyi ve gülmeyi becerebildiği için öldürülen hiç tanımadığım ama bir yandan da bayağı tanıdık Nuh kardeşimizi?

Katil de yazılabilirdi, tanımama zaten gerek yok, öte yandan çok ama çok yakından tanımaktayız onu. Anlamak istemeyenlere hatırlatırım, bunlar öyle bir avuç psikopat filan değil, AKP Türkiyesi’nin örnek vatandaşlarıdır ve kimi aklı evveller tarafından saygı duymamız gerektiği söylenen bir toplamın “öncü” ve de “gelişkin” kollarıdır.

Aşağı yukarı cinayet işlendiği saatlerde, Meclis’te de öldürmek için saldırmışlar. Zaten ikisinden aynı anda haberdar oldu birçok kişi. Çekiç değil de bıçak geçirselerdi ellerine örneğin, daha kontrollü hareket etmeyecekleri açık. Zaten ne siyasette, ne gündelik hayatta, ne iç politikada ne dış politikada ayarları var.

Ve şu anda yaşadıkları tam anlamıyla duvara çarpma halidir. En zararlı anlarıdır ama en tehlikeli dönemleri değildir bu. En tehlikeli dönemleri, onları özgürlükçü, demokrat, çözümcü, ilerici, devrimci olarak pazarlayanların hâlâ solcu diye ortalıkta dolanabildiği dönemlerdi. Şimdi bu ancak yarım ağızla becerilebiliyor, demek ki, iktidar meşruiyetini hızla kaybediyor.

Bu kaybın nedenlerini ve sonuçlarını da yazabilirdim. Ancak tadı kaçtı, memlekette pencereden saksı düşse, seçim ittifakını gündeme getirip, “işte gördünüz mü, şimdi birleşme zamanı” diyen bir “aydın” türedi. Dün AKP yükselişte ve konsolidasyon peşindeyken “her şey AKP’den ibaret değil”, “faşizmden söz etmek bilimsel titizliğe uymuyor”, “laiklik vurgusu çok öne çıkmamalı”, “bütünsel yaklaşım gerek” uyarılarının sahipleri, bugün birer reel siyaset virtüözüne dönüşmüş durumda.

Tadı kaçtı dedim, bir de sanırım zamanı gelecek, sağlıklı bir tartışma yapılmasının zemini oluşacak öncelikle.

Öncelikle ve hızla…

İttifak nedir, seçim ne anlama gelir ve devrimci bir perspektife nasıl yerleşir, bunlara ilişkin söyleyeceklerimiz elbette var. Ama bugün bir yanlışı, daha doğrusu çarpıtmayı düzeltmekle yetinebiliriz.

Devrimci solun şu ya da bu partiyle işbirliği ya da ittifak yapmamasını, bağımsız bir hatta ilerlemesi gerektiğini söylemek, şu ya da bu başlıkta başka ideolojik-siyasi yönelimlerle buluşmamayı, birlikte mücadele etmemeyi içeren bir sekterliğin ya da marjinal tutumun savunulması anlamına gelmiyor.

Geçtiğimiz günlerde etkili bir boykot çalışması yürütüldü. Eğer artık herkes dinselleşmenin boyutlarını ve anlamını kavradıysa, kim kimin elini tutuyor? Küçük hesaplarla, eksen kaydırma girişimleriyle değil ama… Yalın, hedefi belli bir mücadele.

Metal işçisi “grev” diyor. Hükümetse “yasak”. İttifaktan söz ediliyor, adı çok fazla geçen iki parti bu işlerden sorumlu “temsilcileri” aracılığıyla değil, doğrudan el atsa idi bu konuya, iktidar-patron bloğu neye uğradığını şaşırırdı. Bunu yapmaları için protokole, ilkelere filan gereksinim yok. Somut, hayatın ihtiyaçları…

Sonra Türkiye’ye NATO füzeleri gelmişti, onlar geri gitmedi, personel de, silah da yenileniyor.

Kim bunun için ne yapıyor?

Yoksa bütün bu başlıklara odaklanmak, mücadele içinde buluşup birliği öyle sağlamak, AKP sonrasındaki seçeneğin olgunlaşmasına mı engel?

O seçenek başka bir düzlemde olgunlaşıyor da, sola sos olması mı söyleniyor?

Kalsın…

Yemek güzelse, sosa ihtiyaç kalmaz. Kötü hazırlanmış bir yemeği ise baharata, sosa boğsan kurtarmaz.



Cvp:
Yazan Cevap içeriği
Üye Profili boşluk
Alisan
[ ]
Üye Silindi
Varsayılan Kullanıcı Resmi
Kayıt Tarihi:
İleti Sayısı: 0
Konum: Gizli
Durum: üye silinmiş
İletişim E-Posta Gönder
| Özel ileti Gönder


Cevap Yazan: Alisan
Cevap Tarihi: 19.02.2015- 14:25


Haziran'ı hala yanlış okuyorsunuz. Haziran'dan sosyalizim falan çıkmaz. Haziran her türlü dikdatörlüğe karşı olan bir eylemdi, özgürlük isteyen, sansüre karşı olan, çoğulcu demokrasiden yana olan,   tek adam yönetimini red eden,....... bir   eylemdi. Her türlü dikdatörlük diyorum dikkatinizi çekerim.
BHH'nın teorisyenleri bu açık ve net olan olguyu dahi doğru okuyamayıp sempatizanlarını yanlış yönlendiriyorlar, aldatıyorlar, oyalıyorlar,.....
Daha doğrusu hayalperstler.



Cvp:
Yazan Cevap içeriği
Üye Profili boşluk
proletersosyalist
[ Bekir Sami ]

Varsayılan Kullanıcı Resmi
Kayıt Tarihi: 15.09.2014
İleti Sayısı: 709
Konum: İstanbul
Durum: Forumda Değil
İletişim E-Posta Gönder
| Özel ileti Gönder


Cevap Yazan: proletersosyalist
Cevap Tarihi: 19.02.2015- 18:54


Her türlü diktatörlüğe karşı olmakmış... :)   Dünya üzerinde diktatörlüğün olmadığı bir yer var mı zannediyorsun? Demokrasi kendi başına bir devlet biçimidir ve diktatörlüktür zaten. Biz ise demokrasinin aşıldığı bir düzeni hedefliyoruz. Haziran'ın aydınlanmacı, özgürlükçü, kamucu kitlesi de demokrasinin aşıldığı düzen hedefince kapsanmaya elverişlidir.




Bu ileti en son proletersosyalist tarafından 19.02.2015- 18:54 tarihinde, toplamda 1 kez değiştirilmiştir.
Cvp:
Yazan Cevap içeriği
Üye Profili boşluk
Alisan
[ ]
Üye Silindi
Varsayılan Kullanıcı Resmi
Kayıt Tarihi:
İleti Sayısı: 0
Konum: Gizli
Durum: üye silinmiş
İletişim E-Posta Gönder
| Özel ileti Gönder


Cevap Yazan: Alisan
Cevap Tarihi: 19.02.2015- 20:45


Alıntı Çizelgesi: proletersosyalist yazmış

Her türlü diktatörlüğe karşı olmakmış... :)   Dünya üzerinde diktatörlüğün olmadığı bir yer var mı zannediyorsun? Demokrasi kendi başına bir devlet biçimidir ve diktatörlüktür zaten. Biz ise demokrasinin aşıldığı bir düzeni hedefliyoruz. Haziran'ın aydınlanmacı, özgürlükçü, kamucu kitlesi de demokrasinin aşıldığı düzen hedefince kapsanmaya elverişlidir.

İnanmıyorsan git Gezi eylemlerine katılanlar arasında bir araştırma yap ve ne istiyorlarmış gör. İnsanları yanlış okumaktan   ve onların adına konuşmaktan vaz geçmelisiniz. Kendiliğinden oluşan bir eylem biçimini siyasi çıkarcılık adına kendlerine mal etmekle hiç bir şey elde edilemez. Hatırlatayım Gezi eylemlerini başlatanlar ağaçların kesilmesine karşı gelen çevreci insanlardı. AKP iktidarının sert tavrı karşısında eylemler büyüdü ve tüm Türkiye'yi sardı. Şimdi onlar Sosyalizimmi istiyorlardı diyorsun?




Bu ileti en son Alisan tarafından 19.02.2015- 20:47 tarihinde, toplamda 1 kez değiştirilmiştir.
Cvp:
Yazan Cevap içeriği
Üye Profili boşluk
proletersosyalist
[ Bekir Sami ]

Varsayılan Kullanıcı Resmi
Kayıt Tarihi: 15.09.2014
İleti Sayısı: 709
Konum: İstanbul
Durum: Forumda Değil
İletişim E-Posta Gönder
| Özel ileti Gönder


Cevap Yazan: proletersosyalist
Cevap Tarihi: 19.02.2015- 22:46


Sosyalistlerin Haziran Direnişiyle ilgili ne söylediğini, bu direnişi nasıl okuduğunu ve bunun üzerinden geliştirdikleri açılımları bilmiyorsun. Bilmediğin için neyin amaçlandığını da kavrayamıyorsun. Dolayısıyla bu konuda seninle tartışmanın bir anlamı yok.




Bu ileti en son proletersosyalist tarafından 19.02.2015- 22:46 tarihinde, toplamda 1 kez değiştirilmiştir.
Cvp:
Yazan Cevap içeriği
Üye Profili boşluk
Alisan
[ ]
Üye Silindi
Varsayılan Kullanıcı Resmi
Kayıt Tarihi:
İleti Sayısı: 0
Konum: Gizli
Durum: üye silinmiş
İletişim E-Posta Gönder
| Özel ileti Gönder


Cevap Yazan: Alisan
Cevap Tarihi: 19.02.2015- 22:56


Alıntı Çizelgesi: proletersosyalist yazmış

Sosyalistlerin Haziran Direnişiyle ilgili ne söylediğini, bu direnişi nasıl okuduğunu ve bunun üzerinden geliştirdikleri açılımları bilmiyorsun. Bilmediğin için neyin amaçlandığını da kavrayamıyorsun. Dolayısıyla bu konuda seninle tartışmanın bir anlamı yok.

Neyse öyle olsun. Haziran için yazılanlar ortada, BHH'nın teorisyenlerininde söyledikleri ve yazdıkları ortada. Nedense hep sizler doğru anlıyorsunuz. Oysa siyasi alandaki konumunuz, toplumdaki kabulünüz,...... kimlerin neyi doğru anladığını daha iyi gösteriyor. Benim içinde sizinle bu konuda tartışmaya gerek kalmamıştır.



Cvp:
Yazan Cevap içeriği
Üye Profili boşluk
umut
[ umut yarın ]
Yasaklı
Varsayılan Kullanıcı Resmi
Kayıt Tarihi: 12.09.2013
İleti Sayısı: 3.105
Konum: Gizli
Durum: üye uzaklaştırılmış
İletişim E-Posta Gönder
| Özel ileti Gönder


Cevap Yazan: umut
Cevap Tarihi: 20.02.2015- 09:50


Birleşik Haziran Hareketi ve Seçimler: Tartışmaya nereden başlayalım
Bilgütay Hakkı Durna  

 
Birleşik Haziran Hareketi seçimlere ilişkin tartışmayı meclisleri üzerinden önümüzdeki günlerde başlatıyor. Yürütülecek tartışmalara bir zemin oluşturması için Yürütme Kurulu tarafından “Seçim, HAZİRAN ve ilkeler” başlığı altında çerçeve bir metinde kaleme alındı ve meclislere gönderildi. Sonrasında da HAZİRAN’ın seçime ilişkin tutumu belirlenecek.

Peki, nasıl tartışacağız, tartışmaya nereden başlayacağız?

Sanırım herkesin bir önceliği vardır. Tartışmayı oradan başlatırlar.

Benim de bir tane var: Sorumluluk

HAZİRAN’ın tüm bileşenleri sorumluluklarını unutmadan, sorumlu bir şekilde tartışmalılar. Benim en başa yazdığım bu.

Birleşik Haziran Hareketi, “laik ve bilimsel eğitim” talepli boykot sonrasında Türkiye siyasetinde yerini almıştır. Artık kendi iddialarının ötesinde bir öznedir. Artık tartışmalarımız, alacağımız kararlar kendimiz ve yakın çeperimiz için değildir. HAZİRAN artık dostları (ve düşmanları) tarafından dikkatle izlenen, geniş bir toplamın yüzünü çevirdiği, umut beslediği bir harekettir.

Sorumluğumuz budur.

Bu nedenle de sorumlu davranmalıyız.

Hep söylendi, hep söyledik: Birleşik Haziran Hareketi bir seçim ittifakı olarak kurulmadı. Kuruluşunda yer alan, sonradan katılan herkes de bunda ortaklaştı. HAZİRAN, AKP’ye karşı halkın “birleşik” ve “örgütlü” mücadelesinin aracı olma iddiası ile kuruldu. Daha kurulur kurulmaz da bu iddiası vücut buldu. Ama kuruluşundan bir süre sonra, adımlar atılmaya başladığında ülke seçim potasına girmişti bile. Memlekete dair bütünlüklü bir yaklaşımı olan, iddiaları olan bir siyasi hareketin bunun dışında kalması mümkün olamayacağından, HAZİRAN da seçimi, seçimlere ilişkin duruşunu tartışmaya başladı.

Bir zararı yok. Aksine, doğru ve etkili politikalar HAZİRAN için sıçratıcı olacaktır.

Ancak, bu politikaların neler olacağının, seçim sürecinde nasıl sahaya sürüleceğinin tartışılması şartı ile.

Böylesi bir çalışma, Türkiye siyasetinde etkili bir güç olacağını şimdiden gösteren, siyasetin diğer aktörleri tarafından dikkate alınmak zorunda kalınan HAZİRAN için bir zorunluluktur. Hep dillendirilen “bağımsız hattın etkili hale getirilmesi” de ancak böylesi bir “mücadele programı” ile mümkün olabilecektir. HAZİRAN kendi mücadelesini ve kendi Türkiyesini anlatmak zorundadır.

Bunu yapmak yerine, seçim tartışmalarına “ittifak sorunu” üzerinden başlamak, önceliği ittifak yapacak parti aramaya vermek Birleşik Haziran Hareketi açısından, bahsettiğimiz sıçramayı sağlamayacaktır. Aksine böylesi bir arayışın dağıtıcı özelliği olacaktır.

Benzer bir şekilde, HAZİRAN’a yapılacak “seçimde herkes kendi bildiğini yapsın, seçimden sonra buluşuruz” çağrısı da günü kurtarmayacak, dağıtıcı olacaktır.

Haziran’da ülkemize dair umudumuz artmıştı. Şimdi bu ülkenin her zamankinden çok HAZİRAN’a ihtiyacı var.
                                     
Bu nedenle de sorumluluklarımız var!



Yeni Başlık  Cevap Yaz
 Toplam 3 Sayfa:   Sayfa:   «ilk   <   1   [2]   3   >   son» 



Forum Ana Sayfası

 


 Bu konuyu 1 kişi görüntülüyor:  1 Misafir, 0 Üye
 Bu konuyu görüntüleyen üye yok.
Konuyu Sosyal Ortamda Paylas
Benzer konular
Başlık Yazan Cevap Gösterim Son ileti
Konu Klasör Şeyh Sait Tartışması: Tarihsel gerçek ve sol... melnur 4 311 27.12.2023- 10:40
Konu Klasör Erkan Baş: Asrın dayanışmasını örgütledik, şimdi asrın hesaplaşması geliyor! melnur 0 404 20.03.2023- 10:08
Konu Klasör İslamcılar yine kazanabilir mi? melnur 0 766 01.08.2022- 03:25
Konu Klasör Sn.VEDA yine döktürmüş! melnur 36 17313 07.02.2018- 15:36
Konu Klasör Çarşı yine sahnede: melnur 2 4499 23.08.2013- 13:24
Etiketler   Yine,   bir,   seçim,   sıkışması.
SOL PAYLAŞIM
Yasal Uyarı
Sitemiz Bir Paylasim Forum sitesidir Bu nedenle yazı, resim ve diğer materyaller sitemize kayıtlı üyelerimiz tarafından kontrol edilmeksizin eklenebilmektedir. Bu nedenden ötürü doğabilecek yasal sorumluluklar yazan kullanıcılara aittir. Sitemiz hak sahiplerinin şikayetleri doğrultusunda yazı ve materyalleri 48 Saat içerisinde sitemizden kaldırmaktadır.
Bildirimlerinizi info@solpaylasim.com adresine yollayabilirsiniz.
Forum Mobil RSS