Sekiz yıl önceydi, yurdun dört bir yanından on binler akıyordu Ankara'ya, ''savaşa hayır, barışa evet'' demek için. Halaylar çekiliyor, sevgi ve güzellik, dile getiriliyordu. Kuşluk vaktiydi, iki gerici, iki sevgiden ve güzellikten nasibini alamamış karanlık kendilerini patlatarak ortalığın kan gölüne dönmesine yol açmıştı. Sekiz yıl önceydi. Sekiz yıl geçti aradan. ve 103 canımızı yitirdik. Bir Ankara sabahıydı; kuşluk vaktiydi...
(Kadıköy'deydim bugün. Kadınlarımız muhteşemdi) Tip'li kadınların Kadıköy gösterisi... epey güvenlik var ve erkeklere alana giriş yasak. Güzeller, çok güzeller ve hem de devrimciler...giderek daha kalabalık oluyor burası.. Bir umut tarlası gibi...
Cumhuriyet haftasına girdik, yedi gün sonra cumhuriyetin 100. yılını kutlayacağız, artık hatırlanacak, kutlanacak ne kaldıysa ama yine de örgütlü kötücül güçlere karşı cumhuriyeti sahiplendiğimizi, onu daha ileri taşıyacağımızı göstereceğiz. Cumhuriyet saldırı altındayken solcu-sosyalist ve enternasyonaist gözüküp de cumhuriyet düşmanlığı yapanlara rastlamak gerçekten üzücü. Reel sosyalizmin çözülüşüyle birlikte ideolojik atağa kalkan neo-liberal ideolojinin sola girdi yapmasının sonuçları bunlar, çok açık. Ama sosyalist sol, kendisine yamanmaya çalışan bu liberal eklentilerden bir türlü sıyrılamadı.
Bu sabah rastladım bu tür bir yoruma. İnsan gerçekten üzülüyor. O yazıya kısa bir yanıt vermiştim, ve sonra da kendi sayfama bunları yazdım:
Cumhuriyete düşmanlık yapılarak varılacak yol sosyalizm falan değildir, ''keşke yunan kazansaydı'' diyen fesli Kadir'in gerici ideolojisidir. Başka partileri bilmem ama ana gövdesi TKP olan bugünün TKP, TKH ve TİP'in içinde, yanında, orasında burasında olup ta cumhuriyet düşmanlığı yapılıyorsa ya bu partiler sosyalizmi neo-liberalizm ile karıştırıyorlar ya da bu düşmanlığı yapanlar neo-liberalizmi sosyalizm enternasyonalizm falan sanıyorlar. TİP, TKP ve TKH'nin liberal olmadıklarını biliyorum, ve bundan da oldukça eminim peki bu cumhuriyet karşıtlıklarını düşmanlık derecesinde savunmaya çalışanlar...-
Etrafımızda dolaşıyorlar, onları tanıyor muyuz,?
Onları biliyor muyuz?
Bu ileti en son melnur
tarafından 22.10.2023- 07:51 tarihinde, toplamda 1 kez değiştirilmiştir.
Bir başka ''burjuva cumhuriyet''i düşmanlığına karşı da bu yorumu...
Burjuva cumhuriyete düşmanlık yapılarak sosyalist cumhuriyet kurulamaz. Cumhuriyetin burjuva niteliği onun burjuvazi tarafından gerçekleştirildiği ve bu yapılarken tabandan hemen hemen hiçbir destek gelmediği ve bir avuç askerin önderliğinde gerçekleştirilmiş olması bu büyük tarihi dönüşümü değersiz kılmaz, aksine bu özelliğinden ötürü daha da değerli kılar. Bu yüzden yaşasın cumhuriyet diyoruz ve bu sözümüz örgütlü gericilik tarafından kuşatılmış ve kazanımları da bir bir yok edilmiş ''burjuva cumhuriyet''in her şeye rağmen sahiplenileceği ve onu sosyalist bir cumhuriyete dönüştürme mücadelesi verileceği anlamındadır.
Solda cumhuriyet düşmanlığı mı, bir yere kadar bilgisizlik, cahillik, ve liberal etkilere açık olma hali ama bir yere kadar, bir yerden sonra trollüktür, trol olmak ve trollüğe savrulmaktır..
Başka bir şey değil.
****
Sadece cumhuriyete düşman değiller, cumhuriyete düşman olmayanlara da düşmanlar. On yıllardır sanal medyada TKP başta olmak üzere zaman zaman ÖDP (SOLparti) ve hatta Kürt hareketine ''milliyetçi'' dediği için Halk Cephesi'ne de öfkeleri bundan(dı). Sanırım hala devam ediyor.
''Burjuva Cumhuriyeti'' yıkmak için elinden geleni yapmaya çalışan örgütlü kötülüğe eline kazma küreği alarak takılanların ''sosyalist cumhuriyet'' sözleri hiç inandırıcı değil. Doğru da değil, anlamlı da değil, sol bir tavır ise hiç değil. Her 29 Ekimlerde ortaya çıkan tipik gerici liberal dayanışması bu. Bilinçli ya da bilinçsiz...
***
Devrim haftası içindeyiz, cumhuriyetimizin 100 yılı...
Örgütlü gericiliğin iktidarında cumhuriyetin devrimci kazanımları bir bir ortadan kaldırılırken sosyalistlerin bu süreçte seslerini çok daha fazla yükseltmeleri, cumhuriyeti sahipsiz bırakmayacaklarını ve eninde sonunda sosyalist cumhuriyeti kuracakları kararlılığını göstermeleri gerekmiyor mu? TKP cumhuriyetin 100. yılını selamlama etkinliklerine başlarken, TİP'in bu konuda geride kalması ve yadırganacak bir sessizliğe gömülmesi şaşırtıcı. Çok mu sabırsız davranıyorum bilmiyorum ama, TİP'in bu konuda bir hata yapmamasını umuyor ve 29 Ekim'i sadece kuru bir ''anma'' ile geçiştirmesi çok büyük bir hata olur...
Yaşasaydı, hiç kuşkum yok, 100. yılında cumhuriyetin önemini ve sosyalistler için ne anlama geldiğini anlatmaya çalışır ve cumhuriyeti savunmayan birinin solcu olamayacağının altını çizerek İLERİportal'da bu konunun işlenmesi için çaba harcardı. Ha bir de İLERİportal durumu var. Tarihsel TİP'ten bu yana bir milyona yakın oy almış bir partinin haber portalına böyle bir biçimin yakışmadığını ve çok daha işlevsel bir portalın düzenlenmesi gerektiğini söyler, gerekirse ''talimat verir'' ve mutlaka da takip ederdi.
Işıklar içinde uyusun.
Eksikliğini her geçen gün çok daha iyi anlıyoruz.
Bugünün Türkiye'sinde HEDEP dışta bırakılarak sol siyaset yapmak nasıl ki pek mümkün değilse, aynı şekilde (sol) Kemalizm dışta bırakılarak da sol siyaset yapılamaz ve eğer sol siyasetten anlaşılması gereken sosyalizme alan açmak ve sosyalizmi kitlelerle buluşturmak ise... TİP şu anda böyle bir büyük ve sonuç alıcı bir siyaseti yürütmeye çalışıyor ki, saray rejimini de yenilgiye uğratabilmenin başkaca bir yolu da yok.
Ötesi gevezeliktir ve dahası sonuçsuz kalmaya mahkum bir gevezeliktir...
***
Her şey reel sosyalizmin çözülüşüyle başladı. Sadece ülkemizde de değil, hemen hemen dünyanın her yöresinde sol gerilemeye başlarken bu durumu fırsat bilen liberallerin sola girdi yapması da nerdeyse kaçınılmaz hale geldi. Dünya solu bunu erken atlattı, bizdeki hala etkisini sürdürüyor. Dün AKP'nin yanında saf tutarak demokrasicilik oynuyorlar ve burjuva devriminin tamamlanacağını vaaz ediyorlardı, bugün HDP'nin (HEDEP'in) çevresinde kümelenerek sosyalist sola düşmanlıklarına devam ediyorlar.
***
Can Atalay çıkacak, mutlaka çıkacak, AYM'nin kararı orada durduğu sürece biraz yalpalarlar, beştepe kendini hatırlatır, ''ben ne dersem o olur'' der ama sonunda o da karara uymak zorunda kalır. Yeter ki Can Atalay'ın sigara içilmez bir yerde sigara içtiğinin kanıtları ortaya çıkmasın. İşte o zaman AYM'nin kararına uyarlar, tam serbest kalacakken bu kanıt üzerinden tekrar tutuklanır. ''Saray rejimi yok, hepsi sermaye partileri'' diyen ve AKP'nin değirmene su taşıdıklarının farkına bile varmayanlara duyurulur; İşte bu da saray rejiminin adaleti!
Sitemiz Bir Paylasim
Forum sitesidir Bu nedenle yazı, resim ve diğer materyaller sitemize
kayıtlı üyelerimiz tarafından kontrol edilmeksizin eklenebilmektedir. Bu
nedenden ötürü doğabilecek yasal sorumluluklar yazan kullanıcılara
aittir. Sitemiz hak sahiplerinin şikayetleri doğrultusunda yazı ve
materyalleri 48 Saat içerisinde sitemizden
kaldırmaktadır.
Bildirimlerinizi info@solpaylasim.com adresine
yollayabilirsiniz.
