SolPaylaşım  
Ana Sayfa  |  Yönetim Paneli  |  Üyeler  |  Giriş  |  Kayıt
 
OTURUYORSAN KALK; AYAKTAYSAN YÜRÜ; YÜRÜYORSAN KOŞ!
Yurt ve dünya sorunlarına soldan bakan dostlar HOŞGELDİNİZ .Foruma etkin katılım yapabilmeniz için KAYIT olmalısınız.
Yeni Başlık  Cevap Yaz
 Toplam 19 Sayfa:   Sayfa:   «ilk   <   6   7   8   [9]   10   11   12   >   son» 
Cvp:
Yazan Cevap içeriği
Üye Profili boşluk
melnur
[ Gelenek ]
Kurucu
Varsayılan Kullanıcı Resmi
Kayıt Tarihi: 02.08.2013
İleti Sayısı: 11.008
Konum: İstanbul
Durum: Forumda Değil
İletişim E-Posta Gönder
| Özel ileti Gönder

50 kere teşekkür edildi.
36 kere teşekkür etti.
Cevap Yazan: melnur
Cevap Tarihi: 20.12.2023- 03:02


Çok söylenir, özellikle reel sosyalizmin çözülüşünden sonra Marksizm'e liberalizm bulaştıranların da çok büyük katkıları vardır ve yurtseverliğin, sol yurtseverliğin gerçekte milliyetçilik olduğu ve hatta emperyalizme karşı çıkmanın bile milliyetçilikten başka bir şey olmadığı   sürekli gündemde tutulmuştur. Etkisi de olmadı değil. Oysa   yurtseverliğin, sol yurtseverliğin milliyetçilikle olan farklı özelliklerinden   biri de kendi ulusunun ve   kendi etnik kimliğinin gericisine ve sömürücüsüne de karşı olmasında, karşı çıkabilmesinde yatmaktadır.



Cvp:
Yazan Cevap içeriği
Üye Profili boşluk
melnur
[ Gelenek ]
Kurucu
Varsayılan Kullanıcı Resmi
Kayıt Tarihi: 02.08.2013
İleti Sayısı: 11.008
Konum: İstanbul
Durum: Forumda Değil
İletişim E-Posta Gönder
| Özel ileti Gönder

50 kere teşekkür edildi.
36 kere teşekkür etti.
Cevap Yazan: melnur
Cevap Tarihi: 21.12.2023- 06:56


Peş Peşe gelen on binlerce istifadan sonra ''partimize operasyon çekiliyor'' demiş İYİP Genel Başkanı Meral Hn. Güldür Güldür Show'da her terslenmeden sonra ''demagojilendik'' diye haykıran ve yanlışın kendinde olduğunu bir türlü anlayamayan oyuncuya dönüyor bu halleriyle. Aslında yanlış daha işin başında yapıldı. Bugünkü sıkıntıları ondan. Meral Hn.dan merkez sağ siyasetçi çıkmaz, çıkmıyor. Çok zorladı, başaramadı. Bence 31 Mart belediye seçimleri son şansı olacak.   Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın seçim kazanma başarısının en önemli etkeni de burada yatıyor. Sağın tüm renklerini bir şekilde kendi etrafında konsolide edebilmeyi becerebiliyor. Ne söylerse söylesin, ne yaparsa yapsın söylediği ve yaptığı her şeyi kitlelere benimsetebiliyor.



Cvp:
Yazan Cevap içeriği
Üye Profili boşluk
melnur
[ Gelenek ]
Kurucu
Varsayılan Kullanıcı Resmi
Kayıt Tarihi: 02.08.2013
İleti Sayısı: 11.008
Konum: İstanbul
Durum: Forumda Değil
İletişim E-Posta Gönder
| Özel ileti Gönder

50 kere teşekkür edildi.
36 kere teşekkür etti.
Cevap Yazan: melnur
Cevap Tarihi: 22.12.2023- 07:31


Çok söylenir, özellikle reel sosyalizmin çözülüşünden sonra Marksizm'e liberalizm bulaştıranların da çok büyük katkıları vardır ve yurtseverliğin, sol yurtseverliğin gerçekte milliyetçilik olduğu ve hatta emperyalizme karşı çıkmanın bile milliyetçilikten başka bir şey olmadığı   sürekli gündemde tutulmuştur. Etkisi de olmadı değil. Oysa   yurtseverliğin, sol yurtseverliğin milliyetçilikle olan farklı özelliklerinden   biri de kendi ulusunun ve   kendi etnik kimliğinin gericisine ve sömürücüsüne de karşı olmasında, karşı çıkabilmesinde yatmaktadır.



Cvp:
Yazan Cevap içeriği
Üye Profili boşluk
melnur
[ Gelenek ]
Kurucu
Varsayılan Kullanıcı Resmi
Kayıt Tarihi: 02.08.2013
İleti Sayısı: 11.008
Konum: İstanbul
Durum: Forumda Değil
İletişim E-Posta Gönder
| Özel ileti Gönder

50 kere teşekkür edildi.
36 kere teşekkür etti.
Cevap Yazan: melnur
Cevap Tarihi: 23.12.2023- 06:50


Yanıt vermek için konuya dahil olmaya çalıştığımda araya reklam girmiş ve sonra o başlığı bulamamıştım. Bir arkadaşımız TİP Genel Başkanı Erkan Baş'ın güncel bir konuda şimdi hatırlayamadığım sözlerini yazmış bir arkadaş ta eleştiri olarak '' hani işçi sınıfı...'' mealinde bir şeyler söylemişti. O eleştiriye bir yanıt vermek istemiştim, başlık kaybolunca kendi sayfamda değinmiştim. Şöyle:

Arkadaşlar bizim dışımızdaki partilerin tamamının sermaye partisi olduğunu söyleyip geçmek, cemaat ve tarikat ortaklığının hem toplumsal ve hem de siyasal alana egemenlik kurma çabasına kayıtsız olmak anlamına gelmiyor mu?. Bu gerici yapılanmalara karşı burjuva partilerinin kimi bölmelerine ihtiyaç var. Onlar olmadan bu gerici yaygınlaşmayı sandıkta yenilgiye uğratmak mümkün değildir. Keşke ''yaşasın sosyalizm'' diye slogan attığımızda ya da ''işçi sınıfıyla başlayıp işçi sınıfıyla biten söz ve eylemlerle gericiliğin etkinliğini kırabilmek mümkün olsa...



Cvp:
Yazan Cevap içeriği
Üye Profili boşluk
melnur
[ Gelenek ]
Kurucu
Varsayılan Kullanıcı Resmi
Kayıt Tarihi: 02.08.2013
İleti Sayısı: 11.008
Konum: İstanbul
Durum: Forumda Değil
İletişim E-Posta Gönder
| Özel ileti Gönder

50 kere teşekkür edildi.
36 kere teşekkür etti.
Cevap Yazan: melnur
Cevap Tarihi: 24.12.2023- 08:49


Başta MEB olmak üzere devletin pek çok biriminde cemaat ve tarikatların egemenlik kurduğu biliniyor. En son Tuzla Piyade Okulundaki olay üzerine bakanın söyledikleri ise yenilir yutulur cinsten değil: ''Sizin cemaat ve tarikat dediklerinize biz STK diyoruz''. İçinde bulunduğumuz durumun farkında mıyız; pek sanmıyorum. Yakınıyoruz belki ama, ne yapılması gerektiği konusunda somut bir şeyler gerektiğinde...-evet, sadece yakınıyor ve yakınmakla yetiniyoruz.

Örnekse, bu rejimin yürütücülerinin meşruiyet alanı olan sandıkta somut olarak ne yapılması gerektiğine ilişkin bir çözümümüz var mı? Üye ve sempatizan olarak bu soruyu kendimize soruyor muyuz, bilmiyorum. Seçime şunun şurasında 3.5 ay kaldı ve hala her (sosyalist) parti hanemize üç beş oy fazla nasıl girer sorusunun peşinde dolanıyor? ( Onu da beceremiyoruz ya...) Oysa AKP'nin iktidarında girilen her seçim bir referandum niteliğindedir ve cemaat ve tarikatların   hem toplumsal ve hem de siyasal alandaki egemenlik çabalarına karşı ne yapılması gerektiğinin somut olarak çözümlenmesi önceliğimiz değil mi?



Cvp:
Yazan Cevap içeriği
Üye Profili boşluk
melnur
[ Gelenek ]
Kurucu
Varsayılan Kullanıcı Resmi
Kayıt Tarihi: 02.08.2013
İleti Sayısı: 11.008
Konum: İstanbul
Durum: Forumda Değil
İletişim E-Posta Gönder
| Özel ileti Gönder

50 kere teşekkür edildi.
36 kere teşekkür etti.
Cevap Yazan: melnur
Cevap Tarihi: 25.12.2023- 04:12


AYM Can Atalay hakkında ikinci kez ''ihlal'' kararı verdi. Can Atalay bu karardan sonra hemen cezaevinden çıkması gerekiyordu. Ama bu kararı verecek olan mahkemenin ortada olmaması (karar verememesi) nedeniyle bir gün daha parmaklıklar ardında kalmak zorunda kaldı. AYM daha önce de aynı kararı vermişti ve Yargıtay dahil yerel mahkemeler bu karara uymak zorundaydı. Ama uzun zamandır Anayasa'ya da uyulmuyor. Cumhurbaşkanının keyfi yönetim tarzı onun şekillendirdiği kurumlara da yansımış durumda. Onlar da benzer keyfiliği sürdürüyorlar. Bugün Can Atalay'ın artık bu ikinci ihlal kararından sonra serbest bırakılması gerekir. Peki ama içimizde hala uyulmayabilir kuşkusu yok mu. Ve bu kuşku, bu kaygı haksız mı? Mahkeme bugün de red kararı alamaz mı?

Şuraya bağlamak istiyorum, ihlal kararı veren mahkemenin de, anayasaya göre bu ihlal kararına uyması gereken ama uymayarak red kararları veren mahkemelerin de sınıfsal niteliği sermayedir. Bu kurumların ve dahası devletin tüm kurumlarının sınıfsal niteliği burjuvazidir. Ama ayrı kararlar verebiliyorlar. Kimileri daha demokratik kimileri daha otoriter ve keyfi kararlar alabiliyor. Kimi insan haklarına daha saygılı kimi ise hiç değil. Biraz genişleteceksek, kimi hükümetlerin   daha demokrat, daha insan haklarına saygılı   oldukları söylenebiliyorken kimilerininse demokrasiden nasiplenmemiş olduğu, gerici karşı devrimci, dinci, faşist vb. oldukları çok açık. Tarihsel süreçte bunun pek çok örnekleri var. O zaman sol-sosyalist siyaset oluştururken bu tür farklılıklar hiç gözetilmeyecek mi? ''Hepsi aynı'', ''hepsi burjuva partileri'' diyerek ve kendimizi bu dar çerçeveye sıkıştırarak özellikle günümüz Türkiye'sinde gericiliğe, keyfiliğe ve karşı devrimci anlayışlara ve yönetimlere karşı somut mücadele edebilme olanağı var mı?



Cvp:
Yazan Cevap içeriği
Üye Profili boşluk
melnur
[ Gelenek ]
Kurucu
Varsayılan Kullanıcı Resmi
Kayıt Tarihi: 02.08.2013
İleti Sayısı: 11.008
Konum: İstanbul
Durum: Forumda Değil
İletişim E-Posta Gönder
| Özel ileti Gönder

50 kere teşekkür edildi.
36 kere teşekkür etti.
Cevap Yazan: melnur
Cevap Tarihi: 26.12.2023- 08:50


Marksizm'e göre demokrasinin sınıfsal bir anlamı var. Marks'ta da lenin'de de bu böyle. Tekelci aşamada da böyle. Ama devletin otoriter niteliğinden demokratik işleyişine kadar aldığı biçimlerde elbette sınıf mücadelesinin rolü var. Zaten bu yüzden demokrasi mücadelesi sınıf mücadelesinin bir parçası olarak savunulur Marksistler tarafından. Dolayısıyla demokrasi mücadelesini sınıf mücadelesinden soyutlayarak savunmak ve mücadelenin merkezine koymak sosyalistler tarafından çok da dillendirilen ve savunulan bir şey değildir. Bu yüzden bugünün Türkiye'sinde sosyalistlerin öncelikli görev ve sorumluluğunun hem cumhur ittifakını (sandıkta) yenilgiye uğratmak, geriletmek ve aynı zamanda solun toplumsal alandaki etkisizliğini ortadan kaldırmak olduğunu söylüyor ve savunuyoruz. Birincisi demokrasi için gerekliyken diğeri de kitle kazanabilmek ve sosyalizmi toplumsal bir güç haline getirebilmek için gerekli.

***
Demokrasinin kapitalizmin bir yönetim şekli olduğu ve dolayısıyla sınıfsal bir niteliği olduğu da bir gerçektir. Ama bu durum solcuların, sosyalistlerin demokrasiyi önemsizleştireceği anlamına gelmez. Bizlerin demokrasiyi dillerinden düşürmeyen ve ona siyasi yönelimlerinde merkeze oturtanlardan farkımız demokrasiyi sınıf mücadelesine bağlı olarak yürütmemizdir. Bence yönetimlerin daha otoriterleştiği süreçlerde solcular demokrasiyi daha da önemserler ve önemsemelidirler. Sola sızmış olan cumhuriyet düşmanlığını da bir yerden sonra tartışılır hale getirmemek gerek. Reel sosyalizmin çözülüşünden sonra sola girdi yapan liberal güruhun marifetlerinden başka bir şey değil bu yaklaşım. bir zamanlar gericiliğin iktidar yürüyüşünü de ''çevre merkez'' ilişkisi şeklinde normalleştirmeye çalışıyor ve bunu da demokrasiyle anlamlı hale getiriyorlardı. Dolayısıyla bu kavramı da doğru kullanmak gerek. Yoksa cemaat ve tarikatları da STK olarak niteleme yanlışlığına düşme tehlikesi de var.

***

...sosyalist amaç, sosyalist mücadele de rejimin yenilgisinden geçmektedir. Rejim değişikliği düzen değişikliği anlamına gelmez ama devletin, yönetim biçiminin daha demokratik olacağı çok açık ve bu durum sınıf mücadelesinin önüne de yeni olanaklar ve başlangıçlar getirecektir. Şöyle de söylenebilir; sosyalist devrim perspektifi sosyalizmin kitlelerce benimsenmesi ve ancak bu şekilde toplumsal bir güç haline gelmesi demektir. Sosyalizmin kitlelerce benimsenmesi ise pedagojik bir çalışmayı gerektirmediği gibi, kitlelerin bilimsel sosyalizmi kavraması ve tarihsel çıkarlarının farkına varması demek de değildir. Sosyalist devrimi amaçlayan partinin kitleleri kendi etrafında konsolide etmesi ve daha kalabalık olmasıdır. Dolayısıyla devrim perspektifi keskin cümleler kurmakla yetinilecek bir şey değildir. kitlelere ulaşamıyorsan yapılan şey suya yazılan yazıdır ve başkada bir şey değildir.



Cvp:
Yazan Cevap içeriği
Üye Profili boşluk
melnur
[ Gelenek ]
Kurucu
Varsayılan Kullanıcı Resmi
Kayıt Tarihi: 02.08.2013
İleti Sayısı: 11.008
Konum: İstanbul
Durum: Forumda Değil
İletişim E-Posta Gönder
| Özel ileti Gönder

50 kere teşekkür edildi.
36 kere teşekkür etti.
Cevap Yazan: melnur
Cevap Tarihi: 27.12.2023- 09:55


HÜDA-PAR Genel Başkanının meclis kürsüsünden yaptığı özerklik-federasyon çıkışını bir DEM milletvekili yapsaydı ne olurdu? Kürsünün etrafı sarılmaz, o vekil tartaklanmaz mıydı? Cumhurbaşkanı Erdoğan ve MHP Genel Başkanı Bahçeli bu konuşma üzerinden DEM ve CHP'yi teröristlik ve vatan hainliği ile suçlamaz ve hatta tehdit etmez miydi? İşin ilginç yanı ise Hüda-Par ile DEM arasında bu özerklik ve federasyon konularında genel anlamda   bir fark olduğunu da düşünmüyorum. Garip bir ülke haline geldik;   kim neyi neden savunuyor, kim neye neden karşı çıkıyor,   belli değil.



Yeni Başlık  Cevap Yaz
 Toplam 19 Sayfa:   Sayfa:   «ilk   <   6   7   8   [9]   10   11   12   >   son» 



Forum Ana Sayfası

 


 Bu konuyu 1 kişi görüntülüyor:  1 Misafir, 0 Üye
 Bu konuyu görüntüleyen üye yok.
Konuyu Sosyal Ortamda Paylas
Benzer konular
Başlık Yazan Cevap Gösterim Son ileti
Konu Klasör Sanal dünyanın sol kütüphanesi dayanışma 1 3585 24.12.2014- 12:51
Konu Klasör Şu Cengiz Çandar olayı ve hatırlattıkları... melnur 1 467 21.04.2023- 10:35
Konu Klasör İBB'nin ulaşım zamlarına gösterilen tepkiler ve hatırlattıkları... melnur 0 821 09.04.2022- 10:39
Konu Klasör Kemal Okuyan yazdı: Devrimin Gölgesinde melnur 3 2514 07.11.2019- 04:21
Konu Klasör Ali Ateş yazdı: Tunceli'den Kadıköy'e: Kıssadan hisse... melnur 0 1 19.04.2024- 21:11
Etiketler   Sanal,   medyaya,   -facee-,   yazdıklarımdan,   kısa,   notlar.
SOL PAYLAŞIM
Yasal Uyarı
Sitemiz Bir Paylasim Forum sitesidir Bu nedenle yazı, resim ve diğer materyaller sitemize kayıtlı üyelerimiz tarafından kontrol edilmeksizin eklenebilmektedir. Bu nedenden ötürü doğabilecek yasal sorumluluklar yazan kullanıcılara aittir. Sitemiz hak sahiplerinin şikayetleri doğrultusunda yazı ve materyalleri 48 Saat içerisinde sitemizden kaldırmaktadır.
Bildirimlerinizi info@solpaylasim.com adresine yollayabilirsiniz.
Forum Mobil RSS