SolPaylaşım  
Ana Sayfa  |  Yönetim Paneli  |  Üyeler  |  Giriş  |  Kayıt
 
OTURUYORSAN KALK; AYAKTAYSAN YÜRÜ; YÜRÜYORSAN KOŞ!
Yurt ve dünya sorunlarına soldan bakan dostlar HOŞGELDİNİZ .Foruma etkin katılım yapabilmeniz için KAYIT olmalısınız.
Yeni Başlık  Cevap Yaz
 Toplam 7 Sayfa:   Sayfa:   «ilk   <   1   2   [3]   4   5   6   7   >   son» 
Cvp:
Yazan Cevap içeriği
Üye Profili boşluk
VforVendetta
[ VforVendetta ]

Kullanıcı Resmi
Kayıt Tarihi: 10.11.2013
İleti Sayısı: 67
Konum: Gizli
Durum: Forumda Değil
İletişim E-Posta Gönder
| Özel ileti Gönder


Cevap Yazan: VforVendetta
Cevap Tarihi: 30.10.2014- 19:10


Alıntı Çizelgesi: melnur yazmış


Çok uzadı farkındayım, aslında şuraya gelmek istiyorum: kürt ve türk halkları yüzlerce yıl birlikte yaşamıştır. Ortaya çıkan sorun Cumhuriyet tarihi boyunca burjuvazinin yaptığı hataların bir sonucudur. Bu sorunun kapitalizm içinde kalıcı bir çözüme kavuşması mümkün değildir. Kürt ve Türk halkını birbirinden ayıracak her türlü siyaset reddedilmelidir. Özerklik, federasyon, konfederasyon ve ayrı devlet konusu bu bakımdan sosyalistlerin sıcak bakacağı çözüm yolları değildir. Lenin de özerklik ve federatif yapı konusunda hiç esnek değildir. Bu önerilerin halkları birbirinden ayıracağını söyler. Ayrı devlet konusunu bunlara tercih eder. Evet, Lenin UKKTH konusunda ayrı devlet konusunu özerkliğe ve federatif yapıya tercih eder. Ama nerede? Çarlık Rusyasında; ne zaman? 100 yıl önce. Ama Ukrayna'nın bağımsızlığı konusunda istekler geldiğinde aynı Lenin buna şiddetle karşı çıkar. Aynı Lenin Bund konusunda taviz vermez. Aynı Lenin ABD'deki asimilasyonu ''alkışlar.''

Bütün bu söylemeye çalıştıklarımın ışığında Sn.proletersosyalist'in federal yapı, özerklik konusundaki söylemlerine katılıyorum. O konu ayrıca ele alınabilir.[/size]



Lenin Çarlık Rusyasında ve emperyalizm altında zulüm gören uluslar için federal özerklik veya UKKTH tanınması gerektiğini belirtmiştir. Bunu sömürge uluslar ve bağlı halk toplulukları için söylemiştir ulusların tam eşitliği prensibinden hareketle. Hatta resmi dilin, ayrıcalık anlamına geleceğinden resmi dile de karşı çıkmıştır. Dolayısı ile dediğiniz gibi günün koşulları ve dünyadaki enternasyonel emek hareketi çıkarları doğrultusunda bağımsız ulus devlet veya bağlı halk toplulukları için özerklik talebini Marksistlerin savunması gerektiğini belirtmiştir. Tabi bu Marx'ın İrlanda örneğinde olduğu gibi baskı altındaki ulusların, ezen uluslardaki işçilerin devrimci kimliklerini sekteye uğrattığı için İrlanda'da federasyonu savunduğuna atıfta bulunmuştur. Bir sözünde "bu federasyon neden ABDnin, İsviçrenin bölünmesine sebep olmuyor" demiştir.(bkz.Ulusal sorun-V.İlyiç Lenin,ulusal karar). Benim görüşümü sorarsanız resmi dil bütün dünya ülkelerinde olduğu gibi ortak dil olarak Türkiye'de korunmalıdır. Ana dilde eğitim ve özerklik konusunda ise referandum ile halka sorulması en doğru olan seçenektir. Tabi bu bugün olabilecek bir şey değildir. Öncelikle barış ve güven ortamının sağlanması, şiddet ortamının sona ermesi gerekmektedir.Venezüla günümüzde sosyalizme yakın bir sistemle yönetilmekle beraber federal bir sisteme sahiptir ve ABD Chavezi devirmeyi başaramadığı gibi Venezüela'nın toprak bütünlüğü de bozamamıştır. Türkiye olarak elimizi kolumuzu Amerikaya kaptırdığımız için bütün özgürlükler bölünme ile sonuçlanacakmış gibi bir önyargı ile hareket edildiği düşüncesindeyim.



Cvp:
Yazan Cevap içeriği
Üye Profili boşluk
yorum2006
[ yorumcu ]

Kullanıcı Resmi
Kayıt Tarihi: 15.08.2013
İleti Sayısı: 772
Konum: Gizli
Durum: Gizli
İletişim E-Posta Gönder
| Özel ileti Gönder

2 kere teşekkür edildi.
Cevap Yazan: yorum2006
Cevap Tarihi: 30.10.2014- 19:32


Kendi meşrebine göre istediği şeyi Lenin'e atfetmek olmaz. Ülkelerin yönetim şekli pek tabii ki ülkeden ülkeye ve zaman içinde değişebilir, farklı alternatifler olabilir. 1900'lerin başında belirli bir ülke için geçerli olabilecek bir çözümü tutup her yerde ve her zamanda geçerli, evrensel çözüm diye göstermek olmaz.

Lenin'in yılmadan savunduğu tek şey vardır. O da uluslararası işçi sınıfının çıkarı ve işçi sınıfının birliğidir. Komünistlerin ulusal soruna bakıştaki pusulası da budur. Lenin'in UKKTH konusundaki makelelerinde de bu ısrarla vurgulanır. Komünistler için esas olan budur. Yoksa zamanında sömürge olan ve İsveç ile Rusya arasında gidip gelen Finlandiya hakkında söylenenler veya Rosa Luxemburg ile yaptığı sert tartışmaları ve işçi sınıfını böleceği için ana dilde eğitime karşı çıkan makalelerini 21. yüzyılda her toplum için geçerli evrensel kural saymak olmaz. Federalizm ile özerklik de aynı şey değildir.

Federal ülkeler tarihte birliklerini sağlamadan önce ayrı devletçilkler olan ülkeler, sonradan masa başında federal devlet oluşturulmuş değil. Türkiye'de böyle bir durum tarihsel olarak yok. Özerklik lafı da tartışılmaya açık bir laftır. Sosyalist devrimi yaparsınız, büyük bir ülkede bazı bölgelere özerklik tanırsınız, o başkadır. Geri kalmış bir kapitalist toplumda özerklik ile ne olacak? Bu özerk bölgeleri kim idare edecek? Bunun işçi sınıfına ve emekçilere ne yararı var? Eğer sosyalistsen bunu açıklamak zorundasın.




Bu ileti en son yorum2006 tarafından 30.10.2014- 19:34 tarihinde, toplamda 1 kez değiştirilmiştir.
Cvp:
Yazan Cevap içeriği
Üye Profili boşluk
proletersosyalist
[ Bekir Sami ]

Varsayılan Kullanıcı Resmi
Kayıt Tarihi: 15.09.2014
İleti Sayısı: 709
Konum: İstanbul
Durum: Forumda Değil
İletişim E-Posta Gönder
| Özel ileti Gönder


Cevap Yazan: proletersosyalist
Cevap Tarihi: 30.10.2014- 20:58


Alıntı Çizelgesi: VforVendetta yazmış

Alıntı Çizelgesi: melnur yazmış


Çok uzadı farkındayım, aslında şuraya gelmek istiyorum: kürt ve türk halkları yüzlerce yıl birlikte yaşamıştır. Ortaya çıkan sorun Cumhuriyet tarihi boyunca burjuvazinin yaptığı hataların bir sonucudur. Bu sorunun kapitalizm içinde kalıcı bir çözüme kavuşması mümkün değildir. Kürt ve Türk halkını birbirinden ayıracak her türlü siyaset reddedilmelidir. Özerklik, federasyon, konfederasyon ve ayrı devlet konusu bu bakımdan sosyalistlerin sıcak bakacağı çözüm yolları değildir. Lenin de özerklik ve federatif yapı konusunda hiç esnek değildir. Bu önerilerin halkları birbirinden ayıracağını söyler. Ayrı devlet konusunu bunlara tercih eder. Evet, Lenin UKKTH konusunda ayrı devlet konusunu özerkliğe ve federatif yapıya tercih eder. Ama nerede? Çarlık Rusyasında; ne zaman? 100 yıl önce. Ama Ukrayna'nın bağımsızlığı konusunda istekler geldiğinde aynı Lenin buna şiddetle karşı çıkar. Aynı Lenin Bund konusunda taviz vermez. Aynı Lenin ABD'deki asimilasyonu ''alkışlar.''

Bütün bu söylemeye çalıştıklarımın ışığında Sn.proletersosyalist'in federal yapı, özerklik konusundaki söylemlerine katılıyorum. O konu ayrıca ele alınabilir.[/size]



Lenin Çarlık Rusyasında ve emperyalizm altında zulüm gören uluslar için federal özerklik veya UKKTH tanınması gerektiğini belirtmiştir. Bunu sömürge uluslar ve bağlı halk toplulukları için söylemiştir ulusların tam eşitliği prensibinden hareketle. Hatta resmi dilin, ayrıcalık anlamına geleceğinden resmi dile de karşı çıkmıştır. Dolayısı ile dediğiniz gibi günün koşulları ve dünyadaki enternasyonel emek hareketi çıkarları doğrultusunda bağımsız ulus devlet veya bağlı halk toplulukları için özerklik talebini Marksistlerin savunması gerektiğini belirtmiştir. Tabi bu Marx'ın İrlanda örneğinde olduğu gibi baskı altındaki ulusların, ezen uluslardaki işçilerin devrimci kimliklerini sekteye uğrattığı için İrlanda'da federasyonu savunduğuna atıfta bulunmuştur. Bir sözünde "bu federasyon neden ABDnin, İsviçrenin bölünmesine sebep olmuyor" demiştir.(bkz.Ulusal sorun-V.İlyiç Lenin,ulusal karar). Benim görüşümü sorarsanız resmi dil bütün dünya ülkelerinde olduğu gibi ortak dil olarak Türkiye'de korunmalıdır. Ana dilde eğitim ve özerklik konusunda ise referandum ile halka sorulması en doğru olan seçenektir. Tabi bu bugün olabilecek bir şey değildir. Öncelikle barış ve güven ortamının sağlanması, şiddet ortamının sona ermesi gerekmektedir.Venezüla günümüzde sosyalizme yakın bir sistemle yönetilmekle beraber federal bir sisteme sahiptir ve ABD Chavezi devirmeyi başaramadığı gibi Venezüela'nın toprak bütünlüğü de bozamamıştır. Türkiye olarak elimizi kolumuzu Amerikaya kaptırdığımız için bütün özgürlükler bölünme ile sonuçlanacakmış gibi bir önyargı ile hareket edildiği düşüncesindeyim.


Lenin UKKTH'yi savunmuştur ama bunuda emperyalizmle ulusal hareketin arasındaki ilişki ve sosyalizmin çıkarları bağlamında ele almıştır.UKKTH bir dogma değildir lenin de bunu söyleyim önce.Diğer taraftan ben Lenin'in hiç federalizmi savunduğunu görmedim,benim okuduğum yazılarında federalizmi ağır bir şekilde eleştiriyordu.Bence sen federalizm ve bölgesel özerklik kavramlarını karıştırıyorsun.
İrlanda sorunu konusunda yanılmıyorsam engelse yazdığı mektuplarda marx önceleri irlandanın bağımsızlığına karşı çıkıyor,tüm Britanya ulusunun işçilerinin ortak bir şekilde hareket etmelerini savunuyorduk diyordu ama bunda yanıldık çünkü irlandanın bağımsızlığı konusu İngiliz proleteryasının içinde gerici düşüncelerin doğmasına yol açıyor ve bu nedenle burjuvaziyle işbirliğine yönlendiriyor diye söylediğini hatırlıyorum.Dolayısıyla federasyondan ziyade ayrılmayı savunuyordu benim hatırladığım.
Bugünkü türkiyenin koşullarında daha öncede ifade ettiğim gibi federalizm,özerklik gibi denemeler bölünme tehlikesine yol açabilir,hem kürt halkı ve türk halkının arasındaki bağları dahada koparabilir hemde bütün ulusal sınırlamalardan kurtulmak isteyen emperyalizm bu bölgeyi daha rahat bir biçimde ele geçirebilir.




Bu ileti en son proletersosyalist tarafından 30.10.2014- 20:59 tarihinde, toplamda 1 kez değiştirilmiştir.
Cvp:
Yazan Cevap içeriği
Üye Profili boşluk
melnur
[ Gelenek ]
Kurucu
Varsayılan Kullanıcı Resmi
Kayıt Tarihi: 02.08.2013
İleti Sayısı: 11.008
Konum: İstanbul
Durum: Forumda Değil
İletişim E-Posta Gönder
| Özel ileti Gönder

50 kere teşekkür edildi.
36 kere teşekkür etti.
Cevap Yazan: melnur
Cevap Tarihi: 30.10.2014- 21:07


Alıntı Çizelgesi: VforVendetta yazmış


Lenin Çarlık Rusyasında ve emperyalizm altında zulüm gören uluslar için federal özerklik veya UKKTH tanınması gerektiğini belirtmiştir. Bunu sömürge uluslar ve bağlı halk toplulukları için söylemiştir ulusların tam eşitliği prensibinden hareketle. Hatta resmi dilin, ayrıcalık anlamına geleceğinden resmi dile de karşı çıkmıştır. Dolayısı ile dediğiniz gibi günün koşulları ve dünyadaki enternasyonel emek hareketi çıkarları doğrultusunda bağımsız ulus devlet veya bağlı halk toplulukları için özerklik talebini Marksistlerin savunması gerektiğini belirtmiştir. Tabi bu Marx'ın İrlanda örneğinde olduğu gibi baskı altındaki ulusların, ezen uluslardaki işçilerin devrimci kimliklerini sekteye uğrattığı için İrlanda'da federasyonu savunduğuna atıfta bulunmuştur.



Yukarıda yazdıklarımı tekrar etmek istemiyorum, ''sosyalistler her soruna işçi sınıfının ve devrimin çıkarları doğrultusunda bakarlar'' diyerek kısa bir tekrarda bulunayım. Bunun anlamı, ''her ulus eşit olsun ondan sonra işimize bakalım'' değildir. Böyle anlamayalım bu konuyu. İrlanda'yı örnek vermişsiniz, İrlanda konusunda Marks devrimin çıkarlarını İngiliz işçi sınıfının desteklenmesinde görmüştür. İngiltere işçi sınıfının devrimde öncülük yapamayacağını anlayınca bu kez İrlanda'dan yana tavır koymuştur. Burada durup biraz düşünelim. ''Baskı altındaki işçilerin devrimci kimlikleri sekteye uğrayacağı'' gibi bir ilkeye sahip olsaydı, daha baştan İrlanda'dan yana ağıtrlığını koyardı. Böyle çok örnek verebilirim. Çok çarpıcı örnek Hindistan örneğidir. Hindistan konusunda İngiltere'nin sömürgeciliğini bile destekler bir tutum içine girmiştir. İngiliz sömürgeciliğinin altını çizse bile, sömürgeciliğin Hindistan'daki kast sistemini çözebileceğin altını çizmiştir. Benzer yaklaşım Engels'te de vardır.

Lenin'in yaklaşımı da farklı değildir. Marks ve Engels'te gördüğümüz yaklaşım Lenin'in siyasi tavırlarına da hakimdir. Lenin 1900'lerin başından beri bu konuda bir ilke geliştirmek istiyordu. İmparatorlukların parçalanma süreçlerinde sosyal demokratlarda ( sosyalistlerde) bir kakafoni ortaya çıkıyordu. Sosyalistler için bir ilke arayışına girmesinin nedeni buydu. UKKTH konusunda temel yaklaşım bağımsız devlet konusudur. Ancak buradaki yaklaşım tarzı bu sürecin devrime ne kadar yarar getireceği noktasındadır. ( Bund   ve Ukrayna konusu çok spesifik bir örnektir bu konuda.) SSCB'nin var olduğu dünyada bütün bağımsızlık savaşları desteklenmiştir çünkü bu savaşların tamamı emperyalizm karşıtlığı üzerinden şekilleniyordu. SSCB'nin çözülüşüyle birlikte tek kutuplu dünyada UKKTH temel bir ilke durumunda değildir. Emperyalizme karşıt olmayan bir bağımsızlık mücadelesi sol tarafından desteklenemez. Emperyalizmin güdümünde, emperyalizmin şekillendirdiği bir siyasi hareket ''bütün uluslar eşit olmalı'' gibi bir gerekçeyle de desteklenemez.

( Burada söylenmek istenen şey, sadece ''ulusların eşitliği desteklenmelidir'' sözünün sosyalist sol için temel bir ilke olmadığıdır. Buradan yola çıkılarak bölgedeki kürt hareketinin bağımsız bir devlet projesinin karşısında olunmalıdır anlamı çıkarılmamalı. İkisi birbirinden ayrı konular.)





Cvp:
Yazan Cevap içeriği
Üye Profili boşluk
VforVendetta
[ VforVendetta ]

Kullanıcı Resmi
Kayıt Tarihi: 10.11.2013
İleti Sayısı: 67
Konum: Gizli
Durum: Forumda Değil
İletişim E-Posta Gönder
| Özel ileti Gönder


Cevap Yazan: VforVendetta
Cevap Tarihi: 01.11.2014- 05:48


Alıntı Çizelgesi: melnur yazmış

çarpıcı örnek Hindistan örneğidir. Hindistan konusunda İngiltere'nin sömürgeciliğini bile destekler bir tutum içine girmiştir. İngiliz sömürgeciliğinin altını çizse bile, sömürgeciliğin Hindistan'daki kast sistemini çözebileceğin altını çizmiştir. Benzer yaklaşım Engels'te de vardır.



Ingiliz somurgeciligi kast sistemini ortadan kaldırmadigi gibi bugun hindistanda sınıflararazi esitsizlik inanılmaz boyutlardadır. Marxin hindistan örneğindeki yaklaşımi bence pragmatik bir yaklaşım.Lenin, marx ve engelse göre emperyalizme karşı aslında daha net bir tavır koymustur.burda leninin   hakkini teslim etmeliyiz.

Alıntı Çizelgesi: melnur yazmış


Lenin'in yaklaşımı SSCB'nin çözülüşüyle birlikte tek kutuplu dünyada UKKTH temel bir ilke durumunda değildir. Emperyalizme karşıt olmayan bir bağımsızlık mücadelesi sol tarafından desteklenemez. Emperyalizmin güdümünde, emperyalizmin şekillendirdiği bir siyasi hareket ''bütün uluslar eşit olmalı'' gibi bir gerekçeyle de desteklenemez.

( Burada söylenmek istenen şey, sadece ''ulusların eşitliği desteklenmelidir'' sözünün sosyalist sol için temel bir ilke olmadığıdır. Buradan yola çıkılarak bölgedeki kürt hareketinin bağımsız bir devlet projesinin karşısında olunmalıdır anlamı çıkarılmamalı. İkisi birbirinden ayrı konular.)[/size]





Yukarıda söylediklerizin ilk bölümününden bagimsiz kürt devleti emperyalizmin çıkarlarına hizmet edeceği için desteklenmemeli diyorsunuz buna katılıyorum. Parantez içinde ise tam tersini söyleyip dediklerimim kürt hareketinin bağımsız devlet projesinin karşısında olunmalıdır anlami çıkmamalı diyorsunuz. Sizce bagimsiz kürt devleti olmalı mi olmamalı?sanırım sizde bu konuda kafa karışıkligi var. :-)



Cvp:
Yazan Cevap içeriği
Üye Profili boşluk
kemalist
[ ..... ]

Varsayılan Kullanıcı Resmi
Kayıt Tarihi: 20.02.2014
İleti Sayısı: 99
Konum: Ankara
Durum: Forumda Değil
İletişim E-Posta Gönder
| Özel ileti Gönder


Cevap Yazan: kemalist
Cevap Tarihi: 01.11.2014- 21:53


Güneydoğu için yapılması gereken referandumdur. Bu sorunu kökünden çözmenin başkada bir yolu yok. Silahla olmuyor, kapalı kapılar arkasındaki konuşmalarla da olmuyor, iki taraf anlaşsın Türkiye'ye soralım ''ayrılmak istiyor musunuz?'' diye. Sadece kürt etnisiteli vatandaşlara da sorabiliriz. Kürtlerin ayrılmak istemediği belli. Pek çok anket bunu gösteriyor. Zaten kürt siyasalının bunu hiç gündeme getirmemesinin nedeni de bu. Onlar da biliyor kürt halkının bu konuda kendilerini desteklemediğini. Bu konuyu kökten çözmenin başkaca bir yolu bulunmuyor. O zaman kürt sorununda PKK, BDP,HDPnin elini de zayıflatmış oluruz.



Cvp:
Yazan Cevap içeriği
Üye Profili boşluk
yorum2006
[ yorumcu ]

Kullanıcı Resmi
Kayıt Tarihi: 15.08.2013
İleti Sayısı: 772
Konum: Gizli
Durum: Gizli
İletişim E-Posta Gönder
| Özel ileti Gönder

2 kere teşekkür edildi.
Cevap Yazan: yorum2006
Cevap Tarihi: 02.11.2014- 06:00


Alıntı Çizelgesi: kemalist yazmış

Güneydoğu için yapılması gereken referandumdur. Bu sorunu kökünden çözmenin başkada bir yolu yok. Silahla olmuyor, kapalı kapılar arkasındaki konuşmalarla da olmuyor, iki taraf anlaşsın Türkiye'ye soralım ''ayrılmak istiyor musunuz?'' diye. Sadece kürt etnisiteli vatandaşlara da sorabiliriz. Kürtlerin ayrılmak istemediği belli. Pek çok anket bunu gösteriyor. Zaten kürt siyasalının bunu hiç gündeme getirmemesinin nedeni de bu. Onlar da biliyor kürt halkının bu konuda kendilerini desteklemediğini. Bu konuyu kökten çözmenin başkaca bir yolu bulunmuyor. O zaman kürt sorununda PKK, BDP,HDPnin elini de zayıflatmış oluruz.



Kürdistan dedikleri bölgenin sınırları net mi? Referandumu nerede, hangi illerde, hangi ilçelerde yapacaksınız? Bunu hiç düşündünüz mü? Etnik kökene göre referandum hiç olmaz. Bunu nasıl belirleyeceksiniz? İnsanlara sen şusun sen busun demek de tehlikeli birşeydir. Dünyada etnik kökene göre referandum da yok. Son olarak, referandum neyi çözecek ki? Sonuç ne çıkarsa çıksın, referandum sonucunu kabul etmeyenler olacak. Seçimlerde her türlü dolabın döndüğü ülkede referandum sonucunu kim kabul edecek?




Bu ileti en son yorum2006 tarafından 02.11.2014- 06:01 tarihinde, toplamda 1 kez değiştirilmiştir.
Cvp:
Yazan Cevap içeriği
Üye Profili boşluk
melnur
[ Gelenek ]
Kurucu
Varsayılan Kullanıcı Resmi
Kayıt Tarihi: 02.08.2013
İleti Sayısı: 11.008
Konum: İstanbul
Durum: Forumda Değil
İletişim E-Posta Gönder
| Özel ileti Gönder

50 kere teşekkür edildi.
36 kere teşekkür etti.
Cevap Yazan: melnur
Cevap Tarihi: 02.11.2014- 13:54


Alıntı Çizelgesi: VforVendetta yazmış

Alıntı Çizelgesi: melnur yazmış

çarpıcı örnek Hindistan örneğidir. Hindistan konusunda İngiltere'nin sömürgeciliğini bile destekler bir tutum içine girmiştir. İngiliz sömürgeciliğinin altını çizse bile, sömürgeciliğin Hindistan'daki kast sistemini çözebileceğin altını çizmiştir. Benzer yaklaşım Engels'te de vardır.



Ingiliz somurgeciligi kast sistemini ortadan kaldırmadigi gibi bugun hindistanda sınıflararazi esitsizlik inanılmaz boyutlardadır. Marxin hindistan örneğindeki yaklaşımi bence pragmatik bir yaklaşım.Lenin, marx ve engelse göre emperyalizme karşı aslında daha net bir tavır koymustur.burda leninin   hakkini teslim etmeliyiz.

Alıntı Çizelgesi: melnur yazmış


Lenin'in yaklaşımı SSCB'nin çözülüşüyle birlikte tek kutuplu dünyada UKKTH temel bir ilke durumunda değildir. Emperyalizme karşıt olmayan bir bağımsızlık mücadelesi sol tarafından desteklenemez. Emperyalizmin güdümünde, emperyalizmin şekillendirdiği bir siyasi hareket ''bütün uluslar eşit olmalı'' gibi bir gerekçeyle de desteklenemez.

( Burada söylenmek istenen şey, sadece ''ulusların eşitliği desteklenmelidir'' sözünün sosyalist sol için temel bir ilke olmadığıdır. Buradan yola çıkılarak bölgedeki kürt hareketinin bağımsız bir devlet projesinin karşısında olunmalıdır anlamı çıkarılmamalı. İkisi birbirinden ayrı konular.)[/size]





Yukarıda söylediklerizin ilk bölümününden bagimsiz kürt devleti emperyalizmin çıkarlarına hizmet edeceği için desteklenmemeli diyorsunuz buna katılıyorum. Parantez içinde ise tam tersini söyleyip dediklerimim kürt hareketinin bağımsız devlet projesinin karşısında olunmalıdır anlami çıkmamalı diyorsunuz. Sizce bagimsiz kürt devleti olmalı mi olmamalı?sanırım sizde bu konuda kafa karışıkligi var. :-)




''Bağımsız kürt devleti emperyalizmin çıkarlarına hizmet edeceği için desteklenmemelidir''   şeklinde bir cümlem yok, nereden çıkardınız bunu? Söyledikerimin ''kürt hareketinin bağımsız devlet projesinin karşısında olunmalıdır anlamı çıkarılmamalı'' derken de daha önce söylemeye çalıştıklarımın doğrudan bu konuyla ilişkisi olmadığını söylemek istedim. Sanırım yanlış anlamışsınız.

Temel ilke denildiğinde zaman ve koşullar değişse de değişmeyen bir ilkeden söz ediyoruz demektir. Yukarda anlatılmaya çalışılan ''ulusların eşitliği'' konusunun ( UKKTH'nin) çağımızda böyle bir özellik taşımadığıdır. Bunun anlamı her ulusal mücadelenin desteklenebilir olmadığı gibi buradan ''desteklenmez'' şeklinde bir çıkarım yapılamayacağıdır.   Bölgede çok farklı özneler ve dinamikler var. Emperyalizm burada kendi çıkarlarını korumaya çalışırken tek bir doğrusal hat üzerinde yol almayacağı gibi, birbirine karşıt özneleri de destekleyebilir.   İç dengeler durumu değiştirdiğinde oyun dışı kalmamak için yapar bunu. Örnekse IŞİD'i yaratan ABD ve emperyalizmdir, bugün IŞİD'e bomba yağdırıp Kobane'yi destekler bir görüntü veren de ABD ve emperyalizmdir. Benzer durumu bölgedeki kürt hareketi için de söyleyebiliriz. Kürt hareketini Barzanileştirmek ABD ve Türkiye'nin işine geldiği geldiği sürece bu konuda kürt hareketini destekleyecektir. Suriye'de Esad'ı devirip yandaş bir siyasal iktidar kurmak isterken, desteklediği IŞİD'in ''çizmeyi aştığını'' görüp, bu kez Esad'ın devrilmesi konusunu daha ileri bir zamana bırakabilir. ( Şu anda olan bu.)

Sol'un burada yaptığı Kobane'yi IŞİD'e karşı desteklerken arkadaki emperyalist müdahalenin göz ardı edilmemesini kürt hareketine hatırlatmaktır. Kürt hareketinin böyle bir tavır almasının bölge halkları için bir zorunluluk olduğunun altını çizmek olmalıdır. Türkiye sol hareketi bu nedenle IŞİD'e karşı Kobane'yi desteklerken, emperyalizmle birlikte Esad'ın devrilmesine yönelik bir ittifak durumunda karşısında olacaktır.

Sol, ortadoğuda bağımsız bir kürt devletinin veya otonom bir kürt bölgesinin neden karşısında olsun. Eğer o devlet veya otonom yapının genel siyaseti emperyalizmle iç içelik gösteriyorsa karşı çıkacaktır, emperyalizme karşı tavır aldığında yanında olacaktır.



Yeni Başlık  Cevap Yaz
 Toplam 7 Sayfa:   Sayfa:   «ilk   <   1   2   [3]   4   5   6   7   >   son» 



Forum Ana Sayfası

 


 Bu konuyu 2 kişi görüntülüyor:  2 Misafir, 0 Üye
 Bu konuyu görüntüleyen üye yok.
Konuyu Sosyal Ortamda Paylas
Benzer konular
Başlık Yazan Cevap Gösterim Son ileti
Konu Klasör MARKSİZM nedir? melnur 10 7601 15.02.2021- 13:36
Konu Klasör Orhan Gökdemir'in ''yorgun demokratı''.. melnur 1 2503 12.05.2019- 02:00
Konu Klasör SİYASETİN BAĞIMLILIĞI VE GÖRECE ÖZERKLİĞİ melnur 2 5 06.02.2021- 18:27
Etiketler   DEMOKRATİK,   ÖZERKLİKFEDERALİZM,   MARKSİZM,   ÜZERİNE
SOL PAYLAŞIM
Yasal Uyarı
Sitemiz Bir Paylasim Forum sitesidir Bu nedenle yazı, resim ve diğer materyaller sitemize kayıtlı üyelerimiz tarafından kontrol edilmeksizin eklenebilmektedir. Bu nedenden ötürü doğabilecek yasal sorumluluklar yazan kullanıcılara aittir. Sitemiz hak sahiplerinin şikayetleri doğrultusunda yazı ve materyalleri 48 Saat içerisinde sitemizden kaldırmaktadır.
Bildirimlerinizi info@solpaylasim.com adresine yollayabilirsiniz.
Forum Mobil RSS