SolPaylaşım  
Ana Sayfa  |  Yönetim Paneli  |  Üyeler  |  Giriş  |  Kayıt
 
OTURUYORSAN KALK; AYAKTAYSAN YÜRÜ; YÜRÜYORSAN KOŞ!
Yurt ve dünya sorunlarına soldan bakan dostlar HOŞGELDİNİZ .Foruma etkin katılım yapabilmeniz için KAYIT olmalısınız.
Yeni Başlık  Cevap Yaz
 Toplam 9 Sayfa:   Sayfa:   «ilk   <   1   2   3   [4]   5   6   7   >   son» 
Cvp:
Yazan Cevap içeriği
Üye Profili boşluk
yorum2006
[ yorumcu ]

Kullanıcı Resmi
Kayıt Tarihi: 15.08.2013
İleti Sayısı: 772
Konum: Gizli
Durum: Gizli
İletişim E-Posta Gönder
| Özel ileti Gönder

2 kere teşekkür edildi.
Cevap Yazan: yorum2006
Cevap Tarihi: 06.01.2015- 19:26


Alıntı Çizelgesi: Kaçak yazmış

Alıntı Çizelgesi: yorum2006 yazmış

Solun kurtuluşu sana mı kaldı. CİA mı kurtaracak solu?



ya, kurtarsın da kim kurtarırsa kurtarsın, sana ne?

denize düşsen, karşıdan köpek balığı gelse, bir tane de cia ajanı sana kement atsa, tutmaz mısın? "sen git, aydın doğan'ı veya fethullah'ı getir" mi dersin? :)





CİA ajanları kime kement atacakmış? İşçilere, emekçilere, emperyalizm karşıtlarına mı? Atarlar da, kurtarmak için değil,   boğmak için atarlar. Aydın Doğan veya Fethullah'la sosyalizmin ne alakası var? Bunlar da sizin kapitalist sistemin parçaları. Şimdi sizin diktatöre karşılar diye sosyalist, anti-emperyalist filan mı oldular? Hem Fethullah daha düne kadar ortağınızdı. Muhalifleri bunlarla susturmadınız mı? Aranızda paylaşım kavgası çıktı diye solcu mu oldu bunlar? Geç bunları...



Cvp:
Yazan Cevap içeriği
Üye Profili boşluk
proletersosyalist
[ Bekir Sami ]

Varsayılan Kullanıcı Resmi
Kayıt Tarihi: 15.09.2014
İleti Sayısı: 709
Konum: İstanbul
Durum: Forumda Değil
İletişim E-Posta Gönder
| Özel ileti Gönder


Cevap Yazan: proletersosyalist
Cevap Tarihi: 07.01.2015- 03:55


Alıntı Çizelgesi: Kaçak yazmış

eskiden, yani 80 öncesinde, sosyalist solun zayıflığının açıklaması olarak baskıcı uygulamalar ve yasalar gösterilirdi. sosyalizmi ve komünizmi anlatmak, savunmak, bu isimlerle parti kurup seçimlere katılmak ya zordu veya imkansızdı. komünist partisi zaten yasal olarak kurulamıyordu. sosyalist partiler de baskılarla karşılaşıyor, sıkça kapatılıyordu.

bu baskılar ve bir de düzenin ideolojik ve kültürel propagandası, sosyalizmin geniş kitlelerce benimsenmesinin önündeki engellerden biri olarak görülüyordu ve işçi sınıfının ve geniş emekçi kitlelerin kendi düzenleri olan sosyalizmi, sosyalist örgütleri neden benimsemediğinin açıklaması olarak sunuluyordu.

o dönemde solun kitleler üzerindeki etkisi şimdiye göre çok daha fazlaydı. hem dünyada hem de ülkemizde sol daha kitleseldi ve daha etkili mücadeleler yürütebiliyordu. mesela o dönem bizde çıkan günlük "demokrat" gazetesi, cumhuriyet gezetesi'nin tirajına yaklaşabilmişti. cumhuriyet gazetesi de daha güçlü ve etkiliydi.

o dönemde sosyalist sol ortak bir sol parti kurup seçimlere katılsa meclise milletvekili bile sokabilecek kadar oy alabilirdi. ama hatalı biçimde ve ağılıklı olarak, seçimleri boykot veya chpyi destekleme tavrını benimsiyordu. bir de kendi başlarına ve ayrı ayrı seçimlere katılan tip, tsip gibi küçük sol partiler vardı.

faşizmin adım adım tırmandırıldığını herkes görüyordu ama buna rağmen gerekli ortak tavır alınmıyordu. bir kısım sol, "ülkede zaten faşizm var" diyerek keskin bir tavır gösteriyor ve yaklaşan darbeye karşı sorumlu davranmıyordu. bu nedenle 12 eylül darbesinde bu solun da sorumluluğu ve vebali vardır.

neyse, gelelim günümüze... artık komünist adında partiler kurulabiliyor ve parti kapatmak artık geçmişte kaldı. seçim sisteminde yine adaletsizlikler var (baraj vb) ama solun etkisiz ve güçsüz oluşunun bunlarla ilgisi bulunmuyor. çünki seçimlerde alabildiği toplam oy binde birkaç düzeyinde!

bu durum nasıl açıklanabilir? kitleler neden kendi ideolojik-politik-ekonomik düzenine karşı bu kadar duyarsız ve ilgisiz? üstelik düzenin onları bunca sömürü ve eziyet altına sokan uygulamalarına rağmen... eğer sosyalizm emekçilerin düzeni demekse, ki kitabî olarak, teorik olarak öyle, o halde neden sol partiler kitlelerden gerekli ilgiyi, desteği alamıyor? neden bu kadar zayıf durumda?

bunun açıklaması, solun artık kitlelere güven verici ve ikna edici bir perspektif sunmaktan çok uzak olmasında. kitleler kendi geleceklerini başka bir düzende göremiyorlar. solu da ciddiye alınabilir bir politik güç olarak göremiyorlar. çünki sol öyle bir durumda değil.

bu olumsuz durum sadece iradî çabalarla ve iyi niyet temelinde çözülemez. bunun için sorgulayıcı ve cesur yaklaşımlar gerekli. eski burnu havada, ben bilirimci, mutlak doğrucu, yol gösterici tavrı da terketmek gerekiyor. kendi eski doğrularını aşamamış ve karşılığını yaratamamış olanların biraz tevazu gösterip kenara çekilmeleri de gerekli.

haydi ülkemiz soluna çok da yüklenmeyelim. durum bütün dünyada böyle. sol partilerin oy oranları, sol örgütlerin, sendikaların etkinlik düzeyleri en zayıf durumlarda. bunun nedenleri üzerinde ciddi biçimde düşünmek gerekli.

19. yüzyıl işçi hareketleri de artık görülmüyor. ne barikat savaşları, ne ayaklanmalar... hepsi tarih oldu. şimdi sadece heyecanla ve abartıyla ele alınan en ufak çaplı eylemlerle idare ediliyor. oysa o dönem işçi sınıfının bir sınıf olarak ve politik bir güç olarak topluma damgasını vurabildiği eylemler birer gerçekti. marks böyle bir maddî zemin üzerinde kurdu bilimsel sosyalizm teorisini.

lenin böyle bir tarihî arka plan ve böyle bir maddî zemin üzerinde inşa etti ilk sosyalist devleti. en geniş kitlelerin sovyetik ayaklanması ve örgütlenmesi üzerine kurdu ve yaşadığını gördü.

bir zamanlar en ileri ve en ilerletici olanın bir zaman sonra geriye düşmesi ve gericileşmesi, diyalektik düşüncenin önde gelen kurallarından birisidir. sol, kendisinin bundan muaf olduğunu düşünüyordu. şimdiki hâliyle ilerici ve ilerletici bir yanı kalmamış görünüyor.



80 öncesinde sosyalist solun ve genel olarak solun güçsüz olduğu tespitine katılmıyorum. Dergisi yüzbinlerce satılan ve Karadeniz başta olmak üzere Türkiye genelinde etkili bir örgütlenme yaratan Dev-Yol hareketi var. Ayrıca TKP de Dev-Yol gibi etkin bir örgütlenme gerçekleştirmişti. Zaten solun bu yükselişini gördüğü için sistem önce 12 Mart Darbesini gerçekleştirdi, ardından ise iç savaş süreci başlatıldı. Benim kişisel fikrime göre 80 öncesi devrimin objektif koşulları da, sübjektif koşulları da mevcuttu. Ancak Dev-Yol'un etkin bir merkezi örgüt yaratmayıp, kendiliğindenliğe fazla kendini kaptırması, Tkp'nin ise SSCB'nin politikaları gereği CHP ile ittifak, Ulusal Demokratik Cephe gibi son derece hatalı taktikleri devrim şansının kullanılamamasına neden oldu. Objektif koşulları sosyalistler değerlendirip devrim yapamayınca karşı devrim gerçekleşti. Karşı devrim günü yani 12 Eylül'de bile sosyalistler aklı başında hareket etse yani Dev-Yol'un önderleri gidip kendi kendilerine teslim olmayıp savaş kararı alsa, TKP ise SSCB'nin etkisiyle darbeye tam anlamıyla karşı çıkmayıp bekleme politikası yerine darbe günü savaş kararı alsa Türkiye başka bir yöne doğru yol alabilirdi. Dolayısıyla 80 öncesi sol bugüne nazaran daha güçlü olsa da yine de güçsüzdü gibi gerçek dışı bir yaklaşımı bırakalım. Sosyalist sol devrim gerçekleştirecek kadar güçlüydü ama ne yazık ki gerekli iradeyi ortaya koyamadı.

Sosyalist solun bugünkü güçsüzlüğü konusuna gelirsek; evet bugün nicel olarak beklenen güç de değil sosyalist sol. Ancak bu nicel başarısızlık sadece bugünkü sosyalist partilerin (TKP, ÖDP vs.) üzerine yüklenemez. Bunun tarihsel bir arka planı ve maddi temelleri var.

Tarihsel arka plan yerel ve uluslararası olmak üzere iki gelişmeden oluşuyor. Yerel olanı 80 yenilgisi ve bu yenilgi ile birlikte solun örgütlenmesinin, toplum üzerindeki etkinliğinin yok noktasına getirilmesi. Uluslararası olanı ise SSCB'nin çöküşü ve bu çöküş sonrası sosyalist düşüncenin insanlık için bir ''ütopya'' olma niteliğini yitirmesi. Buna yaşanan bilişim devrimiyle kapitalizmin kitle iletişim araçları üzerinden insanlar üzerinde çok etkin bir düşünsel hegemonya gerçekleştirmesini, bu araçlar üzerinden kendini ayakta tutacak, kendini kitlelere tek alternatif olarak benimsetecek ideolojik üretimi gerçekleştirmesini, yaratılan tüketim ve borçlandırma kültürünü ve bu tüketim-borçlandırma kültürü üzerinden bir yandan insanları sisteme daha kolayca ve içinden çıkılamayacak bir şekilde bağlarken, diğer yandan bu sayede herkesin kendini ''burjuva'' hissetmesi gibi yapay bir durumu ekleyin. Ayrıca sanayi toplumunda olduğu gibi merkezi bir üretim süreci ve buna bağlı olarak kalabalık işçi sınıfları yerine, post-endüstriyel sürece girilmesi ile birlikte üretimin ve buna bağlı olarak işçi sınıfının merkezi yapısının dağılması gibi bir gelişmeyi ve hizmet sektörünün güçlenmesi ve bu sektördeki çalışanların kendini ''proleter'' olarak görmemesi gibi maddi gelişmeleri ekleyin. SSCB'nin çöküşü, Bilişim Devrimi ve Post Endüstriyel yapıya geçilmenin yarattığı maddi ve düşünsel etkiler ve değişimler sosyalist solun eski güçlü konumunu hem dünyada hem de Türkiye de yitirmesine yol açtı. Ancak 1990'ların ikinci yarısıyla birlikte gelişen krizlerin de etkisiyle (Asya krizi, Rusya krizi, Güney Amerika krizi) kapitalizmin anlatılan gibi herkesi ''burjuva'' yapamayacağı, toplumsal refahı getiremeyeceği, krizlere mahkum olduğu gerçeği yavaş yavaş dünya halkları tarafından yeniden anlaşılmaya başlandı ve rüzgar tersine doğru dönmeye başladı. Önce 2000'lerde Güney Amerika halkları farklı bir yöne doğru ilerlemeye başladı, ardından 2008 krizinin etkisiyle bizzat kapitalizmin merkez ülkelerinde sistem sorgulanmaya, halklar arayış içine girmeye başladı. ABD'de ve Avrupa'da yaşanan işgal et eylemleri, bunun sonucu olarak sistemin bazı fedakarlıklarda bulunması(ABD'de sağlık reformu, Fransa'da büyük şirketler, bankalar ve zenginler için vergilerin arttırılması vs.), neoliberal kuramlarla yetişen bir ekonomistin (Piketty) 21.Yüzyılda Kapital adlı bir kitap yazıp Marx'a atıf yapması sistemin tıkanıklıklarının ve eskisi gibi etkili bir ideolojik hegemonyaya sahip olamamasının göstergeleridir. Kısacası dünyada rüzgar değişmekte, dünya hem kitle eylemleriyle karşı karşıya hem de daha büyüklerine gebe.

Türkiye'de dünyada değişen bu rüzgardan nasibini almakta. Önce Tekel Direnişi, ardından kitlesel 1 Mayıs'lar sonrasında ise Haziran İsyanı Türkiye'de de rüzgarın yön değiştirdiğinin, kitlelerin üzerindeki uyuşukluğu, suni dengeyi, ideolojik hegemonyayı yavaş yavaş aşmaya başladığının göstergesidir. Türkiye büyük kitle hareketlerine gebe. Türkiye sol bir geleceğe gebe. Dolayısıyla böyle bir durumda yapılması gereken bugüne kadar yaşanan tarihi ve maddi gelişmeleri hesaba katmadan kolaycı bir şekilde sol binde bir oyları aşamıyor yada sol ilerletici yanını kaybetti gibi gerici şiarlar ortaya atmak değil, Sosyalist Cumhuriyet bu ülkenin geleceğinin yegane alacağı yön olmalıdır deyip, sosyalistlerin örgütlenme, birleşme, toplumu kapsayacak kanallar yaratma çalışmalarına omuz vermek olmalıdır. Sosyalistler bu gerçekliği kavrayıp, bu yönde etkili bir pratik oluşturabilirse Türkiye bir devrim dalgasının öncüsü olabilir.




Bu ileti en son proletersosyalist tarafından 07.01.2015- 04:07 tarihinde, toplamda 2 kez değiştirilmiştir.
Cvp:
Yazan Cevap içeriği
Üye Profili boşluk
proletersosyalist
[ Bekir Sami ]

Varsayılan Kullanıcı Resmi
Kayıt Tarihi: 15.09.2014
İleti Sayısı: 709
Konum: İstanbul
Durum: Forumda Değil
İletişim E-Posta Gönder
| Özel ileti Gönder


Cevap Yazan: proletersosyalist
Cevap Tarihi: 07.01.2015- 05:21


Alıntı Çizelgesi: Alisan yazmış

Alıntı Çizelgesi: umut yazmış



Sol neden büyümüyor? Bunun cevabi cok net. Sol insanlara umut olacak reel siyaset yapamiyor, ütopya ve gercek disi sisyaset izliyor. Vatandasin günlük sorunlariyla ugrasmak yerine o insanlari sadece sinif mücadelesi icin sosyalizim icin kazanmaya calisiyor ve bu yüzdende insanlar hayal icerisindeki bir siyasete prim vermiyor.
Normal vatandas icin   reel Sosyalizmin cöküsü o sistemin yanlis oldugu algisini yaratmistir. Siz bu insanlarin algilarini ciddiye almak yerine o insanlara kulp takiyorsunuz.
Her zaman demisimdir, halk hizmeti mahellede görmek istiyor, yani örnegin muhtarlik önemli, halk hizmeti belediyecilikte görmek istiyor,......
Varmi Sol'un halkin bu taleplerine bir cevabi? Söyledikleri sadece sihirli cubuklari "sosyalizim". Mahelle halki "Sosyalizimle" kurtulacak, belediyecilik "sosyalizimle" cözülecek, Alevi sorunu "Sosyalizimle" cözülecek, Kürt sorunu "sosyalizimle" cözülecek,..... Vatandas artik bu masallari yutmuyor, reel hayattaki sorunlarina hemen simdi cözüm bekliyor. Bu konuda Sol siyaset üretemeiyor, halka erisemiyor,.... Radikal söylemlere artik ragbet gösteren yok, o devir coktan gecti. Vatandasin hayali cözümlerede ihtiyaci yok, gercek adimlar atilmasini istiyor.
Iste sana Sol'un neler yapmasi gerektigine dair ip uclari. Ama sen bunuda ciddiye almayacaksin, "liberlal", "Sol karsiti",....... gibi cümleler kurup gecistireceksin. Sonrada Sol neden zayif deyince yol göster diyeceksin.


Sol elbette ki vatandaşın günlük sorunlarıyla uğraşıp çözüm getirmeye çalışacak ama vatandaşın günlük sorunları sınıf mücadelesinden ne kadar bağımsız? Yada günlük sorunlar sınıf mücadelesi verilmeden, sosyalist cumhuriyet oluşturulmadan gerçek anlamda çözülebilir mi? Elbette ki her şey sosyalizme ertelenmemeli, çözülebilen sorunlar çözülmeli ayrıca sosyalizmden bazı örnekler yaşanacak pratikte sergilenmeli ki insanlar sosyalist cumhuriyet mücadelesine kazanılabilsin ama sadece sistem içi mücadeleye odaklanıp bütün sorunları sistemin içinde çözmeye çalışmak, sınıf mücadelesini, devrim perspektifini arka plana atmak devrimcilikten çıkıp demokrasiciliğe dönmeye yol açar. Solun böyle bir perspektife ihtiyacı yok.

Belediyecilikten bahsetmişsin ama belediye seçimleri kazanmak o kadar kolay değil. Muhalif bölgelerdeki insanlar AKP kazanabilir korkusuyla AKP'nin karşısında en güçlü kim ise ona oy veriyorlar. Dolayısıyla böyle bir tabloda sosyalistler çok az belediye kazanıyorlar. TKP'nin mesela son yerel seçimde bir tane belediye zaferi vardı ama oda gerçek anlamda TKP'nin zaferi değildi. Hatay Defne'de Sevra Baklacı'dan herkes çok umutluydu oda başarılı bir oy oranı yakalasa da yine de kazanamadı. Tabi ki belediyeler kazanılıp bu belediyeler üzerinden başarılı pratikler sergilense (Fatsa'da olduğu gibi) sol için önemli bir alan açılmış olur ama ne yazık ki bunu gerçekleştirmek çok zor.

Solun kitleselleşebilmesi kimliksel yada etnik mücadeleyi ön plana çıkarması ile olmaz. Kitleselleşmek için asli çelişkiyi (emek-sermaye çelişkisi) ön plana çıkarmak, sorunların kaynağında emperyalist-kapitalist sistemin yattığının kitlelere açıklanıp gerçek çözümün de emperyalist hegemonyadan kurtulmayla olabileceğini kitlelere benimsetmek lazım.




Bu ileti en son proletersosyalist tarafından 07.01.2015- 05:23 tarihinde, toplamda 2 kez değiştirilmiştir.
Cvp:
Yazan Cevap içeriği
Üye Profili boşluk
Alisan
[ ]
Üye Silindi
Varsayılan Kullanıcı Resmi
Kayıt Tarihi:
İleti Sayısı: 0
Konum: Gizli
Durum: üye silinmiş
İletişim E-Posta Gönder
| Özel ileti Gönder


Cevap Yazan: Alisan
Cevap Tarihi: 07.01.2015- 14:47


Alıntı Çizelgesi: proletersosyalist yazmış

Alıntı Çizelgesi: Alisan yazmış

Alıntı Çizelgesi: umut yazmış



Sol neden büyümüyor? Bunun cevabi cok net. Sol insanlara umut olacak reel siyaset yapamiyor, ütopya ve gercek disi sisyaset izliyor. Vatandasin günlük sorunlariyla ugrasmak yerine o insanlari sadece sinif mücadelesi icin sosyalizim icin kazanmaya calisiyor ve bu yüzdende insanlar hayal icerisindeki bir siyasete prim vermiyor.
Normal vatandas icin   reel Sosyalizmin cöküsü o sistemin yanlis oldugu algisini yaratmistir. Siz bu insanlarin algilarini ciddiye almak yerine o insanlara kulp takiyorsunuz.
Her zaman demisimdir, halk hizmeti mahellede görmek istiyor, yani örnegin muhtarlik önemli, halk hizmeti belediyecilikte görmek istiyor,......
Varmi Sol'un halkin bu taleplerine bir cevabi? Söyledikleri sadece sihirli cubuklari "sosyalizim". Mahelle halki "Sosyalizimle" kurtulacak, belediyecilik "sosyalizimle" cözülecek, Alevi sorunu "Sosyalizimle" cözülecek, Kürt sorunu "sosyalizimle" cözülecek,..... Vatandas artik bu masallari yutmuyor, reel hayattaki sorunlarina hemen simdi cözüm bekliyor. Bu konuda Sol siyaset üretemeiyor, halka erisemiyor,.... Radikal söylemlere artik ragbet gösteren yok, o devir coktan gecti. Vatandasin hayali cözümlerede ihtiyaci yok, gercek adimlar atilmasini istiyor.
Iste sana Sol'un neler yapmasi gerektigine dair ip uclari. Ama sen bunuda ciddiye almayacaksin, "liberlal", "Sol karsiti",....... gibi cümleler kurup gecistireceksin. Sonrada Sol neden zayif deyince yol göster diyeceksin.


Sol elbette ki vatandaşın günlük sorunlarıyla uğraşıp çözüm getirmeye çalışacak ama vatandaşın günlük sorunları sınıf mücadelesinden ne kadar bağımsız? Yada günlük sorunlar sınıf mücadelesi verilmeden, sosyalist cumhuriyet oluşturulmadan gerçek anlamda çözülebilir mi? Elbette ki her şey sosyalizme ertelenmemeli, çözülebilen sorunlar çözülmeli ayrıca sosyalizmden bazı örnekler yaşanacak pratikte sergilenmeli ki insanlar sosyalist cumhuriyet mücadelesine kazanılabilsin ama sadece sistem içi mücadeleye odaklanıp bütün sorunları sistemin içinde çözmeye çalışmak, sınıf mücadelesini, devrim perspektifini arka plana atmak devrimcilikten çıkıp demokrasiciliğe dönmeye yol açar. Solun böyle bir perspektife ihtiyacı yok.

Belediyecilikten bahsetmişsin ama belediye seçimleri kazanmak o kadar kolay değil. Muhalif bölgelerdeki insanlar AKP kazanabilir korkusuyla AKP'nin karşısında en güçlü kim ise ona oy veriyorlar. Dolayısıyla böyle bir tabloda sosyalistler çok az belediye kazanıyorlar. TKP'nin mesela son yerel seçimde bir tane belediye zaferi vardı ama oda gerçek anlamda TKP'nin zaferi değildi. Hatay Defne'de Sevra Baklacı'dan herkes çok umutluydu oda başarılı bir oy oranı yakalasa da yine de kazanamadı. Tabi ki belediyeler kazanılıp bu belediyeler üzerinden başarılı pratikler sergilense (Fatsa'da olduğu gibi) sol için önemli bir alan açılmış olur ama ne yazık ki bunu gerçekleştirmek çok zor.

Solun kitleselleşebilmesi kimliksel yada etnik mücadeleyi ön plana çıkarması ile olmaz. Kitleselleşmek için asli çelişkiyi (emek-sermaye çelişkisi) ön plana çıkarmak, sorunların kaynağında emperyalist-kapitalist sistemin yattığının kitlelere açıklanıp gerçek çözümün de emperyalist hegemonyadan kurtulmayla olabileceğini kitlelere benimsetmek lazım.


Önce konuyu vermiş olduğunuz cevaplarla tekrar rayına oturttuğunuz için teşekkürlermi belirtmek isterim. Malesef buraya yazan diğer atkadaşlar konuyla alakalı herhangi bir görüşlerini iletmediler, sadede kısır çekişmeler içeren cevaplar verdiler. Sanki onlar için Sol'un konumu çok iyide üzerine konuşmaya gerek yok veya Sol asla düzelmeyeceği için tartışmaya gerek yok anlamına gelen bir tutum içerisindeler.
Belediyeciliği önemsediğinizi söylüyorsunuz ama belediyeleri kazanmanın zor olduğuna işaret ediyorsunuz. Bakınız topluma kendinizi göstermenizin en basit yolu belediyeciliktir, yani yerel çalışmalardır. Tabiiki şu an için Sol'un herhangi bir belediye kazanması zor. Sol zayıf, konumuzda zaten Sol'un zayıflığı. Ama illada hemen gelecek seçimde kazanacaksın diye bir şart yok, kazanmadanda halkın sorunlarıyla yakından ilgilenebilirsin, gelecek için yatırım yaparsın. Mesela bir alternatif proğramın olmalı, her yerel için bunlar farklıdır. Neyi şuanki belediyeden daha iyi yaparsın, neler yanlış yapılıyor,.....? Örneğin madem Sol'cu olmak yeşile saygıysa çalıştığın bölgede bu alanlarda iyi bir çalışma yaparsın, halkı yeşil üzerine eğitirsin, onlara yol gösteririsin hatta beraberce yeşil alanlar açarsın,..... Bunlar ufak işlerdir ama halka inme konusunda, kazanma konusunda çok önemlidir. Halk Sol'u sırf eleştiren ama iş yapmayan bir olgu olarak görmekten uzaklaşmalıdır. Bunu yapmak için halka inmek getekli. Belediyecilik sadece ufak bir örnek, faha fazlasıda var. Sırf emek üzerinden olmuyor. Sonuç ortada.




Bu ileti en son Alisan tarafından 07.01.2015- 14:51 tarihinde, toplamda 1 kez değiştirilmiştir.
Cvp:
Yazan Cevap içeriği
Üye Profili boşluk
Kaçak
[ ]
Üye Silindi
Varsayılan Kullanıcı Resmi
Kayıt Tarihi:
İleti Sayısı: 0
Konum: Gizli
Durum: üye silinmiş
İletişim E-Posta Gönder
| Özel ileti Gönder


Cevap Yazan: Kaçak
Cevap Tarihi: 12.01.2015- 10:48


"sol neden bu kadar zayıf" sorusuna iyi bir cevap olmuş, söylemediğim bir sözden dolayı bir süreliğine yasaklanmam.

evet, sol düşünce ne zaman yasakçı, sansürcü, baskıcı oldu? sol en demokrat, en özgürlükçü değil miydi? sol, burjuva aydınlanmasına övgüler düzmüyor muydu? sol, o burjuva aydınlanmasının üzerine emekçiden ve ortaklaşmacılıktan yana değerleri katmak ve onu aşmak iddiasında değil miydi?

peki voltaire'in "fikirlerinize katılmıyorum ama onları ifade edebilmeniz için gerekirse ölüme giderim" lafı solumuzca çok büyük övgüler almamış mıydı?

işte böyle bir geçmiş kültüre ve değerler sistemine sahipken, adı "sol paylaşım" olan bir forumda, solculuk gerekçesiyle, birilerinin fikirlerini ifade etmesini engellemenin, yasaklamanın, konuları kilitlemenin nasıl bir kafkaesk dönüşümü gösterdiğini sizlerin değerlendirmesine sunuyorum.

ben, geçici olarak uzaklaştırılmama gerekçe gösterilen o sözü, o şekilde söylemedim ve tamamen keyfî biçimde uzaklaştırıldım. benim "akp size ne yaptı?" şeklinde bir cümlem olmadı. ayrıca öyle deseydim ne olurdu? bir forumda bir tane "akp'li"yle bile baş edemeyerek onu uzaklaştırmak zorunda kalmak sizin solculuğunuz için ayıp değil mi? cümlelerimi kendi bağlamından kopararak sunmanın etik yükünü, beni uzaklaştıran tecrübesiz yöneticinin zayıf omuzlarına bırakıp geçiyorum.

ama bu geçici uzaklaştırılmam sırasında gördüğüm birkaç hususa da değinip öyle geçeyim. yazması engellenmiş birine sataşmacı ve ithamcı türde yazılar yazmak da bence pek ahlakî değil. bunu yapan üyeler gördüm. onlar adına utandım. cevap verme imkanımın elimden alındığı bir ortamda bana bu tarz yazanlara şimdi de cevap vermeyeceğim.

forumdan uzaklaştırma kararına itiraz ederek erdemli bir davranış sergileyen iki üyeye, proletersosyalist'e ve alişan'a özel mesajla teşekkür ettim, buradan da teşekkürümü tekrarlıyorum. fikren katılmasak da, bir insanın yazma özgürlüğünün böyle saçma sapan bir gerekçeyle elinden geçici de olsa alınmasına karşı çıkmak aydın tavrıdır.

benim hakkımdaki "akp yanlısı liberal solcu" imajını üzerime yamamaya çalışarak kendi tartışma ve polemik yetersizliklerini örtmeye çalışanlara da cevap vermeyeceğim. öyle olmadığımı yazmak zorunda değilim. öyle olsaydım bunu açıkça yazardım. insan kendi fikrini saklar ve farklı biçimde gösterir mi? fikir insanın namusu, ahlakı ile ilgili, bunlardan   ayrılmaz bir parçasıdır. insanın bunları gizleyebileceğini, farklı gösterebileceğini düşünmek istemem. ama insan kendini solcu sanabilir, aslında değildir bunlara bir şey diyemem. ben de bu arkadaşların kendilerini solcu sandıklarını ama öyle olmadıkalrını düşünebilirim. buna dâir veriler de sunabilirim ve bu veriler, "neden akp'yi pek fazla eleştirmiyorsun?"dan daha sağlam ve ikna edici veriler olur.

yazılanların özüne, içeriğine bakacaksınız. yazanın kimliğine değil, yazının görünüşüne, şekline, sertliğine, yumuşaklığına değil, içeriğine, anlamına... ne demek isteniyor diye önce bir anlamaya çalışacaksınız. sonra kafanızda sorgulayıp değerlendireceksiniz. acele etmenize gerek yok.

bırakın solcu olmayı, doğru düzegin bir fikir sahibi olabilmek ve ciddiye alınan bir tartışmacı olabilmek için bile önce bunlar olmalı. aksi takdirde vasat ve geçici bir sosyal medya müdavimlerinden biri olmakla kalırsınız. açın facebook'daki tartışma gruplarını. biri bir mesaj atıyor, ardından yüzlerce lehde ve alehde cevap geliyor. kim bu cevapların tümünü birden okuyor ve ciddiye alıyordur ki? ancak bu konulara yeni başlayan ve başka bir işi olmayan gençler...

adı "sol paylaşım" olan bir forumda daha nitelikli paylaşımlar olması gerekmez mi? bence gerekir.




Cvp:
Yazan Cevap içeriği
Üye Profili boşluk
bedrettin
[ ..... ]

Varsayılan Kullanıcı Resmi
Kayıt Tarihi: 30.08.2013
İleti Sayısı: 907
Konum: Trabzon
Durum: Forumda Değil
İletişim E-Posta Gönder
| Özel ileti Gönder


Cevap Yazan: bedrettin
Cevap Tarihi: 13.01.2015- 09:17


benim hakkımdaki "akp yanlısı liberal solcu" imajını üzerime yamamaya çalışarak

Sana hiç bir şey yamamaya çalışmıyoruz. Sana ayna tutuyoruz. Ne olduğunu gösteriyoruz. Sana burada cevap da veriliyor. Görmek istemiyorsun, ''sol ahlaklı namuslu olmalıdır'' diyorsun, olmadığı için mi zayıf ve etkisiz? ''Sol eşitlikten yana olmalıdır''diyorsun, eşitlikten yana olmadığı için mi zayıf ve etkisiz? AKP her seçimi kazanıyor diye namuslu, ahlaklı ve eşitlikten yana olduğu için mi? Sana söylenenleri hak ediyorsun, küçücük boyunla sola akıl vermeye çalışıyorsun. O akıl sana yetmezken, bu işlere kalkışma. Solcu değilsin, bu bilinç solcu olmana yetmez. AKP yanaşması liboşları dinleyerek, onların sözlerini burada tekrar ederek kendini solcu gibi gösteremezsin. Kimse yemez bunları. Solcu olmak istiyorsan önce AKP'ye dön bak! Bu ülkeye gerici islamcı, faşist bir diktatörlük kuruluyor, ona hiç dokunma, varsa yoksa sola akıl vermeler. Çok müthiş bir adam olduğunu mu sanıyorsun sen. Akıl dışı yazdıklarınla   sola akıl veriyormuş, yol yordam öğretiyormuş! Nesin sen? Alfabeden başla, solculuk ahlaklı olmak, namuslu olmak, eşitlikten yana olmak neden söylenir? Öyle değil mi ki, bunları söylersin. Bunları git yanaştığın AKP'ye söyle!
[/size]



Cvp:
Yazan Cevap içeriği
Üye Profili boşluk
Kaçak
[ ]
Üye Silindi
Varsayılan Kullanıcı Resmi
Kayıt Tarihi:
İleti Sayısı: 0
Konum: Gizli
Durum: üye silinmiş
İletişim E-Posta Gönder
| Özel ileti Gönder


Cevap Yazan: Kaçak
Cevap Tarihi: 13.01.2015- 10:38


Alıntı Çizelgesi: proletersosyalist yazmış

80 öncesinde sosyalist solun ve genel olarak solun güçsüz olduğu tespitine katılmıyorum. Dergisi yüzbinlerce satılan ve Karadeniz başta olmak üzere Türkiye genelinde etkili bir örgütlenme yaratan Dev-Yol hareketi var. Ayrıca TKP de Dev-Yol gibi etkin bir örgütlenme gerçekleştirmişti. Zaten solun bu yükselişini gördüğü için sistem önce 12 Mart Darbesini gerçekleştirdi, ardından ise iç savaş süreci başlatıldı. Benim kişisel fikrime göre 80 öncesi devrimin objektif koşulları da, sübjektif koşulları da mevcuttu. Ancak Dev-Yol'un etkin bir merkezi örgüt yaratmayıp, kendiliğindenliğe fazla kendini kaptırması, Tkp'nin ise SSCB'nin politikaları gereği CHP ile ittifak, Ulusal Demokratik Cephe gibi son derece hatalı taktikleri devrim şansının kullanılamamasına neden oldu. Objektif koşulları sosyalistler değerlendirip devrim yapamayınca karşı devrim gerçekleşti. Karşı devrim günü yani 12 Eylül'de bile sosyalistler aklı başında hareket etse yani Dev-Yol'un önderleri gidip kendi kendilerine teslim olmayıp savaş kararı alsa, TKP ise SSCB'nin etkisiyle darbeye tam anlamıyla karşı çıkmayıp bekleme politikası yerine darbe günü savaş kararı alsa Türkiye başka bir yöne doğru yol alabilirdi. Dolayısıyla 80 öncesi sol bugüne nazaran daha güçlü olsa da yine de güçsüzdü gibi gerçek dışı bir yaklaşımı bırakalım. Sosyalist sol devrim gerçekleştirecek kadar güçlüydü ama ne yazık ki gerekli iradeyi ortaya koyamadı.



ben 80 öncesinde solun güçsüz olduğunu yazmadım ki?! aksine, 80 öncesinde solun daha güçlü olduğunu ve akıllıkca ve birlik içinde davranabilse önemli başarılar elde edebileceğini yazdım. neden öyle anladığını anlayamadım.

diğer yazdıklarına (dy liderlerinin kendi kendine teslim olduğu doğru değil) genel olarak katılıyorum. "80 öncesinde devrimin koşulları mevcuttu" görüşü eskiden beri dile getirilir. bu pek doğru değildi bence. ama yine de solun gerek kitle, gerek kadro, gerekse toplumun genelini etkileyebilme gücü çok fazlaydı. devrime değilse bile önemli demokratik ve politik dönüşümlere yol açabilirdi.




Bu ileti en son Kaçak tarafından 13.01.2015- 10:39 tarihinde, toplamda 1 kez değiştirilmiştir.
Cvp:
Yazan Cevap içeriği
Üye Profili boşluk
Kaçak
[ ]
Üye Silindi
Varsayılan Kullanıcı Resmi
Kayıt Tarihi:
İleti Sayısı: 0
Konum: Gizli
Durum: üye silinmiş
İletişim E-Posta Gönder
| Özel ileti Gönder


Cevap Yazan: Kaçak
Cevap Tarihi: 13.01.2015- 10:54


Alıntı Çizelgesi: bedrettin yazmış

Sana hiç bir şey yamamaya çalışmıyoruz. Sana ayna tutuyoruz. Ne olduğunu gösteriyoruz. Sana burada cevap da veriliyor. Görmek istemiyorsun, ''sol ahlaklı namuslu olmalıdır'' diyorsun, olmadığı için mi zayıf ve etkisiz? ''Sol eşitlikten yana olmalıdır''diyorsun, eşitlikten yana olmadığı için mi zayıf ve etkisiz? AKP her seçimi kazanıyor diye namuslu, ahlaklı ve eşitlikten yana olduğu için mi? Sana söylenenleri hak ediyorsun, küçücük boyunla sola akıl vermeye çalışıyorsun. O akıl sana yetmezken, bu işlere kalkışma. Solcu değilsin, bu bilinç solcu olmana yetmez. AKP yanaşması liboşları dinleyerek, onların sözlerini burada tekrar ederek kendini solcu gibi gösteremezsin. Kimse yemez bunları. Solcu olmak istiyorsan önce AKP'ye dön bak! Bu ülkeye gerici islamcı, faşist bir diktatörlük kuruluyor, ona hiç dokunma, varsa yoksa sola akıl vermeler. Çok müthiş bir adam olduğunu mu sanıyorsun sen. Akıl dışı yazdıklarınla   sola akıl veriyormuş, yol yordam öğretiyormuş! Nesin sen? Alfabeden başla, solculuk ahlaklı olmak, namuslu olmak, eşitlikten yana olmak neden söylenir? Öyle değil mi ki, bunları söylersin. Bunları git yanaştığın AKP'ye söyle![/size][/size]



"ahlaklı, namuslu, eşitlikten yana olmak" gibi özellikleri solun tanımları içinde ve o başlık altında yazmıştım. bunun bu kadar tepki çekeceğini tahmin edemedim. nedense genç solcularımız ahlaklı, namuslu ve eşitlikten yana olmaya pek itiraz ettiler. zamane solu ahlaksız, namussuz ve eşitliğe karşı bir yeni sol(!) mu üretmiş? buna inanmak istemem.

akp'nin her seçimi kazanmasının bir anlamı, bir açıklaması var. bunun üzerine biraz olsun düşünür müsünüz siz yeni solcular? hiç düşündünüz mü? "makarna-kömür dağıtımı" dışında bir açıklama yapabildiniz mi? solcu dediğin, toplumu, maddeyi çözümlemeyi bilen kişidir. solcu, çözümleme (analiz) meraklısıdır. sizler çözümleme (analiz, tahlil) konusunda hiç kafa yorar mısınız?

ben senden çok daha etkili ve anlamlı biçimde akp eleştirisi yapabilirim ve yapıyorum da. ama sizlerin yaptığı gibi kahvehane muhabbetini andıran bir "eleştiri" olmaz bu. benden beklemeyin öylesini.

"akp yanaşması liboşlar" çok sevdiğiniz bir söylem. işte sizin analizden anladığınız bu. açıklamıyor ama rahatlatıyor değil mi? ve siz, rahatınıza pek düşkünsünüzdür.

o liboşlar şimdi akp'ye karşı. hepsi de akp karşıtı cepheye geçti. f. gülen cemaatiyle, chp kesimiyle ortak cenahtalar. peki siz? sizler de şimdi chp-hdp koalisyonu önerenlerle aynı yerde değil misiniz? :)

ödp genel başkanı chp-hdp ittihakı önermiş. ilginç değil mi? ne oluyor? "liboş"larla aynı safta mı buluşuyorsunuz yoksa? ama siz düne kadar f. gülen'e de "fetoş" diyordunuz, son kapışmadan sonra demez oldunuz, neden?.. :)

şöyle kocaman bir "fetoşşş" demeni duymak istiyorum. f. tipine karşı şöyle iki çift eleştiri duymak istiyorum. lütfeen... bak, yoksa seni, sizlerin mantığına göre "fetoşçu" olarak itham edebilirim. :)





Yeni Başlık  Cevap Yaz
 Toplam 9 Sayfa:   Sayfa:   «ilk   <   1   2   3   [4]   5   6   7   >   son» 



Forum Ana Sayfası

 


 Bu konuyu 1 kişi görüntülüyor:  1 Misafir, 0 Üye
 Bu konuyu görüntüleyen üye yok.
Konuyu Sosyal Ortamda Paylas
Benzer konular
Başlık Yazan Cevap Gösterim Son ileti
Konu Klasör MARS neden bu kadar önemli sirius 3 4775 08.04.2016- 11:55
Konu Klasör Ne kadar güç, o kadar taktik-Ender Helvacıoğlu umut 0 3428 28.05.2015- 10:58
Konu Klasör BHH etkisiz mi kalacak? solcu 1 3316 10.03.2015- 13:08
Konu Klasör Sancar: HDP'yi kapatmanın siyasi maliyeti olur, AKP fiilen etkisiz hale getirmeyi deniyor... melnur 1 1915 10.10.2020- 20:56
Konu Klasör Ne kadar kan o kadar müzakere umut 0 3142 23.11.2015- 11:30
Etiketler   Sol,   neden,   kadar,   zayıf,   etkisiz
SOL PAYLAŞIM
Yasal Uyarı
Sitemiz Bir Paylasim Forum sitesidir Bu nedenle yazı, resim ve diğer materyaller sitemize kayıtlı üyelerimiz tarafından kontrol edilmeksizin eklenebilmektedir. Bu nedenden ötürü doğabilecek yasal sorumluluklar yazan kullanıcılara aittir. Sitemiz hak sahiplerinin şikayetleri doğrultusunda yazı ve materyalleri 48 Saat içerisinde sitemizden kaldırmaktadır.
Bildirimlerinizi info@solpaylasim.com adresine yollayabilirsiniz.
Forum Mobil RSS