SolPaylaşım  
Ana Sayfa  |  Yönetim Paneli  |  Üyeler  |  Giriş  |  Kayıt
 
OTURUYORSAN KALK; AYAKTAYSAN YÜRÜ; YÜRÜYORSAN KOŞ!
Yurt ve dünya sorunlarına soldan bakan dostlar HOŞGELDİNİZ .Foruma etkin katılım yapabilmeniz için KAYIT olmalısınız.
Yeni Başlık  Cevap Yaz
 Toplam 18 Sayfa:   Sayfa:   «ilk   <   1   2   [3]   4   5   6   7   >   son» 
Cvp:
Yazan Cevap içeriği
Üye Profili boşluk
solcu
[ kemal ]

Varsayılan Kullanıcı Resmi
Kayıt Tarihi: 24.01.2014
İleti Sayısı: 1.709
Konum: Ankara
Durum: Forumda Değil
İletişim E-Posta Gönder
| Özel ileti Gönder


Cevap Yazan: solcu
Cevap Tarihi: 29.09.2014- 13:22


Peki içimizdeki şeytanı kim taşlayacak? “Biz” taşlayacağız! Peki “Biz” kimiz? Bizler 30 Ağustos’ta ve 21 Eylül’de bir araya gelen ve birlikte mücadeleye karar verenleriz, açık konuşmak gerekirse can havliyle bir araya gelenleriz. Artık bundan ötesi canımızı korumak için canımızı dişimize taktığımız bir mücadeleye girişmek.

AKP zulmünü kısa dönemde belki bertaraf edemeyiz ama AKP’nin elini bozabiliriz. Elini bozunca hedefi hep 12’den vurmasını önlemek, her dediğinin olamayacağını ispatlamak, gidişatına takoz koymak bile ilk adımlarda başarı sayılmalı…

İşte bunu derhal başaracağız. Gezi'nin ruhunu yaşatabilmek için, Somalı madencilerimizin hesabını sorabilmek için, çocuklarımıza imam hatip olmaktan öte bir gelecek kurabilmek için, Kobani’de katledilen Kürt kardeşlerimizin yanı başında olabilmek için bunu başarmak zorundayız.


Bunları okuyunca umutlanmamak elde değil. Şimdiye kadar bu konuda olumsuz görüş bildirenede rastlamadım.İyi gidiyor, tekrar tekrar söyleyeceğim, iyi gidiyor, nazar değmesin:)



Cvp:
Yazan Cevap içeriği
Üye Profili boşluk
denizcan
[ devrimci ]

Varsayılan Kullanıcı Resmi
Kayıt Tarihi: 24.12.2013
İleti Sayısı: 2.431
Konum: Trabzon
Durum: Forumda Değil
İletişim E-Posta Gönder
| Özel ileti Gönder


Cevap Yazan: denizcan
Cevap Tarihi: 16.10.2014- 12:27


10 maddede 'Nasıl bir birleşik mücadele?'-Deniz Yıldırım  

Araya Suriye’ye Savaş Tezkeresi, onunla ilgili acil yazı girdi. “Neden Birlik?” yazısının devamı olarak kaleme alacağımı belirttiğim bu yazıyı bu nedenle bugüne erteledim.

İyi de oldu. İlki 30 Ağustos’ta, ikincisi 21 Eylül’de Ankara’da gerçekleştirilen birleşik mücadele toplantıları ilkesi, mücadele gündemi, yol haritası ve kurucu bileşenleri bakımından daha da netleşmeye başladı. Bu Pazar günü üçüncü toplantıyı gerçekleştireceğiz. Dolayısıyla birleşik mücadelenin yolları, “nasıl” bir zeminde, hangi mücadele araçlarıyla, hangi ilkeler, temel hedefler ve ittifaklarla inşa edileceği sorusuna dair akıl yürütmek, gündem oluşturmak için tam zamanı.

Madde madde gidelim, birleşik bir mücadele; ama nasıl? Kendi görüşlerimi özetlemek isterim.

1) Sadece AKP ile Değil, AKP Rejimi ile Mücadele:
Her şeyden önce bir mücadele ortaklığı inşa etmek; farklılıklardan çok benzerlikleri öne çıkarmak; ortak sorun/tehdit algılamalarını doğru teşhis etmek; bu teşhise karşı direnme ve örgütlenme potansiyellerini birlikte büyütmek ile mümkün. Bu açıdan birleşik bir mücadele hattının inşası; öncelikle kendisini neyin karşısında konumlandırmalıdır? Sorunu doğru teşhis etmek zorunluluktur. Sadece bir parti ve “olağan” bir hükümet olarak AKP iktidarının mı, yoksa AKP’nin inşa ettiği gerici, faşizan, yağmacı yeni rejimin, kurumlarının, ilkelerinin, gündelik hayatın her alanına inen örgütlenme ve saldırılarının mı karşısındayız? Birleşik mücadele saptamasını ikinci toplantıda net olarak yaptı; mücadele gündemini AKP’yi “sıradan” bir iktidar partisi olarak görmenin ötesinde, siyasal, sosyal değişmeleri bir rejim değişikliği çerçevesinden okuyarak “Gericiliğe ve Faşizme” karşı oluşturdu. Bu açıdan sorunu doğru saptama yolundayız. Sadece AKP’ye değil; AKP’yi de aşan ve kısmi değişiklikler olsa da, onun kurucu ilkelerinde büyük değişimlerin “düzeniçi” bir seçenek olarak gerçekleşmeyeceğinin bilinciyle, inşa ettiği rejime karşı pozisyon alan bir hat, en sağlıklı hat. Öyleyse birleşik mücadele girişimini AKP’yi sadece bir kişi üzerinden değil; gerici-mezhepçi, otoriter, piyasacı-yağmacı karakteri üzerinden okuyan; dolayısıyla sadece “kişilere” değil; bu kişilerin etrafında inşa ettiği siyasal-sosyal düzene, sınıfsallığa, yani rejimine karşı konumlanan bir direnme ortaklığı olarak tarif edebiliriz.

2) Düzeniçi Muhalefet Tarzlarının da Eleştirisi: Yeni bir birlik ya da daha doğru ifadeyle birleşik bir mücadele inşa girişimi, sadece mevcut iktidarın ve rejimin eleştirisi olmanın ötesinde; aynı zamanda bu iktidarın, onun ilkelerinin ve rejiminin eleştirisi olarak işlemesi gereken siyasal muhalefet tarz ve eksenlerinin de eleştirisidir. Bu anlamda birleşik mücadele hattı; AKP Rejimi’ne karşı direniş zemininde ortaklaşmalar adına kendisini konumlandırırken; bu rejime karşı düzeniçi ve uyumcu muhalefet tarz ve eksenlerinin de eleştirisini önüne görev olarak koymalıdır. Bu, “düzeniçi muhalefet” içine; düzeniçi kurtuluş reçetelerine hapsedilen geniş kitlelerle bütünleşme, ortaklaşma hedefini dışlamaz; ancak ayağını geniş kitlelerin Haziran Ayaklanması’ndaki ilkeler, program, mücadele gündemi ve araçları bakımından yaşadığı niteliksel sıçrama zeminine basar; kitlelerle bu ilerici bağ üzerinden ilişkilenirken geri, düzeniçi muhalefet tarz ve çıkış önerileriyle de mücadele eder. Bu nedenle birleşik mücadele, AKP Rejimi’ni AKP ve onun kendisini her zeminde yeniden üretmesine yol açan tepeden, düzeniçi, yer yer dinselleşme gündemiyle uyumlu, parlamenter muhalefet tarzına sıkışmış; öfkeleri bu alana sıkıştırmaya yönelmiş muhalefet tarzlarının eleştirisi üzerinden de okumalıdır.

3) Mevlana Tekkesi Değil; Önce Niteliksel Merkez: Kuşkusuz AKP karşısında itiraz ve eleştiriler çeşitli; elbette AKP karşısında oluşan her itirazı önemsemek; enerjisini dönüştürmek, mücadeleye katmak önemlidir. Buna karşın birlik olgusunu sadece AKP karşıtlığı üzerinden kurmak; ilkesiz ve programsız bir mücadele zeminine yol açar. AKP’nin “yeterince dinselleşme” hamlesi yapmadığını söylemek de; AKP’nin sadece “tek adam siyaseti” yüzünden bugün “otoriter” olduğunu söylemek de; AKP’yi “başta reformcuydu, sonra nasıl böyle oldu?” diyerek eleştirmek de bir muhalefet tarzıdır. Bu açıdan AKP karşısında mücadele öncelikle ilkeli, programı bir mücadele olmalı. Bu ilkeli-programlı mücadele merkezinin inşası ilk aşamada niceliksel değil, niteliksel bir inşa görevidir. Halkın, mücadelelerin ilerici enerjisinden beslenecek bir birlik zemini; ilk aşamada “gel gel ne olursan ol, yine gel” zemininde kurulamaz. Öncelikli hedef, umutsuzluğun, çıkışsızlık, “bitti bu iş” hissinin karşısına direngen bir seçenek koymaktır. Bu seçenek “nicelik/sayı hesaplarıyla birlik” olarak değerlendirilmemeli; AKP Rejimi karşısında halkçı-kamucu, laikliği emekçi karakterde bir mücadele gündemi olarak sınıf mücadelesiyle ilişkisi içinden kavrayan, bağımsızlıkçı, demokratik yeni bir Cumhuriyet inşası gündemini AKP gericiliğini ve faşizmini geriletme gündemiyle yan yana koyan bir niteliksel merkez, çıkış merkezinin, programlı-ilkeli çözüm umudunun inşası olarak değerlendirilmeli; nitelden nicele geçiş bu dönüştürme iradesinin inşasıyla paralel bir sıçrama olarak sürdürülmelidir. Nitekim 21 Eylül toplantısının ardından kamuoyuna açıklanan çağrı metninde bu ilkeler ve asgari program netlikle saptanmış; gericiliğe ve faşizme karşı halkçı-kamucu bir ekonomiyi örgütleme, laikliği devrimci bir mücadele gündemi olarak ele alma, bağımsızlıkçı, halkların eşit yurttaşlık temelinde bir arada yaşamasının önünü açacak bir siyasal seçeneği örme hedefi açıklıkla ifade edilmiştir. İnşa bu sağlam temel üzerinde ilerlemeli; sağlam olmayan bir temel üzerindeki çokkatlı yapılaşmaya da “çeşitlilik” olarak bakılmamalıdır.

4) Solda Birlik Değil, Halkçı Direnme Merkezi: Tam da bu nedenle birlik girişimi; solun farklı siyaset ve unsurlarının nicel/sayısal birliği olmanın ötesinde; solun, sosyalistlerin, ilerici bağımsız çevrelerin AKP Rejimi’ne karşı mücadelenin ve oradan yükselen Haziranca taleplerin (halkçılık, kamuculuk, laiklik, yeni Cumhuriyet) sola, sosyalizme açık karakterini saptaması; bu asgari program ve ilkeler temelinde ilerici bir çıkış, halkçı bir direnme merkezini öncelikle niteliksel olarak örgütlemesi girişimi olarak görülebilir. Niteliksel merkezinde elbette solcuların, sosyalistlerin olduğu; ancak halkçı, anti-faşist mücadele gündemleri temelinde hem Cumhuriyetçi tabanın hem de Kürt hareketinin ilerici, anti-faşist dinamikleriyle aynı anda, birlikte direnme imkanlarına kendisini seferber edebilen, imkanları oranında yüzleri birbirine döndüren; Türkiye’yi bu temelde birleştiren, inşa eden bir direnme merkezi. Bu açıdan girişim solcuların sayısal birliğinden çok; gericiliğe ve faşizme karşı mücadele gündemlerinin halk içinde birleştirilmesi olarak görülmelidir.

5) Sandık Ortaklığının Ötesi: Birlik girişimini solun sayısal birliği, nicel ittifakı olarak okumamak gerektiği gibi; sandık ittifakları temelinde de görmemek, sandığa sıkıştırmamak; gerici-faşizan-yağmacı saldırılar karşısında seçimden seçime değil; tüm zamanlarda ve zeminlerde birlikte direnme gündemini önüne koyan bir seçenek yaratmak gerekiyor. Rejimin faşizan karakterde, polis devleti düzenlemeleriyle konsolide edilmeye çalışıldığı; toplumsal ve siyasal muhalefetin, farklı direnişlerin bu düzenlemeler aracılığıyla baskılanmak, boğulmak istendiği açık. Evet, AKP çeşitli eksenlerde büyük sıkışmalar yaşıyor ve yaşayacak; bu sıkışmaların içeride tetikleyeceği geniş isyan ve muhalefet dinamikleri karşısında önlem almak; yeni Haziranları önlemek, toplumsal-siyasal her mücadele zeminini hem boğmak hem de yağmacı-dinci-otoriter temelde dönüştürmek istiyor.   Elinde bu sıkışmalarla mücadele için kalan ayrıcalıklı tek seçenek daha fazla maddi zora, daha fazla baskıya yaslanmak; daha fazla manevi zora, daha fazla dincileşmeye yaslanmak. Bu gerçeği iyi saptamak yaşanan ve artması olası gerici-faşizan saldırılar karşısında her alanda mücadeleleri birleştirmeyi önüne koyan bir girişim için zorunluluk. Önümüzde AKP için son kritik seçim var, Anayasa değiştirecek güce erişmek için AKP her hamleyi yapacak. Görüntü bu seçimin bu eksen üzerinden parlamenter muhalefet tarzının son büyük kitle seferberliği olarak değerlendirileceğine işaret ediyor. Sandık ortaklığı bu kitle seferberliği ihtimali, kutuplaşmasının altında ezilecek bir seçenektir. Ancak Türkiye 2015’ten 2019’a kadar seçim yaşamayacak; bu 4 yıllık sürede dinci faşizmin inşa ve baskı sürecinin yoğunlaşacağı, saldırıların günden güne artacağı bir gerçek. Geniş halk kitlelerinin parlamenter muhalefet seçeneği dışında bu 4 yıl boyunca direnme, baskıyı püskürtme, birliktelikler örme adına seçeneksiz kalması düşünülemez. Fiili, kurucu bir muhalefet ve birleşik mücadele sadece 2015 seçimlerini değil, 2015’ten 2019’a uzanan seçimsiz süreci hesaba katmalı; sandık temelli bir ittifak ya da girişime sıkışarak yaşanacak moral çöküşlerle seçimsiz dönemlerin direnme günlerinde halkı seçeneksiz bırakmamalıdır. Kaldı ki AKP’nin yeni Anayasa ile birlikte “Başkanlık Sistemi” görünümlü bir dikta rejimini kurumsallaştırmak istediği; bu rejimde de zaten torba yasalarla, yürütme müdahale ve baskılarıyla işlevi ortadan kalkmış olan Meclis’e yer olmadığı; kuvvetlerin tek elde toplanmasının hesaplandığı açıktır. Dolayısıyla mücadeleyi parlamenter muhalefetin ilerici unsurlarıyla birlikte inşa eden, mücadeleleri ortaklaştıran; ancak kendisini yukarıda saydığımız gerçekler nedeniyle parlamenter muhalefet ya da sadece sandık tarz ve hattına sıkıştırmayan, fiili, direngen, birleşik ve yerinden muhalefet zorunluluktur.

6) Muhalefetin Ötesine Geçmek, Kurucu İradeyi Örgütlemek: Birleşik bir mücadele zemini kendisini sadece rejimin eleştirisi, rejime muhalefet üzerinden ifade edemez. Bu mücadele gündemi, aynı zamanda mücadelelerin içinden, onların kazanımları ve enerjileriyle bir kurucu iradenin örgütlenmesini dayatıyor. Bu açıdan birleşik mücadele girişimi bir “muhalefet” hattı olarak okunmalı; ancak bu muhalefet hattı gayrinizami, fiili bir itiraz/eleştirinin ötesinde siyasal bir kurma hedefine yönelmeli; farklı, ekonomik ve yerel karakterli direniş ve mücadelelerin enerjilerinden merkezi bir siyasallaşma, kurucu bir irade örgütleyebilmelidir. Farklı direniş ve mücadelelerin enerjilerinin ekonomik alana ve yerel zeminlere hapsolmaması; merkezi ve örgütlü bir yağmacı-gerici-faşizan rejim karşısında merkezi bir direnme ve kurma seçeneğinin siyasal karakterde yaratılması gerektiği açıktır. Bu açıdan yapılması gereken; ülke geneline yayılan gericiliğe, faşizme, yağma ve talanlara karşı farklı mücadelelerden yükselen direnme enerjisini ortak bir siyasal iradeye, kurucu inşa sürecine sevketmek; mücadeleleri bu temelde birleştirmek; sadece muhalefet etme hattına sıkışmamaktır. Bugün bu kurucu irade, gericiliğe, yağmaya ve faşizme karşı Halkçı, Kamucu, Laik, Bağımsız, Demokratik bir yeni Cumhuriyet örgütlenmesi hedefine doğru mücadeleleri çekme; bu hedef etrafında biriken enerjiyi de yerel direniş ve mücadelelerin hizmetine sunma görevleri arasında bir köprü işlevi görebilir.

7) Kendini Örgütlerken Çözümü de Örgütlemek: Sık yapılan hatalardandır; neye karşıysak, neyle mücadele ediyorsak ve nasıl bir yaşam, ülke örgütlemek istiyorsak bunu erteler; kendi bulunduğumuz alanlarda, işyerlerinde, yaşam alanlarımızda, siyasal ve sosyal örgütlenmelerimizde ikincilleştiririz. Bu hatadan kaçınmak; çözümü örgütleme işini birliği örgütleme sürecinin parçası haline getirmek zorunludur. Birleşik mücadele Haziranca bir demokrasi tahayyülüne mi sahip? O halde bunu inşa etmeyi kendisini yerelden, aşağıdan örgütleme gündeminin parçası olarak görmeli, bu hedefi kendi inşasının dışında görmemeli, modelin inşasını kendi modelinin örgütlenmesinden bağımsız okumamalı, ertelememelidir. Bu açıdan şimdiye kadar gerçekleştirilen toplantıların, tartışma yöntemlerinin, mücadeleleri ortaklaştıran zemine doğru siyasetler tarafından atılan fedakar adımların, çağrı metninin, mücadelenin aşağıdan, yerelden Haziranca örgütlenmesi için öne sürülen formüllerin genel karakteri iyimser olmamız, geleceğe umutla bakmamız için iyi bir sebep sunuyor.

8) Haziran Hiç Olmamış Gibi Davranmamak: Artık bu ülkede Haziran hiç olmamış gibi davranmaktan vazgeçmeliyiz. Haziran, bu ülkede AKP Rejimi karşısında ilk bütünlüklü halk isyanıdır ve isyanın dinamikleri ortadan kalkmış değildir. Bu açıdan birleşik mücadele hareketi, Haziran hiç olmamış gibi davranmayan; Haziran’ın önümüze koyduğu yağmaya, baskıya, gericiliğe karşı mücadele gündemini kendisine zemin/çıkış alan; Haziranca mücadele ve direnme imkanlarını tüm alanlara doğru genişletmeyi; tüm saldırılar karşısında Haziran programıyla direnişleri büyütme görevini önüne koyan bir hareket olarak ilerlemelidir: Hem Haziran romantizminden ve mekan sıkışmalarından kurtulup Haziran’a yeni kanallar, damarlar açma görevi önümüzdedir; hem de halk hareketinin elele, birlikte öreceği, Haziran enerjisini çaldırmayacak, bu enerjiden yeni bir siyasal irade, bir çözüm örgütleyecek, yerel direnişlerin enerjisini bu çözüme; Haziran’ın direngen programını yerellere aktaracak bir merkez inşası; zorunluluk ve kaçınılmaz. Yeni Haziranlar’da halk hareketinin dağınık, seçeneksiz kalmasını engellemek; enerjinin çalınmasını önlemek de görevdir.

O halde Haziran hiç olmamış gibi davranmamak; Haziran’ın düzeniçi muhalefette daha da sağa, rejimle uyuma doğru çekmesi olgularını unutmadan; Haziran kitlelerindeki “sokağa çıktık da ne oldu?” umutsuzluğunu somut mücadelelerde somut kazanımlarla yeniden umuda dönüştüren bir seçeneği ısrarla inşa etmek gerekiyor. Öncelikle saldırının gerçekleştiği alanlarda derhal birleşerek kuvvetlice seferber olmak, saldırıyı püskürtmek, direnişten kazanımla çıkmak ve bu kazanımların sağladığı yeni umut ve özgüvenle Haziran programını derinleştirmek mümkündür ve gerçekçidir. Diktaya, yağmaya, siyasal gericiliğe, savaşa, hayat pahalılığına, iş cinayetlerine karşı yerinde, ortak, birleşik direnişleri örgütlemek, somut kazanımlarla büyümek pratiğin ve hayatın bugün bize dayattığı bir gündem. Yağma düzeninin Soma’dan Mecidiyeköy’e uzanan sınıfsal karakteri; emekçiyi ölüme gönderen niteliği ortadayken Haziran’ın emekçi karakterde derinleştirilmesi, genişletilmesi ise en büyük zorunluluk. Mücadele ilkelerinin pratikten, hayatın somut ihtiyaçlarından süzülerek belirmesi; birleşik mücadele girişiminin bu somut ve gerçekçi zemine bastığının ve bu zemini dönüştürmeyi amaçladığının kanıtı olarak görülebilir.

9) Bir Ayağını Haziran’a, Diğer Ayağını Kobane’ye Basmak: Bugün Kobane’de Kürt halkı gericiliğe ve faşizme direnmektedir. Haziran’ın gericiliğe ve faşizme karşı direnişiyle Kobane’nin direnişi birbirine yüz çeviremez. Diğer bir ifadeyle, Türkiye’de gerici-faşizan AKP Rejimi’ne karşı mücadele Kobane’yi görmezden gelemez. Aynı şekilde, Kobane’de ve bölgede gericiliğe ve faşizme karşı mücadele eden halklar; Türkiye’de faşizm ve gericilik gündemine karşı mücadeleyi gündeminden düşüremez. Hayatın dayattığı bu ikili gerçek daha da belirginleşecek. Ülkede ve bölgede gericiliğe ve faşizme karşı mücadele birbirinden ayrılamayacak, birbirinden koparılamayacak iki gündem maddesidir. Türkiye’de ve Ortadoğu’da laik, demokratik, ilerici çözümlerin örgütlenmesi, “yeni”yi kurma yolunda Gezi komünü ile Rojava kantonları arasındaki irtibatın vurgulanması da zorunluluktur. Seküler siyaset, seküler yaşam örgütlenmeleri dinci-faşizmin saldırıları karşısında ortaklaşma; saldırılar karşısında direnişleri birleştirme, yeni bir cumhuriyeti birlikte örgütleme göreviyle karşı karşıya. Kolay mı? Kolay değil. Zorunlu mu? Evet zorunlu. Bu açıdan birleşik mücadele hareketi hem Gezi Direnişi’nde hem de Kobane’deki gerici-faşizan saldırılar karşısında okuması ve pozisyonu net bir zemindedir; ilerici, demokratik, laik, halkçı, bağımsızlıkçı program ve mücadele gündemi içinden hem Gezi’yi hem Kobane Direnişi’ni okuyan, derinleştiren ve birbirine doğru kanallar açan birliktelikler adına bu girişim büyük bir imkan sunuyor. Bu açıdan ayağı hem Cumhuriyetçi muhalefetin Haziranca, ilerici zeminine hem de Kürt hareketinin seküler, ilerici dinamiklerine dayanan; bu ikili karakteri ortaklaştıran, bu alanlardaki mücadele gündemlerini birbirinin dışında görmeyen, Türk ve Kürdün birlikte yaşama irade ve modelini halkçı, ilerici, laik bir çözüm seçeneği içinden irtibatlandıran mücadele gündeminden kaçamayız.   Birleşik mücadele girişimi bu açıdan hem Cumhuriyetçi muhalefetin hem de Kürt hareketinin ilerici unsurlarının mücadelelerine dışsal değil içsel bir arayış olmalı; farklı, ilerici-halkçı mücadele gündemlerinin sola açık birlik zeminini örme girişimi olarak ilerletilmelidir.

10) Karamsarlıktan Çıkış; Çözümü, Umudu Birlikte Örgütlemek: Yukarıda da belirttik; geniş halk kitlelerinde bir karamsarlık hakim. Birleşik mücadelenin en temel işlevi; bu karamsarlığı dağıtmak; alternatifsiz, çıkışsız olmadığımızı gösterecek seçeneği birlikte örgütlemek olacaktır. Bugün en büyük ihtiyaç; “ne yapacağız?” sorusuna yanıt verebilmektir. Birleşik mücadele, bu yanıtı verme umududur; bu umudu daha da örgütleme yolunda ilerliyor. Gerisi, bu enerjiyi genişletmekte, işyerlerine, yaşam alanlarımıza yaygınlaştırmakta, hayatın her alanına dönük saldırılar karşısında birlikte durmanın zorunluluğunu kavramakta; mücadeleyi birlikte büyütmekte. Yapar mıyız? Aklın kötümserliğine karşı iradenin iyimserliğinden vazgeçmeyelim, yaparız.



Cvp:
Yazan Cevap içeriği
Üye Profili boşluk
dayanışma
[ ]
Üye Silindi
Varsayılan Kullanıcı Resmi
Kayıt Tarihi:
İleti Sayısı: 0
Konum: Gizli
Durum: üye silinmiş
İletişim E-Posta Gönder
| Özel ileti Gönder


Cevap Yazan: dayanışma
Cevap Tarihi: 20.10.2014- 12:35


Haziran’ın izinden yürüyüş

Solda ortak mücadele imkanlarının değerlendirilmesi amacıyla bir araya gelen siyasi parti, örgüt, aydın ve bireyler “Birleşik Haziran Hareketi” adıyla yola çıktı

Resim Ekleme

BURCU CANSU Ankara

Siyasi parti, örgüt, aydın ve bireylerin bir araya geldiği, Birleşik Muhalefet ve Sol Cephe dinamiklerini de içeren ODTÜ Vişnelik Toplantıları’nın üçüncüsünde yeni bir adım atıldı. Toplantıdan çıkan kararla yeni hareketin adı “Birleşik Haziran Hareketi” oldu. Hareket bu isimle yoluna devam edecek. Katılımcılar AKP faşizmine ve onun dayattığı hayata Haziran İsyanı’nın açtığı yoldan ilerleyerek yanıt üretecek. Harekete KP, ÖDP, EHP, TKP 1920, HTKP gibi siyasi partiler, Devrimci Hareket, Red Dergisi, emek ve meslek örgütlerinden TTB Başkanı Beyazıt İlhan, TMMOB Başkanı Mehmet Soğancı, DİSK Sosyal İş Başkanı Metin Ebetürk ile CHP Milletvekilleri İlhan Cihaner, Hüseyin Aygün ve Gökhan Günaydın katkı koyacak.

Birlikte direnmeye kararlı olarak yola çıktık

ÖNDER İŞLEYEN:
Ülkemiz, iç savaş provaları eşliğinde hızla mezhepçi faşist bir doğrultuda sürükleniyor. Bunu durdurmanın ve zorbaları alaşağı etmenin mümkün olduğunu Haziran barikatlarında hep birlikte gördük, gösterdik. Haziran, bu umutla birlikte hepimize tarihsel bir sorumluluk da yükledi. O sorumluluk, Haziran'ın 2013'te bırakmamaktır. Birleşik Haziran Hareketi, işte bu devrimci sorumluluk anlayışı ile aylardır ülkenin her yerinde sürdürülen forum ve tartışmalar içerisinde inşa edildi. Birlikte direnmeye kararlı ortak bir irade olarak bugün yola çıkıyoruz.  

Yağma ekonomisine dur diyeceğiz!

FATİH YAŞLI:
İktidarın içeride ve dışarıda savaşa hazırlandığı, doğa ve kent talanını hızlandırdığı, her türlü muhalif odağı boğmaya ve yok etmeye çalıştığı son derece kritik bir zaman diliminde, bu toprakların yarattığı devrimci ve ilerici birikimi de yanımıza alarak, bir ayağımızı Haziran'a bastık ve birleşik bir mücadele için yola çıktık. Yağma ekonomisine dur demek için herkesi bu mücadelenin bir parçası olmaya, yeni bir cumhuriyeti birlikte kurma kavgasına omuz vermeye çağırıyoruz.

Köken Gezi Direnişi

BEYAZIT İLHAN:
Çok değişik kesimlerden toplumsal muhalefetin içerisinden temsilcilerin katıldığı toplantıda Birleşik Haziran Hareketi adı altında bir toplumsal muhalefet hareketi kuruldu. Bundan sonra Türkiye’de demokrasiden, barıştan, insan haklarından, özgürlüklerden, laiklikten yana olan güçler, doğanın tahribatına karşı olan güçler, emekten yana taşeronlaşmaya karşı olan güçler, işçi sağlığını önceleyen, iş güvenliğini önceleyen güçler bir araya gelerek Birleşik Haziran Hareketi adı altında mücadelelerini sürdürecekler.

Haziran’da sokağa çıkanlar tekrar sokağa çıkacak

DOĞAN TILIÇ:
Türkiye’den çok farklı çevrelerden solcuların, devrimcilerin, ilericilerin, örgütlü ya da örgütsüz kesimlerin ciddi bir tehdit algısı ile bir araya gelmelerinin sonucunda bu süreç başladı.  

Bizler kararlıyız

TARIK ŞENGÜL:
Acil bir durumla karşı karşıyayız. Siyasi iktidar sadece bölgeyi değil Türkiye’yi de belli bir anlamda savaş ortamına soktu. Bu savaş durumuna ve bu tehlikeli iktidar anlayışına karşı bu ülke topraklarında ekmeğini alnının teriyle kazanan herkesin bir muhalefet ve iktidar alternatifine ihtiyaç var. Bu anlamda üçüncüsü gerçekleşen toplantı aslında tek bir kesimin kendi iktidarını kurmaya yönelik olarak algılanmasın.

Geniş kapsamlı bir yol alacağız

N. EVREN HASPOLAT:
Halkın önünde sorunlarını tespit ettiği ama tek başına çözemediği sorunlar var. Farklı örgütlü ve örgütsüz toplum kesimleri var. Bu sorunlar çözülemediği için ve askıda kaldığı için ama diğer taraftan da bu sorunları çözmek artık kaçınılmaz hale geldiği için birlikte bir şey yapabilir miyiz diyerek toplandık.



Cvp:
Yazan Cevap içeriği
Üye Profili boşluk
dayanışma
[ ]
Üye Silindi
Varsayılan Kullanıcı Resmi
Kayıt Tarihi:
İleti Sayısı: 0
Konum: Gizli
Durum: üye silinmiş
İletişim E-Posta Gönder
| Özel ileti Gönder


Cevap Yazan: dayanışma
Cevap Tarihi: 20.10.2014- 12:36


Hareket ete kemiğe büründü

METİN ÇULHAOĞLU:
Bizler de bu kritik uğrakta sol sosyalist, devrimci, ilerici, yurtsever güçlerinin bir araya gelip bu gidişata karşı bir mücadele vermesi ciddi bir durum. Hem merkezden iyi yönlendirilen hem de alttan Türkiye ölçeğinde katılımı olan yani yukarısı ile aşağısını birleştiren ve bu gidişata karşı ciddi bir direnç gösterecek ve Türkiye’yi bir anlamda bu badireden kurtaracak hareketin oluşması kanısına vardık. Toplantıda da ileri bir aşama kaydettik. Artık ete kemiğe büründü. Yukarıda en azından. Şimdi bunun aşağıdan yerellikten katkılarla ete kemiğe bürünme aşamasına geçtik.

Buradan çıkan irade belirleyici olacak

GÖKHAN GÜNAYDIN:
Türkiye’de sosyalist soldan gelen ve temsiliyetleri olanlar kendi aidiyetlerinin dışında bir duruş gösteriyorlar. Herkes kendi bireysel duruşunu ya da partisel aidiyetini durdurarak ortak eylemsellik refleksini geliştirmeye çalışıyor. Bu aslında bizim topluma karşı halkımıza karşı da görevimiz. Buradan çıkan irade önümüzdeki dönem için belirleyici olacak. Buradaki çaba Türkiye’nin toplumsal geleceğinde söz edilecek bir çaba olarak tarihe not düşülecek.

İmzacılar

Abdurrahman Atalay

Adnan Serdaroğlu

Ali Millioğulları

Alper Taş

Aslı Sicimoğlu,

Aslı Aydın

Aysun Gezen

Aydemir Güler

Barış İnce

Beyazıt İlhan

Bilge Seçkin Çetinkaya

Burhan Sönmez

Burak Yücel

Bülent Forta

Can Atalay

Cemal Polat

Deniz Yıldırım

Doğan Tılıç

Doğan Çetinkaya

Erhan Nalçacı

Emin Koramaz

Emirhan Oğuz

Eriş Bilaloğlu

Erkan Baş

Evren Haspolat

Evren Hoşgör

Fatih Yaşlı,

Gamze Yücesan Özdemir

Gökhan Günaydın

Gün Zileli

Güven Gürkan Öztan

Haluk Yurtsever

Hakan Gülseven

Hakan Öztürk

Hayri Kozanoğlu

Himmet Şahin

Hüseyin Demirdizen

Hüseyin Aygün

İbrahim Aydın

İbrahim Varlı

İsmail Hakkı Tombul

İlhan Cihaner

İlhan Kamil Turan

Kaya Güvenç

Kamil Kartal

Korkut Boratav

Masis Kürkçügil

Melih Pekdemir

Mehmet Soğancı

Mehmet Yetiş

Mehmet Yeşiltepe

Merdan Yanardağ

Metin Çulhaoğlu

Metin Ebetürk

Murat Nergiz

Necmi Erdoğan

Oğuzhan Müftüoğlu

Osman Öztürk

Önder İşleyen

Özgür Karaduman

Sadık Özsoy

Serpil Güvenç

Selçuk Candansayar

Sibel Uzun

Taner Timur

Tarık Şengül

Turan Eser

Tülin Öngen

Zafer Aydın




Cvp:
Yazan Cevap içeriği
Üye Profili boşluk
dayanışma
[ ]
Üye Silindi
Varsayılan Kullanıcı Resmi
Kayıt Tarihi:
İleti Sayısı: 0
Konum: Gizli
Durum: üye silinmiş
İletişim E-Posta Gönder
| Özel ileti Gönder


Cevap Yazan: dayanışma
Cevap Tarihi: 20.10.2014- 12:43


Siyasi parti, örgüt, aydın ve bireylerin bir araya geldiği, Birleşik Muhalefet ve Sol Cephe dinamiklerini de içeren ODTÜ Vişnelik Toplantıları’nın üçüncüsünde yeni bir adım atıldı. Toplantıdan çıkan kararla yeni hareketin adı “Birleşik Haziran Hareketi” oldu. Hareket bu isimle yoluna devam edecek. Katılımcılar AKP faşizmine ve onun dayattığı hayata Haziran İsyanı’nın açtığı yoldan ilerleyerek yanıt üretecek. Harekete KP, ÖDP, EHP, TKP 1920, HTKP gibi siyasi partiler, Devrimci Hareket, Red Dergisi, emek ve meslek örgütlerinden TTB Başkanı Beyazıt İlhan, TMMOB Başkanı Mehmet Soğancı, DİSK Sosyal İş Başkanı Metin Ebetürk ile CHP Milletvekilleri İlhan Cihaner, Hüseyin Aygün ve Gökhan Günaydın katkı koyacak.

30 Ağustos toplantısı sonunda ''Birleşik Haziran Hareketi'' adı altında bir adım daha attı. Amaçlarının ''AKP faşizmine ve onun dayattığı hayata Haziran İsyanı'nın açtığı yoldan yanıt üretmek'' olduğunu söylüyorlar. Sosyalist solun belirleyici derecede içinde olduğu bu hareket, daha önce ÖDP'nin Birleşik Muhalefet, TKP'nin SOL Cephe'sini de içine alacak şekilde daha geniş kesimlerle ilişkiye geçerek bir mücadele hattı oluşturmaya çalışacak. Bu hareketin başarılı olması lazım,   bunun AKP faşizmini durdurabilecek son hamle olabileceğini düşünüyorum.



Cvp:
Yazan Cevap içeriği
Üye Profili boşluk
solcu
[ kemal ]

Varsayılan Kullanıcı Resmi
Kayıt Tarihi: 24.01.2014
İleti Sayısı: 1.709
Konum: Ankara
Durum: Forumda Değil
İletişim E-Posta Gönder
| Özel ileti Gönder


Cevap Yazan: solcu
Cevap Tarihi: 20.10.2014- 14:26


'Birleşik Haziran Hareketi' yola çıktı

Resim Ekleme


Siyasi parti, örgüt, aydınların bir araya geldiği ODTÜ Vişnelik Toplantıları'nın üçüncüsünde “Birleşik Haziran Hareketi" kararı çıktı.

Daha önce 30 Ağustos ve 21 Eylül tarihlerinde iki kez bir araya gelen Vişnelik toplantılarının üçüncüsü 19 Ekim’de ODTÜ Vişnelik Tesisi’nde toplandı. Önceki toplantıda seçilen Koordinasyon Kurulunun hazırladığı “Çağrı” metni gözden geçirildi ve karara bağlandı. Emperyalizme, piyasaya, gericiliğe ve faşizme karşı en geniş halk hareketini oluşturmayı amaçlayan Vişnelik toplantısında hareketin ismi “Birleşik Haziran Hareketi” olarak saptandı.

En kısa zamanda bütün Türkiye’de yerel meclislerin kurulması ve bir buçuk ay sonra yerel meclislerden seçilen temsilcilerle Türkiye Meclisinin oluşturulmasına karar verildi. Türkiye Meclisi toplanana kadar çalışmasını sürdürecek Geçici Yürütme Kurulu’nun seçilmesi ile toplantı tamamlandı.

Yapılan ortak açıklama şöyle:


30 Ağustos’ta toplanarak ‘Gericiliği ve Faşizmi Yeneceğiz’ iddiasıyla ortak bir irade oluşturan güçler

19 Ekim Pazar günü ODTÜ Vişnelik’te toplandı.

Toplantıda ortak yürüyüşün adı Birleşik Haziran Hareketi olarak belirlendi.

Birleşik Haziran Hareketi, tüm illerde Forum’lar örgütleyerek yürüyüşü büyütme ve Ankara’da büyük bir buluşma gerçekleştirme kararı alarak yola çıktı.

BİRLEŞİK HAZİRAN HAREKETİ

Eşitlikçi, özgürlükçü, demokratik, kamucu, dayanışmacı, laik, bağımsız, toplumcu bir cumhuriyet ve ülke için;
gericiliğe, faşizme, emperyalizme, piyasacı yağma düzenine ve bunları temsil eden AKP rejimine karşı
birlikte yola çıkıyoruz.

Ülkemiz emperyalizmin bölge politikalarıyla uyum içinde, mezhepçi faşist bir diktatörlüğe sürükleniyor. AKP iktidarı baskı ve hileyle, sokak çeteleri kurup, devlet şiddetini sonuna kadar kullanarak bu yolda ilerliyor.

Bu gidişata dur demek, yarınımızı AKP’nin pençesinden kurtarmak için bir araya geliyoruz.

Ülkemizin bugününe ve geleceğine sahip çıkmanın direnmekten ve halkın birleşik örgütlü mücadelesinden geçtiğini biliyoruz. 2013 Haziran’ındaki büyük direnişin izinde şimdi de birleşik bir mücadeleyi birlikte yaratıp, Haziran barikatlarını ileri taşıyacağız.

Bu toprakların ortaya çıkarttığı ilerici ve devrimci birikimi sahiplenerek özgür bir geleceği bu birikimle Gezi-Haziran direnişini buluşturarak kurabileceğimize inanıyoruz.

ÇAĞRIMIZDIR

Birleşik Haziran Hareketi, anti-kapitalist, anti-emperyalist, anti-faşist ve gericiliğe karşı aşağıdaki ilke ve amaçlar doğrultusunda harekete geçecek bir halk örgütlenmesinin çağrıcısıdır.

- Ülkemizin faşist ve dinci/mezhepçi zorbalığa sürüklenmesine dur diyoruz.

- Emekçilerin insanlık dışı çalışma koşullarına mahkum edilmesine, taşeronlaşmaya ve güvencesizliğe karşı, insanca bir yaşamı savunuyor, iş cinayet ve katliamlarının önlenmesi için mücadele ediyoruz.

- Piyasacı talan ekonomisine karşı çıkıyor, özelleştirme yağmasına karşı halkçı-kamucu bir ekonomiyi savunuyoruz.

- Dinin siyasal ve toplumsal yaşamı belirlemesine karşı laik ve özgür bir yaşam için bir araya geliyoruz.

- Bölgemizdeki emperyalist boyunduruğa karşı direnen halkların yanında yer alıyor, ülkemizin Ortadoğu’da savaşa sürüklenmesine karşı barışı savunuyor, bağımsız bir ülke ve kardeşce bir bölge istiyoruz.

- Kürt sorununun çözümünde özgürlük temelinde kardeşlik ve birlikte yaşama iradesine dayalı, adil, onurlu bir barışı ve eşit yurttaşlığı esas alan bir çözüm için güçlerimizi birleştiriyoruz.

- Her tür cinsel ayrımcılığa, şiddete ve baskıya karşı duruyor, kadın cinayetlerine son vermek için harekete geçiyoruz.

- Doğanın tahribine, kentlerimizin ve yaşam alanlarımızın kar amacıyla yağmalanmasına karşı mücadeleyi her alana yayıyoruz.

- Halkın söz ve karar sahibi olacağı Meclisleri her alanda kurup, geliştireceğiz.

Bu amaçlar doğrultusunda sokak ve mahallelerde, işyerlerinde ve okullarda, köylerde ve kentlerde biraraya gelelim. Her yerellikte bir Meclis oluşturalım. Forumlarla kararlarımızı hep birlikte alalım.

- Meclisler yukarıdaki amaçları paylaşan herkese açıktır.

- Yerel Meclisler kendi alanlarında yukarıdaki ilkeler çerçevesinde halkın mücadele aracı ve karar organıdır.

- Yerel Meclisler kendi koordinasyon kurullarını, sözcülerini ve Türkiye Meclisi delegelerini belirler.

- Türkiye Meclisi her yerel meclisten tüm cinsel yönelimlerin temsiliyeti ile toplanır ve Birleşik Haziran Hareketi’nin ortaklaştırıcı iradesini temsil eder, genel politik doğrultusunu belirler, ülke çapındaki siyasal görevleri, hareketin merkezi temsiliyetini ve koordinasyonunu sağlamak üzere organlar yaratır.

- Yerel Meclislerde ve Türkiye Meclisinde seçilen kurulların üyeleri, sözcüler ve delegeler kendilerini seçenler tarafından her an geri çağrılabilir.

- Birleşik Haziran Hareketi’nin tüm işleyişinde ikna olmaya açık tarafların tartışma ve birlikte üretmeleri yöntemi esastır.

Şimdi bu anlayışla biraraya geliyor, Haziran’da TOMA’ların önündeki direnişimizi, barikatların ardında büyüttüğümüz yeni yaşam filizlerini, umutlarımızı ve hayallerimizi birlikte çoğaltmak için yola çıkıyoruz.

HAYDİ O ZAMAN!

Evimizi, ocağımızı, ekmeğimizi, doğamızı, aşımızı birlikte savunalım. Sokaklarımızı, okullarımızı, derelerimizi, özgürlüğümüzü geri alalım. Bu köhnemiş düzeni zalimlerin başına yıkalım. Eşitlikçi, özgürlükçü, bağımsızlıkçı, laik, kamucu, dayanışmacı yeni bir toplumsal düzenin kurucu iradesini birleşik direnişimizle inşa edelim.

Sokaklarda, Meclislerde, Forumlarda buluşalım.



Cvp:
Yazan Cevap içeriği
Üye Profili boşluk
solcu
[ kemal ]

Varsayılan Kullanıcı Resmi
Kayıt Tarihi: 24.01.2014
İleti Sayısı: 1.709
Konum: Ankara
Durum: Forumda Değil
İletişim E-Posta Gönder
| Özel ileti Gönder


Cevap Yazan: solcu
Cevap Tarihi: 20.10.2014- 14:29


Alıntı Çizelgesi: dayanışma yazmış

Siyasi parti, örgüt, aydın ve bireylerin bir araya geldiği, Birleşik Muhalefet ve Sol Cephe dinamiklerini de içeren ODTÜ Vişnelik Toplantıları’nın üçüncüsünde yeni bir adım atıldı. Toplantıdan çıkan kararla yeni hareketin adı “Birleşik Haziran Hareketi” oldu. Hareket bu isimle yoluna devam edecek. Katılımcılar AKP faşizmine ve onun dayattığı hayata Haziran İsyanı’nın açtığı yoldan ilerleyerek yanıt üretecek. Harekete KP, ÖDP, EHP, TKP 1920, HTKP gibi siyasi partiler, Devrimci Hareket, Red Dergisi, emek ve meslek örgütlerinden TTB Başkanı Beyazıt İlhan, TMMOB Başkanı Mehmet Soğancı, DİSK Sosyal İş Başkanı Metin Ebetürk ile CHP Milletvekilleri İlhan Cihaner, Hüseyin Aygün ve Gökhan Günaydın katkı koyacak.

30 Ağustos toplantısı sonunda ''Birleşik Haziran Hareketi'' adı altında bir adım daha attı. Amaçlarının ''AKP faşizmine ve onun dayattığı hayata Haziran İsyanı'nın açtığı yoldan yanıt üretmek'' olduğunu söylüyorlar. Sosyalist solun belirleyici derecede içinde olduğu bu hareket, daha önce ÖDP'nin Birleşik Muhalefet, TKP'nin SOL Cephe'sini de içine alacak şekilde daha geniş kesimlerle ilişkiye geçerek bir mücadele hattı oluşturmaya çalışacak. Bu hareketin başarılı olması lazım,   bunun AKP faşizmini durdurabilecek son hamle olabileceğini düşünüyorum.




Son hamle denir mi, bilmiyorum ama önemli bir hamle. Türkiye solunun değişik çevrelerinden parti, örgüt ve sendikaların dahil oldukları bir hareketin sokak siyasetini önemsediğinde önemli bir güç olacağını düşünüyorum. Böyle bir hareket eminim toplum üzerinde etkin de olabilir.



Cvp:
Yazan Cevap içeriği
Üye Profili boşluk
denizcan
[ devrimci ]

Varsayılan Kullanıcı Resmi
Kayıt Tarihi: 24.12.2013
İleti Sayısı: 2.431
Konum: Trabzon
Durum: Forumda Değil
İletişim E-Posta Gönder
| Özel ileti Gönder


Cevap Yazan: denizcan
Cevap Tarihi: 20.10.2014- 14:51


Birleşik Haziran Hareketi'ne merhaba-Emrah Akansu  

Haziran ayaklanmasına katılan geniş yığınlar için, sadece bu büyük kalkışmanın parçası olmalarından kaynaklı “devrimci bir bakış açısına sahiplerdi” diyemeyiz. Bu açıdan Haziran’ın kendiliğinden ortaya çıkardığı en ileri bilinci “reddiyecilik” olarak bir kenara not edelim. Reddiyecilik ileri bir bilinç düzeyi sayılmalı. Kendi hayatları ve ülkenin geleceği konusunda tek söz sahibi kurum olarak gördükleri AKP’ye karşı ayağa kalkan milyonlar, kendilerini “ayrı bir kategori” olarak saymış, buradan reddiye ve karşıtlık üretmişlerdir.   Bu bir bilinçtir ve kendini bu yolla ayrıştırmanın ileri bir bilinç olduğunu kabul etmek gerekir.

Bunu geride kalmış bir tartışmayı tekrar açmak için yazmıyorum. Haziran’da ortaya muazzam devrimci olanaklar çıktı. Değerlendirilip değerlendirilemediği ayrı bir tartışmanın konusu olsun. Yukarıda yazılanları Haziran kitlesi üzerinden yapılan analizler, ittifak arayışları ve kurulan stratejiler bağlamında bir vurgu tekrarı olarak okumakta fayda var; Bu bilinç düzeyinden eşit, özgür ve kardeşçe yaşanabilecek bir dünya için mücadele “otomatik” olarak çıkmayacak.

Bu değerlendirmeyi, Kürt sorununda ya da bölgeye dönük emperyalist müdahalelerin ve bölgedeki siyasal aktörlerinin aldıkları pozisyonların ülkemizdeki toplumsal dinamikler üzerindeki etkileri bağlamında biraz daha açalım. Bölge açısından yıkım ve yeniden kuruluş süreçleri iç içe yürüyor. Geniş toplumsal kesimler söz konusu olduğunda, yıkımın birleştirici etkisinden ziyade, kuruluşun farklı reddiyeler ve yönelimler üzerinden kendisini var eden ayrıştırıcı etkisinin ağır bastığı söylenebilir. Bölgede kartların yeniden karıldığı bu dönemde, ABD yıkımın mimarı olduğu kadar, yeniden kuruluşun da belirleyen öznesi olarak kendini konumlandırma arayışında. Eğer izin verirsek ve ABD’nin bu pozisyonu yıkımdan etkilenen halklar tarafından kabul görürse, buradan ayrışma ve düşmanlaşma çıkacaktır. Düşmanlaşma, bir halkın yükselişinin bir diğerinin yok oluşu üzerinden olacağının düşünülmesinin doğal sonucudur. Yıkımın ise kendiliğinden bir kader birliği sağlamayacağını tekrar etmekte sakınca yok.      

Hem ilk paragrafta değinilen Haziran kitlesiyle sosyalizm arasındaki ilişkiyi tesis etmek, hem de ikinci paragrafta değinilen bölge halklarını emperyalizmin yörüngesinden çıkaracak bir ittifak seçeneği yaratmak gerekiyor. Bunun için,   Haziran’ın değer ve yöntemlerine sahip çıkarak, geniş kitleleri ve katmanları içine alan bir devingenlik arayışı solun en önemli ve değerli özelliğidir.

Buradan devam edelim.

Türkiye solu bugün, tarihsel birikimi, teorik çıkarsamaları,   ülke analizi ve siyasal pozisyonu açısından, ülkedeki siyasal gelişmelere müdahale için gerekli yetkinliğe sahip. Bu yetkinliği biz isterseniz kısaca “siyasal akıl” olarak kodlayalım. Bu “siyasal akıl”, gerek AKP eliyle ülkenin İslami faşist bir diktatörlüğe doğru taşınmaya çalışıldığını, gerek piyasacı yağma ve talan düzenin, emperyalizmin bölgeye dönük müdahaleleriyle arasındaki uyumu ve buradan halklara hiçbir fayda çıkmayacağını anlatmaya muktedirdir. Anlatmak önemlidir, fakat bugün tek başına yeterli değildir.  

Üç nedenle;

Birincisi bugün insan aklı üzerindeki her türlü manüplasyon egemenler tarafından güç ile yapılıyor. Benzer bir güçle (ki bunun sadece fizik güç ya da kitlesellik olarak okunması yanlış olur, yaygınlık, yaratıcılık ve heyecan da eklenebilir) birleşmeyen bir bilinç taşıma yöntemi, taşınan bilincin doğru ya da haklı olmasından bağımsız, güven vermediğinden, karşılık bulmuyor.

İkincisi, geniş kitleler söz konusu olduğunda gerekli ve yeterli hızda anlatmak mümkün olmuyor.

Üçüncüsü anlatmak tek taraflı bir süreç olduğundan, eğer dinleyenin ihtiyaçlarına değecek bir mücadele pratiğinden süzülmüyorsa, hikayecilikten öteye geçmesi mümkün olmuyor.

Tüm bunlar “siyasal aklı” bir vadede kendinde bir değer haline getirip, kadükleştiriyor. Kadükleşen siyasal aklın ise kendine faydası olmadığı gibi ülkesine de bir faydası olamadığını hep birlikte yaşayarak deneyimledik.    

Bu nedenle, geniş kitleleri ve katmanları içine alan bir devingenlik arayışı, sadece politik programların öne çıkarılmasını değil, toplumsal mücadele başlıkları ile devinmeyi, bu mücadele başlıklarının üstesinden gelebilecek güveni taşımayı, kazanımlara ve yeni mevziler elde etmeye odaklanmayı, başarılı örnekleri çoğaltmayı gerektiriyor.

Özgürlükçülüğe, neresine liberalizm bulaşmıştır diye bakmadan, burun kıvırmadan el uzatabiliyor muyuz?

Laik duyarlılıkları, ABD IŞID’i vururken şimdi sırası değil diyenleri bir kenara bırakıp, cesaretlendirebiliyor muyuz?        

Adalet arayışına, buradan ya cemaatçilik çıkar ya AKP’cilik demeden, güç verebiliyor muyuz?  

Yurtseverliği, bölgeyi kan gölüne çeviren her tür milliyetçiliğe karşı, halkların kardeşçe bir arada yaşabileceği bir ülke kurma iddiasının taşıcılığı olarak sahipleniyor muyuz?

Geniş kitleleri ve katmanları içine alan bir devingenlik arayışını, tüm bu başlıkları harmanlayacak bir mücadele pratiğiyle birleştirebiliyor muyuz?

O zaman önümüzdeki dönemin siyasal görevlerinin hakkını verebiliriz.

Her yeni gelişme sosyalizmi çağırırken, sosyalizmin zamanının geleceğini beklemek yerine, şimdi mücadele etmenin tam zamanıdır diyerek kolları sıvayabiliriz.      

Bu daha başlangıç, mücadeleye devam diyenlere, Birleşik Haziran Hareketi’ne yürekten merhaba!



Yeni Başlık  Cevap Yaz
 Toplam 18 Sayfa:   Sayfa:   «ilk   <   1   2   [3]   4   5   6   7   >   son» 



Forum Ana Sayfası

 


 Bu konuyu 1 kişi görüntülüyor:  1 Misafir, 0 Üye
 Bu konuyu görüntüleyen üye yok.
Konuyu Sosyal Ortamda Paylas
Benzer konular
Başlık Yazan Cevap Gösterim Son ileti
Konu Klasör Birleşik Haziran Hareketi’nin geleceği denizcan 5 3770 24.12.2014- 12:14
Konu Klasör Haziran Hareketi kuruluyor, ya sonra? denizcan 2 3427 22.12.2014- 13:56
Konu Klasör 15-16 Haziran, sol hareket ve işçi hareketi proleter 1 4021 15.06.2015- 15:53
Konu Klasör Birleşik Haziran Hareketi Toplanıyor denizcan 1 4054 26.12.2014- 20:02
Konu Klasör 'Haziran Hareketi kurucu bir iradedir' dayanışma 0 2560 17.02.2015- 14:40
Etiketler   Birleşik,   Haziran,   Hareketi
SOL PAYLAŞIM
Yasal Uyarı
Sitemiz Bir Paylasim Forum sitesidir Bu nedenle yazı, resim ve diğer materyaller sitemize kayıtlı üyelerimiz tarafından kontrol edilmeksizin eklenebilmektedir. Bu nedenden ötürü doğabilecek yasal sorumluluklar yazan kullanıcılara aittir. Sitemiz hak sahiplerinin şikayetleri doğrultusunda yazı ve materyalleri 48 Saat içerisinde sitemizden kaldırmaktadır.
Bildirimlerinizi info@solpaylasim.com adresine yollayabilirsiniz.
Forum Mobil RSS