SolPaylaşım  
Ana Sayfa  |  Yönetim Paneli  |  Üyeler  |  Giriş  |  Kayıt
 
OTURUYORSAN KALK; AYAKTAYSAN YÜRÜ; YÜRÜYORSAN KOŞ!
Yurt ve dünya sorunlarına soldan bakan dostlar HOŞGELDİNİZ .Foruma etkin katılım yapabilmeniz için KAYIT olmalısınız.
Yeni Başlık  Cevap Yaz
 Toplam 6 Sayfa:   Sayfa:   «ilk   <   1   [2]   3   4   5   6   >   son» 
Cvp:
Yazan Cevap içeriği
Üye Profili boşluk
umut
[ umut yarın ]
Yasaklı
Varsayılan Kullanıcı Resmi
Kayıt Tarihi: 12.09.2013
İleti Sayısı: 3.105
Konum: Gizli
Durum: üye uzaklaştırılmış
İletişim E-Posta Gönder
| Özel ileti Gönder


Cevap Yazan: umut
Cevap Tarihi: 07.11.2014- 13:00


Alıntı Çizelgesi: Alisan yazmış

Alıntı Çizelgesi: kemalist yazmış

[size=2]Sen şimdi bunu ''vay, Y.Küçük nasıl da değişmiş!'' şeklinde mi yorumluyorsub, bu sözlerinle neyi savunuyorsun?


sen bu tip adamlari nasıl değrlendiriyorsun?
Dün söylediklerini hiç söylememiş gibi 180 derce dönüp tersini söyleyenler senin için hangi kategorilerdeler?
Ben sadece geçmişte ne söylediklerini ve şimdi ne söylediklerini buraya aktardım, yorum için birazda sen kafa yor, görüşünü bildir.



Aynı şeyleri Çcalan ve kürt hareketi için de söyleseydin, bu söylediğinde samimiyet vardı denilebilir? Böyle bir şey var mı sende?[/size]



Cvp:
Yazan Cevap içeriği
Üye Profili boşluk
kemalist
[ ..... ]

Varsayılan Kullanıcı Resmi
Kayıt Tarihi: 20.02.2014
İleti Sayısı: 99
Konum: Ankara
Durum: Forumda Değil
İletişim E-Posta Gönder
| Özel ileti Gönder


Cevap Yazan: kemalist
Cevap Tarihi: 07.11.2014- 13:30


Alıntı Çizelgesi: Alisan yazmış

Alıntı Çizelgesi: kemalist yazmış

Sen şimdi bunu ''vay, Y.Küçük nasıl da değişmiş!'' şeklinde mi yorumluyorsub, bu sözlerinle neyi savunuyorsun?

sen bu tip adamlari nasıl değrlendiriyorsun?
Dün söylediklerini hiç söylememiş gibi 180 derce dönüp tersini söyleyenler senin için hangi kategorilerdeler?
Ben sadece geçmişte ne söylediklerini ve şimdi ne söylediklerini buraya aktardım, yorum için birazda sen kafa yor, görüşünü bildir.



Siyasette şartlar değiştiğinde konuşmalar da değişir. Öcalan eski Öcalan mı? Hani nerede kaldı Öcalan'ın solcu devlet kurma hedefi, hani nerede solculuğu, hani nerede emperyalizm karşıtlığı? 180 derece dönüşten söz ediyorsun da, Öcalan'ın 360 derece dönüp durması için tek bir keline ettiğin var mı? Laf olsun diye konuşuyorsun.



Cvp:
Yazan Cevap içeriği
Üye Profili boşluk
Alisan
[ ]
Üye Silindi
Varsayılan Kullanıcı Resmi
Kayıt Tarihi:
İleti Sayısı: 0
Konum: Gizli
Durum: üye silinmiş
İletişim E-Posta Gönder
| Özel ileti Gönder


Cevap Yazan: Alisan
Cevap Tarihi: 07.11.2014- 15:42


Alıntı Çizelgesi: umut yazmış

Alıntı Çizelgesi: Alisan yazmış

Alıntı Çizelgesi: kemalist yazmış

[size=2]Sen şimdi bunu ''vay, Y.Küçük nasıl da değişmiş!'' şeklinde mi yorumluyorsub, bu sözlerinle neyi savunuyorsun?


sen bu tip adamlari nasıl değrlendiriyorsun?
Dün söylediklerini hiç söylememiş gibi 180 derce dönüp tersini söyleyenler senin için hangi kategorilerdeler?
Ben sadece geçmişte ne söylediklerini ve şimdi ne söylediklerini buraya aktardım, yorum için birazda sen kafa yor, görüşünü bildir.



Aynı şeyleri Çcalan ve kürt hareketi için de söyleseydin, bu söylediğinde samimiyet vardı denilebilir? Böyle bir şey var mı sende?[/size]

Burada tartisma konusu ben degilimki? Ben sanki 1990'da " Öcalan Türkiye cografyasinin gelmis gecmis en büyük lideri ve hatta   Atatürk'ten de büyük bir lider" diyordumda simdiki duurmunu elestirmiyormusum. Lafa bak hizaya gel derler senin sözlerine. Ben ne Öcalan'i nede bilmem kimi Türkiye cografyasinin en büyük lideri olarak ne kagecmiste nede günümüzde kabul etmedim ve etmiyorumda. Ama senin "sosyalist" Y. Kücük hocan firildak gibi degisiyor, tek bir cümle yok senden. Semi samimisin yani? ben Y. Kücük bir dönem böyle drken simdi tam tersini söylüyor diyorum, konu hakkinda görüs bildirmek yerine gene bildik kisisellestirmelere yöneliyorsun.
Söyledigim yazi hakkinda varsa görüs bildiririsin yoksa satasmak susmasinida bileceksin.



Cvp:
Yazan Cevap içeriği
Üye Profili boşluk
tekyoldevrim
[ .... ]

Varsayılan Kullanıcı Resmi
Kayıt Tarihi: 17.12.2013
İleti Sayısı: 212
Konum: Gizli
Durum: Forumda Değil
İletişim E-Posta Gönder
| Özel ileti Gönder


Cevap Yazan: tekyoldevrim
Cevap Tarihi: 27.12.2014- 13:46


Ender Helvacıoğlu'na yanıt: Haziran'ı Ekim'le birleştirmek

Kürt özgürlük hareketiyle ittifak kurmanın "politik intihar" anlamına geleceğini öne süren HTKP Parti Meclisi ve İlerihaber yazarı Ender Helvacıoğlu'na, HDP Eş Genel Başkan Yardımcısı ve yazarımız Alp Altınörs'ten bir yanıt: "İsyan bilincinin kitleselleşmesiyle ortaya çıkan "Haziran" kitleleriyle, 30 yıldır politik özgürlük savaşımı yürüten Kürt halkının birliği yolundan yürünmelidir. Daha somutlansın; devrimci halk iktidarına giden yolu yürümeye niyet edenlerin, Haziran'la 6-7 Ekim'i birleştirmeyi hedeflemesi bir zorunluluktur."

Resim Ekleme

ALP ALTINÖRS- Ender Helvacıoğlu, yeni kurulan HTKP'nin Parti Meclisi üyesi, İlerihaber portalının da yazarıdır. Bu sıfatla yazdıkları, özel olarak HTKP tabanını ilgilendirse de, Kürt Özgürlük Hareketi ve Türkiye Sosyalist Hareketinin ittifakına dair sözleri, emekçi solunun bütününü ilgilendiriyor.

Bu yüzden gündeme almayı ve yanıt yazmayı gerekli gördük. Hiç kuşkusuz, burada Helvacıoğlu'nun şahsına yanıt vermekten ziyade, emekçi sol harekete önerdiği politik hattın karakteri ile ilgiliyiz.

Helvacıoğlu, Kürt özgürlük hareketiyle ittifak kurmanın "politik intihar" anlamına geleceğini öne sürdü.(1) Mensubu olduğu partinin ve yazarı olduğu portalın, bu yöndeki arayışlarının da karşısında durduğunu ilan etti. Bu duruşunu temellendirmek için birkaç yazı yazdı.


SORUNUN TEORİK KONUŞU


Öncelikle Helvacıoğlu'nun teorik görüş açısından başlayalım.

Helvacıoğlu, Türkiye'de 2013'te açığa vuran şiddetli politik krizin nedenleri konusunda tümüyle düzen içi bir görüş açısına sahiptir.

"Bugün Türkiye emekçilerinin önündeki yakıcı sorun, 'kapitalizm mi sosyalizm mi' sorunu değildir. Henüz o aşamaya gelmedik. Bugün önümüzdeki sorun, 'bağımsız, demokratik, laik, aydınlık, emekten yana bir toplum' mu olacağız, yoksa 'emperyalizme bağımlı İslamcı bir burjuva diktatörlüğü' mü sorunudur. Kritik mücadele bu mevzide veriliyor."(2)

"Emekten yana toplum" gibi gerçek hiçbir içeriği olmayan süsleri çıkarıp attığımızda, yaşanan krizin bir laik-İslamcı çatışmasına indirgendiği açıkça görülmektedir.

2007'de ABD'de patlak veren küresel kapitalist bunalım, dünyanın her yerinde, evet bu arada Türkiye'de de, "Kapitalizm mi, sosyalizm mi?" sorusunu yakıcı biçimde ortaya koymuştur. Krizin en ağır devresi geride kalmakla ve yerini "inişli çıkışlı durgunluk" biçiminde bir devreye bırakmakla birlikte, kapitalist bunalıma yol açan temel etkenler yapısal olduğu için, dünya ekonomisi yeni bir büyüme devresine doğru geçememektedir.

Bu bunalım, sermayenin aşırı üretiminden kaynaklanmaktadır. Üretilen bu sermaye, azami kârı sağlayacak yatırım alanı bulamamakta ve "işsiz" kalmaktadır. (Kronik sermaye fazlası) Borsa, vb. asalak alanlara sürüklenmekte ve spekülatif işlemler içinde değerlendirilmektedir. Bu alanlara aşırı sermaye yığılması sonucu patlak veren mali krizler aşrı üretim bunalımını tetiklemektedir. Sermayenin karşı kutbunda, mülksüz yoksul emekçi halk yığınları da kitlesel kronik işsizlikle boğuşmaktadır.

Sermayenin giderek genişleyen parçalarının üretimde azami karı sağlayacak bir yatırım alanı bulamaması, Karl Marx'ın bulduğu "kâr oranlarının eğilimli düşüşü" yasasının bugünkü sonucu olmaktadır. Teknolojinin giderek canlı emeği üretimden dışlaması, artı değer üretimini krize sokmuştur. Neredeyse robotlu üretim aşamasına varan kapitalizm, kârın yegane kaynağı olan canlı emeğin dışlandığı bir üretim sürecini yürütmekle yüz yüzedir. Oysa kapitalist üretimin özgül amacı, artı-değerdir, kârdır. Kapitalist üretim, "Kâr için üretim"dir. Kâr oranlarının dip seviyelerine düşüşü, "kâr için üretim" ilkesiyle yürütülen kapitalist üretim ilişkilerini bir varoluş krizine sokmuştur.

ABD ve AB emperyalist merkezlerini şiddetle vuran ve 7 yıldır süren bu kriz-durgunluk sarmalı nedeniyledir ki, "periferi" (çevre) ülkelerde ve bölgelerde emperyalist hakimiyet görece zayıflamıştır. Emperyalizm doğrudan koşulları belirleme yeteneğini yitirmiş, ortaya çıkan koşulları yönetmeye çalışmakta, bu çerçevede siyasal müdahalelerde bulunabilmektedir. Örnek olsun; 2011 Tunus-Mısır halk devrimleri bu koşulların ürünüdür. Ya da Ukrayna'da Donetsk-Lugansk Halk Cumhuriyetlerinin kuruluşu. ABD bu koşullar altında Küba'ya uyguladığı ambargonun iflasını kabul etmek durumunda kalmıştır, vd.)

IŞİD, Eş-Şebap, Boko Haram vb. güçler, eski düzenin çöküşe gittiği bu ortamda doğmuş faşist İslamcı hareketlerdir. İdeolojik çizgilerine damgasını vuran, eski düzenin en gerici yöntemlerle korunup sürdürülmesidir. Ukrayna'da ve Yunanistan'da da aynı fenomen Neo-Nazi hareketlerin dirilmesiyle görülmektedir. Yani "gericilik-moderite" çatışması formunda görünen olgu, aslında kapitalizmin tükenişinden kaynaklanmaktadır.


ORTADOĞU'DA VE TÜRKİYE'DE DEVRİMCİ DURUM


Bu koşullar altında, belirli bölgelerde, elverişli koşullar altında halk otoritesi kurulmasının, işçi-emekçi halk devrimleri gerçekleştirilmesinin nesnel koşulları mevcuttur. Özellikle, eski rejimlerin çürüdüğü ve çökmeye yüz tuttuğu, ama yerine yeni bir rejimin de konulamadığı Ortadoğu'da, 2011'den beri bir bölgesel devrimci durum hüküm sürmektedir. Siyasal önderliğin halk kitlelerini doğru yöne sevk edebildiği bir örnekte, Rojava'da, bu koşullarda bir halk meclisleri yönetimi belirmiştir. Bu devrimci odaklar IŞİD'in işgal harekatı başladığından bu yana Rojava'dan taşarak Şengal'de, Rabia'da, Maxmur'da da belirmiştir.

Halka öncülük eden devrimci, sosyalist güçlerin yokluğu gibi yapısal bir zaaf taşımasa idi, pekala Tunus'ta veya Mısır'da da halk hareketleri benzer devrimci gelişmeler sağlayabilirdi. Böylesi halkçı otorite bölgeleri pekala kurulu düzene meydan okuyan devrimci odaklara da dönüşebilirdi.
Türkiye'de 2013 Gezi Ayaklanmasıyla ortaya çıkan devrimci durum da kapitalizmin küresel krizinden beslenmiştir. Gezi, milyonların politik özgürlük talepli isyanı olarak, (12 Eylül'den beri hüküm sürmekte olan) faşist rejimin tepesindeki AKP iktidarını sarsmıştır. Yaşam koşulları bizzat AKP'nin neoliberal politikalarıyla yıkıma uğratılan "eğitimli-ücretli" kitleler, dinci baskıyla bunaltılan Aleviler, muhafazakar düzenlemelerle ezilen kadınlar, işsiz bırakılan gençler, savaş politikalarıyla geleceğini göremez hale getirilen Antakyalılar, vd. Gezi'deki kent yağmasına karşı saf tutmuş, buradan bir halk ayaklanması patlak vermiştir.

Zorbalığa, zulme karşı direnmiştir büyük kitleler.

Lenin'in tarif ettiği "devrimci durum" tam da budur işte: Yönetenlerin eskisi gibi yönetemediği, yönetilenlerin eskisi gibi yönetilmek istemediği, ve bunu bağımsız kitle eylemlerinde büyük bir artışla ortaya koyduğu koşullar, devrimin nesnel ön koşulları, ya da devrimci durumdur.
2013 Haziranı'ndan bu yana Türkiye'de de bir devrimci durum hüküm sürmektedir.

6-7 Ekim'de AKP'nin Kobanê'yi IŞİD'e teslim etme politikasına karşı başlayan Kobanê serhildanları da bu devrimci durumun Kürdistan cephesinden bir sağlaması değil midir? Kobanê serhildanları, en azından Gezi çapında bir toplumsal hareketti; devrimci sonuçları oldu, AKP iktidarına da Haziran 2013'ten bu yana en ağır yönetememe krizini yaşattı.

Yani sadece bir hükümet krizi yaşamıyoruz; 1990'lardan beri süre gelen rejim krizi de depreşmiştir. Buna Rojava'da ilan edilen Kantonların rejim krizini şiddetlendirmesi de eklenmelidir. Türk egemenleri için tam bir Fetret Devridir.(3)

Devrimci durum koşullarında ve bunu açığa vuran halk ayaklanmalarının karşısında dahi, devrimci bir iktidar perspektifi geliştiremeyen ve meseleyi tümüyle düzen içi bir hükümet değişikliği çerçevesinde ortaya koyan Helvacıoğlu'nun perspektifi sağcıdır.

Mesele, düpedüz bir "kapitalizm mi, sosyalizm mi?" meselesidir. Ancak, gerçek sınıf mücadeleleri içinde bu meselenin aldığı somut biçim; "Politik Özgürlük" talebi etrafında cereyan eden savaşımlardır. Dolayısıyla hemen ve yakıcı olarak 12 Eylülcü faşist rejimi tepeleyecek bir demokratik devrimi gündeme getirmektedir. Bu demokratik devrim, sosyalizme giden yolun bir kapısından ibaret olacaktır.


YAŞANAN POLİTİK KRİZİN DOĞASI


Helvacıoğlu, buradan hareketle, yakıcı (acil) politik mevzilenişi de düzen içi bir çerçevede tarif ediyor: "Yakıcı meselemiz ABD müdahalelerine göğüs germek ve AKP rejimine halk inisiyatifiyle son vermektir."(4)Yani, örneğin, ABD'yle sınırlı ilişki kuracak, başka bir burjuva partisinin iktidara gelmesiyle de, mevcut siyasal kriz son bulabilir!

Helvacıoğlu'nun yakıcı meselesinin "demokrasi" ya da "politik özgürlük" olmadığını bu örnekte de anlamış bulunuyoruz. Böylece ezenlerin arasından, kendilerini ABD ve özellikle de AKP karşıtı ilan edenlerle ittifakın yolu açılıyor. Zira tanımın kendisi bütün vurguyu AKP karşıtlığına odaklıyor.
"AKP rejimine son vermek" muğlak tanımıyla mesele, devlet biçiminin değil, hükümetin değiştirilmesine indirgeniyor. Fakat yerine gelecek hükümetin niteliği de tartışılmıyor.

Yakıcı mesele; faşist rejimin yıkılışı, politik özgürlüğün devrimle kazanılması ve işçi-emekçi halk iktidarının kurulması değil de bu biçimde konulursa, burjuva milliyetçileriyle ittifakın yolu döşenir; ve hiç kuşkusuz, ulusal savaşım zemininde politikleşmiş Kürt yoksullarıyla ittifakın da yolu kapatılır...

"Bu süreç içinde kiminle ittifak yapılacağının kıstası söz konusu politik odakların ABD ve AKP’ye olan tavırlarıdır."

Bir devrim programından yoksun biçimde, kendisini salt karşıtlarıyla tanımlayan bu tür anlayışların, devrimci durum koşulları altında, adeta rüzgardaki yaprak gibi savrulması kaçınılmazdır. Zira, örneğin, bizzat bu tanımın iki parçasını oluşturan AKP ve ABD arasında, hiç de önemsiz olmayan çatlaklar, çelişkiler vardır. Somut konuşalım, Gezi günlerinde ABD Dışişleri sözcüleri her gün hükümeti eleştirerek kitle hareketini desteklemiyor muydu? Ya da 17 Aralık operasyonlarında Cemaat, ABD'nin güç ve imkanlarını da kullanmadı mı? Mısır'da Sisi darbesi, İsrail'in Mavi Marmara katliamı, Suriye'de "tampon bölge" oluşturulması, Nusra'ya yollanan silah TIR'ları, vd. bir dizi konuda AKP iktidarının izlediği politikalardan ABD rahatsız olmadı mı?

Böyle ise, pusulasını salt "ABD karşıtlığı"na kuran Doğu Perinçek'in Gezi'den kopup AKP hükümeti saflarına geçişini neden yadırgıyorsunuz ki? Peki, Helvacıoğlu'nun "iki karşıtlığa" dayanan formülünün bizi hangi noktalara savurabileceğini nasıl öngörebiliriz?

Her halk ayaklanmasında, her devrimci durumda egemenler kampında bu tür çatlaklar, çelişkiler olur. Önemli olan, yaşanan politik krizin gerçek doğasını aydınlatmak ve devrimin taleplerine yanıt vermektir.

Bugün devrimin birinci talebi, politik özgürlük istemini yükselten bütün halk güçlerinin birleştirilmesidir. Helvacıoğlu'nun formülü, politik özgürlüğü hedeflemediği gibi, doğal olarak böyle bir ittifakı da sağlamıyor. Aksine, bizi, AKP'ye karşı ucu faşistlere kadar uzanacak bir ezenler yelpazesiyle ittifaka davet ediyor.

"Devrimci halk iktidarı" üzerine ciddiyetle düşünen herkes, bunun ancak bütün mücadeleci halk kitlelerinin tabanda etkin birliği yolundan varılabilecek bir hedef olduğunu kolayca analiz edebilir. İsyan bilincinin kitleselleşmesiyle ortaya çıkan "Haziran" kitleleriyle, 30 yıldır politik özgürlük savaşımı yürüten Kürt halkının birliği yolundan yürünmelidir. Daha somutlansın; devrimci halk iktidarına giden yolu yürümeye niyet edenlerin, Haziran'la 6-7 Ekim'i birleştirmeyi hedeflemesi bir zorunluluktur.

Haziran'la ve Ekim'in birliğini hedeflemeyenler, düzen içi çözümlere razı gelmek durumunda kalacaklardır. Zira ezilenleri cepheleştirmeyi ve gerçek bir değişim gücü yaratmayı başaramayacaklardır. Gücü ezenlerin bir kanadıyla ittifakta arayacaklardır.

Zira mevcut kriz sadece bir hükümet krizi değildir, 12 Eylülcü faşist rejimin de krizidir.

Eğer amaç, mevcut hükümet de dahil bütün devlet biçimini (12 Eylülcü faşist rejimi) değiştirmekse, bunun ön koşulu bütün ezilenlerin, bütün özgürlük güçlerinin birliğidir. Ama eğer amaç, hükümeti değiştirmekse, bu da bütün hükümet karşıtlarının birliği formülünü gündeme getirir. Ki bu durumda, AKP karşıtı bütün burjuva egemen güçlerle ittifak mübah, dahası gerekli hale gelir. O zaman da, Kürt halkının size AKP'nin yerine neyi geçirmeye çalıştığınızı sorma hakkı doğar. Neden, örneğin devrimci bir halk iktidarını değil de, gerici faşist düzen partilerinin yeni bir koalisyonunu getirmeye çalışıyorsunuz? Neden diğer düzen partilerini AKP'ye yeğ tutuyorsunuz?

Özcesi, devrimci bir çıkışa can verecek olan, tam da Helvacıoğlu'nun "politik intihar" dediği yoldur. Tersinden, Helvacıoğlu'nun önerdiği yol ise, devrimci olanakların düzen içi kanallarda çürütülmesi ve egemenlerin bir kanadına teslim edilmesi anlamına gelmektedir.

Dipnotlar:
1- Kürt Hareketi ile İttifak mı? http://ilerihaber.org/yazarlar/ender-helvacioglu/kurt-hareketi-ile-ittifak-mi/361/
2- Sosyalist Teleskop. http://ilerihaber.org/yazarlar/ender-helvacioglu/sosyalist-teleskop/56/
3-Bu kavramın arka planı için bkz. "Fetret Devridir, Bedrettinler Zamanıdır", Atılım Başyazı, 24 Aralık 2013, http://www.atilimhaber.org/2014/01/03/fetret-devridir-bedrettinler-zamanidir/
4- Bu ve sonraki alıntılar "Kürt Hareketiyle İttifak mı?" yazısından.



Cvp:
Yazan Cevap içeriği
Üye Profili boşluk
tekyoldevrim
[ .... ]

Varsayılan Kullanıcı Resmi
Kayıt Tarihi: 17.12.2013
İleti Sayısı: 212
Konum: Gizli
Durum: Forumda Değil
İletişim E-Posta Gönder
| Özel ileti Gönder


Cevap Yazan: tekyoldevrim
Cevap Tarihi: 27.12.2014- 14:03


BHH'ye Ender Helvacıoğlu'nun görüşleri damga vuracaksa bu örgütlenmenin daha baştan yenilgiye uğrayacağını söyleyebiliriz. Kürt hareketini içine almayan bir hareketin Türkiye'yi kapsayacağı iddia edilemez. ÖDP ve BHH'nin kürtlerle ittifak konusuna vareceği cevap bu hareketin geleceğini belirleyecektir.



Cvp:
Yazan Cevap içeriği
Üye Profili boşluk
umut
[ umut yarın ]
Yasaklı
Varsayılan Kullanıcı Resmi
Kayıt Tarihi: 12.09.2013
İleti Sayısı: 3.105
Konum: Gizli
Durum: üye uzaklaştırılmış
İletişim E-Posta Gönder
| Özel ileti Gönder


Cevap Yazan: umut
Cevap Tarihi: 27.12.2014- 15:44


Alıntı Çizelgesi: tekyoldevrim yazmış

BHH'ye Ender Helvacıoğlu'nun görüşleri damga vuracaksa bu örgütlenmenin daha baştan yenilgiye uğrayacağını söyleyebiliriz. Kürt hareketini içine almayan bir hareketin Türkiye'yi kapsayacağı iddia edilemez. ÖDP ve BHH'nin kürtlerle ittifak konusuna vareceği cevap bu hareketin geleceğini belirleyecektir.



BHH ilkelerini açıkladı, kimseye kapısını kapatmadı. Kürt hareketi kurumsal olarak veya bireysel olarak bu ilkeleri kabul ediyorsa içine girer. BHH   bu ilkeleri kabulenen hiç kimseye kapalı değil. Kürt hareketi bu ilkeleri kabul etmiyorsa, BHH içinde yerini almıyorsa BHH'nin kürtlere kapalı olduğu değil, kürtlerin bu harekete girmek istememesidir. Kürt hareketinin istediği solun kendi kanatları altına girmesi, kendi önderliğini kabul etmesidir. Sosyalist solun böyle bir biat anlayışı içine gireceğini sanmak saflık olur.



Cvp:
Yazan Cevap içeriği
Üye Profili boşluk
Alisan
[ ]
Üye Silindi
Varsayılan Kullanıcı Resmi
Kayıt Tarihi:
İleti Sayısı: 0
Konum: Gizli
Durum: üye silinmiş
İletişim E-Posta Gönder
| Özel ileti Gönder


Cevap Yazan: Alisan
Cevap Tarihi: 27.12.2014- 16:01


Alıntı Çizelgesi: umut yazmış

Alıntı Çizelgesi: tekyoldevrim yazmış

BHH'ye Ender Helvacıoğlu'nun görüşleri damga vuracaksa bu örgütlenmenin daha baştan yenilgiye uğrayacağını söyleyebiliriz. Kürt hareketini içine almayan bir hareketin Türkiye'yi kapsayacağı iddia edilemez. ÖDP ve BHH'nin kürtlerle ittifak konusuna vareceği cevap bu hareketin geleceğini belirleyecektir.



BHH ilkelerini açıkladı, kimseye kapısını kapatmadı. Kürt hareketi kurumsal olarak veya bireysel olarak bu ilkeleri kabul ediyorsa içine girer. BHH   bu ilkeleri kabulenen hiç kimseye kapalı değil. Kürt hareketi bu ilkeleri kabul etmiyorsa, BHH içinde yerini almıyorsa BHH'nin kürtlere kapalı olduğu değil, kürtlerin bu harekete girmek istememesidir. Kürt hareketinin istediği solun kendi kanatları altına girmesi, kendi önderliğini kabul etmesidir. Sosyalist solun böyle bir biat anlayışı içine gireceğini sanmak saflık olur.


Benim izlenimim KUH Türkiye Sosyalistlerine "sadece benim kabnatlarımın altında siyaset yap" zorlamasını yapmıyor ama bazı Türkiye "Sosyalistlerinin" Kürtlere kedni kanatları altında siyaset yapmaları gerektiğini belirtmeleridir. KUH ile yan yana mücadele etmek sonunda Türkiye Sol'una en büyük siyasi kazanımları beraberinde getirecektir.

KUH seni hangi sosyalist hedefinden vaz geçeceksin diye zorluyor? Hangi şartında kendi önderliğini kabul etmeni söylüyor? Sadece kendi kanatları altında siyaset yapabileceğini dayattığı iddianı hangi belgeyle ısbatlayabilirsin?,.........
Seninkisi sadece KUH düşmanlığına, devletci yönüne,...... bir kılıf aramaktan başka bir şey değil. Bu yönde KÖH karşıtı her türlü faşist ve ırkcı söylemlerde bulunan kağıt üzerinde Solcu geçinenlerle bile yan yana olabiliyorsunuz.



Cvp:
Yazan Cevap içeriği
Üye Profili boşluk
spartakus
[ .... ]

Varsayılan Kullanıcı Resmi
Kayıt Tarihi: 23.11.2013
İleti Sayısı: 624
Konum: İstanbul
Durum: Forumda Değil
İletişim E-Posta Gönder
| Özel ileti Gönder


Cevap Yazan: spartakus
Cevap Tarihi: 27.12.2014- 17:08


Alıntı Çizelgesi: umut yazmış

Alıntı Çizelgesi: tekyoldevrim yazmış

BHH'ye Ender Helvacıoğlu'nun görüşleri damga vuracaksa bu örgütlenmenin daha baştan yenilgiye uğrayacağını söyleyebiliriz. Kürt hareketini içine almayan bir hareketin Türkiye'yi kapsayacağı iddia edilemez. ÖDP ve BHH'nin kürtlerle ittifak konusuna vareceği cevap bu hareketin geleceğini belirleyecektir.



BHH ilkelerini açıkladı, kimseye kapısını kapatmadı. Kürt hareketi kurumsal olarak veya bireysel olarak bu ilkeleri kabul ediyorsa içine girer. BHH   bu ilkeleri kabulenen hiç kimseye kapalı değil. Kürt hareketi bu ilkeleri kabul etmiyorsa, BHH içinde yerini almıyorsa BHH'nin kürtlere kapalı olduğu değil, kürtlerin bu harekete girmek istememesidir. Kürt hareketinin istediği solun kendi kanatları altına girmesi, kendi önderliğini kabul etmesidir. Sosyalist solun böyle bir biat anlayışı içine gireceğini sanmak saflık olur.




Ben de öyle düşünüyorum. BHH bu kadar hazırlıktan sonra kürt hareketinin kanatları altına girmez. Kürt hareketinin davranış şekli hiç değişmiyor, Türkiye sol hareketini kendi siyasetinin bir parçası haline getirmek istiyor. Bugüne kadar olmadıysa bundan sonra da olmaz. AKP'ye karşı kurulan bir örgütlenme, AKP'yle diyalog içinde olan bir hareketle yan yana gelmesi düşünülemez. Kürt hareketi bunu bildiği için BHH'ya ittifak önermiyor, ÖDP'ye öneriyor.



Yeni Başlık  Cevap Yaz
 Toplam 6 Sayfa:   Sayfa:   «ilk   <   1   [2]   3   4   5   6   >   son» 



Forum Ana Sayfası

 


 Bu konuyu 2 kişi görüntülüyor:  2 Misafir, 0 Üye
 Bu konuyu görüntüleyen üye yok.
Konuyu Sosyal Ortamda Paylas
Benzer konular
Başlık Yazan Cevap Gösterim Son ileti
Konu Klasör Yeniden Kürt sorunu... melnur 5 1484 28.09.2021- 09:14
Konu Klasör Kürt halkı hafife mi alınıyor? melnur 2 2669 03.11.2019- 04:26
Konu Klasör Kürt hareketinin Türkiyelileşmesi... melnur 3 2749 21.02.2019- 06:19
Konu Klasör TKP: Kürt sorunu sınıfsaldır melnur 0 1708 12.08.2020- 06:20
Konu Klasör Patronların Kürt Halayı... melnur 1 1178 09.12.2021- 02:49
Etiketler   Kürt,   hareketi,   ile,   ittifak,  
SOL PAYLAŞIM
Yasal Uyarı
Sitemiz Bir Paylasim Forum sitesidir Bu nedenle yazı, resim ve diğer materyaller sitemize kayıtlı üyelerimiz tarafından kontrol edilmeksizin eklenebilmektedir. Bu nedenden ötürü doğabilecek yasal sorumluluklar yazan kullanıcılara aittir. Sitemiz hak sahiplerinin şikayetleri doğrultusunda yazı ve materyalleri 48 Saat içerisinde sitemizden kaldırmaktadır.
Bildirimlerinizi info@solpaylasim.com adresine yollayabilirsiniz.
Forum Mobil RSS