SolPaylaşım  
Ana Sayfa  |  Yönetim Paneli  |  Üyeler  |  Giriş  |  Kayıt
 
OTURUYORSAN KALK; AYAKTAYSAN YÜRÜ; YÜRÜYORSAN KOŞ!
Yurt ve dünya sorunlarına soldan bakan dostlar HOŞGELDİNİZ .Foruma etkin katılım yapabilmeniz için KAYIT olmalısınız.
Yeni Başlık  Cevap Yaz
 Toplam 9 Sayfa:   Sayfa:   «ilk   <   3   4   5   [6]   7   8   9   >   son» 
Cvp:
Yazan Cevap içeriği
Üye Profili boşluk
tekyoldevrim
[ .... ]

Varsayılan Kullanıcı Resmi
Kayıt Tarihi: 17.12.2013
İleti Sayısı: 212
Konum: Gizli
Durum: Forumda Değil
İletişim E-Posta Gönder
| Özel ileti Gönder


Cevap Yazan: tekyoldevrim
Cevap Tarihi: 22.06.2014- 18:38


Alıntı Çizelgesi: yorum2006 yazmış

Alıntı Çizelgesi: tekyoldevrim yazmış

Alıntı Çizelgesi: solcu yazmış

Alıntı Çizelgesi: tekyoldevrim yazmış

Alıntı Çizelgesi: yorum2006 yazmış

Yukarıda zeka yaşı düşük olanların bile anlayacağı gibi yazdım. Tek tek işçiler başkadır, işçi sınıfı başkadır diye.

Komünist partileri de işçi sınıfının en bilinçli kesiminin örgütüdür.



Komünist partiler işçi sınıfının en bilinçli kesimiyse sınıfsız topluma da gerekli yok, işçi sınıfının en bilinçli kesimi işçi sınıfını yönetmeye devam etsin. Bu arada devlette bürokratik bir yapı meydana gelse bile ''o kadar olur'' deyip geçelim. Ne de olsa bilimsel sosyalizmi kitabi biçimde savunmuş oluyoruz!



Sonuçta ne demek istiyorsun? Proletarya devleti olmayacak, devrim olmayacak, kapitalizmde işçi sınıfı kendi kendisini yönetmeyi öğrenecek, sonuçta ne olacak? Kapitalizm altında sosyalizm yaşanacak mı demek istiyorsunuz?



Söylediğim çok açık. Komünist toplumda sınıflar olmayacak ve işçiler kendi kendini yönetecekse, kapitalizm altında işçi sınıfının bilinçlenmesi sağlanacaktır. İşçi sınıfı kendi kaderini eline almadıkça hiç kimse onun adına iktidara el koymaya kalkışmamalı ve kendini sınıfın yerine koymamalıdır. Rusya'da yapılan budur. İşçi sınıfı adına devlete el konulmuş ve ortaya bir başka sömürücü sınıf bürokrasi çıkmıştır. Kalıcılaşan bürokrasi sonunda işçi sınıfını sömürmüştür. Olmaması gerekeni görürsek olması gerekenin ne olduğunu anlayabiliriz.



Yazdıklarınızın Leninizm ile hiçbir ilgisi yok. Sizden ricam "Tek Yol Devrim" nikini kullanmayın. Çünkü söylediklerinizin bu sloganı kullanan grupla hiçbir ilgisi yok. KUlaktan dolma bazı şeyler yazıyorsunuz. Çoğu anti-komünist tezler veya "bürokrasi" gibi zamanında reel sosyalizmi içine sindiremeyen küçük bujuva aydınlarının teorileri. Yani Sovyetler'de bürokrasinin iktidarı vardı, işçi sınıfını sömürüyordu, öyle mi? Nasıl sömürüyordu acaba? Peki, kimdi bu bürokrasi? 1989'dan sonra ne oldu bu bürokrasiye?

İşçi sınıfının bilinçlenmesi konusunda da konuya dışarıdan bakan biri gibi konuşuyorsunuz. Yani siz süpermenler, işçi sınıfına bilinç getireceksiniz. Tüm işçiler bilinçlenecek, sonra da muhtemelen seçim sandığından sosyalizm çıkacak, öyle mi? Bunlar ham hayaldir, realite ile hiçbir ilgisi yoktur.

İşçi sınıfı üretimdeki pozisyonu gereği devrimcidir. Üreten kendisidir. Artı değeri alan ise kapital. Kendisi boğaz tokluğuna çalışıyor, aslan payı kapitaliste gidiyor. İşçilerin çoğu, en bilinçsizi bile, en azından sezgiyle bunu görüyor, anlıyor. Ancak çözümü göremiyor. Bunu anlatmaya gidince de, her türlü metafizik ve anti-komünist şartlanmanın bariyerleri karşınıza çıkıyor. Kimisi ben yolunu bulur kendimi kurtarırım diyor, kimisi kaderimiz bu, herşey Allahtan diyor, kimisi bunu yıkacağız da, yerine ne gelecek, sosyalizm de kötüymüş, bak orada da sömürücü bürokratlar varmış diyor. Yani bilinçlenmenin önünde en büyük engel bu saplantılar, beyin yıkamalar.

Bir de devrim kendiliğinden olmaz. İşçi sınıfı ve emekçilerin partisinin ülkeyi devrime götürecek siyaseti ustalıkla yürütmesi gerekir. Karşı taraf çok örgütlü çünkü, tüm olanaklar ellerinde.   Çok sıkı devrimci militanlardan oluşan kadrolara, son derece bilgili ve deneyimli merkez yönetimine gerek var. Böyle bir parti olmadan düzeni değiştirmek hayaldir. Partisiz iktidarı ele geçirmek de hayal, geçirdikten sonra sosyalizmi kurmak da hayal.



Sayın Yorum2006, hiç bir yorumumda işçiler bilinçlenecek ve sosyalizme geçiş seçimle olacak demedim. Benim söylemek istediğim farklı bir şey. Belki iyi anlatamadım. Sınıfsız bir toplumu oluşturmak bilinçli bireyler oluşturmaktan geçiyor diyorum. İşçi sınıfı bilinçsiz olduğu sürece hep yönetilen durumunda kalacaktır. Böyle bir sürecin sınıfsız bir topluma evrileceğini iddia etmenin hayal olduğunu söylüyorum.



Cvp:
Yazan Cevap içeriği
Üye Profili boşluk
melnur
[ Gelenek ]
Kurucu
Varsayılan Kullanıcı Resmi
Kayıt Tarihi: 02.08.2013
İleti Sayısı: 11.006
Konum: İstanbul
Durum: Forumda Değil
İletişim E-Posta Gönder
| Özel ileti Gönder

50 kere teşekkür edildi.
36 kere teşekkür etti.
Cevap Yazan: melnur
Cevap Tarihi: 23.06.2014- 20:02


Alıntı Çizelgesi: tekyoldevrim yazmış

Bir soru soracağım, Engels bir kitabında, ''özel mülkiyetin kaldırılması devletin son eylemidir'' demiş ve sonra devletin sönümleneceğini söylemiştir. Bu açık uyarıyı, SSCB'deki devletin bürokratik niteliğiyle birleştirdiğimizde devlet konusunun tümüyle gözden geçirilmesi gerekmiyor mu? Yola, ne kadar iyi niyetlerle çıkılırsa çıkılsın, devletin var olduğu bir yönetim biçiminde bürokrasinin de olacağını varsaydığımızda bu bürokrasi kalıcılaşacak ve toplumun üzerinde bir baskı ve sömürü aracına dönüşecektir. Bunu önlemenin yolu işçilerin bilinçlenmesi ise, bu bilinçlenmeyi devrim sonrasına bırakmak demek bürokrasinin insafına terketmek demektir. Böyle bir düşünce idealist bir tavır değil mi? ''Devletin sınıfsal özü'' de bu bakış açısına göre fazla Polyannacılık haline gelmiyor mu? İşçileri kurtarmayı bir argüman haline getirmektense, önce işçileri bilinçli birey haline getirmek ve bürokrasi karşısında güçlü kılmak neden yanlış olsun?



Sn.tekyoldevrim;

Haklısınız, Engels, sanırım Anti-Dühring'te özel mülkiyetin kaldırılmasının devletin son icraatı olacağını ve ondan sonra devletin sönümlenmeye başlayacağını söyler. Bunu, işçi sınıfının siyasi iktidarı ele geçirip üretim araçlarını kamulaştırdıktan   sonra kendini ortadan kaldıracaktır, şeklinde mi anlamalıyız? Başka örnekler de var: Marks Manifestoda işçilerin vatanı   olmadığını söyler; bu ifadeyi de tıpkı Engels'in devlet konusunda söyledikleri gibi, sadece o yalın haliyle okuyup, o dar çerçevesiyle yorumlamak mı olmalıdır?

( Pek çok sempatizana ''işçilerin vatanı yoktur'' sözü oldukça albenili gelir; bu arkadaşlar Marks'ın bu sözüne atıfta bulunarak ''benim vatanım yok, vatanım bütün dünya'' demeye yatkın bir bilinç oluşturmaya çalışırlar. Gerekçeleri vatan ya da yurdun burjuvazinin elinde olması, kurtuluşun dünya çapında gerçekleşeceği vb.dır. Oysa aynı mantıkla ulusun öncüsü burjuvazisi ise yapılması gereken bu hegemonyayı değiştirmek, proletaryayı ulusun öncüsü yapmak değil mi? Bu sınıfsal mücadelenin zemini öncelikle ulusal ölçek ise, vayan ve yurt kavramları ötelenebilir, önemsizleştirilebilir mi? Üstelik emperyalizmin dünya ölçeğinde egemenlik kurduğu koşullarda anti-emperyalist olmak öncelikle ulusal zeminde yurtsever bir direnç göstermekten geçmez mi? Hadi bunların hepsini geçtik, yurt-vatanı burjuvazinin elinde diye yadsıyoruz da, sahip çıktığımız dünya emperyal kapitalizmin elinde değil mi? Bir başkası, siyasal devrim diye bir perspektif varsa ve bu perspektif sosyalist olmanın ön koşulu ise, yurdu-vatanı yadsımak mümkün olabilir mi? O zemin burjuvazi ile proletaryanın hesaplaşma zemini değil mi?)

Devletin ortadan kaldırılması bir sosyalist için amaç-hedef olamaz. ''Devlet kötüdür, tu kakadır'' anlayışından sıyrılmamız gerekir. Devletin sınıfsal niteliğini yok saydığımız ölçüde, yani Marksist nitelemelerden uzaklaştığımız ölçüde marksizm karşıtı yorumlardan kendimizi arındıramayız. İstediğimiz kadar iyi niyetli olursak olalım, sosyalizmin bilimsel bir ideoloji olduğunu unutup, devlet konusunda neler söylediğine kulak vermezsek, yanılgılardan ve anti-marksist yorumlardan kurtulamayız.

Devlet sınıflar üstü bir mekanizma değildir. Devlet sınıfsal bir baskı makinesidir. Özü budur. Kapitalizmin devleti sermaye sınıfının, sosyalizmin devleti işçi sınıfının baskı makinasıdır. Bu gerçeği yok saydığımızda, istediğimiz kadar samimi bir sosyalist olduğumuz iddiasında bulunalım, söylemeye çalıştıklarımız bilimsel sosyalizme aykırı olacaktır. Ve kapitalizmde burjuvazinin nasıl ki devlete ihtiyacı varsa, sosyalizmde de işçi sınıfının devlete ihtiyacı olacaktır. Sınıflar ortadan kalkıncaya kadar, sınıfları oluşturan maddi zemin-nesnel gerçeklik ortadan kalkıncaya kadar proletaryanın devlete ihtiyacı olacaktır.

Proletarya siyasal devrimi gerçekleştirdikten sonra devlete ihtiyaç duyacaktır. Çünkü siyasal devrim gerçekleştikten sonra, özel mülkiyeti ortadan kaldırdıktan sonra da sınıf mücadelesi devam eder. Lenin'in deyimiyle ''eskisinden daha şiddetli devam eder.'' Özel mülkiyetin ortadan kaldırılması, burjuvaziyi ortaya çıkartan nesnel zeminin ortadan kalktığı anlamına gelmiyecektir. Büyük burjuvazinin mülksüzleştirilmesi, küçük burjuvazi ve küçük köylülüğün de kısa bir zaman içinde ortadan kaldırılacağı anlamına gelmediği gibi, hem siyasal devrimin gerçekleştirilmiş olması ve hem de özel mülkiyetin ortadan kaldırılması, o toplum içinde burjuva ideolojisinin egemenliğinin ortadan kalkacağı anlamına da gelmez. Bu yüzden devlet ( ve hele, dünya çapında emperyalist kuşatma da kırılmamışsa) sosyalizmde hemen ortadan kaldırılamaz.

Aslında sosyalistler devleti ortadan kaldırmak için de uğraşmazlar. Devleti ortaya çıkaran nesnel gerçekliği ortadan kaldırmaya çalışırlar. O nesnel gerçeklik-maddi zemin var olduğu sürece devlet de var olmaya devam edecektir. Önemli olan siyasal devrimden sonra toplumsal dönüşümleri gerçekleştirmek ve sınıfları yaratan koşulları ortadan kaldırmaya çalışmak olmalıdır.

( Devlet var olduğu sürece bürokrasi de var olacaktır. Bu kaçınılmazdır. Önemli olan bürokrasiyi denetim alabilecek denetim yollarını oluşturmaktır. Bürokrasi var diye, devleti bütünüyle yadsımak, sınıfsız ve sömürüsüz bir dünya özleminin gerçekleşmemesi anlamına gelir. Bu yüzden bilimsel sosyalizmi savunmak, onun temel çıktılarını bütünlüklü bir şekilde savunmaktan geçer diyoruz. Bu bütünlük bir şekilde bozulursa, bu temel çıktılardan herhangi biri çeşitli nedenlerle yadsınırsa, daha önce de söyledik, sınıfsız enternasyonalist dünya toplumu gerçekleşmeyecek bir ütopya haline dönüşür.)

Son olarak da şunu eklemek gerek. Engels devlet konusunda sadece yukardaki ifadeyi kullanmamıştır. O ifadenin geçtiği bölümün bir kaç sayfa sonrasında ''proletaryanın ihtiyacı olduğu sürece devlet hep var olacaktır'' da demiştir. Bu yüzden ustaların ifadelerini sosyalist ideolojinin o bütünlüklü yapısından soyutlayarak ele almamak gerek.






Cvp:
Yazan Cevap içeriği
Üye Profili boşluk
munzur
[ .... ]

Varsayılan Kullanıcı Resmi
Kayıt Tarihi: 19.12.2013
İleti Sayısı: 1.075
Konum: Gizli
Durum: Forumda Değil
İletişim E-Posta Gönder
| Özel ileti Gönder


Cevap Yazan: munzur
Cevap Tarihi: 23.06.2014- 21:48


Alıntı Çizelgesi: tekyoldevrim yazmış

Alıntı Çizelgesi: yorum2006 yazmış

Alıntı Çizelgesi: tekyoldevrim yazmış

Alıntı Çizelgesi: solcu yazmış

Alıntı Çizelgesi: tekyoldevrim yazmış

Alıntı Çizelgesi: yorum2006 yazmış

Yukarıda zeka yaşı düşük olanların bile anlayacağı gibi yazdım. Tek tek işçiler başkadır, işçi sınıfı başkadır diye.

Komünist partileri de işçi sınıfının en bilinçli kesiminin örgütüdür.



Komünist partiler işçi sınıfının en bilinçli kesimiyse sınıfsız topluma da gerekli yok, işçi sınıfının en bilinçli kesimi işçi sınıfını yönetmeye devam etsin. Bu arada devlette bürokratik bir yapı meydana gelse bile ''o kadar olur'' deyip geçelim. Ne de olsa bilimsel sosyalizmi kitabi biçimde savunmuş oluyoruz!



Sonuçta ne demek istiyorsun? Proletarya devleti olmayacak, devrim olmayacak, kapitalizmde işçi sınıfı kendi kendisini yönetmeyi öğrenecek, sonuçta ne olacak? Kapitalizm altında sosyalizm yaşanacak mı demek istiyorsunuz?



Söylediğim çok açık. Komünist toplumda sınıflar olmayacak ve işçiler kendi kendini yönetecekse, kapitalizm altında işçi sınıfının bilinçlenmesi sağlanacaktır. İşçi sınıfı kendi kaderini eline almadıkça hiç kimse onun adına iktidara el koymaya kalkışmamalı ve kendini sınıfın yerine koymamalıdır. Rusya'da yapılan budur. İşçi sınıfı adına devlete el konulmuş ve ortaya bir başka sömürücü sınıf bürokrasi çıkmıştır. Kalıcılaşan bürokrasi sonunda işçi sınıfını sömürmüştür. Olmaması gerekeni görürsek olması gerekenin ne olduğunu anlayabiliriz.



Yazdıklarınızın Leninizm ile hiçbir ilgisi yok. Sizden ricam "Tek Yol Devrim" nikini kullanmayın. Çünkü söylediklerinizin bu sloganı kullanan grupla hiçbir ilgisi yok. KUlaktan dolma bazı şeyler yazıyorsunuz. Çoğu anti-komünist tezler veya "bürokrasi" gibi zamanında reel sosyalizmi içine sindiremeyen küçük bujuva aydınlarının teorileri. Yani Sovyetler'de bürokrasinin iktidarı vardı, işçi sınıfını sömürüyordu, öyle mi? Nasıl sömürüyordu acaba? Peki, kimdi bu bürokrasi? 1989'dan sonra ne oldu bu bürokrasiye?

İşçi sınıfının bilinçlenmesi konusunda da konuya dışarıdan bakan biri gibi konuşuyorsunuz. Yani siz süpermenler, işçi sınıfına bilinç getireceksiniz. Tüm işçiler bilinçlenecek, sonra da muhtemelen seçim sandığından sosyalizm çıkacak, öyle mi? Bunlar ham hayaldir, realite ile hiçbir ilgisi yoktur.

İşçi sınıfı üretimdeki pozisyonu gereği devrimcidir. Üreten kendisidir. Artı değeri alan ise kapital. Kendisi boğaz tokluğuna çalışıyor, aslan payı kapitaliste gidiyor. İşçilerin çoğu, en bilinçsizi bile, en azından sezgiyle bunu görüyor, anlıyor. Ancak çözümü göremiyor. Bunu anlatmaya gidince de, her türlü metafizik ve anti-komünist şartlanmanın bariyerleri karşınıza çıkıyor. Kimisi ben yolunu bulur kendimi kurtarırım diyor, kimisi kaderimiz bu, herşey Allahtan diyor, kimisi bunu yıkacağız da, yerine ne gelecek, sosyalizm de kötüymüş, bak orada da sömürücü bürokratlar varmış diyor. Yani bilinçlenmenin önünde en büyük engel bu saplantılar, beyin yıkamalar.

Bir de devrim kendiliğinden olmaz. İşçi sınıfı ve emekçilerin partisinin ülkeyi devrime götürecek siyaseti ustalıkla yürütmesi gerekir. Karşı taraf çok örgütlü çünkü, tüm olanaklar ellerinde.   Çok sıkı devrimci militanlardan oluşan kadrolara, son derece bilgili ve deneyimli merkez yönetimine gerek var. Böyle bir parti olmadan düzeni değiştirmek hayaldir. Partisiz iktidarı ele geçirmek de hayal, geçirdikten sonra sosyalizmi kurmak da hayal.



Sayın Yorum2006, hiç bir yorumumda işçiler bilinçlenecek ve sosyalizme geçiş seçimle olacak demedim. Benim söylemek istediğim farklı bir şey. Belki iyi anlatamadım. Sınıfsız bir toplumu oluşturmak bilinçli bireyler oluşturmaktan geçiyor diyorum. İşçi sınıfı bilinçsiz olduğu sürece hep yönetilen durumunda kalacaktır. Böyle bir sürecin sınıfsız bir topluma evrileceğini iddia etmenin hayal olduğunu söylüyorum.



Ve, sonrası ne?

Bu söylediğiniz işçiler kendi kendini yönetebilecek bilince varıncaya kadar kapitalizm içinde demokrasi mücadelesi verilmelidir, demiyor musunuz? Bunu söylemiyorsanız, ne söylüyorsunuz? Çekinceleriniz var diye sosyalist mücadelenin ertelenmesinden yana mısınız, değil misiniz? Bunun cevabını verebilir misiniz?



Cvp:
Yazan Cevap içeriği
Üye Profili boşluk
umut
[ umut yarın ]
Yasaklı
Varsayılan Kullanıcı Resmi
Kayıt Tarihi: 12.09.2013
İleti Sayısı: 3.105
Konum: Gizli
Durum: üye uzaklaştırılmış
İletişim E-Posta Gönder
| Özel ileti Gönder


Cevap Yazan: umut
Cevap Tarihi: 24.06.2014- 14:23


Alıntı Çizelgesi: munzur yazmış

Alıntı Çizelgesi: tekyoldevrim yazmış

Alıntı Çizelgesi: yorum2006 yazmış

Alıntı Çizelgesi: tekyoldevrim yazmış

Alıntı Çizelgesi: solcu yazmış

Alıntı Çizelgesi: tekyoldevrim yazmış

Alıntı Çizelgesi: yorum2006 yazmış

Yukarıda zeka yaşı düşük olanların bile anlayacağı gibi yazdım. Tek tek işçiler başkadır, işçi sınıfı başkadır diye.

Komünist partileri de işçi sınıfının en bilinçli kesiminin örgütüdür.



Komünist partiler işçi sınıfının en bilinçli kesimiyse sınıfsız topluma da gerekli yok, işçi sınıfının en bilinçli kesimi işçi sınıfını yönetmeye devam etsin. Bu arada devlette bürokratik bir yapı meydana gelse bile ''o kadar olur'' deyip geçelim. Ne de olsa bilimsel sosyalizmi kitabi biçimde savunmuş oluyoruz!



Sonuçta ne demek istiyorsun? Proletarya devleti olmayacak, devrim olmayacak, kapitalizmde işçi sınıfı kendi kendisini yönetmeyi öğrenecek, sonuçta ne olacak? Kapitalizm altında sosyalizm yaşanacak mı demek istiyorsunuz?



Söylediğim çok açık. Komünist toplumda sınıflar olmayacak ve işçiler kendi kendini yönetecekse, kapitalizm altında işçi sınıfının bilinçlenmesi sağlanacaktır. İşçi sınıfı kendi kaderini eline almadıkça hiç kimse onun adına iktidara el koymaya kalkışmamalı ve kendini sınıfın yerine koymamalıdır. Rusya'da yapılan budur. İşçi sınıfı adına devlete el konulmuş ve ortaya bir başka sömürücü sınıf bürokrasi çıkmıştır. Kalıcılaşan bürokrasi sonunda işçi sınıfını sömürmüştür. Olmaması gerekeni görürsek olması gerekenin ne olduğunu anlayabiliriz.



Yazdıklarınızın Leninizm ile hiçbir ilgisi yok. Sizden ricam "Tek Yol Devrim" nikini kullanmayın. Çünkü söylediklerinizin bu sloganı kullanan grupla hiçbir ilgisi yok. KUlaktan dolma bazı şeyler yazıyorsunuz. Çoğu anti-komünist tezler veya "bürokrasi" gibi zamanında reel sosyalizmi içine sindiremeyen küçük bujuva aydınlarının teorileri. Yani Sovyetler'de bürokrasinin iktidarı vardı, işçi sınıfını sömürüyordu, öyle mi? Nasıl sömürüyordu acaba? Peki, kimdi bu bürokrasi? 1989'dan sonra ne oldu bu bürokrasiye?

İşçi sınıfının bilinçlenmesi konusunda da konuya dışarıdan bakan biri gibi konuşuyorsunuz. Yani siz süpermenler, işçi sınıfına bilinç getireceksiniz. Tüm işçiler bilinçlenecek, sonra da muhtemelen seçim sandığından sosyalizm çıkacak, öyle mi? Bunlar ham hayaldir, realite ile hiçbir ilgisi yoktur.

İşçi sınıfı üretimdeki pozisyonu gereği devrimcidir. Üreten kendisidir. Artı değeri alan ise kapital. Kendisi boğaz tokluğuna çalışıyor, aslan payı kapitaliste gidiyor. İşçilerin çoğu, en bilinçsizi bile, en azından sezgiyle bunu görüyor, anlıyor. Ancak çözümü göremiyor. Bunu anlatmaya gidince de, her türlü metafizik ve anti-komünist şartlanmanın bariyerleri karşınıza çıkıyor. Kimisi ben yolunu bulur kendimi kurtarırım diyor, kimisi kaderimiz bu, herşey Allahtan diyor, kimisi bunu yıkacağız da, yerine ne gelecek, sosyalizm de kötüymüş, bak orada da sömürücü bürokratlar varmış diyor. Yani bilinçlenmenin önünde en büyük engel bu saplantılar, beyin yıkamalar.

Bir de devrim kendiliğinden olmaz. İşçi sınıfı ve emekçilerin partisinin ülkeyi devrime götürecek siyaseti ustalıkla yürütmesi gerekir. Karşı taraf çok örgütlü çünkü, tüm olanaklar ellerinde.   Çok sıkı devrimci militanlardan oluşan kadrolara, son derece bilgili ve deneyimli merkez yönetimine gerek var. Böyle bir parti olmadan düzeni değiştirmek hayaldir. Partisiz iktidarı ele geçirmek de hayal, geçirdikten sonra sosyalizmi kurmak da hayal.



Sayın Yorum2006, hiç bir yorumumda işçiler bilinçlenecek ve sosyalizme geçiş seçimle olacak demedim. Benim söylemek istediğim farklı bir şey. Belki iyi anlatamadım. Sınıfsız bir toplumu oluşturmak bilinçli bireyler oluşturmaktan geçiyor diyorum. İşçi sınıfı bilinçsiz olduğu sürece hep yönetilen durumunda kalacaktır. Böyle bir sürecin sınıfsız bir topluma evrileceğini iddia etmenin hayal olduğunu söylüyorum.



Ve, sonrası ne?

Bu söylediğiniz işçiler kendi kendini yönetebilecek bilince varıncaya kadar kapitalizm içinde demokrasi mücadelesi verilmelidir, demiyor musunuz? Bunu söylemiyorsanız, ne söylüyorsunuz? Çekinceleriniz var diye sosyalist mücadelenin ertelenmesinden yana mısınız, değil misiniz? Bunun cevabını verebilir misiniz?




Bu zihniyetin bütün amacı sosyalistlerin iktidar mücadelesini engellemek ve bu mücadeleye liberal bir içerik kazandırmak.   Demokrasi diye tutturmalarının nedeni de bu. Demokrasi geliştikçe sanki kapitalizm gerileyecek, işçiler bilinç kazanacak ve kendi kendini yönetmesini öğrenecek! Ondan sonra sosyalizmi düşünebiliriz diyorlar. Şimdi sırası değil! Marks'tan lenin'den söz etmeleri ise bu gerici düşüncelerine sol bir ambalajla donatmak. Yaptıkları sadece bu.



Cvp:
Yazan Cevap içeriği
Üye Profili boşluk
spartakus
[ .... ]

Varsayılan Kullanıcı Resmi
Kayıt Tarihi: 23.11.2013
İleti Sayısı: 624
Konum: İstanbul
Durum: Forumda Değil
İletişim E-Posta Gönder
| Özel ileti Gönder


Cevap Yazan: spartakus
Cevap Tarihi: 24.06.2014- 19:52


Benim anlamadığım tekyoldevrim adı. Bu arkadaş neyi savunuyor ki, adını teyoldevrim koymuş? Troçkistler gibi tek ülkede devrime hayır deyip, sosyalist devrimi bütün ülkelerde mi yapacaklar? Yaptılar diyelim, proleterya diktatörlüğü olmadan bu devrimi nasıl koruyacaklar? Hadi onu da becerdiler diyelim, karşı devrimi nasıl önleyecekler?



Cvp:
Yazan Cevap içeriği
Üye Profili boşluk
tekyoldevrim
[ .... ]

Varsayılan Kullanıcı Resmi
Kayıt Tarihi: 17.12.2013
İleti Sayısı: 212
Konum: Gizli
Durum: Forumda Değil
İletişim E-Posta Gönder
| Özel ileti Gönder


Cevap Yazan: tekyoldevrim
Cevap Tarihi: 14.08.2014- 23:07


Tek ülkede devrim olmaz demiyorum, tek ülkede sosyalizm olmaz diyorum. Geri kalmış bir ülkede bireyler kendi sınıfsal bilincine varmadıkça ve kendi kaderini eline almadıkça sınıfsızlığa gidecek bir süreç yaşanmayacaktır. Bu süreç dar kadrolu parti ve örgütler eliyle gerçekleştirilemez. Böyle bir süreç sınıf diktatörlüğü yerine parti diktatörlüğüne dönüşür. SSCB'de olan buydu. Söylediğim bu.



Cvp:
Yazan Cevap içeriği
Üye Profili boşluk
spartakus
[ .... ]

Varsayılan Kullanıcı Resmi
Kayıt Tarihi: 23.11.2013
İleti Sayısı: 624
Konum: İstanbul
Durum: Forumda Değil
İletişim E-Posta Gönder
| Özel ileti Gönder


Cevap Yazan: spartakus
Cevap Tarihi: 14.08.2014- 23:10


Alıntı Çizelgesi: tekyoldevrim yazmış

Tek ülkede devrim olmaz demiyorum, tek ülkede sosyalizm olmaz diyorum. Geri kalmış bir ülkede bireyler kendi sınıfsal bilincine varmadıkça ve kendi kaderini eline almadıkça sınıfsızlığa gidecek bir süreç yaşanmayacaktır. Bu süreç dar kadrolu parti ve örgütler eliyle gerçekleştirilemez. Böyle bir süreç sınıf diktatörlüğü yerine parti diktatörlüğüne dönüşür. SSCB'de olan buydu. Söylediğim bu.



Önerin var mı? Böyle olmazsa nasıl olur?



Cvp:
Yazan Cevap içeriği
Üye Profili boşluk
tekyoldevrim
[ .... ]

Varsayılan Kullanıcı Resmi
Kayıt Tarihi: 17.12.2013
İleti Sayısı: 212
Konum: Gizli
Durum: Forumda Değil
İletişim E-Posta Gönder
| Özel ileti Gönder


Cevap Yazan: tekyoldevrim
Cevap Tarihi: 15.08.2014- 00:24


Alıntı Çizelgesi: spartakus yazmış

Alıntı Çizelgesi: tekyoldevrim yazmış

Tek ülkede devrim olmaz demiyorum, tek ülkede sosyalizm olmaz diyorum. Geri kalmış bir ülkede bireyler kendi sınıfsal bilincine varmadıkça ve kendi kaderini eline almadıkça sınıfsızlığa gidecek bir süreç yaşanmayacaktır. Bu süreç dar kadrolu parti ve örgütler eliyle gerçekleştirilemez. Böyle bir süreç sınıf diktatörlüğü yerine parti diktatörlüğüne dönüşür. SSCB'de olan buydu. Söylediğim bu.



Önerin var mı? Böyle olmazsa nasıl olur?



Sosyalizm bilinçli insanlar tarafından kurulacaktır. Kapitalizmin krizlerinin de tetiklemesiyle insanlar kapitalizmin toplumun çıkarına bir sistem olduğunu anlamaları gerekir. Bu olmadığı sürece sosyalizm yaşanamaz. Bugün Türkiye'de sosyalist, komünist partilerin yüzde bir oy bile alamamasının nedeni insanların bilinçsiz oluşlarıdır. Böyle bir toplumu bir aydın grubu sosyalizme taşıyamaz. Bu söylediklerim ulus devletler için de geçerli değildir. Sosyalizm enternasyonal bir düzendir. Kapitalizm sonrası sistemdir. Dünyada emperyalizm varken emperyalizmin dünya egemenliği kırılmadan da sosyalizm gerçekleştirilemez. Kapitalizm nasıl ki enternasyonal bir sistemse, sosyalizm de öyledir. Bu yüzden enternasyonal birliğe de ihtiyaç vardır.



Yeni Başlık  Cevap Yaz
 Toplam 9 Sayfa:   Sayfa:   «ilk   <   3   4   5   [6]   7   8   9   >   son» 



Forum Ana Sayfası

 


 Bu konuyu 2 kişi görüntülüyor:  2 Misafir, 0 Üye
 Bu konuyu görüntüleyen üye yok.
Konuyu Sosyal Ortamda Paylas
Benzer konular
Başlık Yazan Cevap Gösterim Son ileti
Konu Klasör Sosyalizm ve devlet... melnur 7 4397 06.10.2018- 10:25
Konu Klasör Devlet ekseninde anarşizm ve sosyalizm melnur 2 4867 27.01.2016- 17:46
Konu Klasör Yapısalcı bir gözle devlet, iktidar, sosyalizm... melnur 0 694 11.01.2022- 09:05
Konu Klasör Ulus devlet-kapitalist devlet farkı üzerine... melnur 4 3097 14.12.2019- 08:39
Konu Klasör sosyalizm ile reel sosyalizm arasında ne fark var yura 5 14176 23.03.2014- 12:22
Etiketler   Sosyalizm,   devlet.
SOL PAYLAŞIM
Yasal Uyarı
Sitemiz Bir Paylasim Forum sitesidir Bu nedenle yazı, resim ve diğer materyaller sitemize kayıtlı üyelerimiz tarafından kontrol edilmeksizin eklenebilmektedir. Bu nedenden ötürü doğabilecek yasal sorumluluklar yazan kullanıcılara aittir. Sitemiz hak sahiplerinin şikayetleri doğrultusunda yazı ve materyalleri 48 Saat içerisinde sitemizden kaldırmaktadır.
Bildirimlerinizi info@solpaylasim.com adresine yollayabilirsiniz.
Forum Mobil RSS